Efsane Komutan Güven Şağban Toprağa Verildi

15 Temmuz darbe girişiminde Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) mensup albayın elindeki silah tutukluk yapınca infaz edilmekten kurtulan Emekli Jandarma Kurmay Albay Gazi Güven Şağban, 55 yaşında hayatını kaybetti. Sağban, bugün Ankara'da düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı.

Merhum Güven Şağban'ın arkadaşlarından genel yayın yönetmeniz Fehmi Çalmuk, bir yazı kaleme aldı.

Yiğit Bir Komutanı Rabbim'e uğurladık

15 Temmuz 2016 Jandarma Genel Komutanlığı işgal edildiğinde Plan ve Güvenlik Daire Başkanı kurmay Albay Güven Sağban rehineydi. Akla gelmedik psikolojik işkenceler yapıyor, rehineleri cam kenarında oturtarak öldürmek istiyorlardı. Gözleri de bağlanan Albay Güven Sağban, rehineler arasında Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan ile korumasının olduğunu konuşmalardan öğrendiğini belirtiyor. Güven Sağban'ı o anda rahatlatan iki ses var. Biri Camilerden gelen sala sesi diğeri ise karargahın önünden toplanan vatandaşların sloganları…

“TEM Daire Başkanı ‘Ellerimizi çok sıktınız, biraz gevşetir misiniz?' dediler. Bunun üzerine darbeciler ellerimizi gevşetmek yerine yukardan dirseklerimizden gelecek şekilde ikinci kelepçeyi taktılar. Gevşetmek yerine bize bir kelepçe daha takarak durumumuzu daha da zorlaştırdılar. Bir, iki kişi su istedi, su taleplerine karşılık verilmedi. Tuvalete gitmek istedik gece, tuvalet ihtilacımıza da cevap verilmedi. Çok şiddetli çatışmalar olduğunda, bomba düştüğünde, camlar kırıldığında kendimizi yere attık, ‘Hayır ayağa kalkın, dik vaziyette oturun ve cama doğru durun.' diye çok şiddetli bağırdılar. Tehdit ettiler, aksi takdirde vuracaklarını söylediler, yani o gece biz orada öleceğimizi anladık, buradan çıkış yoktu, ya dışardan gelen bir mermiyle ölecektik ya da onlar bizi infaz edecekti. Psikolojimiz bu şekildeydi başka hiçbir şey düşünmüyorduk. Yaşama şansımız hakikaten çok azdı. Yaptıkları muamelede bunu gösteriyordu. zırhlı araçların, uçakların seslerini duyunca durumun vahametini daha iyi anladık. Zırhlı araçlar Jandarma Genel Komutanlığı'nın önüne kadar gelmiş, darbeye katılmıştı, uçaklar tepemizde uçuyordu, helikopterler tepemizde uçuyorlardı. Olayın vahameti çok büyüktü. Bu arada sürekli telsizle konuşuluyor, talimatlar veriliyordu. Odada teğmenler tecrübesiz olduğu için silahlarını patlatıyorlardı, acaba birini mi vurdular diye endişe ediyorduk. Saat sanırım gece 01.00 gibi sala verilmeye başlandı. Camideki sala sesini duyunca hem Beştepe'deki Hisarcıklıoğlu Camii'den hem de Külliyedeki Camii'den salalar verilmeye başladı. Sala sesi duyunca bir rahatlama hissettik. Bu sala bir karşı koymanın bir direnmenin ilk simgesi. Arkasından vatandaşın seslerini duymaya başladık. ‘Asker kışlaya, asker kışlaya' diye bağırıyordu. Vatandaşın sesini duyunca ‘ Vatandaş sokağa çıktıysa eğer bu darbe başarısız olacaktır. Hiç bir darbe vatandaşa karşı yapılamaz. Bizi belki bugün bu gece burada öldürecekler ama kesin eminiz ki darbe başarısız olacak.' dedik. Tabi gece zaman geçmiyor, elliniz, gözünüz bağlı, silahlar patlıyor, çatışmalar var, cam kenarındasınız, sağınızdan solunuzdan kurşunlar geçiyor, orada zaman geçmiyor. Az öncede ifade ettiğim gibi ve sala sesi ve vatandaşın sesi bizim içimizi ferahlatan, kötü düşüncelerden kurtaran şey olmuştur. Allaha çok şükür hala hayattayız. Bir daha bize, memleketimize böyle bir badireyi göstermez inşallah.”

Röportajında bunları anlatmıştı bana…

Sala sesiyle irkildik, ezan sesiyle dirildik Ahmet Hamdi Akseki Cami'inde…

Musallada komutanım, hemşehrim, kahramanım Güven Şağban yatıyordu. Uğruna canını vermeye yemin ettiği al bayrağa sarılı bir vaziyette… Doğum 24 Şubat 1969 vefat tarihi 19 Şubat 2024… Yaşıtım. O'unu rahmeti ramana uğurlamak üzere saflar oluşturduk. Sağlar hepsi komutanlar. Silah arkadaşları… Sağıma soluma baktım FETÖ ile mücadele mangalda kül bırakmayı bedel ödemeyenler gene yok. Hele geotmetrikler sayesinde oturdukları koltuktan birkaç saat uzaklaşıp cenaze bile gelmemişler. İyi Parti'den ülkücü kimliğinden ödün vermeyen Musavvat Dervişoğlu ile sarıldık. Başsağlığı diledik. Emniyet Genel Müdürlüğü eski TEM Daire Başkanı Turgut Aslan abimizi aramıza aldık. Bir çınar gibi dim dik ayaktaydı.

Gözlerimden filim şeridi gibi 15 Temmuz geçti.

Nurettin Alkan, Ahmet Hacıoğlu, Ali Demir, Aziz Yılmaz… Bir de kardeşime baktım. Gazim, komutanım sevgli Güven Sağban'a…

-Komutanım silah arkadaşların burada, merak etme gerisini…

FETÖ ile mücadele devam edecek…

O kadar doluyum o kadar mahcubum ki… Jandarma Genel Komutanlığı 1+5 Temmuz'da kelle koltukta mücadele edilen, rehin düşen vurulan komutanlarıma “TSK üstün hizmet ve feragat madalyası” madalyasını bile çok görmüştü. Ben hepsine 15 Temmuz'da bombalanan TBMM'nin duvarlarında yaptırdığım, üzerlerinde isimleri yazan mermerleri hediye etmiştim.

- Tarihi, kahramanlar yazar madalyayı millet takar !

Milletin göğsünde büyüttüğü kahramanları vardı. Sonra birer birer emekli edildi. Ben bu kahramanların hikayelerini Ay Yıldızın Çocukları isimli kitapta yayınladı. Aynı isimdeki belgesel ise halen yayınlanmadı. Bu yüzden komutanlarıma her zaman boynum eğiktir. Ancak ne yaptıysam 15 Temmuz'da şehit veren Mamak İmam Hatip Lisesi'nde bir etkinlik yaptık. Bin adet “Ay Yıldızın Çocukları” kitabını dağıttık. Karargah isimli belgeselimi izlettirdim. Onur konuğumuz kahramanımız emekli jandarma kurmay albay Güven Şağban'dı… Belgeli izlerken bir ara fark ettim ki Komutanım ağlıyor… Elimi tuttu.

-Hemşehrim teşekkür ederim, bana çok önemli bir hediye verdin.

Öğrenciler adına plaketi İmam Hatip liderlerinden Hapip Aşır verdi.

Filim şeridi gibi gözlerimden Güven Şağban komutanım… Babacanlığı, yiğitliği, güler yüzlü tavrı gözledi gözlerime…

Musallanın yanı başında silah arkadaşlarıyla son görevimizi yaptık…Rabbime uğurladık. Büyük Türk Milleti'nin başı sağ olsun. Şağban ailesine sabır dilerim. Evlatları böylesine yiğit bir kahramanın çocukları oldukları için gurur duyuyor.

Rabbim şehadetimizi kabul etsin. Mekanın cennet olsun komutanım… Rahmet olsun.

Bakmadan Geçme