114 Yıl Önce Abdülhamid'e de Erdoğan Gibi Saldırdılar
Doç. Dr. Halil Özşavlı İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sarf ettiği sözlerinin 114 yıl önce Sultan Abdülhamid'e söylendiğini belirterek 'Ermenice, Osmanlıca, görüyorsunuz. Arap harfleri Osmanlıca, diğeri de Ermenice, bu fotoğraf İstanbul'da, Merzifon'da da benzer bir pankart söz konusu. O dönemin sloganı şuydu, Abdülhamid'e karşı kullanılan, Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet, müsavat, adalet...Müsavat, eşitlik demek, tam karşısında Ermenice aynı anlamda, özgürlük, eşitlik, adalet yazıyor. Yani Ermeni çeteciler ile Ermeni komitacılar ile İttihatçıların, Jön Türklerin o dönem işbirliği yaparak Abdülhamid'i devirmek için sokak gösterilerinde kullandığı ve Abdülhamid Meşrutiyet'i ilan ettikten sonra pankartlarda yazarak kutlama yaptığı bu slogan, bugün maalesef meclis kürsüsünde bir siyasi parti lideri tarafından dillendirildi' diye konuştu.
Politik Adam –Şimdi, Türkiye'nin iç politikasına ilişkin, hocam tarihin sayfalarından öyle fotoğraflar buldu, öyle bir tespit yaptı ki, belki de Türkiye'de siyasi tarihte bu analizi yapabilecek ender insanlardan biri hocam, yüz yıl sonra aynı slogan, aynı hedef. İki fotoğrafımız var bu konuda, yaşasın hürriyet, adalet, müsavat, meşveret sloganı var. Bu sloganı, İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, hem de İnkılap Tarihi hocası olarak kendini anlatan, tarihçi olduğunu belirten, Meral Akşener söylüyor. Hocam bu slogan nedir?
Halil Özşavlı -Sultan Abdülhamid'i tahttan indirip, Meşrutiyet rejimini tekrardan geri getirmek isteyen muhalifler yani Jön Türkler, yıllar boyunca başta Manastır ve Selanik olmak üzere, Avrupa'da yapılandılar, döndüler, dolaştılar, en sonunda Ermenilerle, o dönem Doğu Anadolu'ya Ermenistan kurmak isteyen Ermenilerle, Makedon çetecilerle, Bulgarlarla birlikte işbirliği yaparak, baskı yaparak, Meşrutiyet'i ilan ettirmeyi başardılar. Birkaç ay sonra da Sultan Abdülhamid'i tahttan indirdiler.
Tüm Abdülhamid karşıtları, düşmanları tek bir noktada birleşiyorlar
Politik Adam -Bize de Türk demokrasi tarihinde, Meşrutiyet'in ilanı çok önemli bir dönem diye anlatılır.
Halil Özşavlı -Evet, zaten Abdülhamid tahta gelir gelmez 1876'da zaten ilan etmişti. Fakat sonraki o gergin ortam, meclisteki grupların, gerek gayrimüslim milletvekillerinin gerek Müslüman milletvekillerinin anlaşamaması, gayrimüslim milletvekillerinin, Osmanlı menfaatine değil de, mensup oldukları milletin menfaatini savunur olması, işte Rum milletvekilleri, Ermeni milletvekilleri, Bulgar milletvekilleri ve 93 harbinden ötürü, o dönem Sultan Abdülhamid meclisi tatil ediyor. Aradan geçen dönemde, örgütlenen Jön Türkler çok defa uğraşıyor fakat başaramıyorlar. Nihayetinde 1908-1909'a geldiğimizde birleşiyorlar. Tüm Abdülhamid karşıtları, düşmanları tek bir noktada birleşiyorlar. Sultan Abdülhamid'i devirmek, çünkü başka hiçbir noktada ortak yönleri yok, bu çok önemli.
Politik Adam -Hocam, Sultan Abdülhamid Han ne yapıyor ki devirmek istiyorlar, hani oradaki fonksiyonunu bir tespit etsek?
Halil Özşavlı -Tek bir suçu var, ülkenin bölünmesine izin vermiyor.
Politik Adam -Kaç yıl bunu engelliyor hocam?
Halil Özşavlı -32-33 yıl buna mani oluyor. Çünkü hızlıca geçiyor, 1829'da Yunanistan bağımsız oldu, 1878'de Sırbistan koptu, bağımsız oldu. 1909'da, Abdülhamid'den sonra, önce yarı bağımsızdı, 1909'da Bulgaristan tam bağımsızlık elde etti. Yani ülkeyi 30 yıla yakın bir arada tutan Abdülhamid'den sonra felaketler silsilesi başlıyor, hemen akabinde1910 Arnavutluk isyanı, 1911'de İtalya, o zaman ki Trablusgarp şimdiki Libya'yı işgal ediyor. Bakınız, Abdülhamid'den hemen sonra, sonra Balkan Savaşları başlıyor 1912-13, tüm Balkan topraklarını kaybediyoruz, Edirne dahil, 1913'te geri alıyoruz. Akabinde 1914 1. Dünya Savaşı, Osmanlı diye bir şey kalmıyor. Abdülhamid yok, bu dönemlerin hepsinde İttihat Terakki Meclisleri var. Yani Osmanlı'ya hürriyet getireceğini, kurtuluş getireceğini iddia edenler, çok daha baskıcı bir rejim getiriyorlar, Abdülhamid'e müstebit diyenler, Abdülhamid rejimine istibdat rejimi diyenler, çok daha müstebit, çok daha baskıcı bir rejim getiriyorlar, öyle ki 1913'te Bab-ı Ali'yi basıp, sadrazamı başından vuruyorlar. İlk darbeyi yapıyorlar. Çünkü 1912'de Hürriyet ve İtilaf Fırkası bir araç içinde İstanbul'da başarı elde ediyor, o korkuyla yönetimi zorla ele geçiriyorlar ve Bab-ı Ali baskınından sonra uzun bir müddet, Kanunu Mukadder ile meclisi Bypass ediyorlar, mecliste hiçbir şey görüşülmüyor. Kanunu Muakkad dediğimiz kararnamelerle tek başlarına Osmanlı'yı yönetiyorlar, tek başlarına Osmanlı'yı savaşa sokuyorlar.
Abdülhamid'i devirmek için sokak gösterilerinde kullandığı ve Abdülhamid Meşrutiyet'i ilan ettikten sonra pankartlarda yazarak kutlama yaptığı bu slogan, bugün maalesef meclis kürsüsünde bir siyasi parti lideri tarafından dillendirildi.
Politik Adam –Yani 114 yıl önce, bu sloganı bu nedenle atıyorlar, şimdi fotoğrafta Osmanlıca iki yazı mı var?
Halil Özşavlı -Ermenice, Osmanlıca, görüyorsunuz. Arap harfleri Osmanlıca, diğeri de Ermenice, bu fotoğraf İstanbul'da, Merzifon'da da benzer bir pankart söz konusu. O dönemin sloganı şuydu, Abdülhamid'e karşı kullanılan, Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet, müsavat, adalet,
Politik Adam -İzleyicilerimizin anlaması açısından söyleyelim.
Halil Özşavlı -Müsavat, eşitlik demek, tam karşısında Ermenice aynı anlamda, özgürlük, eşitlik, adalet yazıyor. Yani Ermeni çeteciler ile Ermeni komitacılar ile İttihatçıların, Jön Türklerin o dönem işbirliği yaparak Abdülhamid'i devirmek için sokak gösterilerinde kullandığı ve Abdülhamid Meşrutiyet'i ilan ettikten sonra pankartlarda yazarak kutlama yaptığı bu slogan, bugün maalesef meclis kürsüsünde bir siyasi parti lideri tarafından dillendirildi.
Abdülhamid karşıtları, Jön Türkler, İttihatçılar diyelim, Abdülhamid'i devirme konusunda o kadar hırslı, istekli, o kadar gözleri kararmıştı ki, Ermenilerin bağımsız bir devlet kurmak istediklerini, Bulgar çetecilerin Bulgaristan'ı bağımsız yapmak istediklerini bildikleri halde, tüm bunları hasıraltı yaptılar, görmezden geldiler, tek bir hedefe, Abdülhamid'i devirmeye kitlendiler.
Politik Adam -Bir miting fotoğrafı daha geldi, bu aynı miting değil galiba.
Halil Özşavlı -O dönem böyle fotoğraflar çok var.
Politik Adam -114 yıl sonra dediniz, bir parti başkanı kürsüsünden, meclisin içinde bunu söylüyor.
Halil Özşavlı -Tehlikesi şu ya da yakıştıramadığımız şey şu, bir tarih hocası olduğunu iddia ediyor Sayın Akşener, şunu bilmeliydi, o dönem Abdülhamid karşıtları, Jön Türkler, İttihatçılar diyelim, Abdülhamid'i devirme konusunda o kadar hırslı, istekli, o kadar gözleri kararmıştı ki, Ermenilerin bağımsız bir devlet kurmak istediklerini, Bulgar çetecilerin Bulgaristan'ı bağımsız yapmak istediklerini bildikleri halde, tüm bunları hasıraltı yaptılar, görmezden geldiler, tek bir hedefe, Abdülhamid'i devirmeye kitlendiler. Onlarla işbirliği yaptılar ve ülke zaten felakete gitti çünkü bunların ortak amaca ulaştıktan sonra artık ortaya ihtilaflar çıkmaya başladı ve birbirlerine düşman olmaya başladılar. Şimdi 114 sene sonra bakıyoruz, tarih tekerrür ediyor. Bu beni üzüyor.
Erdoğan karşıtları ve muhaliflerinin gözü o kadar kararmış ki, ülkeyi bölmek isteyen HDP ile işbirliği yapıyorlar.
Politik Adam -Akşener bilinçli mi söylüyor bu sözü?
Halil Özşavlı -Bilmiyorum, tarih şu açıdan tekerrür ediyor, bugün Erdoğan karşıtları ve muhaliflerinin gözü o kadar kararmış ki, ülkeyi bölmek isteyen HDP ile işbirliği yapıyorlar. Biri bana desin ki, HDP ülkeyi bölmek istemiyor. Biri bana desin ki, HDP PKK'nın kolu değil. Bunu diyebilecek bir Allah'ın kulu var mı bu ülkede.
Politik Adam -Bunu bugün HDP'li bir milletvekilinden duyabildik mi?
Halil Özşavlı -Bin defa dedik, bir kez deyin ki, PKK terör örgütüdür, hiç demediler. PKK'nın siyasi kolusunuz diyoruz, gururlanıyorlar. Hiç bunu hakaret addetmiyorlar.
Politik Adam -Belki de güç vehmediyorlar.
Halil Özşavlı -Dolayısıyla, PKK=HDP. PKK ne istiyor, bu ülkeyi bölmek istiyor, demek ki HDP'de bu ülkeyi bölmek istiyor. Ban buna kaniyim, eminim yani, ondan sonrada bugün bu siyasi partiler, bu parti ile işbirliği yapabiliyor.
Politik Adam -Hocam geçen hafta hatırlarsınız, CHP'nin bir mitingi oldu, orada dediler ki, her yer Kandil, her yer direniş.
Halil Özşavlı -Bazı görüntüler paylaşıldı mitingle ilgili, HDP'liler Türk bayrağı açılmasına izin vermiyor, ilk başlarda kavga çıkıyor. Sonradan Türk bayrağı açılıyor mitingde. Her yer Kandil, her yer direniş ne demek? Ve bu CHP'nin mitinginde söyleniyor değil mi? Şimdi birkaç sene öncesine bakalım, 2019'da İmamoğlu kazandı, ilk nereye gitti, Diyarbakır'a, kayyım atanan belediye başkanlarını ziyarete gitti. Ama Diyarbakır annelerine gitmedi. Her anlamda bir birliktelik söz konusu, bakıyoruz içeride, marjinal DHKP-C'lileri çekmek için Canan Kaftancıoğlu kendine göre bir söylem geliştirmiş, bir de HDP'lileri, PKK sempatizanlarını çekmek için de Sezgin Tanrıkulu sürekli olarak maşallah propaganda yapmaya devam ediyor. CHP artık Atatürk partisi olmaktan çıktı, çoktan çıktı, maalesef.
Sayın Akşener ve Kılıçdaroğlu'na mahkum ettik. Milletvekili bile olabilmek için muhtemelen onların listesinden girmek zorundalar.
Politik Adam -Hocam siz Şanlıurfalısınız, şimdi bize bazı kamuoyu araştırmaları geliyor, yani Elazığ dışında birçok ilden milletvekili çıkaramadı, Güneydoğu'da CHP yok denecek kadar az.
Halil Özşavlı -Onu da artık oylarla çıkardı. Ak Parti adayı daha fazla almıştı. Millet İttifakı, Türkiye genelinde, 32 tane vekil fazladan aldılar. Ak Parti'nin adayı 50 bin oy almış, diyelim ki, 60 bin oy lazım milletvekili olmak için, Ak Parti 10 bin oy ile kaçırıyor, en yakın aday CHP'nin adayı 30 bin oy almış, milletvekili oldu, niye, çünkü onun oylarının üzerine İYİ Parti'den gelen 5 bin, Saadet'ten gelen 5 bin eklendi, onun oyu daha fazla oldu. Meclise baktığınızda 50 bin oy alan meclise gelmemiş, 30 bin oy alan meclise gelmiş oldu. İşte temsilde adalet bu değil. Şimdi biliyorsunuz 2 ay önce seçim kanununu değiştirdik. Hem kendini dev aynasında gören yeni partilerin biraz gardı düştü, zannettikleri kadar kıymetleri olmadığını anladılar. Bir anlamda onları Sayın Akşener ve Kılıçdaroğlu'na mahkum ettik. Milletvekili bile olabilmek için muhtemelen onların listesinden girmek zorundalar. E bir genel başkan için de başka bir siyasi partinin listesinden girip, milletvekili olmak bence ayıptır. Onun siyasi hayatının bitmesi demektir.
1925'den sonra İstiklal Mahkemelerinde yargılanıp, asılan Kürt şeyhin haddi hesabı yok, sonra sürgünler başladı.
Politik Adam -Şimdi şöyle bir nokta, analizlerde CHP'nin oy oranının bölgede kıpırdandığını görüyoruz. Yani bu HDP'ye yakın demeç vermek, onunla birlikte yol yürümek, CHP'yi bölgede etkin hale getiriyor mu?
Halil Özşavlı -Şöyle ki, HDP'den belki biraz oy devşirebilir, öte taraftan vatanperver, vatanını milletini seven, bölünmesini istemeyen, Atatürkçü CHP'liler de muhtemelen Ak Parti'ye gelmeseler bile, Muharrem İnce'nin partisine kayacaklar. Yani kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez hesabı politika yürütüyor ya Sayın Kılıçdaroğlu, bence çok daha fazlasını kaybedecek. Ben böyle düşünüyorum, bir söz vardır, çarşıdaki pirinç için, evdeki buğdaydan olmak, o hesap diye düşünüyorum ben. Bakın, şunu unutmayın, muhafazakar Kürt seçmen şunu biliyor, 1920'lerde tek parti döneminde Kürtlere yapılan eziyeti, yasakları, sürgünleri, ya 500 bin Kürt sürüldü doğuda. Bugün Silopi dağında bir tane Kürt köyü var. Ne işi var onların orada, Cihanbeyli, Yunak, bu insanlar nasıl oraya gitti. 1925'den sonra İstiklal Mahkemelerinde yargılanıp, asılan Kürt şeyhin haddi hesabı yok, sonra sürgünler başladı.
Politik Adam -O da diyor ki, Sayın Kılıçdaroğlu helalleşeceğiz diyor.
Halil Özşavlı -Bir yanda helalleşeceğiz diyor, bir yandan kavga etmeye geldim diyor, bu nasıl bir söylemdir. Bir ara helalleşeceğiz dedi, onu unuttu sonra ben iyi kavga ederim, biz kavga etmeye geldik diyor. Ya benimle kavga edin ya da benim önümden çekilin demeye başladı. Yani istikrarsız sadece gündem olayım, ben konuşulayım diye ifade edilen, kürsüden söylenmiş slogan sözler bunlar.
Politik Adam -Şimdi bu slogan işine yeniden gelelim, Tayyip Erdoğan diktatör dendi. Sayın Cumhurbaşkanı birçok konuşmasında dedi ki, ben diktatör olsam siz bana diktatör diyemezsiniz.
Halil Özşavlı -Örnek vereyim ben size, bir zamanlar Kürtçenin konuşulamadığı ülkeden, bugün Kürtçe TV kanallarının olduğu, Kürtçe kitapların basıldığı, Kürtçe Yüksek Lisans, Kürtçe Doktora programlarının olduğu bir ülkeye geldik. Bugün Türk Dil Kurumu, Kürt Dili Edebiyatı bölümlerini yazan öğrencilere ayrı bir burs veriyor. Birçok üniversitede Kürt Dili Edebiyatı Doktora Programı var. Şimdi istibdat bunun neresinde, diktatörlük bunun neresinde?
Politik Adam -Bunun karşılığı bölgede var mı, vatandaş görüyor mu?
Halil Özşavlı -Çok var. Ak Parti ile beraber neler kazandığının farkında, bu yüzden Güneydoğu'da, Doğu'da birçok ilde, HDP'den daha fazla oy alan tek parti Ak Parti'dir. Ve HDP ile birlikte oy alabilen, varlık gösterebilen tek parti. CHP niye varlık göstermiyor? 20-30 yıldan sonra ilk defa bir vekil çıkardı Urfa'dan, o da ittifak sayesinde, artık oylar sayesinde. İşte sebep bu, insanlar bilinçli, önce nasıldı, sonrası nasıldı, bunların hepsinin farkında diye düşünüyorum.
Sultan Abdülhamid bölgedeki Kürt aşiretlerinden Hamidiye alaylarını kuruyor. Bir dönem sürekli asi olarak görülen, dağlı olarak görülen, ihmal edilen Kürt liderler takıyor göğsüne yıldızı paşa oluyor.
Politik Adam -Cumhurbaşkanı rol model oluşu, onun direkt hedef alınışı, dün Abdülhamid, bugün Erdoğan. Türkiye'deki İslami kesim, sağ kesim, sağ entelektüel kesim, Abdülhamid konusunda, Ulu Hakan Abdülhamid Han denildiğini söylerler, bazıları cennet mekan Abdülhamid Han derler. Abdülhamid Han bu İslami muhafazakar kesimin çok önemli bir padişahı olarak görülür ama Abdülhamid'in döneminde, Türkiye'nin güzel sanatlardan tutun da, birçok noktada modernleşme yapan padişah olarak bilinmesi gerekirken, bilinmez nedense.
Halil Özşavlı -Abdülhamid döneminde yaptığı reformları, yenilikleri inanın bana saatlerce konuşabiliriz. 11 yaşında annesini kaybediyor. Saray'daki Piristu Kadın Efendi büyüttü. Düşünün erken yaşta 100 bin altın kadar kendi serveti var. Amca Sultan Abdülaziz ona güveniyor, Avrupa seyahatlerine onu da götürmeye başlıyor. 5.Murat'ın 3 aylık bir saltanatından sonra Sultan Abdülhamid tahta geçiyor. Hamidiye Etfal Hastanesi onun döneminde, Hendese i Mülkiye Mektebi 1883'de onun döneminde, Sanayi Nefise Mektebi onun döneminde açılıyor, Asar-ı Atika Nizamnamesi, yani Avrupalılar gelip, istedikleri yerde kazı yapıp tarihi eserleri götürürken, o bu işi bir kurala oturtuyor ve Osmanlının da bundan pay almasını, çıkarılanların büyük oranda İstanbul'daki müzelerde sergilenmesini sağlıyor. Posta ve Telgraf Mektebi, Hicaz demiryolu daha birçok anlamda Abdülhamid döneminde yapılan reformlar var. Hamidiye alayları kuruluyor, Ermeni terörizmine karşı, Ermeni milliyetçilik hareketlerine karşı, Sultan Abdülhamid bölgedeki Kürt aşiretlerinden Hamidiye alaylarını kuruyor. Bir dönem sürekli asi olarak görülen, dağlı olarak görülen, ihmal edilen Kürt liderler takıyor göğsüne yıldızı paşa oluyor.
Hem gönüllü koruculuk var hem de güvenlik korucusu olarak, kadrolu, devletten maaş alan koruculuk sistemi de var. Yani PKK'nın kırsal alanda, özellikle 90'larda, PKK'nın etkisinin kırılmasında çok büyük bir etkisi var ve PKK'da sivil katliamları en fazla korucu olan köylerde yapmıştır.
Politik Adam -Bu Hamidiye alaylarına gelelim de, bazı eleştiriler var. Türkiye'de koruculuk sisteminin de bu Hamidiye alaylarına benzer bir model olduğuna ilişkin, çok yoğun bölgede bir şey var.
Halil Özşavlı -Şunu bilmekten mutluyum, PKK'yı kahreden bir şey varsa o da koruculuk sistemi, çünkü PKK koruculuk sistemi sayesinde kırsaldaki köylüleri korkutup, nüfusu altına alamadı. Koruculuk sistemi sayesinde köydeki sivil Kürt, PKK'ya karşı direnebildi. Devletin kendisine verdiği yetki ve silahla, PKK teröristleri haraç istemeye geldiği zaman, evladını zorla dağa getirmeye geldiği zaman, kendini savunabildi. Benim nazarımda iyi ki var ve artarak devam etmeli. Artı, diğer Kürtlere de şunu gösteriyor, bak devlet bize güveniyor, devlet bize maaş ta veriyor ihtiyacı olanlara, biliyorsun hem gönüllü koruculuk var hem de güvenlik korucusu olarak, kadrolu, devletten maaş alan koruculuk sistemi de var. Yani PKK'nın kırsal alanda, özellikle 90'larda, PKK'nın etkisinin kırılmasında çok büyük bir etkisi var ve PKK'da sivil katliamları en fazla korucu olan köylerde yapmıştır. İntikam almak için. Sivilleri toplayıp, kadınları toplayıp bir yerde, taramıştır, katletmiştir. 60'dan fazla sivil katliam var, Kürt sivillerin öldürüldüğü baskınlar, toplam ölü sayısı 6 bin civarında. Bu sivil Kürt sayısı, diğerlerini saymıyorum, işte asker olsun, büyük şehirlerde patlatılan bombalardan bahsetmiyorum. PKK böyle vahşi bir örgüttür.
Politik Adam -Onda hemfikirim hocam, hani PKK'ya lanet okumak varsa, terör örgütünün karşısında durmak varsa, yine 5 tane şehidimiz var, tekrar Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine, büyük Türk milletine başsağlığı diliyorum. Şimdi öyle bir nokta ki hocam, biraz önce konuştuk, Abdülhamid bugün Erdoğan, şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan
Halil Özşavlı -Şunu göstermedik, Taşnakların yayın organı Droşak, 1800'lerin sonunda sürekli çıkan bir gazete, Taşnakların kongresine hangi ittihatçılar katıldı, hepsinin isimleri yazılı, bakınız şurada 1907 Kongresi'nde alınan 3 tane karar var, madde madde Ermenice yazıyor. İlki, Abdülhamid'i devirmek,
Politik Adam -Bir daha söyleyelim orayı hocam.
Halil Özşavlı -!907'de Taşnakların daveti ile bir kongre yapılıyor. Bu kongreye tüm Abdülhamid karşıtları katılıyor. Bulgarlardan, Makedonlardan, Ermenilerden ve İttihatçılardan da katılanlar var. Tüm diğer fikri ayrılıklarını bir kenara bırakıp, tek bir hedefe kitleniyorlar, Abdülhamid'i devirme hedefine. 1902 Kongresi'nde de var. İttihatçılar ile Ermenilerin irtibatı, Paris'te 1897'de var, Londra'da var, Ahmet Rıza Bey gidip Taşnakların gazetesi Droşak'ı ziyaret ediyor. Böyle bir tarihi geçmişi var fakat şurada konuşurken Ermeniler diyorlar ki, biz Avrupa … istiyoruz, doğuda bir Ermeni Devleti istiyoruz. İttihatçılar köpürüyor, biz asla bunu kabul etmeyiz diye 1902'lerde bu şekilde bir ihtilaf söz konusu iken 1907'de saltanat konusunda, hilafet konusunda, sözde Ermeni Devleti konusunda tüm ihtilafları, diyorlar ki onları konuşmayalım. Halı altına süpürelim, tek bir hedefe kitlenelim, o da Abdülhamid'i devirmek. Ve kongrede alınan 3 tane önemli karar var, 1.si Abdülhamid'i devirmek, Meşruti yönetimi getirmek ve Avrupa devletlerinin de desteğini alarak bunu sürdürmek diye bir açıklama yapmış Droşak ve bunu yayınlamış. Peki, Abdülhamid'den sonra ne oldu, sonu felaket.
Politik Adam -Tufan oldu da, hocam şöyle diyelim, Ermeniler, Bulgar çetecileri yani gayrimüslim dediğimiz unsurlar, terör unsurlarının hepsi Abdülhamid'i devirmeye uğraşıyor. Peki, bu muhafazakarların derdi neydi de yani Mehmet Akif, Elmalı Hamdi Yazır, Bediüzzaman Said Nursi?
Halil Özşavlı -O zaman herhalde onu tam anlamadılar. Çünkü biliyorsunuz, genelde küfe, yük siyasi liderin omuzlarındadır. Şimdi ben, siz, Sayın Erdoğan'ın bildiklerini bilmeyiz, her şeyi biz bilemeyiz. Bazen öyle kararlar alır ki, biz anlayamayız. Ya, niye böyle yaptı, halbuki öyle şeyler biliyordur ki, o an, o kararı almak zorundadır. Biz sınırlı bilgilerimizle dışarıdan bakarak yorum yaparız ve bir hükümde bulunuruz, kanaatte bulunuruz. Şimdi o zaman Mehmet Akif Ersoy gerek Said Nursi olsun, Abdülhamid'e karşı çıkarken, Abdülhamid'in İngiltere'yle, Fransa'yla, Rusya'yla nasıl mücadele ettiğini, içeride Ermenilerle, Rumlarla neler yaşadığını ne kadar biliyorlardı. Abdülhamid isteseydi, Resneli Niyazi Bey, Manastır'da dağa çıktığı zaman, Meşrutiyet ilan edilsin diye, diretirdi, emrindeki güçlerle savaşta yaptırabilirdi. Kardeşkanı akmasın diye kendisi razı oluyor, Meşrutiyet'i ilan ediyor. Seçimler yapılıyor, meclis tekrardan faaliyete başlıyor.
En basitinden Saadet Partisi, ne işi var o grupta?
Politik Adam -Hani bu soruyu neden sordum, şöyle izah edeyim hocam, hani CHP, İYİ Parti, HDP Tayyip Erdoğan'a karşı da Türkiye'de muhafazakar kesim, ben İslamcı söyleminden hoşlanmayan bir adamım ama kendisini tanımlama bakımından, geçmişte Milli Görüş geleneğinden gelmiş olabilir, tasavvuf geleneğinden gelmişte olabilir,
Halil Özşavlı -En basitinden Saadet Partisi, ne işi var o grupta?
Politik Adam -Tayyip Erdoğan'ı eleştirmede, CHP'den daha ön taraftalar ve hani, dini referanstan mı eleştiriyorlar, hani bu çok ilginç, bana her zaman Sultan Abdülhamid'in hal fetvasını gündeme getirir gibi bir eleştiri gündeme geliyor.
Halil Özşavlı -Bunun tek bir açıklaması olabilir, siyasi ikbal, şahsi ikbal hırsı diyebilirim ben buna. Şimdi Saadet Partisi ve diğer muhafazakar kanattan geldiğini iddia eden siyasi figürler, tabanlar, unuttular mı, başörtüsü yasağını unuttular mı? Sayın Erbakan'ı sicim sicim terleten vesayet rejimini hatırlamıyorlar mı artık? Katsayı uygulamasını hatırlamıyorlar mı? Başörtüsü yüzünden Tıp Fakültesinden ayrılmak zorunda kalan genç kızlarımızın görüntüleri, gözyaşları halen TV ekranlarında, ne çabuk bunları unuttular? Bugün nasıl CHP ile aynı tarafta yer alabiliyorlar? Biraz daha geri gidersek, tek parti döneminde, 3000'den fazla cami kapatılmış, bende arşiv belgeleri var. Gariban, ayağında çarık olmayan, 1929'larda kıtlık var, Dünya Ekonomik Bunalımından ötürü, Anadolu'da insanlar aç, CHP'li komisyonlar geliyor, adamın elindeki tek gelir kaynağı, 2 tane hindi, tavuk, onları sattırıp, şapka aldırıyor zorla. Ezanın Türkçe okutulmak zorunda bırakıldığı günlerde, din kitapları, Kuranı Kerim'ler toprağa gömülüyor. 18 yıl ezan Türkçe okutulmuş ya, düşünebiliyor musunuz?
Politik Adam -Ama şimdi bu yaşanan olaylarla ilgili her şey, dedelerimizin, babaannelerimizin, babamızın, anamızın hikayeleri gibi geliyor genç nesle, bunu ulaştırma konusunda, genç nesle aktarma konusunda, iyi bir iletişim organizasyonu yapılmadığı düşüncesindeyim. Hani biraz önce sizin Avrupa'daki milletvekillerini ikna etmede fotoğrafı gösteriyoruz, bunu yapan terör örgütü, bakıp ikna oluyor, e bugüne kadar fotoğrafı buna göstermemiş, bir anlatım ağı kuramamışsa, bu da biraz bizim kabahatimiz.
Halil Özşavlı -Bir gün bunları konuşalım, ben fotoğrafları getireyim, listesini getireyim, PKK'nın sivil katliamlarını şöyle bir hatırlayalım, uygun bir zamanda.
Politik Adam -Yapalım hocam, başım üstene.
Halil Özşavlı -PKK'nın sivil katliamlarını bir konuşalım. Bakalım PKK en fazla Türkleri mi katletmiş, Kürtleri mi katletmiş. Kürtlerin sözcüsü olduğunu söyleyen PKK, Kürtlerin sözcüsü mü yoksa katili mi, onu bir konuşalım.
Selahattin Eyyubi'den beri Kürtlere en fazla hak veren, değer veren lider Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Politik Adam -PKK'nın kurduğu İmamlar Birliği'nden tutun hatta Sayın Ekrem İmamoğlu'nun dini hizmetler bakımından aldığı STK, oranın yan unsur bir STK. Oradan alıyor, yeni haberler geliyor Ankara Büyükşehir Başkanı Mansur Yavaş'ın da bütün dini cenaze hizmetlerini Cemaati münasipten aldığına ilişkin, buradan da Melih Gökçek iyi duysun, bu ara Mansur Yavaş'a çok saldırıyor.
Halil Özşavlı -Yakın bir zamanda bir Kürt vatandaş dedi ki, bakın müthiş bir ifade kullandı, Selahattin Eyyubi'den beri Kürtlere en fazla hak veren, değer veren lider Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Politik Adam -Evet, Orhan Miroğlu'nun da buna benzer bir sözü var ama biz şöyle görüyoruz, şimdi bunu bir Ak Parti milletvekili anlatıyor, tarihçi,
Halil Özşavlı -Kendisi Arap asıllı fakat yeğenleri Kürt, Kürt'e kız vermiş, Kürt'ten kız almış tamam mı, etle tırnak gibi olmuşuz biz bu bölgede, hem Kürdüm hem Arabım hem Türküm. Ben Arap asıllı Türk vatandaşıyım. Bacımın çocukları Kürtçe konuşuyor çünkü babaları Kürt, erkek kardeşimin hanımı Kürt, çocukları Kürtçe konuşuyor. Yani bizim aramızda hiçbir zaman etnik ayrım olmamış.
PKK gelmiş diyor ki, ben Kürtlerin sözcüsüyüm. Kürtlerin adına ben Kürt Devleti kurmak istiyorum. Hayır, sen Kürtlerin zerre kadar menfaatini düşünseydin, Ermenilerle işbirliği yapmazdın. Çünkü senin yaşadığın coğrafyada Ermeniler devlet kurmak istiyor.
Politik Adam -Binlerce yıldır olmadı.
Halil Özşavlı -Önemli bir şey daha söyleyelim. 1919'da, 1920'de bu ülkenin toprakları her taraftan işgal edildiği zaman, Mustafa Kemal Atatürk'ün Kürt aşiretlere gönderdiği telgraflar var. Hepsi şunu söylüyor, biz Hıristiyan İngilizlere karşı, Müslüman Türklerleyiz. Yok, efendim, Binbaşı Noel, yok Vuli, İngiliz ajanları sandıklar dolusu altınlarla geliyorlar ve diyorlar ki, Osmanlı'ya karşı savaşın, Kuvayı Milliyecilere karşı savaşın. Hayır, diyorlar, şunu söylemeye çalışıyorum, o zaman isteselerdi, on defa Kürdistan kurarlardı. Hayır dediler, biz birlikte yaşayacağız, biz ümmetiz, bir biriz, beraberiz. Şimdi PKK gelmiş diyor ki, ben Kürtlerin sözcüsüyüm. Kürtlerin adına ben Kürt Devleti kurmak istiyorum. Hayır, sen Kürtlerin zerre kadar menfaatini düşünseydin, Ermenilerle işbirliği yapmazdın. Çünkü senin yaşadığın coğrafyada Ermeniler devlet kurmak istiyor.
PKK ve ASALA Ermeni diasporası, Avrupa'da işbirliği yapmış durumda
Politik Adam -Ermeniler şimdi ilçe ilçe kiliseler kuruyorlar, Erivan'a ayine götürüyorlar. Bölgede çok ciddi bir durum var.
Halil Özşavlı -Onu ayrı bir zamanda konuşuruz, onu detaylarıyla, belgeleriyle anlatırım ben size. Şunu söylemeye çalışıyorum, PKK ve ASALA Ermeni diasporası, Avrupa'da işbirliği yapmış durumda. Fakat ikisi de aynı coğrafyada devlet kurmak istiyorlar. Biri diyor ki, ben Ermenistan kuracağım, öbürü diyor ki, ben başka bir devlet kuracağım. E, burayı siz nasıl paylaşacaksınız?
Politik Adam -Hocam, Avrupa Konseyi'nde bir tane yabancı milletvekili gelip, Halil Bey, Recep Tayyip Erdoğan diktatördür dedi mi?
Halil Özşavlı -Yok, şimdiye kadar kimse demedi.
Politik Adam -Yani onların Recep Tayyip Erdoğan misyonuna, rol modeline karşı yorumu ne, bunlardan etkileniyorlar mı bu açıklamadan?
Halil Özşavlı -Direkt gelip bize, Erdoğan diktatördür diye bir şey söylemediler. Doğrudur yani gerek Fransa'da gerek diğer ülkelerde gazete manşetlerinde, diktatör Erdoğan diye manşet attıklarını biliyoruz. Onlar daima, eskisi gibi biat eden, mağdur, mağlup bir Türkiye istiyorlar. Sayın Erdoğan diyor ki, eskisi gibi mağdur, mağlup Türkiye yok, muzaffer ve muktedir Türkiye var diyor. Dolayısıyla bunu hazmedemiyorlar. Eskisi gibi Türkiye biat etsin, hiçbir sanayi hamlesi yapmasın, her şeyi bizden hazır satın alsın, bizim bir sömürge devletimiz olsun istiyorlar. Kendisi üretmesin, sadece bizden satın alsın. Türkiye ne yapsın, çiftçilik yapsın. Ben bir tane telefon üreteyim, bir tır dolusu karpuzdan daha fazla karı var. Bir yıl uğraşıyorsunuz, bir tır dolusu karpuz, bir tane telefon. Şimdi nereye geldi Türkiye, dünya çapında başarılar elde eden SİHA'lar, insansız hava araçları yapan, kendi uydusunu yapan, kendi savunma sanayisinde her türlü teçhizatı, araç gereci yapabilen ilke konumuna geldi, bunu hazmedemiyorlar. Yani ne diyelim, Türkiye'nin üst lige çıkmasını kabul etmek istemiyorlar.
Politik Adam -Tabi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılını kutlayacağız. 100 yıllık yeni bir devlet tecrübesi ama ben bu 100 yılı görmeden önce, Türkiye'nin başına çorap örmek için her türlü atraksiyonu yaptıklarını söylüyorum. Biraz önce Prof. Dr. Anıl Çeçen hocam çok ilginç şeyler söyledi. Şimdi NATO'ya karşı Tayyip Erdoğan'ın direnci, Amerika baskısı, Avrupa, NATO baskısı, Türkiye'de hükümeti indirmeye yönelik, silahlı bir şeyi yeniden gündeme getirebilme endişesini paylaştı.
Halil Özşavlı -Haklısınız, şöyle ki, bir iki aydır yeni bir söylem türetti muhalefet, sandık güvenliği, sandığın güvenliğini sağlayacağız. Bir değil, 3 tane sandık müşahidi atayacağız. Ak Parti seçimle gitmeyi kabul etmeyecek.
Politik Adam -Bu bir algı yönetimi mi?
Halil Özşavlı -Algı yönetimi, şimdiden bir algı yönetimi, bu ülkede ne zaman sandık güvensizliği söz konusu oldu ki?
Politik Adam -Mesela sizin Şanlıurfa'da, Suruç'ta sandık güvenliği konusunda bir sıkıntı oldu mu?
Halil Özşavlı -Hiçbir zaman olmadı çok şükür. Bu devletin jandarması var kırsalda, merkezde polisi var, kolluk kuvvetleri var. Ya bu ülkede, dünyanın belki bütün ülkelerinden daha fazla seçime katılma oranı var. %90'larda seçime katılma oranı var. Macron daha yeni Cumhurbaşkanı oldu, biz oradaydık o zaman, kimsenin haberi yok seçimden. %30-35'lik bir katılımdan bahsediyorlardı. Hiçbir şey olmamış gibi, hiç kimsenin umurunda bile değildi seçimler. Ya bizim ülkemize bak, ne kadar hırslı bir mücadele olsa da seçim günü hiçbir güvensiz durum olmadı şimdiye kadar.
Politik Adam -Geçen Fransız bir entelektüelin söylediğini dinliyordum, anneannem diyor, Mitterrand'a destek verirdi, nedeni ise akordeon çalması yüzündendi diyor.
Halil Özşavlı -Çok enteresan.
Politik Adam -Ama şimdi şöyle, zatıalinizin Avrupa Konseyi'nde bulunması, ikincisi Avrupa'nın bize karşı kullandığı sloganlarla, envanterlerle onlara cevap verebilmeniz, özellikle bu doğu, batı Ermenicesini, İngilizceyi çok iyi bilmeniz, arşiv kabiliyetinizi inanılmaz olması.
Halil Özşavlı -Gerekeni söylüyoruz, belgesiyle gösteriyoruz. Bizde hem İngiliz arşivinden bir sürü belge var hem Amerikan arşivinden belge var, Allah devlete zeval vermesin. Allah devletten razı olsun, devletimin verdiği bursla, ben Amerika'da hem Yüksek Lisansımı hem doktora tezimi yazdım. 2012'de Ermenistan Erivan'a gittim yine devletimin verdiği bursla 2017'de Post doktoraya gittim İngiltere'ye. Doğulu, Urfalı, Viranşehirli bir genç olarak hiçbir zaman, hiçbir yerde ayrımcılığa tabi tutulmadım, maruz kalmadım. Çalıştım, çabaladım, projeler yaptım, kazandım, devlet beni gönderdi.
Politik Adam -Bu Ermeniceye nereden yakındık duydun, üniversitede okurken mi karar verdin?
Halil Özşavlı -Akademiye başladıktan sonra, ilk Urfa Ermenilerini yazmaya karar verdim, işte Osmanlı arşivi, Amerikan arşivi, gittik baya belge bulduk. Fakat ben biliyordum, Ermeniler yaşıyordu, Ermeniler hatıratlar yazdılar, gazeteler çıkardılar, Amerika'da öğrenmeye karar verdim. Orada bir başlangıç yaptım sonra 2012'de Erivan'a gittim. Orada bir süre kaldım, Doğu, Batı Ermenistan ayrımını gördüm. Tekrar Amerika'ya gittiğimde, Beyrutlu Ermenilerden özel ders alarak, büyük oranda öğrenmeyi bitirdim. Geldikten sonra sürekli internet üzerinden, parası karşılığında, Skype üzerinden hocamla sohbet ettim, unutmayayım, daha da geliştireyim diye. Saat belirlerdik, bir gazete haberi belirlerdik, onu okurdum ve biz onu tartışırdık.
Politik Adam -Derler ya, dil insan için bir kuyruk yağı gibidir, devamlı sıcak tutmak gerekir.
Halil Özşavlı -Ama zaten doğuda öyle ki, liseye geldiğiniz zaman en az 3-4 dil bilirsiniz, doğarsınız, aile Arap ise Arapça bilirsiniz, sokakta Kürt arkadaşlarınızdan Kürtçe öğrenirsiniz, okula başlarsınız, Türkçe öğrenirsiniz, liseye gelirsiniz İngilizce başlar, emek verirseniz liseden itibaren 4 dili de konuşmaya başlarsınız. Tabi birazda çalışmak gerekiyor.
Politik Adam -Değerli hocam, güzel bir sohbetti, Politik Adam'da çok önemli açıklamalar yaptınız. Hocam ağzınıza sağlık, yüreğinize sağlık, çok teşekkür ederim
Halil Özşavlı -Ben teşekkür ederim, bir gün ASALA, bu son çıkardığımız eser, Ermeni Terörizmi ASALA ve Ermeni İntikam Alayı Komandolarını, 3 cilt meclis bastı biliyorsunuz, yeterince konferans verdik artık bazı belgeleri burada da gösterebiliriz. İngiliz İstihbaratının tuttuğu belgeler var. ASALA ve PKK'nın birlikte toplantı yaptığına dair, Türkiye'ye karşı birlikte eylem yapma kararı aldığına dair ve gerek Strazburg'da gerek Atina'da bombalı eylemleri beraber yaptıklarına dair ve daha birçok eylem var, gizli belgeler var, İngiliz İstihbaratının tuttuğu, Top Secret diyelim, artık yeterince konferans verdik, onları da kamuoyuyla paylaşabiliriz.
Politik Adam –Evet, çok teşekkür ederim.