Aksakal Açıkladı.... DSP Vites Büyütüyor.4 İttifak Yolda
DSP ÇANTADA KEKLİK BİR PARTİ DEĞİL Kİ, DEVLETİ 3 DEFA YÖNETMİŞ, 36 YILLIK BİR PARTİ
POLİTİK ADAM: HDP'nin bu görüşüne itiraz edecek var mı bu 6'lı masada?
Önder Aksakal: Etmesi gerekenler olduğunu düşünüyorum ben, en başta Sayın Akşener'in etmesi gerektiğini düşünüyorum Milliyetçi olması hasebiyle. Esasen en başta CHP'nin itiraz etmesi lazım çünkü bu ülkeyi bu Cumhuriyeti kuran siyasi parti, o başta saydığımız Anayasa'nın ilk 3 maddesinin değiştirilmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez kurallarını kendisine kırmızıçizgi olarak ilan etmiş olması gereken bir siyasi parti olarak Cumhuriyet Halk Partisinin itiraz etmesi gerekiyor. Ama maalesef hadiseyi sadece demokrasi ile tarif edip onun içine sığdırmaya çalışarak bir algı yaratmaya çalışıyorlar, karşımızdaki yapı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu Anayasa'sının istedikleri ya da bekledikleri gibi bir yapı olmadığını açıkça deklare ediyor. Sıkıntı burada, dolayısıyla 3. Bir yapı var. 4. Bir yapı kurulabilir mi, evet kurulabilir. Buna DSP'de öncülük edebilir, DSP'de içinde yer alabilir ama bu önümüzdeki süreçte gündeme gelecek hususlar. Yani DSP çantada keklik bir parti değil ki, devleti 3 defa yönetmiş, 36 yıllık bir parti. Bunu herkesin bilmesi gerekiyor, şimdi Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki, benim 2 kırmızı çizgim var. 1- Bayrak, 1-Vatan. Eyvallah ama Laiklik te benim kırmızıçizgim. Anayasa'da öyle bir özel hüküm var. Bülent Ecevit demişti, laiklik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin aşil topuğudur. Oradan vurulduğu zaman bu devlet çöker. Ve şu andaki saldırı Türkiye'nin aşil topuğunadır.
POLİTİK ADAM: Kimden geliyor bu saldırı, sizin birçok açıklamanızda, röportajınızda bu laiklik konusuna bir vurgu var. 6'lı masada laiklik ilkesini tehdit edecek bir siyasi parti var mı?
Önder Aksakal: Ak Parti'den ayrılıp gelenlerin öngörüleri içerisinde, yaşam biçim itibariyle de devletin işleyişi itibariyle laiklik konusunda bir öngörü var mı? Bir taahhüt var mı? Bugün dediğim gibi Cumhuriyeti kuran iradenin temsilcileri dahi laiklik kavramı 2. Yani bayrak ve vatan dışında her şey tartışılabilir diyor. Bende buradan açıkça söylüyorum, sadece bayrak ve vatan değil, laiklik, bölünmez bütünlük, bunlarda dahil olmak üzere, hiçbirisi tartışılamaz. Bu Anayasal bir kuraldır, siz bunu eğer değiştirmeye kalkarsanız önce Anayasa'yı değiştirmeniz gerekiyor.
POLİTİK ADAM: Şimdi tecrübenizden istifade ederek, Sayın Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olması halinde HDP'nin istediği ve öngördüğü kriterlere uymuş olur mu?
Önder Aksakal: Onu bilemiyorum.
CUMHURBAŞKANI SEÇİLMEK TEK BAŞINA HER ŞEYİ BİTİRMİYOR. YANİ CUMHURBAŞKANI SEÇİLEBİLİRSİNİZ, %50+1 OY ALABİLİRSİNİZ. AMA ANAYASA'YI DEĞİŞTİRECEK BİR GÜCE SAHİP OLMUŞ OLMUYORSUNUZ O ZAMAN.
POLİTİK ADAM: Hani bir tarif yaptınız ya, 2 madde, onlar var, öbür tarafında istediği modele uygun.
Önder Aksakal: Burada hadiseyi biraz daha ayakları yere basan noktada tartışmamızın daha doğru olacağını düşünüyorum ben, zira Cumhurbaşkanı seçilmek tek başına her şeyi bitirmiyor. Yani Cumhurbaşkanı seçilebilirsiniz, %50+1 oy alabilirsiniz. Ama Anayasa'yı değiştirecek bir güce sahip olmuş olmuyorsunuz o zaman. Şu anda Sayın Cumhurbaşkanı tek başına seçildi değil mi? Birinci turda seçildi. Her şeyi değiştirsin, hadi göreyim.
POLİTİK ADAM: Meclis çoğunluğu var ama her şeyi değiştirecek kadar değil.
Önder Aksakal: Tabii ki, o bahsettiğimiz hadiselerin hayata geçmesi Anayasa'nın değişmesine bağlı bu da çok mümkün görünmüyor bugünkü siyasi yelpaze içerisinde ama HDP'nin dayattığı, devletin yönetiminde biz ter alacağız diyor HDP. Bu ne demek, ben senin Cumhurbaşkanı adayını desteklerim, sadece Millet İttifakına söylediğini düşünmüyorum ben, Cumhur İttifakına da aynı şekilde yaklaştığına inanıyorum. Ben seni desteklerim ama bana kaç tane Bakanlık vereceksin? Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı verecek misin? Bu pazarlıklar içerisinde her an için başka bir ittifaka yol alabilirler. Bunları çünkü geçmişte yaşadık biz.
YARIN BİR GENEL AF ÇIKARMAYACAĞINI İDDİA EDEMEYİZ,
POLİTİK ADAM: Cumhur İttifakı bir çelik duvar gibi, demir yumurk gibi, ne Bahçeli ne de Erdoğan'ın HDP'ye imkan sağlayacağını düşünmüyorum.
Önder Aksakal: O da sizin düşünceniz diyeyim.
POLİTİK ADAM: Bu aşılabilir mi, yeniden çözüm süreci gibi?
Önder Aksakal: Her şeyi düşünebilirsiniz. Yarın bir Genel Af çıkarmayacağını iddia edemeyiz, şimdi geçmişte biliyorsunuz, ben bunu yadsıdığım için söylemiyorum, yaşanan bir hadise olduğu için örnek vererek anlatmak isterim. Sayın Cumhurbaşkanı siz katil devletsiniz demiyor muydu İsrail'e? E siz bugün katil dediğiniz devletle siyasi ilişkilerinizi canlandırabiliyorsanız o çelik duvar demek ki yumuşak bir duvar haline gelebiliyor yeri geldiğinde.
POLİTİK ADAM: Ama nihai düşmanlık ya da dostluk yoktur yani
Önder Aksakal: E o zaman benim dediğim geçerli, o zaman PKK ile de bir nihai düşmanlık ya da dostluk hadisesi olmaz.
POLİTİK ADAM: HDP diyelim.
Önder Aksakal: Tamam, öyle diyelim. Biz HDP'yi bir düşman parti gözüyle görmüyoruz. HDP yasal bir partidir, legal bir partidir ama meşruiyetini yitirmiş bir partidir. Yani terör örgütü ile iltisaklı hale gelmiş, onunla organik bağlar içerisine girmiş, işte milletvekilini gördünüz, oradaki teröristlerle boy boy fotoğrafları vardı. Nişanlım dedi, sözlüm dedi falan şimdi dokunulmazlığı kaldırılınca kaçtı gitti, Norveç'ten çıktı fotoğrafı. Şimdi böyle bir yapıyla eğer siz bir devlet yönetme projesi içerisinde yer alırsanız o zaman kendinizi inkar edersiniz.
BEN HDP'Yİ PKK'NIN YANINDA KONUMLANDIRIYORUM DİYEN BİRİSİ YARIN, YA DÜN DÜNDÜR, BUGÜN BUGÜNDÜR DEMEZ DİYE UMUT EDİYORUM.
POLİTİK ADAM: 6'lı masada İYİ Parti ve Demokrat Parti'nin itirazı olacağını düşünüyorum ben.
Önder Aksakal: Sayın Akşener'in böyle bir hadiseye tevessül etmeyeceğine inanıyorum çünkü bugüne kadar ki duruşu itibariyle, bugünden önceki siyasi yapısı itibariyle Türk Milletinin kadim değerlerine sıkı sıkıya bağlı olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla söylemiş olduğu sözlerin arkasında durabileceğine güveniyorum. Ben HDP'yi PKK'nın yanında konumlandırıyorum diyen birisi yarın, ya dün dündür, bugün bugündür demez diye umut ediyorum.
POLİTİK ADAM: Hatta Koray Aydın'ın Siyasi İşler Başkanı Yardımcılığına atanması, Milliyetçileri tasfiye olarak değerlendirilince ben dedim ki hayır, 6'lı masanın müzakere sürecine Koray Aydın gibi, kavi Milliyetçi ismi getiriyor ki HDP'ye karşı blokaj oluştursun diye.
Önder Aksakal: Ama işte dediğim gibi, 6'lı masanın içinde HDP'nin dahil olma ihtiyacı yok.
POLİTİK ADAM: Artık rüştünü ispat etmiş,
İTTİFAK ANLAYIŞI, TAMAMEN CUMHURBAŞKANI SEÇİMİNE YÖNELİKTİR, STRATEJİDİR.
Önder Aksakal: Kamuoyu yoklamaları eğer doğruysa %7'nin üzerinde oy alan bir siyasi parti haline gelmiş durumda, dolayısıyla 6'lı masaya ihtiyacı yok. Parlamenter Rejim beklentisi noktasında belki tam olarak aynı düşündüklerini de ben iddia edemem. Çünkü onlar bir adım daha ilerisini, özerk bölge yaratılması noktasında da beklentileri var onların kendi programlarında biliyorsunuz. Bu ittifak anlayışı, tamamen Cumhurbaşkanı seçimine yöneliktir, stratejidir.
POLİTİK ADAM: Genel Başkanım, biraz öncede konuştuk, bir seçim kanunu çıktı. %7'ye indi, Anayasa Mahkemesine şöyle bir itiraz var, Seçim kanunu ile ilgili DSP'nin anlattığı kadarıyla bir görüş var ve hakim partilere mahkum edilen partiler var. Şimdi DSP hakim parti midir?
Önder Aksakal: Değil, DSP, Bülent Ecevit'in Başbakanlığı döneminde de girdiği seçimlerde %1.2 aldı. O zaman seçim barajı %10'du hatırlarsanız, daha sonraki Genel Başkanlar döneminde bir genel seçime girme imkanı sadece Masum bey zamanında oldu. O zamanda on binde 7 oy almıştı. Dolayısıyla kendi kendimiz kandırmanın bir alemi yok. Herkes biliyor birbirini ama hakikaten demokratik bir Türkiye yaratmak istiyorsak, seçim kanununda yapılması gereken önerilerle ilgili 20 Haziran 2020'de çalışmamızı hazırladık. Siyasi partilere götürdük, Meclis Başkanına götürdük. Adalet Bakanına götürdük. Şimdi seçim yasasında ya da siyasi partiler yasasında sözüm ona bir iki değişiklik yaptılar. Bu önerilerimizin içinde de yer alan, bizimle örtüşen sadece parlamentoda grubu bulunma şartının ortadan kaldırılmasını talep etmiştik.
POLİTİK ADAM: Bu haksızlık olarak görüyorsunuz.
Önder Aksakal: Tabi, haksızlıktı bu yani demokrasiyi arkadan dolanmak gibi bir şeydi.
KANUN DEĞİŞİKLİĞİNDE SİYASETİN FİNANSMANINI ŞEFFAFLAŞTIRILMASINI NİYE GÜNDEME GETİRMEDİNİZ MESELA,
POLİTİK ADAM: Yani biraz da DEVA'nın böyle bir ihtimali vardı, onu da ortadan kaldırmış oldu.
Önder Aksakal: Herkesin olabilirdi. Sadece DEVA partisi için demiyorum ben, bu emeğe saygısızlık, siz bir siyasi partiyi, ülkenin 41 ilinde örgütlenecek, o 41 ilin ilçelerinin 3'te 1'inde teşkilat kuracak, kongrelerini yapacak, seçime katılma hakkı elde edecek, siz 20 milletvekili arkadaşınızı ikna geleceksiniz. 24 saatte seçime katılma hakkını elde edeceksiniz. Bu haksızlık değil mi, hakça düzen dediğimiz hadisenin bir parçası bu işte. Her şey hakça olsun, herkes çalışsın, karşılığını versin. Peki, bu kanun değişikliğinde siyasetin finansmanını şeffaflaştırılmasını niye gündeme getirmediniz mesela,
POLİTİK ADAM: İşte hazine yardımı burada var, %3'lük
Önder Aksakal: Orası da hakça değil, seçime katılma kriterini sağlamış 24 tane parti var, yarın da seçim var, sahaya çıkacağız. Kimin 1. Olacağı, kimin sonuncu olacağı belli değil.
POLİTİK ADAM: Süper Lig gibi,
Önder Aksakal: Sıfırla başlıyoruz değil mi?
POLİTİK ADAM: yardım o zaman mı yapılsın?
Önder Aksakal: Hayır, yardım eşit dağıtılsın o zaman, seçime girerken dikkat edin, hazine yardımını bir önceki seçimde, bugünkü kural itibariyle söylüyorum, geçerli oyların %3'ünü almış partiler, hazine yardımından istifade eder diyor. Ama yeni kuruldu parti, seçime de katılmamış am seçime katılma yeterliliği var, siyaset yapıyor, o zaman devlet o hazine yardımından niye mahrum ediyor bu partiyi?
POLİTİK ADAM: O zaman bu siyasi partiler siyasetin finansmanını kayıt dışı mı karşılamak zorunda bırakılıyorlar?
Önder Aksakal: Öyle değil midir yani? Peki, nasıl yürüyor bu kadar iş? Bir yerlerden gelen bağışlarla, bilmem ne ama öbür tarafta bakıyorsunuz hazineden 100 lira yardım alıyorsa, 500 liralık seçim kampanyaları düzenleyen partiler ve adaylar var mesela, bu haksızlık değil mi? Biz bunların da düzeltilmesini istedik. Örneğin, burada Haziran'da verdiğimiz siyasi partilerin YSK'da temsili konusu var mesela. Parlamento'da grubu bulunan partiler YSK'da temsil ediliyor. YSK'nın adı ne, Yüksek Seçim Kurulu, seçime giren her partinin bir temsilcisinin orada olması gerekmiyor mu mesela?
POLİTİK ADAM: İşte oy çoğunluğuna göre, aldıkları oranlara göre sandık kurulları da öyle olur.
Önder Aksakal: Sandık kurulları da son seçimde en çok oy alan 5 parti diyor orada, o biraz daha farklı bir yaklaşım biçimi, buraya da öyle desin, en çok oy almış 5 parti. Öyle demiyor, parlamentoda grubu bulunan partiler diyor. Onun dışında bu hazine yardımını biraz önce anlattım. Teşkilatların sicillerini biliyorsunuz Yargıtay tutuyor. Bir tarafta Yargıtay, bir tarafta YSK, Yüksek Seçim Kurulu nasıl isterse öyle sonuç yaratıyor halbuki bunlar tek merkezde toplansa, bunlar bu şekilde uygulamaya geçilse,
YSK KONUSUNDA ŞÜPHEMİZ VAR
POLİTİK ADAM: YSK konusunda bir şüpheniz var ki, seçimlerin emniyeti ve güvenliği bakımından da yeni bir tartışma da oluşturacak gibi.
Önder Aksakal: Var, tabii ki, YSK bu bakımdan özellikle 2018 seçimlerinde hatta Anayasa referandumu sırasında düzgün bir sınav veremedi.
POLİTİK ADAM: 1.derece hakimlerin göreve getirilmesi konusunda da endişeleriniz daha çok mu arttı?
Önder Aksakal: Onda bir endişe duymanın çok doğru olmadığını düşünüyorum ben, niçin düşünmüyorum, öncelikle hakimlere güvenmek durumundayız. Mevcut yasa, yani değiştirilen yasa şunu söylüyor, bir seçim çevresindeki seçim kurulunda en kıdemli hakim görev yapar diye. Şimdi en kıdemli hakim kavramı, biliyorsunuz meslek özellikli bir meslek olduğu için hemen hemen 65 yaşına kadar bu görevi sürdürmek durumunda olan veya isteyen insanlarla da dolu, artık mesleki anlamda doygunluğa ulaşmış, yaş itibariyle refleksleri biraz daha bu aktivasyonu kaldıramayacak hakimlerde bu işin içerisinde gönülsüz görev yapıyordu.
POLİTİK ADAM: Hukukçularında tabiri zatıalinizin belirttiği gibi,
Önder Aksakal: Evet, bunu yapıyorlardı, şimdi biz 1.sınıf hakim, 2.sınıf hakim kavramının dışında bir hakime bu görev veriliyor mu, verilmiyor mu? Bizim için esas olan o çünkü seçim kurulu başkanları tek başına karar vermiyor. Kurul var, seçimde en çok oyu almış 5 partinin temsilcisi o kurulda var zaten. Bir yamul iş olsa, önce onların orada itiraz etmesi gerekiyor, dolayısıyla bu tabansız tartışmalarla kamuoyunun kafasını karıştırmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Biz o işin o tarafına girmiyoruz.
POLİTİK ADAM: Şimdi can alıcı bir konuya geçeceğim. Ekleyeceğiniz bir şey var mı?
Önder Aksakal: Bu seçim kanunundaki değişikliklerden, itirazlardan bahsettik ya biz burada seçim kanununun olması gereken düzeyde, siyasi partiler yasasında olması gereken düzeyde değiştirilmediği inancındayız. Ve yeterli bir çalışma olmadı, dağ fare doğurdu diye de bir açıklama yapmıştım.
POLİTİK ADAM: Onu okudum. Şimdi, siyasette bir kutuplaşma var, istemesek te var, biz özlüyoruz siyasi liderlerin gerçekten belagatiyle, hitabetiyle, nezaketiyle konuşmalarını ama her hafta yapılan grup konuşmalarını, siyasilerin birbirlerine karşı açıklamaları gerçekten toplumsal olarak neredeyse bizi siyasetçilerle ilgili yeni bir tartışma zeminine getirdi. Şimdi Genel Başkanım, DSP'nin kutuplaşmaya karşı bir önerisi var mı?
Önder Aksakal: Türkiye'de siyasete nezaketi getirende, siyasette nezaketin temsilci liderlerin başında Bülent Ecevit geliyor. Yani Sayın kelimesini siyasi yaşama kazıyan liderdir. En sert karşıtı olduklarına dahi Sayın diye hitap etmiştir hep Ecevit. En sert eleştirileri yapar ve yapmalıyız, en sert eleştirileri yapmalıyız. En hayasız eleştiri şeklinde olmamalı ama, terbiyenizi bozmadan, kimliğinizi, kişiliğinizi rencide etmeden, birbirimize hakaret etmeden eleştirilerimizi tabii ki anlatacağız. Şimdi ben burada mevcut iktidar partisini eleştiriyorum, iftira mı atıyorum, PYD'liler Kobaniye giderken Türkiye topraklarından geçmedi mi? Orada o sözde devlet yapılanmasının zeminini oluşturan adamlar, bunlar değil miydi? Başbakan ben miydim? Şimdi ki iktidar değil miydi?
DOĞRUYA DOĞRU DİYECEĞİZ, EĞRİYE EĞRİ DİYECEĞİZ. SİYASET BÖYLE BİR ŞEY OLMALI.
POLİTİK ADAM: Bunu da söylemeyeyim mi diyorsunuz?
Önder Aksakal: Bunu da söylemeyeyim mi? Ama ben bunu hakaret ederek söyleyemem ben DSP kültürü almışım, Ecevit kültürü almışım. Onun eğitiminden geçmiş bir siyasetçiyim. Aynı şekilde Annan planı Kıbrıs'ta uygulanmaya çalışılırken rahmetli Rauf Denktaş, Türkiye'de konferans vermeye geldiğinde bu ülkeye sokulmadı. Orada insanlara Yes be annem dedirterek, o Annan planına evet dedirttik. Türk seçmenlerine, Allah'tan Rumlar hayır dedi de Kıbrıs'ı kurtardık. Şimdi Kıbrıs'ta doğru bir politikaya gelindi nihayet. Bunu da söylemeyelim mi, doğruya doğru diyeceğiz, eğriye eğri diyeceğiz. Siyaset böyle bir şey olmalı.
POLİTİK ADAM: Kutuplaşma dili siyasi partiye kazandırıyor mu?
Önder Aksakal: Bence kazandırmıyor, kaybettiriyor.
HERKES DIŞ DÜNYAYA KARŞI KOL KOLA DURMALI Kİ KARŞIMIZDAKİ DÜŞMAN YUMUŞAK KARIN ARAMAMALI.
POLİTİK ADAM: Yani, rakibinizi en sert şekilde eleştirmeniz seçmen gözünde size, ya ne kadar babayiğit adam, nasıl da haddini bildirdi gibi bir şey onore mi ediyor?
Önder Aksakal: Evet, toplumda öyle bir karşılık yapısı oluşturuldu. Maalesef onu destekleyen, besleyen toplum kesimleri yok mu, maalesef var. Özellikle bu sosyal medya mecraları insanların kişilik yapılarında ciddi dejenerasyonlara sebebiyet verdi, yol açtı. Bunun tabi kontrol edilebilmesi çok kolay mı bilemiyorum yani bilimsel anlamda, pratik anlamda bir gelişme maalesef.
POLİTİK ADAM: Siyasi liderde bu dil olunca tabandan korkuyorum ben. Hani bir dönem ben politikadam.com'da merhum Oğuzhan Asiltürk'le yaptığım, CHP, MSP koalisyonu hükümetine ilişkin çok tarihi analizler yapınca dedi ki, o dönemde öyle bir siyasi yapı vardı ki, 73 seçimlerinde, Adalet Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisinin camileri bile neredeyse ayrılmıştı dedi.
Önder Aksakal: Evet, doğru
POLİTİK ADAM: Yani böyle bir dönemde dedi biz CHP ile koalisyon kurduk. Yani liderlerdeki tavır, tabanda yani birbirimizi boğazlama şeklinde Allah korusun olacaksa yani buna bu toplumun taammüm olmadığını düşünüyorum.
Önder Aksakal: Olmaması lazım, Bizim kavgamızın yani siyasi partilerin birbirleriyle tırnak içinde söylüyorum kavgasının ekonomi politikaları üzerinde olması gerekiyor. Biz bayrak konusunda, vatan konusunda, bölünmez bütünlük konusunda, milli birlik konusunda, milli savunma konusunda, hatta bir adım daha ileri gidelim milli eğitim konusunda, milli sağlık konusunda asla tartışma yapmamalıyız. Herkes dış dünyaya karşı kol kola durmalı ki karşımızdaki düşman yumuşak karın aramamalı.
POLİTİK ADAM: Bir milli refleksimiz olmalı.
Önder Aksakal: Olmalı, maalesef bizim kaybettiğimiz özelliklerimizden bir tanesi bu. Biz şimdi hükümet politikalarını beğenirsiniz, beğenmezsiniz, dış politikada, uluslararası arenada doğru bir karar verdiğinde onu eleştirmeye kalkarsak, onu kendi içimizde vurmaya kalkarsak, dışarıdaki elli kere vurur. Şimdi yaşadık bunu değil mi, Doğu Akdeniz'de yaşadık yani,
CUMHUR İTTİFAKININ TEMSİLCİLERİNİN BİZİM NEZAKETİMİZİN YARISI KADAR NEZAKETİ YOK Kİ.
POLİTİK ADAM: Sizin bu nezaketli tavrınız, yani bu önceliğiniz devletteki o milli refleks öngörünüz DSP'ye ilişkin Cumhur İttifakına daha yakın, onlara yakın, onların desteği ile politika yapıyor gibi bazı eleştirilere de neden oldu değil mi?
Önder Aksakal: Oluyor ama Cumhur İttifakının temsilcilerinin bizim nezaketimizin yarısı kadar nezaketi yok ki. Grup konuşmalarını takip edin, bakın yani muhalefet partilerinin liderlerine hakikaten ağıza alınmayacak sözler sarf edebiliyorlar. Bunlar çok yakışıksız şeyler. Siz birilerini gaza getirmeye çalışıyor olabilirsiniz, siyaseti bu mecrada yürütmek doğru bir iş değil. Ben neden Cumhur İttifakına yakın görünmüş olayım ki, kibar olmamla veya nezaketli olmamla, milli duruşumla, milli duruşun sahibi bir tek Cumhur İttifakı mıdır? Yani diğer partiler milli bir duruş sergileyemez mi? Bugün İyi parti sergileyemez mi? Bir CHP sergilemiyor mu? Herkes sergileyecek. Dedim ya bu bizim siyasetin tartışması olmamalı. Biz ekonomiyi tartışmalıyız. Nasıl para kazanabilir bu ülke? Bu borçlardan nasıl kurtuluruz? Nasıl kaynak oluşturabiliriz, bunu konuşmalıyız. Biz Aralık ayında da yaptık, bakın ekonomi, hukuk, demokrasi, insan hakları reform çalışmaları bunu da götürdük verdik. Dedik ki kalkınma DSP'nin politikalarında köyden ve köylüden başlar.
DSP İKTİDARINDA TAŞIMALI EĞİTİME GEÇMENİN YANLIŞ BİR POLİTİKA OLDUĞUNU SÖYLÜYORUM.
POLİTİK ADAM: Şimdi o kooperatif modeli köy kent projelerinin pandemi döneminde ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gördük.
Önder Aksakal: Gördük değil mi? Ama bu ülkede sözüm ona gazeteciler var ki, yani adını odundan alan bunu, burasını biraz bir adım ileri giderek söyleyeceğim. Köy kent projesine zırva diyor adam ya, köşesinde yazabiliyor bunu. Köy kent projesi nasıl bir zırvalıktır bunun anlatılmasını beklerim mesela. Köy kent projesinin bir adım öncesi Atatürk'ün Cumhuriyet Kent projeleridir. Onun bir adım öncesi Mithat Paşa'nın Şarköy projeleridir. Ve Ecevit bunlardan esinlenerek köy kent projesini geliştirmiştir. Siz buna eğer zırva diyebiliyorsanız, sözde gazeteci olarak köşenizde
POLİTİK ADAM: Köy kentin en büyük rezerv alanı da oturduğu alanlardan biri de Köy enstitüsünün yetiştirdiği eğitim kadrolarıdır.
Önder Aksakal: Bilen bilir ama dediğim gibi ormanda yetişmiş olanlar bunu bilemez.
POLİTİK ADAM: Şimdi Genel Başkanım, merhum Ecevit'le ilgili Körfez Harbini, iktidardan gitmesini, iktidarın muhalefete gösterdiği nezaketsizliği, CHP'nin DSP'ye ya da sol kültüre veya partinize ilişkin her şey ortada. Şimdi siyasette bir deyim var, helalleşme, DSP'nin helalleşeceği bir kesim var mı? Veya helalik beklediği bir kesim var mı?
Önder Aksakal: DSP'nin helalleşeceği kesimler vardır çünkü icraat yaptı DSP. Şimdi helalleşme dediğiniz kavram, bir eylem içerisinde olmuşsunuzdur, birilerine haksızlık yapmışsınızdır, birilerinin hakkını istemeyerek de olsa zayi olmuş olabilir, yanlış politikalar uygulamışsınızdır. Ben bunu zaman zaman da söylüyorum, DSP iktidarında taşımalı eğitime geçmenin yanlış bir politika olduğunu söylüyorum. Yani bu partinin Genel Başkanı olarak. Neden? Köylerden öğretmenleri çıkardık, işte Fetö'cü meczuplara kaldı köyler, orada insanları yanlış yönlendirdiler, insanları devlet düşmanı haline getirmeye çalıştılar. Bu neden oldu, köylerde öğretmen kalmadı çünkü. Gerekçe neydi, efendim 5 tane öğrenciye öğretmen mi atanır. 1 öğrenciye öğretmen atayacaksın devlet bu, eğitimden tasarruf olmaz. Sağlıkta tasarruf olmaz. Eğer özür dilenecekse ne bileyim helallik istenecekse, yanlış bir politikaysa, evet yanlış bir politika. Şimdi bizim var.
HELALLİK İSTEYENLER DAHA DEVLET YÖNETMEDİ Kİ, BAŞKA YÖNETENLERİN HAKLARINDAN HELALLEŞME YÖNTEMİNİ UYGULAMAYA ÇALIŞIYORLAR.
POLİTİK ADAM: Kimden bekliyorsunuz?
Önder Aksakal: Halktan istersiniz değil mi helalliği, neden, iktidar olduk biz 3 defa, bu devleti 3 defa yönettik. E şimdi helallik isteyenler daha devlet yönetmedi ki, başka yönetenlerin haklarından helalleşme yöntemini uygulamaya çalışıyorlar.
POLİTİK ADAM: Yani rol mü kapıyorlar? Bir listesi vardı, Sayın Kılıçdaroğlu'nun.
Önder Aksakal: Şimdi kimden helallik istenecek? Devlet adına helalliği devleti yöneten isteyebilir. Yani bugün Sayın Tayyip Erdoğan çıksa, vatandaşla ben helalleşmek istiyorum dese, belki 500 tane kesime ilişkin bir helalleşme prosedürü ortaya çıkabilir.
POLİTİK ADAM: Liste kabarık yani?
Önder Aksakal: Kabarık tabi, 20 senedir iktidarda, devletin başında, bugün Diyarbakır Annelerini yaşıyoruz değil mi? Bu memleketin Cumartesi Anneleri de var. Onlar insan değil mi? Onların bir hakkı yok mu bu devlette? Onların çocukları nerede mesela şimdi? Suçlu ya da suçsuz far etmiyor.
POLİTİK ADAM: Şimdi helalleşme deyince Cumhuriyet döneminde yapıla birçok icraatı, Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit dönemini de, o CHP dönemini kast ederek te Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir helalleşme işi var.
Önder Aksakal: Ya, ta Dersim'e kadar dayanan bir talep var, bir beklenti var eyvallah am dediğim gibi bunu yapanlar helalleşir.
POLİTİK ADAM: Vefat etmişler, rahmete kavuşmuşlar. Ama devlet baki, devlet gidiyor.
Önder Aksakal: İcraatı yapan bir helalleşmenin içinde olmalıdır. Bunu kabul ediyorum.
RAHMETLİ ERBAKAN'DA, BÜLENT ECEVİT'TE BU KONUDA ÖNCE BİR ANLAŞIYORLAR. (MERVE KAVAKÇI'IN) YEMİN ETME KONUSUNDA, ECEVİT'TE DİYOR Kİ TOPLUMU GERMEYE GEREK YOK, GECENİN BELLİ BİR SAATİNDE GELSİN, USULÜ YERİNE GETİRSİN.
POLİTİK ADAM: Şimdi kulağıma geliyor sorular, yani DSP'nin Merve Kavakçı konusunda inançlı kesimle bir helalleşmek zorunda değil mi soruyorum.
Önder Aksakal: Ya şimdi bu Merve Kavakçı konusu niyeyse her programımızın bir parçasını oluşturuyor. Bunun üzerinden çok zaman geçti. Bunu anlata anlata biz artık usandık.
POLİTİK ADAM: Biz Masum Türker beyle burada bir program yaptık. politikadam.com'da Merve Kavakçı olayını anlattı. Bülent Ecevit'in onun inancına, başörtüsüne değil, milletvekili adayı seçildikten sonra Amerikan vatandaşı olmasına tepkisi vardı dedi.
Önder Aksakal: Evet,
POLİTİK ADAM: Ama DSP'lilerin devamlı söylemesi lazım ki belki toplumsal,
Önder Aksakal: Efendim biz bunu yüzlerce defa söylemişizdir bu televizyon ekranlarında, bakın onun 2.bir ayağı da var. Hatta bunu geçtiğimiz günlerde yanlış hatırlamıyorsam biri Selamet Partisinden bir milletvekili de anlatmıştı galiba. Sayın rahmetli Erbakan'da, Bülent Ecevit'te bu konuda önce bir anlaşıyorlar. Yemin etme konusunda, Ecevit'te diyor ki toplumu germeye gerek yok, gecenin belli bir saatinde gelsin, usulü yerine getirsin.
POLİTİK ADAM: Yemin edecek millet seçmiş,
Önder Aksakal: Evet, sonuçta seçilmiş. Ama koluna girip getiren biliyorsunuz Nazlı Ilıcak, onunla birlikte Salih Kapusuz falan bunlar daha sonra Nazlı Ilıcak Fetö davalarından uzun süre yargılandı. Bir yapı Erbakan'a rağmen bunları tutup gündüz getirip, o zaman işte Ecevit diyor ki bir Amerikan vatandaşı olan birisi, onu çünkü İçişleri bakanlığından bir bilgi anında Ecevit'e bildiriyorlar.
POLİTİK ADAM: Anında o gün Erbakan'a geliyor ve Erbakan hocanın çok mahsun ve üzgün olduğunu da ben yazmıştım. Onu da belirteyim, kendini kandırılmış gibi,
Önder Aksakal: Şimdi buradan bizi izleyenler de çok iyi bilsinler, özellikle bu soruyu soran kesimden arkadaşlarımız, yurttaşlarımız iyi dinlesinler. Merve Kavakçı'yı o dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, sabaha karşı 5'de evini bastı. Ona ilk tepkiyi Ecevit verdi. Bunu niye konuşmuyorsunuz kardeşim. Hangi siyasetçi dedi ki siz bir milletvekilinin evini sabahın 5'inde basamazsınız. DGM Başsavcısına kafa tuttu Ecevit. Ama değil, siyaseti hep kendi tarafına yontma anlayışında olan mekanizma var maalesef bu noktaya geliyor. Vatandaşa bunu biz her televizyona çıktığımızda Merve Kavakçı'da Merve Kavakçı, ya kardeşim Merve Kavakçı Amerikan vatandaşı, bu resmi kayıtlarda var. Türkiye'de milletvekili olabilmek için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak gerekiyor. Siz Amerikan vatandaşı olduktan sonra gelmişsiniz, aday olmuşsunuz
POLİTİK ADAM: Benim bu konuda çok değişik düşüncem var. 28 Şubat davalarında Sayın Kavakçı'nın da o zaman ki eşi Cihangir İslam'ın tavrını falan çok iyi biliyorum. Bunları yazdım da. Ben bunu sormuş olayım da.
Önder Aksakal: Cihangir Bey nereden milletvekili oldu?
POLİTİK ADAM: Cumhuriyet Halk Partisinden,
Önder Aksakal: Hani inanç o zaman, hani ideal, hani siyasal doğrultu?
POLİTİK ADAM: 28 Şubat'ı yaptığı söylenen, bazıları içeride olan o dönemin askeri yönetiminden, hiçbirinden şikayetçi olmadı. Şikayeti yapan avukatı da azarladılar.
Önder Aksakal: CHP'den milletvekili seçildi, nereye gitti, nerenin milletvekili olarak seçildi? Saadet Partisinin milletvekili olarak seçildi, sonra istifa etti, bir daha CHP'ye gitmedi mi?
LOGO HAZIRLAYIP HEDİYE EDELİM DİYORDUK O AÇIKLAMA GELDİ.
POLİTİK ADAM: Evet, şimdi Genel Başkanım, bir sorumuz var, değerli yönetmenin o görüntü varsa verelim, DSP dediğimiz zaman aklımıza bir barış güvercini geliyor. Yani bunu da sormadan edemiyorum. Çünkü hep DSP konusu geldi mi gelir. Yeni bir siyasi parti kuruldu, Genel Başkanı da burada ağırladık, ona da bu soruyu sordum. Size de sorayım, bu amblem konusu, biz güvercinin nezaketini, sevecenliğini, bir anda çok değişen gördük ve zatıalinizin ağzından leş kargaları amblem yapar mısınız gibi bir cevaba karşı sert bir cevap gördük. Size ne oldu da böyle küplere bindirdiler?
Önder Aksakal: Şimdi bu tabi bizim çok üstünde durmamız gereken bir konu değildi ama Sayın Çalmuk, Sayın Bilgen yıllardır Türkiye'de siyaset yapan, parlamento görevleri üstlenmiş, Belediye Başkanlığı görevleri üstlenmiş, etkin bir siyasetçi. Bizimde kendisine değer verdiğimiz bir siyasetçi esasen. Şimdi DSP'nin 36 yıllık amblemi bu, dün konulmuş bir amblem değil, haberim yoktu diyemez, eğer haberim yoktu diyorsa o zaman başka şeylerin sorgulanması gerekir. Kanunlar var, birbirine benzer iltihaklı görünen yani bunlar yan yana olsa seçmen karıştırır bunu. Bunun için yasa diyor ki kapatılmış bir partinin ya da mevcut partiler içerisindeki partilerin amblemleri kullanılamaz yani birbirlerine benzerlik taşıyamaz diyor. Eğer taşırsa bu konu Anayasa Mahkemesine başvurularak düzelttirilir diyor. Anayasa Mahkemesi bir ay içerisinde bu konuda karar verir. Biz müesses nizamlara riayet eden insanlarız.
POLİTİK ADAM: Siz zaten müracaatınızı yapmışsınız.
Önder Aksakal: Biz yasal görevimizi yerine getirdik. Ve bu konuda da basın açıklaması yaparak bir hatırlatmada bulunduk. Ya bu bir talihsizlik olmuş, bakın kasıt demiyorum, umarım yakın zamanda düzeltir biz de yasal girişimlerimizi yapacağız. Şimdi ahbap çavuş ilişkisi yapmıyoruz ki biz birer kurumuz, siyasi partiyiz, yasalar ne öngörüyorsa onu yerine getiriyoruz. Sayın Bilgen'den bir yanıt geldi hemen çok hoşumuza gitti. Dedi ki biz, evet böyle bir, keşke telefon açsalardı bize de yapsaydık falan, ama logomuzu değiştireceğiz, bir ay sonra kongremiz var, bu kararımızı alacağız dedi. Eyvallah, dedik. Ben şimdi beni izliyorlarsa da bilsinler ben güzel sanatlara meraklı bir insanım. Hani, resimdir, karikatürdür, müziktir falan bu tür şeylerle ilgilenmek hoşuma gider. Onların o açıklamasını okuyunca kendi kendime dedim ki ya bir logo çalışması yapayım, dijital ortamda hem yeni parti kurmuşlar, böylede istemediğimiz bir tartışma içerisine girmiş olduk ama hayırlı olsun partiniz, bizimde size böyle bir güzel bir logo önerimiz var, uygun görürseniz deyip bir ziyaret edelim diye aklımdan geçiriyordum. O günde mavi trenle İzmir'e gidiyorum, sabah 7'de haberlere bakarken Sayın Bilgen'in anlamsız bir açıklamasını daha gördüm. Biz güvercin karakterine daha yakınız, daha severiz ama gerekirse şahin olmayı da biliriz. Bu kısmı mealen söylüyorum, kafamızı bozmasınlar, tüyleri yolunmuş güvercini bize amblem yaptırmasınlar gibi, şaşkınlık içerisinde kaldım. Bu çok ayıp oldu.
POLİTİK ADAM: Bende Röportaj kısmını okudum şimdi, o da diyor ki DSP'den yapılan bir açıklamaya karşı ben bunu yaptım.
Önder Aksakal: Hayır, efendim her şey ortada, bizim bütün açıklamalarımız gizli saklı değil, basına da veriyoruz. Hiçbir açıklamamızda hakaret, bir aşağılama asla olmamıştır. Buna bir talihsizlik dedik zaten, bunu kullanmışlar, bunu düzeltin. Bu kavga edilecek bir husus değil. Keşke o da o lafları etmeseydi biz de yolunmuş güvercin tanımına layık görülmeseydik.
DSP, PARTİ LİDERLERİNİ ZİYARET EDECEK
POLİTİK ADAM: Genel Başkanım, sorularda diyorlar ki Sayın Genel Başkanın olmazsa olmaz kırmızı çizgilerini belirten yeni siyasi partiler kuruldu. Yani geçmişte solda siyaset yapmış hatta zatıalinizin Genel Başkan olduğu partiden Belediye Başkanı adayı da olmuş kişilerin kurduğu partilerde sayın Genel Başkan gibi aynı literatürde konuşuyorlar yani aynı paralelde, peki, onlarla seçime yönelik bir yakınlaşma olur mu?
Önder Aksakal: Tabi görüşmelerimiz olacak.
POLİTİK ADAM: Yakında bir ziyaret turunuz var mı?
Önder Aksakal: Evet, olacak. Mevcut İttifak yapılarındaki partilere biz zaten geçmişte ziyaretlerimizi yaptık, çalışmalarımızı götürdük. Onlarla bu seçim sistemine ve ittifaka yönelik bir sohbetimiz olmadı, ne bizden onlara ne onlardan bize olmadı.
POLİTİK ADAM: Şimdi yeni kurulan partiler?
Önder Aksakal: Ama artık siyaset arenasında seçime katılma yeterliliğinde olan veya olmayan
POLİTİK ADAM: Yani, Memleket Partisi, Türkiye Değişim Partisi, sayalım başka?
Önder Aksakal: Elbette, Zafer Partisi var, Bağımsız Türkiye Partisi var, Yeniden Refah Partisi var, bunlar hala daha bu mevcut ittifakların dışında yer alıyor.
POLİTİK ADAM: Siz geçen bir Gelecek Partisini ziyaret etmiştiniz.
Önder Aksakal: Hepsini ben Deva Partisini de ziyaret ettim. İyi Partiyi de ziyaret ettim. Büyük Birlik Partisini, CHP'yi, Saadet Partisini de, Ak Parti'yi de hepsini ziyaret ettik biz.
POLİTİK ADAM: Hani bazen sayıları unutuyoruz.
Önder Aksakal: HDP haricinde bütün partileri ziyaret ettik.
ECEVİT BU ÜLKEYE HİÇBİR KÖTÜLÜK YAPMADI. BİR TEK KÖTÜLÜĞÜ OLMUŞTUR, O DA EMPERYALİZME KARŞI OLMUŞTUR. ONLARA KÖTÜLÜK YAPMIŞTIR.
POLİTİK ADAM: Sayın Başkanım son sözlerinizi alalım.
Önder Aksakal: Ben son olarak şunu söylemek isterim, Demokratik Sol Parti, Türkiye tarihine çok önemli noktalar koyabilmiş, önemli olayların sahibi olabilmiş siyasi bir partidir. Başta Bülent Ecevit'in adıyla tespit edilmiş, dürüstlüğüyle, Milliyetçiliğiyle, vatanseverliğiyle, Halkçılığıyla, Türkiye siyasetine damga vurabilmiş hatta dünya siyasetine damga vurabilmiş bir siyasi partidir. Biraz önce söylediğim gibi Ecevit bu ülkeye hiçbir kötülük yapmadı. Bir tek kötülüğü olmuştur, o da emperyalizme karşı olmuştur. Onlara kötülük yapmıştır.
POLİTİK ADAM: O en büyük, Türkiye için iyiliğidir.
Önder Aksakal: Demokratik Sol Parti bugün aynı çizgide aynı inanç değerlerine bağlı kalarak, Atatürk'ün izinde, Ecevit'in ışığıyla yoluna devam ediyor. Buradan da bizleri izleyen tüm yurttaşlarımıza da şimdiden hayırlı ramazanlar ve bayramlarının mübarek olmasını diliyorum.
POLİTİK ADAM: Çok teşekkür ederim. Değerli izleyiciler Demokratik Sol Parti Genel başkanı Önder Aksakal'ı konuk ettik.