ABD'nin Gizli Anayasası ve Derin Suikastlar!
Yeni Şafak gazetesi yazarı Tamer Korkmaz, İngiliz gazeteci-yazar David Aaronovitch'in Biden yönetimine Donald Trump'a suikast düzenleme çağrısında bulunduğunu belirterek, bu şok edici önerinin Batılı devletlerin 'demokratik çözümlerden' ne anladığını gözler önüne serdiğini 5 Temmuz 2024 günü yazdı.
Tüyler Ürperten İddia
Aaronovitch, Trump'tan ancak ölürse kurtulabileceklerini iddia etti. Bu kan donduran öneri, ABD'nin derin devletinin gizli anayasasına gönderme yapıyor. Daha önce ABD'nin Irak işgalini destekleyen ve işgalin Iraklıları özgürleştirdiğini savunan Aaronovitch'in bu açıklaması, 1968'de Demokrat Parti'nin adaylığını elde ettikten sonra suikasta uğrayan Robert Francis Kennedy'yi (RFK) hatırlatıyor.
Derin Suikastlar ve ABD'nin Gizli Anayasası
Korkmaz, eski Savunma Bakanı Caspar Weinberger'ın 2001 yılında yaptığı, "Devlet ya da hükümet başkanlarının öldürülmek suretiyle tasfiye edilmesinin yolu açıktır" açıklamasını hatırlatarak, Derin ABD'nin suikastlarla ilgili kanlı kurallarını gözler önüne serdi.
Korkmaz yazısından şunları yazdı:
David Aaronovitch'in “Trump'tan ancak ölürse/öldürülürse kurtulabiliriz” şeklindeki kanlı önerisi, aslında Derin ABD'nin Gizli Anayasası'na gönderme yapıyor.
Yani? Bu “Bir deli bir kuyuya taş attı” hikâyesi değildir!
***
1981-1987 yılları arasında dönemin başkanı Reagan'ın kabinesinde Savunma Bakanı olan Caspar Weinberger…
Strategic Review dergisinin “İlkbahar 2001” sayısında şöyle yazmıştı:
“Devlet ya da hükümet başkanlarının öldürülmek suretiyle tasfiye edilmesinin yolu açıktır!”
***
Caspar Weinberger'ın bu sözlerinin…
“Mevcut veya eski ABD başkanlarını yahut başkan adaylarını; ayrıca ABD'nin kontrolünden çıkan ülkelerdeki liderleri kapsadığını” söylemeye gerek var mı?
Ezcümle…
Derin Suikastlar, ABD'deki “Acayip İleri Demokrasi”nin yazılı olmayan kanlı kuralları arasında yer alır.
Sinan Ateş Cinayeti: Cumhur İttifakı Hedefte
Tamer Korkmaz, Sinan Ateş cinayetinin siyasal sonuçlar doğurması amacıyla gerçekleştirilen ters manyel karakterinde bir "kontra" suikast olduğunu belirtti. Batıcı ve laikçi cephe, suikastı Ülkü Ocakları ve MHP'nin üzerine yıkmayı hedefliyor. Bu çevreler, yıllarca Ülkücüleri ve MHP'yi faşistlikle suçlamışken, şimdi Sinan Ateş'in hakkını arıyormuş gibi görünüyorlar.
Batıcı Cephe ve Konforlu Yalanlar
Korkmaz, Batıcı-Laikçi cephedeki isimlerin gerçeği çarpıtarak kamuoyunu yanıltma çabası içinde olduklarını vurguladı. Örneğin, Cumhuriyet yazarı Emre Congar, Uğur Mumcu'nun dinci faşistler tarafından katledildiğini tekrarlamaya devam ediyor. Bu "Dinci faşistler öldürdü!" iftirasının tamamen zırva olduğunu belirten Korkmaz, aynı cephelerin Sinan Ateş cinayetinde de benzer bir karartma kampanyası yürüttüğünü yazdı.
CIA Bağlantılı İsimler Ateş Cinayetinde Sahnede
Taha Gladyol gibi isimlerin Ülkü Ocakları'na “terör örgütü” iftirası atmak için harekete geçtiğini belirten Korkmaz, Hablemitoğlu Suikastı davasından yargılanan Enver Altaylı ile bağlantılı olan Gladyol'un, Sinan Ateş için güya "adalet" arayanlar arasında yer aldığını, ancak gerçek amaçlarının gerçeği karartmak olduğunu vurguladı.
Tamer Korkmaz'ın bu iddiaları, Batı'nın "demokrasi" anlayışını ve derin karartma kampanyalarını bir kez daha gözler önüne seriyor.