Din Eğitimi ve Öğretimi Milli Güvenlik Sorunudur
Merhum Başbakan Necmettin Erbakan'ın iktidara gelmesinin siyonistlerin 100 yıllık büyük İsrail planı bloke ettiğini öne süren Çalmuk, bu nedenle Erbakan başta olmak üzere kadrolarından intikam RP'yi v e İmam Hatip okullarını kapatmak, havuz sistemini sonlandırmak olarak alındığı, 'Molla mücahit döneminde molla müteahhit dönemine geçildiğini' söyledi.
Hoton Medya Genel Yayın Yönetmeni gazeteci-yazar Fehmi Çalmuk, 28 Şubat ile 15 Temmuz'un bir arada değerlendirilmesi gerektiğini belirterek “İki girişimde Türkiye'nin ehl-i sünnet itikadına yönelik bir işgal girişimiydi. Biz o dönemde Cumhurbaşkanlığına siyasilere rapor sundu. Raporun başlığı ‘Din eğitimi ve öğretimi bir milli güvenlik sorunudur' başlığını taşıyordu. Siyasiler raporun başlığına dönüp dönüp baktı” dedi. Çalmuk “ 28 Şubat Türkiye'de İslami hareketi Erbakan'dan alınıp FETÖ'ye teslim etme operasyondur” diye konuştu.
Kısa adı GÖLİMDER olan Gölbaşı İmam Hatip Mezunları Derneği'nin düzenlediği toplantıda 28 Şubat döneminine yönelik analizler yapan Çalmuk, 28 Şubat'ı; 1994 27 Mart'ında kazanılan Belediye Başkanlığı seçimleri ile başladığını da öne sürdü. Çalmuk “O dönemde Türkiye'nin önde gelen ailelerinden birinin boğazdaki yalısında yapılan toplantıda irtica ile mücadele gündeme getirilmiş. Siyah beyaz film izletilmiş, Ata'ya saygı mitinglerinin fitili ateşlenmişti. Aynı film 28 Şubat akşamı da dönemin komutanları tarafından siyasileri de izletildi” diye konuştu.
Merhum Başbakan Necmettin Erbakan'ın iktidara gelmesinin siyonistlerin 100 yıllık büyük İsrail planı bloke ettiğini öne süren Çalmuk, bu nedenle Erbakan başta olmak üzere kadrolarından intikam RP'yi v e İmam Hatip okullarını kapatmak, havuz sistemini sonlandırmak olarak alındığı, “Molla mücahit döneminde molla müteahhit dönemine geçildiğini” söyledi.
Çalmuk konuşmasına şöyle devam etti:
“28 Şubat döneminde ANİMDER başkanıydım İmam Hatiplerin orta kısımlarının kapatılması üniversiteye girişte katsayı uygulamasına yönelik tepkimizi demokratik yoldan yerine getirmeye çabaladık. Meydan mitinglerine o zaman karşıydım. Halen de aynı görüşteyim. Din eğitimi ve öğretimi konusunun bir milli güvenlik sorunu olduğunu 1997 yılında yayınladığımız raporla ortaya koyduk. Raporun başladığını gören her siyasi bunlar arasında Süleyman Demirel Mesut Yılmaz Tansu Çiller Bülent Ecevit dahil olmak üzere her siyasi raporun ismine döne döne bir daha baktı bir daha okudu. Bu sütün içindeki ak kılı görme meselesi, basiret meselesidir. Biz 15 Temmuz'u 28 Şubat döneminde işaret ettik. Hatta dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile görüştük. Kendisine raporunu sunduk aynen şöyle dedi: Başkan korkma İmam hatipleri kimse kapatamaz. Sünni devlet geleneği açısından imam hatip okulları çok önemlidir. Bu devletin gizli anayasasıdır. Hatta bunu söylerken arka tarafta tutanak tutan memura “tutanakçı bunları iyi yaz” diye seslendi. Bir de bizi uyardı. “Sakın ha dini kurtarma kavgasına girmeyin dinin sahibi Allah'tır” dedi. Ben görüşmenin olduğu akşam Başbakan Necmettin Erbakan hocam ile görüştüm. Olayı anlattım. Erbakan görüşmemizde Süleyman Demirel ile Turgut Özal arasında bir fark olduğunu belirterek şöyle dedi: TRT'de 1 yarışma vardı yarışmacılar yürürken bastıkları karo yeşil yanarsa devam eder kırmızı yanarsa oyundan çıkardı. Rahmetli Turgut bey imanı konularda hep yeşile basmak isterdi Süleyman Bey ise inadına gider kırmızıya basar.”