Fehmi Çalmuk

Kür Şad Deyince Akla

Fehmi Çalmuk

Zıkkımın bekini iç derler ya Anadolu’da…

Zıkkımın bekini iç…

Rol modelinin devşirilmiş, eklemlenmiş, gözleri karnından daha şişko insanlar olunca, bindiğin lüks arabayı, asgari ücret bedeli elbiselerini, oyun masalarında kaybettiğin geçmişi geleceği, inadına inadına cennet kokulu insanlardan, mefkuresinden uzaklaştığın/uzaklaştırıldığın için müptelası, kayıtlara göre tedarikçisi olduğun zehrin bizi getirdiği noktaya bak.

Ağızlar farklı, mesajlar aynı.

Perde arkasını kurcalarsan; 15 Temmuz öncesini aratmayacak suflörleri görürsün. Köşelerinden toplumu zehirlemek için algı dağıtan yazarların diline baktığında da aynı manayı görürsün, ideolojik şehvetin doyumuna varmışçasına TBMM’nin içinde yüksek perdeden konuşunda da aynı kini görürsün.

Dedim ya: Zıkkımın bekini iç…

Yıllardır ertelenen, ötelenen, üzeri örtülen sorun geldi çattı. Diyor ya Necip Fazıl “Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur” diye…

Gelecek tahayyülü olmayan zerzevatların elinde bir nesil kayboluyor dedik, diyoruz, diyeceğiz…

Tam da Türkmen Beyi’nin kürsüden şu tespiti yaptığı günlerde yazılıyor ve konuşuluyor:

Dün böyleydi, bugün de aynıdır.

Batı’nın, Müslüman denildiğinde anladığı Türk’tür.

Önce bir köşe yazarı şunları yazdı:

AK Parti elbette ki bundan dersler çıkaracak. Elbette ki Yasinler, Hamzalar dururken bu şahsın AK Parti Genel Merkezi'ne kadar ulaşıp orada işe girip nasıl çalıştığını tespit edecek. Biz yeni Ömerleri ararken, Kürşat Ayvatoğlu'nu nereden bulduk, diye özeleştiri yapacak. Ama Erdoğan'ın da, AK Parti'nin peygamber ahlakı ile ahlaklanan yeni Ömerleri arama çabası bitmeyecek."

Sonra CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Ayvatoğlu'nun uyuşturucu kullandığı görüntüleri anımsatarak TBMM’de konuştu:

"O fotoğraflar, o videolar ve bizatihi Kürşat Ayvatoğlu ismi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin savrulduğu noktayı, yaşadığı çürümeyi, içinde bulunduğu yozlaşmayı gösteriyor. Harun olmak için yola çıkıp da Karun olanların ne noktalara savrulduğunu hep beraber ibretle takip ettik. Adalet ve Kalkınma Partisi, Ömerlerini aramak için yola düşecekti, Kürşatlarını bulmuşlar. Kürşatlarının o paraları nerelerden kazandığını, Kürşatlarının çektirdiği fotoğraflar değil ama kurduğu yakın ilişkileri ve Kürşatlarının yapmış olduğu nüfuz ticaretini gördük."

Bu konuşmaya cevap veren AK Partili yöneticinin Türk’ün tarihinden bihaber olduğu konuşmalarından belli ki maksadı, tahribatı görmemiştir, en hafif ifadeyle görememiştir. Allah’tan MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, Özel'e "Kürşatlar demeye gerek yok, Kürşat bir tane. Kürşat dediğiniz zaman, bizim tarihimizde bambaşka yere gidiyor" diye tepki göstermeseydi yanı başımıza döşenen tahrip gücü yüksek bombayı göremeyecektik.

Öyle demiyor mu şiir:

Madem ki unuttunuz Kürşad adlı çeriyi

Hatırlatırız yağmur kokan o geceyi

Kürşad, Türk milletinin bağımsızlığının, esaret altına alınamayacağının, bu uğurda can vermenin sembol ismidir. Hele hele 15 Temmuz’dan sonra Cumhur ittifakının dayandığı Anadolu’nun ruh köküne ilişkin kültürel değerlere emek vermek, kalem erbabına destek vermek şöyle dursun bir bardak suda boğma niyetinin sergilendiği bir dönemde Kürşad’ı hatırlatmak bize nasip olsun.

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu şöyle der şiirinde:

kim derdi ki Kür Şad,
kemikle etti?

o bir kişi değil,
o bir devletti!..

bayraktı, vatandı…
bir özge candı…

tepeden tırnağa
kıpkızıl kandı!..

Tanrı Kut soyunun
altın halkası…

yedi iklim üzre
düşer gölgesi!...

Çinliye ölümdü,
Türk’e kalkandı!..

bin üç yüz elli yıl
önceki dünden

odu gönlümüze
düşen volkandı!..

Bozkurt ocağının sönmeyen odu,
Çuluk Kağan Kür Şad,
korku bilmiyordu!.

Nihal Atsız, Sebahattin Ali’nin kaleme aldığı oyundaki Kür Şad’ı aciz bir aşık iken Bozkurtların Ölümü kitabında; Kür Şad’ı  alp  kişiliğinin ön plana çıkmış, yüksek karakterli, kusursuz bir rol model olarak sunmuştur.

Kür Şad, kahramandır, komutandır. Adanmış bir lider olarak bağımsızlığı alnının çatına yazan 40 askerin (çeri) düşmana karşı gözünü kırpmadan vuruşmasının sembolüdür.

Tenezzül edip Türk tarihini okumayan/okutmayan ve neredeyse bu milletin tarihi köklerini hiçe sayan bir kesimin “Vatansızlık” üzerinden süregeldiği sürek avının son kurbanı Kür Şad olmamalı.

Vallahi kurban ettirmeyiz.

Bizim için Büyük Turan, Kızıl Elma ne ise Kür Şad da odur…

Kimse zannetmesin ki; biz kendi tarihlerini yazamadığı/okumadığı/okutmadığı için müstevilerin, emperyalistlerin, mandacıların  yazdığı/okutmaya çalıştığı tarihi kabulleneceğiz.

Türkün tarihine kör bakan Cumhuriyet tarihine de  şaşı bakacaktır. İslamı anlama ve yorumlamada Yesevi/Maturidi/Buhari üçlü saç ayağından beslenen Anadolu’nun, Orta Asya’nın, Balkanların topraklarını sulayan manaya sağır olan İslam’ı anlamada dilsiz şeytan olacaktır.

İnsanlar yitiğini arar. Adaleti kaybettik Ömer’i aradık, arıyoruz. Sadakati kaybettik Fatıma’yı arıyoruz, arıyoruz. Kudüs kapılarındaki Selahattin Eyyübi, surlara bayrağı diken Ulubatlı Hasan’ı da arıyoruz/arayacağız.

Biz kırk çeri gibi üzerimize gelen tehlikenin karşısında “Vatan sana canım feda” diyerek can veren/vermeye hazır olan birer Türkistan coğrafyasında Kür Şad’ız… Kür Şad’larız…

Böyle bilinsin, ayağınızı denk alın istedim.

 

Yazarın Diğer Yazıları