Hablemitoğlu davası 20 yıl sonra başlıyor
Dr. Necip Hablemitoğlu davası suikastten 20 yıl sonra 14 Şubat'ta başlıyor. İddianameye göre cinayetin içinde Fetullah Gülen, Mustafa Özcan, Enver Altaylı ve Özel Kuvvetler komutanlığı eski mensupları var.
Bilim insanı Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 tarihinde Ankara'da evinin önünde öldürüldü. Tam 20 yıl sonra iddianame hazırlandı. 14 Şubat Sevgililer Günü'nde, Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk duruşma yapılacak. Şüphelilerden Fethullah Gülen ve Mustafa Özcan dışındakiler yakalandı.
Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk'ün haberine göre İddianamede yer alan ayrıntılar şöyle; Necip Hablemitoğlu öldürülmeden bir gün önce yani 17 Aralık 2002'de Mustafa Özcan ABD'den Türkiye'ye, Fikret Emek ise yıllık izinde olmasına rağmen Eskişehir'den Ankara'ya geliyor. 18 Aralık 2002'de Enver Altaylı, Aydın Köstem ile telefonda 79 saniye görüşüyor. Aydın Köstem'in o sırada baz verdiği yer Gölbaşı Yaylabağ mahallesi mevkii. Bundan 10 dakika sonra Fikret Emek'i bir sabit numara arıyor. Fikret Emek'in baz verdiği nokta, Aydın Köstem ile aynı.
Kilit isim Nuri Gökhan Bozkır, suikastın içinde olduğunu ancak tetiği Tarkan Mumcuoğlu'nun çektiğini, o sırada
Fikret Emek'in de olay yerinde gözcü olarak bulunduğunu ifade ediyor. Savcı, adı geçen kişilerin olay yerine kendi araçlarıyla geldiğini düşünüyor.
Olay yeri görgü tanıklarının gerek suikastı gerçekleştirdiği düşünülen kişinin gerekse gözcülük yaptığı sanılan kişinin bindiği araçlara ilişkin yaptığı saptama bu kişilerin sahip oldukları araçlarla nitelik olarak uyuşuyor. Fikret Emek'in kendine ait beyaz Renault Megan, Tarkan Mumcuoğlu'nun ise Toyota marka araçla olay yerine geldiği savcı tarafından değerlendiriliyor.
Adnan Kaygusuz bağlantısı
Olay yerinde bulunan, ABD Konsolosluğu lojman binasının güvenlik elemanlarının tespit ettiği 06 TKS 08 plakalı araç var. Bu araç Şengül Hablemitoğlu'nun sabah gördüğünü söylediği araçla aynı plaka ve renkte. Aynı zamanda görgü tanıklarından Nurhan Yıldırım'ın gördüğünü ve eşkal bilgisini verdiğini söylediği bir araç daha var. Bu araçta beyaz Doğan S marka.
Bu aracın sahipleri B.E ve İ.B., 25 Aralık 2002 tarihinde ifadeye gitmeden önce Nuri Gökhan Bozkır ile dolaylı olarak ilişki içine giriyorlar. 25 Aralık 2002'de gece 01.00 da ifade vermeden önce aynı akşam 22.49'da bu kişiler Adnan Kaygusuz'u arıyor. Kaygusuz ise 22.09'da Nuri Gökhan Bozkır'ı arıyor. 22.14'te Nuri Gökhan Bozkır, Adnan Kaygusuz'u yeniden arıyor.
Mumcuoğlu'nun haberleşmesi kesiliyor
Olayda bir başka ilginç nokta da Tarkan Mumcuoğlu'na ilişkin. Tarkan Mumcuoğlu olay tarihinde Kazakistan'da görevde olduğunu söylüyor. Ancak savcının tespit ettiği önemli bir husus var. Gerçekten de 17 Kasım 2002 ve 30 Nisan 2003 tarihleri arasında Tarkan Mumcuoğlu'nun telefonu kapalı. Bu süre içinde Tarkan Mumcuoğlu Kazakistan'a gittikten sonra eşi her gün Kazak numarası üzerinden ona mesaj yolluyor ardından da bilgisayar üzerinden iletişim kuruyorlar.
Ancak 5 Aralık 2002 ile 29 Aralık 2002 arasında bu iletişim 24 gün boyunca kesiliyor. Tarkan Mumcuoğlu daha önce her gün kazak numarası üzerinden düzenli olarak iletişim kurduğu eşi Zeynep Mumcuoğlu ve babası Burhan Mumcuoğlu ile hiç iletişim kurmuyor. Ancak ilginç biçimde bu tarihlerde Zeynep Mumcuoğlu KKTC'ye kayıtlı bir numarayla düzenli olarak iletişim kurmaya başlıyor.
Benzer durum Zeynep Mumcuoğlu'nun hayatının herhangi bir evresinde bir daha yaşanmıyor. Bu durumu savcı o tarihlerde Tarkan Mumcuoğlu'nun KKTC üzerinden askeri kargo uçağıyla kayıtsız biçimde Türkiye'ye gelmesine bağlıyor. Gerçekten de aynı tarihlerde Zeynep Mumcuoğlu ile iletişim kuran KKTC hattı, Fikret Emek ile de iletişim kuruyor.
Aynı zamanda Fikret Emek bunun dışında başka bir KKTC hattıyla da iletişim kuruyor. Bu KKTC hattının sahibi ise Sivil Savunma ekiplerinde görevli, Türkiye tarafında çalışan askeri kargo uçaklarında yetkili Hasan Ergin. KKTC devletinde bulunan sabit telefon hattı 26 Aralık 2002'de Fikret Emek'le görüştükten sonra Tarkan Mumcuoğlu'nun eşi Zeynep Mumcuoğlu adına kayıtlı hat hayatında ilk kez Ankara Gölbaşı baz istasyonundan sinyal veriyor.
Kodlanmış rapor
Aydın Köstem'in gözaltına alınması sırasında evinde çeşitli evraklar bulunuyor. Raporda isim yerine numaralarla kodlamalar yaptığı görülüyor. Bu kodlamalar kendisine sorulduğunda, daha önce hiç tanımadığını söylemesine rağmen, bir numaranın Enver Altaylı, iki numaranın Mustafa Özcan, üç numaranın Levent Göktaş, dört numaranın ise Levent Göktaş'a yakın kişiler olarak kodladığını söylüyor.
Aynı zamanda Aydın Köstem'in ifadesinde kendisine Fetullah Gülen adına yaptığı bir iş nedeniyle Enver Altaylı tarafından 30.000 USD verildiğini söylüyor. Dosyadaki para akışı bundan ibaret değil. Aynı zamanda Serhat Ilıcak'ın çalışanı Osman Tuncer'in hesabından, Enver Altaylı' nın çalışanı Nizamettin Avşar adına 425.000 USD para akışı var. Bu para akışının Genelkurmay Başkanlığı'nın 2003 yılında yapılan, hazırlıklarına 2002 yılında başlanan ve sonunda Serhat Ilıcak'ın temsilcisi olduğu şirketin kazandığı ihale aracılığına ilişkin olduğu sanıklar tarafından söylense de savcı bu paranın suikast nedeniyle verilmiş olabileceğini düşünüyor.
Pastanede buluşma
Bütün tanık beyanlarında Aydın Köstem, Nuri Gökhan Bozkır, Enver Altaylı, Nizamettin Avşar'ın Turan Güneş bulvarı Ankara adresinde bulunan Angora isimli pastanede birkaç kez görüştüğü belirtiliyor. Soruşturmanın yeniden açılmasını sağlayan Zihni Çakır da Nuri Gökhan Bozkır ile aynı pastanede görüştüğünü ve emniyet ile paylaştığı ifadelerin Nuri Bozkır tarafından orada kendisine anlatıldığını söylüyor.
Savcı, sanıklardan Fetullah Gülen, Mustafa Özcan, Enver Altaylı ve Aydın Köstem'in kasten öldürmeye azmettirme, Levent Göktaş'ın lideri olduğu örgüt yoluyla kasten öldürme, örgüt kurma ve yöneticisi olma, Fikret Emek'in kasten öldürmeye iştirak, suç örgütü üyesi ve yöneticisi olma, Tarkan Mumcuoğlu'nun kasten öldürme ve örgüt üyesi olma, Mehmet Narin'in sadece suç örgütü üyesi olma, Nuri Bozkır'ın ise örgüt üyesi olma ve kasten öldürmeye yardım etme suçlarından cezalandırılmalarını isteniyor.