Fehmi Çalmuk

Asiltürk'ün Son Röportajı... 'Bizim Söylediğimiz de Yaptığımız da İslam İdi'

Fehmi Çalmuk

Saadet Partisi, CHP yakınlaşmasının referansı  1973 seçimleri sonrası  gerçekleşen CHP-MSP koalisyon hükümeti gösteriliyor. O zaman gerçekleştirilen hükümet şimdi gerçekleştirilen ise seçim ittifakı…

Merhum Oğuzhan Asiltürk beyefendi ile yaptığımız bir görüşmede aldığım notlar vardı. Bazılarının sır olarak kalması daha uygun ve gerekli… Ancak merhum Asiltürk, MSP ile CHP’nin nasıl koalisyon kurduğuna ilişkin sohbetimizde ara sıra bazı notlardan faydalanarak önemli bilgiler aktarmıştı.

Zaman bu zaman ya…Tarihteki yolculuğumuza başlayalım.

 Türkiye 1970’li yıllara yalnızca laiklik değil TCK 163. madde gibi kanunlar yüzünden  toplumun geniş bir kesiminin  inandıklarını yaşama konusunda sıkıntılar çektiği hatta zulümler gördüğü biliniyor ve görülüyordu.   

 Bu nedenle İslami siyaseti hareketin yani  Milli Görüş’ün yol haritası Merhum Oğuzhan Asiltürk’ün ifadesiyle; “Bazı zulüm kanunları var, onları değiştirmek, hak ve adalete dayalı bazı düzenlemeleri yapmak için de parti kurmak ve meclise girmek lazım” şeklindeydi. Partileşme başladı, başlamasına da Milli Nizam Partisi laikliğe aykırı eylemlerin odağı olma teziyle yeni kapanmış yerine kurulan MSP siyaset sahnesine Süleyman Arif Emre bayrağı  Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a devrederek giriyordu.

Bizim Söylediğimiz İslam İdi:

Elbette Mlilli Görüş geleneğinin laiklik ilkesine karşı rezervleri ve çekinceleri vardı:

“Türkiye’de laiklik, Lozan’da verilen söz gereği İslam’ı ortadan kaldırma uygulaması olarak yapıldı. Haksızlıklar da yapıldı ama bu anlayış başarılı olamadı. Neticede öyle bir noktaya gelindi ki Bu böyle yürümez. İnsanlar inandıkları gibi yaşayabilirler” fikri gelişti.”

Merhum Asiltürk konuyu o günlerden bu günlere getirdi:

Söylediğimizin hepsi de İslamî idi. Onun dışında bir şey yapmadık, şimdi de yapmıyoruz. Kuruluşumuzdan bugüne kadar hayatımız boyunca da hiç bir zaman biz inandığımız gerçeklerin dışında bir şey yapmadık, yapamayız”.

Sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim inancımıza göre bir devlette inansın inanmasın, ateist olsun veya değişik dinlere sahip olsun, herkesin yaşama hakkı vardır, onun korunması devletin görevidir. İnancın korunması esastır. Kimse kimseye zorla Sen bizim gibi inanacaksın” diyemez. İnançlarından bağımsız olarak insanların meşru kazançları da gelirleri de devletin teminatında olmalıdır. Bizim için ahlak ve maneviyatı esas alan bir anlayış söz konusudur. Sonsuz merhamet sahibi olan Allah’ın düzeninde haksızlık olmaz. Biz bunun gereği neyse onu söylüyorduk”

Merhum Asiltürk o dönemdeki dini hayata da sirayet eden kutuplaşmayı şöyle anlatıyordu:

“Kutuplaşmanın bir tarafında Adalet Partisi vardı, başında Demirel; bir Cumhuriyet Halk Partisi vardı, başında Ecevit. Bunlar âdeta birbirlerine düşman gibi davranıyorlardı. Kısaca hatırlatmak için ifade edeyim, CHP’lilerin gittikleri kıraathaneler, kahveler ayrıydı; Adalet Partililerinki ayrıydı. Hatta öyleydi ki bir imam, eğer bu iki Genel Başkandan birinin lehinde konuşmuşsa, diğerleri onun camiine gidip namaz kılmazlardı.”

Halk MSP’ye hiç kimsenin beklemediği bir şekilde destek vermişti.  Milli Selamet Partisi yüzde 11'le 48 milletvekili çıkartmıştı. Seçim sonuçları şu şekildeydi. 14 Ekim 1973 tarihinde yapılan seçimlerde katılım yüzde 66,8'de kaldı. Sekiz partinin katıldığı seçimde Adalet Partisi yüzde 29'la 149, Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 33'le 185, Demokratik Parti yüzde 11'le 45, Cumhuriyetçi Güven Partisi yüzde 5 ile13 milletvekili, Milliyetçi Hareket Partisi % 3 ile 3 ve Türkiye Birlik Partisi % 1 ile 1 milletvekili çıkardı.

Okul Arkadaşını İkna Edemeyince Devreye Enişte Girdi:

Celal Bayar Demokratik Parti’nin kampanyasına katılarak il il dolaşarak AP’nin aleyhinde çalışmıştı. Demirel umduğunu bulamayınca Bana millet muhalefet görevini verdi” demişti. Böylece hükümet kurma  çalışmaları ortada kaldı.

Yazının başlığında enişte dediğimiz isim ise  merhum Erbakan Hocamızın kız kardeşi Atıfet hamı ile evli olan Prof. Dr. Osman Çataklı idi. Çataklı  Süleyman Demirel’in üniversiteden çok yakın arkadaşıydı. İleride kurulacak  Milliyetçi cephe hükümetlerinin mimarlarından biriydi.  Çataklı aynı zamanda  Oğuzhan Asiltürk’ün üniversiteden hocasıydı.

Merhum Asiltürk şöyle anlatıyordu:

“Demirel, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Erbakan Hocamızla da devre arkadaşıydı. Öyle bir yakınlıkları olduğu için biz bu seçimden sonra hem üniversite yıllarındaki yakınlıklarından hem de bizim inançlarımıza saygılı bir görüntü vermesinden dolayı Demirel’le bir hükûmet kurmak için gayret etmeye başladık. Lakin ne yaparsak yapalım Demirel bir türlü razı olmadı. Hatta Demirelle yine üniversiteden yakınlığı olan Prof. Dr. Osman Çataklı Hocamız da Demirel ile görüştü. Ne yaptıysak hiç bir şekilde hükûmet kurmaya razı olmadı.

Darbe yapıp MSP’yi Kapatacaklardı:

Merhum Asiltürk, “Hükûmet bir türlü kurulamayınca Genelkurmayda bir takım sıkıntılar olmaya başladı. Hükûmet kurulmadığı gibi kurulmaya yönelik bir çaba da hissedilmiyordu. Askerin durumdan rahatsız olduğunu biliyorduk. Zaten Yeni bir darbe olsun ve bu Mili Selamet Partisine de gereken yapılsın” gibi bir düşünce de vardı.” derken MSP’nin bu tehlikeyi bertaraf edebilmek için  “Gerekirse bazı tavizler vererek bir hükûmet kurulmasını gerçekleştirmek için adım atılmasının” tartışıldığını da ifade etti.

Ecevit Görüşmesi’nde Erbakan’dan ilginç Sözler:

“Siz bizi tanıyor musunuz, tanımıyor musunuz ?”

Merhum Asiltürk, MSP’nin CHP ile hükümet kurmasına  askerlerinde razı olduğuna dair görüşler var. Devlet istedi mi  koalisyonun  kurulmasını ?” sorumu “Tebessümle” karşıladı ancak detayına girmedi”.

Erbakan Hoca’nın Ecevit ile yapılacak görüşmeye  kendisini davet etmesini “güven” olarak değerlendirdikten sonra görüşmenin detaylarını anlattı.

“Erbakan Hoca gayet netti ve açık konuştu:  Siz bizimle hükûmet kurmak istiyorsunuz. Ancak siz bizi tanıyor musunuz, tanımıyor musunuz? Bakın, biz inançlarımız gereği yıllar yılı bu memlekette yanlış bir laiklik anlayışının uygulamasıyla zulüm görmüş insanların bütün haklarını koruruz, onlara bu haklar veririz. Biz kapatılmış olan bu İmam Hatip Okullarını açtırırız, bu milletin inancını öğrenmesi için Yüksek İslam Enstitüleri açarız. Hakkı verilmeyen vekil imamların haklarını savunuruz. Hükûmeti kuralım ama yarın öbür gün ‘Başbakan olarak bunlara müsaade etmem’ gibi bir tavır sergilerseniz, hemen o gün ayrılırız hükûmetten. Buna göre istiyor musunuz, istemiyor musunuz, iyi düşünün” dedi.”

Laiklik Güvencesi:

Merhum Asiltürk, Bülent Ecevit için “Ecevit, bizim gibi düşünmeyen bir insandı ama dürüst bir insandı. O Başbakan, ben İçişleri Bakanı olarak bir sene boyunca birlikte çalıştığım için biliyorum. Verdiği söze güvenilirdi, yapardı, aldatmazdı” dedikten sonra Erbakan hocanın sözlerine ne cevap verdiğini sordum. Ecevit’in cevabını aktardı:

Sayın Erbakan, anayasa ve kanunlar çerçevesinde sizin yapacağınız hiçbir şeye ben engel olmam”

Ecevit’in bu yaklaşımı Erbakan Hoca’nın  hoşuna gitmişti:

Benim yorumumla Ecevit’i rahatlatan ve güven veren şu sözleri söyledi:

Zaten hükûmet anayasa ve kanunlar çerçevesinde hareket etmek zorundadır. Ancak yanlış bir laiklik anlayışıyla bazı hakların ortadan kaldırılmasına biz karşıyız. Elbette anayasa ve kanunlar çerçevesinde bu işler yapılacak”

Ecevit, MSP’ye Engel Olmadı

Merhum Asiltürk koalisyon kurulduktan sonra  Bülent Ecevit’in sözünde durduğunu belirterek MSP’nin yapmak istediklerine ve yaptıklarına engel olunmadığını belirtti:  

Sayın Ecevit gerçekten sözünde durdu, dürüst davrandı, bize hiçbir şekilde engel olmadı. Kapatılmış İmam Hatip Okullarının orta kısmı açıldı, Yüksek İslam Enstitüleri açıldı; bunların hepsi yapıldı, hiçbirisine de engel olmadı. Dediğim gibi bu İmam Hatip Okullarının orta kısmının açılması gibi şeyler hep bu koalisyon zamanının icraatlarıdır. Bunlar esasen bu toplumun hakkı olan, inandığı gibi yaşamak isteyen insanların hakkı olan şeylerdi. Devlet düzeni başkadır, toplum hayatı başkadır. Toplum hayatında insan herhangi bir partiye inanır, o parti için de her türlü fedakârlığı yapar. Demokratik, laik bir düzende devlet, anayasa gereği dinî kanun çıkarıp kimseyi zorlayamaz ama kişilerin vicdan hürriyetini de teminat altına alır. İşte o dönemde bu çerçeveden hareket edildi ve Ecevit de hiç bize engel olmadı.”

Sözün bir yerinde “efendim koalisyonda çıkarttığınız af yüzünden isminiz yeşil komüniste çıktı” dediğimde yine o bilindik tebessümünü yaparak “Bizim temayülümüz solcusunu da, sağcısını da düşünce suçu nedeniyle cezaevinde olanların hepsini affetmekti. Ancak devlete karşı işlenen ileri düzeydeki suçların affına karşıydık” dedi.

Kıbrıs Barış Harekatını sormak istediğimde ise harekatın 47. yıl dönümü nedeniyle  KKTC’ye yaptığı ziyarete işaret etti.

Yazarın Diğer Yazıları