Ak Parti'ye Müslümanlık Sorgusu

Saadet Partisi yüksek istişare kurulu başkanı Oğuzhan Asiltürk 'bana itaat etmeye söz verdiniz' sözlerine 'Partileri genel başkan yönetir' diye cevaplayan Temel Karamollaoğlu, psikolojik üstünlük sağlayabilmek amacıyla aralarında HDP'nin olduğu siyasi partiler turunu çıkıyor

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Habertürk TV'de Enine Boyuna programına konuk oldu. Karamollaoğlu, Ak Parti'yi " İslami değerleri hakim kılmak için gayret göster, adalet, liyakat, şeffaflık, dürüstlük bunun içinde gelir. Hem yolsuzluk yapacaksın, hem rüşvet alacaksın, adaleti katledeceksin müslümansın. Yok yahu böyle bir müslümanlık olmaz. Genel olarak konuşuyorum." diye konuştu.

OĞUZHAN BEY'LE KÜS DEĞİLİZ, KONUŞUYORUZ DA"

Onlar kendisine ilgi gösteriyor, o da o ilgiyi elinin tersiyle itmiyor. Parti içi meseleleri kamuoyuyla paylaşmam. Oğuzhan bey kendi düşüncelerini aktardı. Ben o toplantıda bulunmadım. Bulunmadığım için bir şey diyemem. Toplantının başında vardım, konuşma yaptım çıktım. Genel İdare Kurulu toplantısıydı. Biat marufadır, doğru olanadır. Kendisinin zihninden bunlar geçebilir. Biz Oğuzhan Bey'le küs değiliz, kendisiyle konuşuyoruz da. İstişare Kurulu bazı vefatlardan dolayı sayısı azalmıştı. Allah nasip ederse toplantımız olacak. O zaman bu meseleler konuşulur. Daha da fazla bir şey söylemem.

"SİYASİ PARTİLERİ GENEL BAŞKANLAR YÖNETİR"

Bizim sistemimiz çok rahat belli. Siyasi partilerin başında genel başkan vardır. Danışma kurullarımız vardır. Ama partiyi genel başkan yönetir. Şu anda sayın Cumhurbaşkanı elbette kendi menfaati için bazı girişmlerde bulunur. Mahalli idarelerde Türkiye'nin her yerinde seçimlere gittik. Oyumuz yüzde 3'ün biraz üstünde çıktı. Demek ki bir teveccüh var ve zaman içinde artıyor. Partinin daha yüksek oy almasının sebebi partiye daha fazla iltifat edilmesi. Ben Türkiye'de düşünen, hakikaten arayış içinde olan ciddi bir kesimin bize daha fazla yöneleceğine, eskiye kıyasla bir patlama olacağına inanıyorum.

"BEN DE KIBRIS'A DAVET EDİLDİM AMA GİDEMEDİM"

Oğuzhan Bey bu konuda herhangi bir tercihte bulunduğunu bugüne kadar kimseye deklare etmedi. Bugün de etmedi. Kıbrıs'a davet ettiler gitti. Ben gidemedim, Kıbrıs Cumhurbaşkanı'na bir mektup yazdım. Onun arkasından sayın Cumhurbaşkanından bir talep geldi. Gidemedim, onun için orada da bir kasıt aranmamalı diye düşünüyorum. Ben bütün siyasi parti genel başkanlarıyla bundan sonra da görüşeceğim. Bu ziyaretler ille de bir tarafa meylettiğimizi göstermez. Şu anda seçim ittifakı değil geçim ittifakı bizim için önemlidir dedik. Çeşitli kesimlerle zum üzerinden biraraya geliyoruz. İşçi, çiftçi ve esnaflarla biraraya geldik. Şu anda size ittifakla ilgili bir şey söylemem. Seçim geldiğinde konuşuruz.

"CUMHURBAŞKANLIĞINA BU SEFER ADAY OLMAM"

Prensip itibariyla Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı değiliz. Ancak denetlenemeyen Cumhurbaşkanlığı sistemine karşıyız. Onu da denetleyecek olan Meclis'tir. Şu geçiş döneminde mutlaka bu sistemin değişmesine inanıyoruz. Türkiye bu sistem değişmeden istikrar, adalet olmaz. İnsanlar birbirleriyle konuşamaz. Bizim bir numaralı meselemiz barış ve huzurdur. Bu sisteme biz destek veremeyiz, açık ve net olarak söylüyorum. Cumhur İttifakı'nın adayı belli; sayın Erdoğan. Karşıda tek bir aday çıkarmak istenirse bir kısım zorlanacak belki. CHP'li, İYİ Partili, yeni kurulan partilerden birisi, bizden de olur. Ama bu kolay bir iş değil. Ben artık Cumhurbaşkanlığına aday bu sefer olamam. Cumhurbaşkanı her kesime rahatlıkla hitap edecek bir insan olmak mecburiyetinde. Bunu bulmak kolay değil. Parlamentoda denge sağlanabilirse Cumhurbaşkanının yetkileri sorgulanabilir hale gelebilir.

"BENİM KANAATİM SAYIN CUMHURBAŞKANI YORULDU"

Yeni kurulan partilerle ilgili vatandaşın daha fazla ilgi gösterebileceği kanaatini taşıyordum, o olmadı. Çoğu konularda aynı fikirdeyiz. Yoksa arkadaşlara 'Siz bu işi beceremediniz' anlamında değil. Aslında Cumhur İttifakı, sayın Cumhurbaşkanı'nın etrafında dönen bir konu. AK Parti demek Tayyip Erdoğan demek. Onun için kimse sayın Cumhurbaşkanının dışında bir ifade kullanamıyor. Herkes konuşurken 'Sayın Cumhurbaşkanı emir verdi yürüyeceğiz' diyor. Benim kanaatim Tayyip Bey yoruldu. Bütün sorumluluk ve yetki kendisine. Öyle bir hale geldi ki, çevresinde bulunanlar onun ağzından hiçbir teyid almadan beyanatta bulunamıyor. Bulunurlarsa azarlanıp, görevden uzaklaştırıyorlar. Herkes sayın Cumhurbaşkanının ağzından çıkacak lafa göre pozisyon belirliyor.

"BİZ BÜTÜN PARTİLERLE GÖRÜŞMEK İSTİYORUZ"

Herkesin kendi oy oranına göre bir etkisi vardır. Onlar da kendi üzerine düşeni yapmak mecburiyetindeler. Biz birbirimizle görüşebilmeliyiz. Taban tabana zıt fikirlerimiz olsa bile. Normalde bütün partilerle görüşmeyi arzu ediyoruz. Ne düşünüyorlar anlamak istiyoruz. Bugünkü seçim sistemi partileri belli noktada ittifaklara zorluyor, mecbur bırakıyor. Bizim kongremizin süresi Ekim ayında doluyor. Partiler Kanunu'na göre en az 1 yıl daha var. Zamanı gelince oturulur, konuşulur. Adayım demedim, demem de, ama olmayacağım manasına da gelmez. Genel başkan olarak bana teklif edilene kadar genell başkanlığı aklımdan geçirmedim.

"KENDİMİ İSLAMCI DEĞİL MÜSLÜMAN OLARAK GÖRÜYORUM"

Ben İslam'ın başına ön ek getirilerek tarif edilmesine rıza göstermem. Ben İslamcı değilim diye başlarım söze. Ben müslümanım. İslamcı tabiri bize dışarıdan gelen tabir. İslam dediğiniz zaman maalesef bütün dünyada çok farklı anlayışlar var. İslami umdelerin tatbik edildiği ülkeleri sıralamışlar Türkiye 45 veya 50. sırada geliyor. İslam dediğiniz zaman ben önce fikir ve düşünce hürriyetini anlarım. Cenab-ı Hak'ın varlığını, birliğini kabul etmekle İslam başlar. Cenab-ı Hak diyor ki, 'Dinde sakın yapmayın' diyor. İslami değerleri hakim kılmak için gayret göster, adalet, liyakat, şeffaflık, dürüstlük bunun içinde gelir. Hem yolsuzluk yapacaksın, hem rüşvet alacaksın, adaleti katledeceksin müslümansın. Yok yahu böyle bir müslümanlık olmaz. Genel olarak konuşuyorum.

Bakmadan Geçme