Devlet Depremde Uyudu Mu ?
Genel yayın Yönetimiz Fehmi Çalmuk, 'Haşere-i Mübeşşere' isimli köşe yazısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun deprem bölgesinde yaşadıklarına ilişkin ilginç anekdotları okuyucu ile paylaştı.
Gece Uykuyu Terk eden Yalnızca Dervişler Sanıyorduk !
Deprem oldu olmasına “görmeliyiz görmekte olanı” diyerek size Kahramanmaraş'tan deprem bölgelerinden birkaç hisseyi kelamı anlatmalıyız belki.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, depremin acısını yandan, camdan değil candan yaşayarak deprem bölgesini terk etmedi gene… Uykuyu kendisine de haram etti. Kurmayları, bürokratları, yardım ekipleri onlarda uyumadı. Sandalye üzerinden gözlerini kandırıp uykunu aldın aldın gerisi vicdani angaryadır. Enkaz altında bir nefese kesilen kulakların duyamadığı seslerden biridir onun gelişi. Yürüyerek, şatafata gerek olmadan, koruma ordusuna gerek duymadan başında beresi, yeşil parkasıyla selam verip elini gürül gül yanan varile uzattı.
İlk göz göze geldiği yaygın bir dini cemaatin dervişleriydi. Yardım çadırları, aşhanesi ve acil kurtarma ekiplerinin yanında moral ekipleri deprem bölgesiydi. Grubun lideri pozisyonundaki adam uzun sakallarını sıvazlayıp, kuru ayazın yalayıp geçtiği buzhaneye dönen ellerini uzattı ki, Soylu tereddüt etmeden kavradı ellerini…
Ortada üzülecek iki nokta vardı. Biri; on binlerce insanın enkazlarda kalmasına, yaralı kurtulanların tedavi edilmesine, gönülden yaralı insanların barınma, ısınma, doyurulma ve giyinme ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik derin ötesi bir üzüntü. Bunu herkes gibi bakan da, o da paylaşıyordu ki daha cemre bile düşmeden kuru ayazın ortasında soğukta bekliyorlardı.
Ancak bir dervişte kıymık gibi içine batan, yutkunamadığı bir üzüntü vardı. Kahramanmaraş'ta deprem olur olmaz kadroları,
“Biz ne yaptık ?” diyerek pişmanlık gösterecek dik yanan varilin yanı başına karların üzerine serilen hasırlar da safa duran bakan Soylu'nun eliyle sağa davet işaretini gördü.
Namaz sonrası vedalaşırken, minnettar olduğu kadar mahcubiyet içinde şunları söyleyiverdi:
-Gece Uykuyu Terk eden Yalnızca Dervişler Sanıyorduk !
Mana ikliminden kısa bir cevap verdi:
-Biz de Rabbimin hizmet kapısının eşiğinde bekliyoruz.
Halbuki bilinmeliydi ki Devlet uyumaz. Feraseti uykudan ağırdır devletin. Bu kadar şerbülentlerin saf saf kümelendiği bir coğrafyada sessizliğin yegane hedefi zamanında, mekanında kimi gün yakasına, kimi gün boğazına kimi günde sırtını dayadığı kodamanlara çökmektir.
Bu başlığı bitirmeden “derviş” kapı eşiğinde bekleyen demektir.