Karayalçın: Kılıçdaroğlu Aday Değilse CHP'de Ön Seçim Yapılmalı

DYP ile kurduğu koalisyon hükümetinde görev alan Murat Karayalçın, Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı olması gerektiğini belirtirken üstü kapalı olarak Ankara ve İstanbul Belediye Başkanlarına uyarıda bulundu. Karayalçın ' Parti Genel Başkanı adaysa, şimdi parti pratiği öyledir Fehmi Bey, karşısına aday çıkmaz. Ama parti genel başkanı aday değilse, o zaman ön seçim yapılır, kimin gücü varsa, ön seçimden, yani kulisten değil, fısıltıdan değil ön seçimden çıkar.' dedi. Bir metin üzerinden 6'lı masanın genişlemesi için genel bir çağrı yapılmasını isteyen Karayalçın, İtalya'nın 2006 yılında gerçekleştirdiği 18 partili ittifakı örnek olarak gösterdi. Genel Yayın Yönetmenimiz Fehmi Çalmuk'un sunduğu Politik Adam programına katılan Karayalçın CHP'nin HDP ile görünür olmaktan korktuğunu sanmıyorum' dedi. Röportajın ikinci bölümünde dış politika analizinden iç politikaya yönelik Murat Karayalçın'ın tespitleri....

Youtube Kanalı
Abone Ol

2010-2011 YILINDAN SONRA İZLEDİĞİ DIŞ SİYASETİN MİLLİ OLMADIĞINI YA DA TÜRKİYE'NİN MİLLİ OLARAK TANIMLADIĞI ÇİZGİSİNİN DIŞINA ÇIKTIĞINI İDDİA EDİYORUZ.

Politik Adam -Şimdi siz Cumhuriyet Halk Partisi'nin Dış Politikalar Kurulu üyesisiniz. 2021 yılından bu yana toplanmadığınız ya da toplandınız ama kamuoyuna yansımamış, belki de Sayın Genel Başkan başkanlık etmedi. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi'ne ilişkin dış politikada, milli politikadan, milli duruştan uzaklaştığına ilişkin yorumlar var. Özellikle emekli bir büyükelçimiz, Genel Başkan Yardımcı'nızın sözleri, yorumları üzerinden, Cumhuriyet Halk Partisi'ne ilişkin böyle bir defans var. Nasıl değerlendirirsiniz bunu?

Murat Karayalçın -Ben doğru bulmuyorum bunu, aslında nedir milli olan, önce onu tartışmak gerekir diye düşünüyorum. Biz bu hükümetin özellikle Arap Bahar'ından sonra 2010-2011 yılından sonra izlediği dış siyasetin milli olmadığını ya da Türkiye'nin milli olarak tanımladığı çizgisinin dışına çıktığını iddia ediyoruz. Zaten bence hükümette 2011'den bu yana yaşanan bir on küsur yıllık deneyimin ardından, yanlış olduğunu görmüş olacak ki bir değişiklik yaparak yeniden Türkiye'nin, milli demeyeceğim ama geleneksel,

Politik Adam -Yani bu İsrail'le ilişkiler, Suriye ile ilişkiler gibi,

Murat Karayalçın -Sadece o değil, yani bütün komşularımızla ilişkiler, genel olarak ilişkilerimiz çerçevesinde değerlendiriyorum. Türkiye'nin, Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren, hatta bir ölçüde bunun işaretlerini imparatorluğun son yıllarında da görmek mümkün ama asıl olarak, belirleyici olarak, Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra izlediği bir dış siyaset çizgisi vardır. Bu bir hamaset olarak değerlendirilmemeli, çok gerçekçi, yaşadığımız coğrafyanın getirmiş olduğu zorunlulukları da dikkate alan, bir dış siyaset çizgisi vardır.

Politik Adam -Balkan İttifakı, CENTO, Sadabat Paktı gibi bugün daha yeni yeni önemini anladığımız adımlar var. Ama Cumhuriyet Halk Partisi'nin Mavi Vatan, Libya Anlaşması'na karşı rezervi, örneğin cihatçıların Azerbaycan'da Ermenistan'a karşı savaştığına ilişkin açıklamalar, hani belki bu söyleme üslubundan mı kaynaklanıyor, Cumhuriyet Halk Partililerin?

Murat Karayalçın -Cumhuriyet Halk Partisi, Libya'nın Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen hükümetiyle Türkiye'nin imzalamış olduğu deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin antlaşmaya bir itirazı olmamıştır. Eğer öyle düşünülüyorsa o yanlış bir değerlendirmedir. Cumhuriyet Halk Partisi, ondan sonra Libya'da askeri üslerin kurulması girişiminden duyduğu kaygıları, TBMM'de dile getirmiştir. Bir defa şunu söyleyeyim Fehmi Bey, yani ülkeden hangi dönemde olursa olsun, hükümetler tarafından izlenen dış siyasetin muhalefet tarafından ya da gazeteciler, basın tarafından, ilgili STK'lar tarafından eleştirilmesi, hem o ülkenin demokratikliğinin bir ölçüsüdür hem de daha önemlisini söyleyeyim, o ülkenin hükümetinin çok işine gelecek olan, çok rahatlıkla öyle ama muhalefette beni mecliste sıkıştırıyor arkadaş, kamuoyunda sıkıştırıyor arkadaş diye kullanabileceği bir ortamın elde edilmesidir.

BİR SİYASETİN MİLLİLİĞİNİ, O SIRADA YÖNETİMDE OLAN HÜKÜMETİN UYGULAMASI VERMEZ.

Politik Adam -Siz öyle deyince, İhsan Sabri Çağlayangil' in Amerikalılara, bizim bir ortağımız var, Milli Selamet Partisi Erbakan gibi, ona kabul ettiremedik gibi bir olay.

Murat Karayalçın -Tabi, Çağlayangil bana göre Dışişleri Bakanlığı'nda iz bırakmış bir bakanımızdır. Hiç siyasi parti ayrımı yapmaksızın bütün, hemen hemen bütün, yani bir anket yapmış değilim ama konuştuğum hemen hemen bütün büyükelçilerin, çok sevgiyle hatırladığı, andığı birisidir. Fatin Rüştü Zorlu başka bir unutulmaz dışişleri bakanlarımızdan birisidir. Fatin Rüştü Zorlu da, Çağlayangil de, hepsi 2011 yılına kadar, bizim geleneksel dış siyaset çizgimizi izlemiştir. Bu milli ise milli, bunu öyle görmek lazım yani bir siyasetin milliliğini, o sırada yönetimde olan hükümetin uygulaması vermez.

SIĞINMACILARA KARŞI TOPLUMDA YÜKSELEN TEPKİYİ, BEN OLANAKLARIMIZIN ÜZERİNDE SIĞINMACI ALMAMIZA BAĞLIYORUM. ÇÜNKÜ İŞİNİ KAYBEDEN, GELİRİNİ KAYBEDEN İNSANLAR BUNU BÜYÜK ÖLÇÜDE SIĞINMACILARLA BAĞLANTILI OLARAK TANIMLIYORLAR.

Politik Adam -Devlet kararı gibi ama 2011 deyince, hani affınıza sığınırım, Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu alınmasın, şimdi 6'lı masada ya, şimdi orada bu Suriye ile ilgili geçici sığınmacı dediğimiz yapı, gelişleri gidişleri, Türkiye'nin dış politikada başına gelen inanılmaz hadiseler var, 2011'den bu yana.

Murat Karayalçın -Çok doğru, mesela bir şey söyleyeyim, bu sıralar çok popüler bir tartışma, sığınmacı sayısı ile ilgili, Türkiye siyasetinin şu sıralarda en popüler gündem maddelerinden bir tanesi bu. Yani 2011 yılında Sayın Davutoğlu Dışişleri Bakanı'ydı. Türkiye'ye doğru ilk göç başladığında yapmış olduğu bir değerlendirmeyi anımsıyorum Fehmi Bey, sizde anımsayacaksınız, göç gelmiş kapıya dayanmış, girecek mi giremeyecek mi basın izliyor, uluslararası basın izliyor, Sayın Davutoğlu dedi ki, biz yüz bin kişiden fazla sığınmacı alamayız. Ben bundan çok etkilendim, çokta memnun oldum. Sayıyla ilgili benim bir tercihim olamaz ama dışişleri bakanının çıkıp bir sayı vermesini, şöyle yorumladım. Aferin, demek ki devlet bu dersine çalışmış, kaç kişiye bakacağız bunun gelirini, giderini hesaplamış. Biz ırkçı bir ulus değiliz, olamayız da zaten, olmamamızda gerekiyor ama son sıralarda bu sığınmacılara karşı toplumda yükselen tepkiyi, ben olanaklarımızın üzerinde sığınmacı almamıza bağlıyorum. Çünkü işini kaybeden, gelirini kaybeden insanlar bunu büyük ölçüde sığınmacılarla bağlantılı olarak tanımlıyorlar.

Politik Adam -Faturayı onlara kesiyorlar da, Gaziantep'te 8 tane Organize Sanayi var, Organize Sanayi'nin bütün ara eleman, kalifiye eleman gücünün hepsini Suriyeliler oluşturuyor. Bu çok ilginç bir nokta, tamam şikayet eden var ama bizim insanımız meslek okullarından mezun olup ta gidip ara eleman olmaya talip olmuyor. Ben aynı zamanda Ahi Enstitüsü Başkanıyım, geçen bir zoom toplantısı yaptık, esnaflardan biri bunu söyledi, çırak gelmiyor. Hani Suriye politikasını eleştirirken buradan bir bakmak lazım ama şöyle Halep düştüğü için, Halep'in düşeceği olayını kabul etmiyor Davutoğlu ekibi, Halep düşmeseydi, bu kadar göç olmazdı diyor, geçen genel başkan yardımcısını kabul ettim. Ama şimdi ben hayranlıkla izliyorum, Sayın Kılıçdaroğlu çok ağır eleştirmişti o zaman, 6'lı masada neredeyse güllük gülistanlık devam ediyorlar.

Murat Karayalçın -Valla, yani siyasette rahmetli Demirel'in bir lafı vardı, çok eleştirilmişti, dün dündür, bugün bugündür diye, bu anlayışın geçerli olduğunu da kabul etmemiz gerekir. Yani günün koşullarına göre, siyasetçiler yeni yaklaşımları sergileyebilmekteler. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu çok önemli bir projeyi diyelim, yürütüyor.

SEÇİMDEN SONRA BELKİ BİR ÖLÇÜDE DAHA KOLAY ÇÜNKÜ DEDİĞİNİZ GİBİ BİR ZORUNLULUK, SEÇİMDEN ÖNCE BUNU İNŞA ETMEK DAHA ZOR VE BUNDA KILIÇDAROĞLU'NUN ÇOK BÜYÜK ÇABASI VE KATKISI OLDU. O NEDENLE BU BAŞARIYI YÜKSEK BULUYORUM SADECE KILIÇDAROĞLU' NU DEĞİL, GERİ KALAN 5 PARTİNİN SAYIN GENEL BAŞKAN'LARININ YAKLAŞIMINI DA BAŞARILI BULUYORUM.

Politik Adam -Performansını nasıl buluyorsunuz Sayın Kılıçdaroğlu'nun?

Murat Karayalçın -Ben bunu çok önemsiyorum, başarılı buluyorum, çok ilginç aslında Türkiye siyaseti açısından, yalnızca CHP Genel Başkanı'nın performansını başarı itibariyle değerlendirmiyorum.

Politik Adam -Parti liderleriyle uyum içinde, maraza çıkaran, halk deyimiyle, kimse yok.

Murat Karayalçın -Evet, şimdi şöyle, biz bu ittifaklar işini yeni öğreniyoruz, yeni tanıyoruz. Bizim siyasetimizde, 60'dan sonra koalisyonlar oldu hep, koalisyon dediğimiz şey seçimden sonra partilerin birlikteliğidir. İttifak dediğimizde seçimden önceki birlikteliği, aslında ittifak ile koalisyon arasında bir fark yok.

Politik Adam -Birinde zoraki sizi ona mecbur bırakıyor,

Murat Karayalçın -Tabi, sonuçta sandalye dağılımı sizi mecbur bırakıyor dediğiniz gibi ama burada da sandalye dağılımını etkilemek için bir araya geliyorsunuz. Bu Türkiye siyasetinde yasaktı yani 2018 yılına kadar yasa ile yasaklanmıştı. Ben takiye sözcüğünü ilk defa rahmetli Erbakan'dan duydum ve bununla bağlantılı olarak duydum. Yasak olduğu için, örtülü bir ittifak söz konusuydu, onu da takiye olarak nitelemişlerdi, o vesileyle takiye sözcüğünü öğrenmiştim. Şimdi, aslında koalisyonlar zor, yani farklı siyasi partilerin bir araya gelmesi zor. Seçimden sonra belki bir ölçüde daha kolay çünkü dediğiniz gibi bir zorunluluk, seçimden önce bunu inşa etmek daha zor ve bunda Kılıçdaroğlu'nun çok büyük çabası ve katkısı oldu. O nedenle bu başarıyı yüksek buluyorum sadece Kılıçdaroğlu' nu değil, geri kalan 5 partinin Sayın Genel Başkan'larının yaklaşımını da başarılı buluyorum. Ve bugünün koşullarında bunu sağlamaya çalışıyorlar. Tabi bunu burada ben çok rahatlıkla söyleyebiliyorum çünkü ben öyle bir sorumluluğu taşımıyorum. Yani 100 bin dediyse Sayın Davutoğlu, bu dikkate alınabilmeliydi. Şimdi 100 bin deyip te 150 bin olur, hani bilemedin 200 bin olur ama 10 katı olmaz, olamaz, olmamalı. O zaman ya senin hesabında bir yanlışlık var ya da sen devlet olmanın sana vermiş olduğu gücü, yaptırım gücünü kullanmıyorsun, kullanamıyorsun, sınırlarını denetleyemiyorsun demektir. O yanlıştı. Yani diyeceğim şu, isterseniz biraz önceki konuya döneyim, yani Türkiye'nin Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren izlediği dış siyaset çizgisi doğruydu, bugünde doğru. Sadece İsrail için söylemiyorum bunu.

20 YILDIR YÖNETİMDE OLAN BİR PARTİ VAR, AK PARTİ, E 20 YILDIR BU LAFI DUYUYORUM BEN, EGEMENLİĞİ TARTIŞMAYA AÇARIZ. YA AÇACAKSAK AÇALIM, YANİ NE YAPACAKSAK ONU YAPMAMIZ GEREKİYOR AMA ÖNCELİKLE ULUSLARARASI TOPLUMUN, ULUSLARARASI KURULUŞLARIN, BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN VE ÖTEKİ ULUSLARARASI ÖRGÜTLERİN GENEL KURULLARININ, YÖNETİMLERİNİN DİKKATİNE BUNU BİR GETİRELİM. BELGE BELGE, FOTOĞRAF FOTOĞRAF BUNLARI ORTAYA KOYARAK YAPALIM VE BUNUN ENGELLENMESİNİ İSTEYELİM.

Politik Adam -Kıbrıs politikamız milli bir politika, Ege adaları politikamız milli bir politika.

Murat Karayalçın -Onu da söyleyeyim Ege adaları ile ilgili, Sayın Cumhurbaşkanı, Miçotakis'in Amerikan parlamentosunda yaptığı konuşmaya tepki gösteriyor, aslında onu da söyleyeyim, yani niye biz bunu yapamıyoruz, niye bizim Cumhurbaşkanı'mız gidip arada bir böyle bir konuşma yapamıyor. Niye onlar bu platformları kullanıyorlar, yalnızca bir eleştiri olarak değil de, bir üzüntüyle ifade edeyim. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı eleştiriyor, Sayın Dışişleri Bakanı, biz adaların egemenliğini tartışmaya açarız diye bir çıkışı da oldu. Ben bunu yıllardır duyuyorum, yıllardır bu tepki niye gösterilmiyor da şimdi adaların tartışmasını açıyoruz. Konuşmamızın başında söylediğim yani Türkiye, Paris Anlaşmasına göre ya da Lozan Anlaşmasına göre ya da geçerli uluslararası mevzuata göre, Yunanistan'ın silahlandırmaması gereken adaları silahlandırmasını, yeterince belgeleyerek, uluslararası toplumun dikkatine taşıyabilmiş midir? Bunu yapabildiğimizi sanmıyorum. Yani 20 yıldır yönetimde olan bir parti var, Ak Parti, e 20 yıldır bu lafı duyuyorum ben, egemenliği tartışmaya açarız. Ya açacaksak açalım, yani ne yapacaksak onu yapmamız gerekiyor ama öncelikle uluslararası toplumun, uluslararası kuruluşların, Birleşmiş Milletlerin ve öteki uluslararası örgütlerin genel kurullarının, yönetimlerinin dikkatine bunu bir getirelim. Belge belge, fotoğraf fotoğraf bunları ortaya koyarak yapalım ve bunun engellenmesini isteyelim. Bizim Birleşmiş Milletlerdeki Daimi Temsilcimiz Sayın Sinirlioğlu'nun bunu Birleşmiş Milletlerde, genel kurulda galiba ya da bir başka yerde yaptığı konuşmayla dile getirdiğini memnuniyetle okumuştum.

EĞER DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI'NI BAŞARILI BİR BİÇİMDE KULLANAMAZSANIZ, YANLIŞ YAPMIŞ OLURSUNUZ. SİZİN YANINIZDA ÇALIŞAN, SİZİN BAŞARINIZA KATKIDA BULUNMAK İÇİN ÇALIŞAN PERSONELE, MONŞER DEYİP, YANİ ONLARA KENDİ GÖRÜŞÜNÜZE GÖRE AŞAĞILAYICI BİR İFADE KULLANIRSANIZ, YANLIŞ YAPMIŞ OLURSUNUZ.

Politik Adam -Sayın Bakanım, Batı Trakya'daki Türklere ilişkin İnsan Hakları ihlalleri konusunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı var, bununla ilgili yaptırım olmasına ilişkin Türkiye'nin bir olayı var.

Murat Karayalçın -Yine onun üzerine bir sünger çekiyoruz, günün birinde bir demeç olarak bu da böyleydi diye hatırlatıyoruz. Halbuki bunun üzerinde çok ciddi olarak durulması lazım.

Politik Adam -Yunanistan geleneksel yapısı itibariyle, Dedeağaç'a Amerikan üslerinin, askeri yığınağın yapılması, her ne kadar Rus tehdidine karşı dese de, biz yüreğimiz ağzımızda, Ege'de bir savaş çıkar mı, çıkmaz mı diye o eski günleri arar olduk Yunanistan'la.

Murat Karayalçın -Şimdi bakın, Ege'de, Akdeniz'de, bu arada Kıbrıs'ta bir Türk-Yunan dengesi olmuştur. Aslında bunun başlangıcı Lozan dengesi. Lozan dengesi diye adlandırıyor bunu diplomatlarımız. Şimdi bu dengenin korunması gerekiyor. Eğer Dışişleri Bakanlığı'nı başarılı bir biçimde kullanamazsanız, yanlış yapmış olursunuz. Sizin yanınızda çalışan, sizin başarınıza katkıda bulunmak için çalışan personele, monşer deyip, yani onlara kendi görüşünüze göre aşağılayıcı bir ifade kullanırsanız, yanlış yapmış olursunuz. Sayın Dışişleri Bakanı, bizim dışarıdan getirdiğimiz büyükelçiler, meslekten gelen büyükelçilere göre daha başarılı diyorsa yanlış yapmış olur. Yani öyle olur olmaz onu bilmiyorum ama sen Dışişleri Bakanısın, siz bunu söyleyemezsiniz, siz bu ayrımı yapamazsınız. Bunların mesleği bu, Türkiye bunun için para veriyor, bunun için bu insanları yetiştirmiş, bunu yapmamanız gerekiyor. Rahmetli Süleyman Demirel'in çok hoşuma giden bir dış siyaset diplomasi tanımı vardı. Süleyman Bey diyordu ki, siyasetçilerin tıkandığı yerde diplomatlar devreye girer, çok doğru.

GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ, BU PARSELLENMİŞ BÖLGEDEN, KIBRIS ADASI ÇEVRESİ, DOĞU AKDENİZ'DEKİ PARSELLENMİŞ ÇEVREDE, 6 NUMARALI PARSELDE İTALYA ENİ VE FRANSIZ TOTAL'E YENİDEN ARAŞTIRMA YAPMA YETKİSİ VERDİ VE BAŞLADILAR. BİZ BURAYA ORUÇ REİS'İ GÖNDERMİŞTİK. ŞİMDİ BU SENE HİÇ KİMSEYİ GÖNDERMEDİK. YANİ ŞU ANDA ARAŞTIRILIYOR, ŞU ANDA KAZIYORLAR. NİYE GEÇEN SENE ORUÇ REİS'İ GÖNDERDİK TE, ŞİMDİ TEPKİ VERMİYORSUN, NEDİR BUNUN NEDENİ? BUNU KAMUOYU İZLEMEZ.

Politik Adam -Biz müzakere usulü olarak?

Murat Karayalçın -Bunlar bunun için yetiştirilmiş insanlar, yani ben siyasetçi olarak götürebildiğim kadarıyla götürürüm ama benim mesleğim o değil, bir yerde tıkanabilirim, keşke ben çözebilsem, çözebiliyorsam da çözerim ama ben çözemiyorsam, diplomatların devreye girmesi lazım. Eğer onlarda çözemiyorsa silahlı kuvvetlerin devreye girmesi lazım. Biz en son yapılması gerekeni, en öne taşıyarak ve bunu bir tehdit aracı olarak sergileyerek yaklaştıkça, bunun olumsuzluğunu yaşıyoruz. Şimdi bir şey söyleyeyim, Güney Kıbrıs Rum yönetimi, bu parsellenmiş bölgeden, Kıbrıs adası çevresi, Doğu Akdeniz'deki parsellenmiş çevrede, 6 numaralı parselde İtalya Eni ve Fransız Total'e yeniden araştırma yapma yetkisi verdi ve başladılar. Biz buraya Oruç Reis'i göndermiştik. Şimdi bu sene hiç kimseyi göndermedik. Yani şu anda araştırılıyor, şu anda kazıyorlar. Niye geçen sene Oruç Reis'i gönderdik te, şimdi tepki vermiyorsun, nedir bunun nedeni? Bunu kamuoyu izlemez.

Politik Adam -İsrail'le yakınlaşmak olabilir mi?

Murat Karayalçın -Bunun İsrail'le çok doğrudan bir ilişkisi olduğunu sanmıyorum, İsrail'le yakınlaşmalıyız.

Politik Adam -Burada da hidrokarbon yataklarıyla ilgili Mısır, İsrail,

Murat Karayalçın -Evet, onu da söyleyeyim, göz göre göre bunların hepsini bir araya getirdik. Mısır, İsrail, Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Yunanistan, şimdi al başına belayı Fehmi Bey, yani bu olacak iş mi? Bunların birlikteliğini neredeyse biz adeta kendimiz teşvik ettik.

Politik Adam -Şimdi Sayın bakanım şöyle diyelim, Cumhuriyet Halk Partisi'ne biraz gelelim, çünkü inanılmaz bir siyasi tecrübeniz var, mesela Sosyal Demokrat Halkçı Parti Genel Başkan'ıydınız. Zor bir siyasetçiyle hükümet ortağıydınız, Gümrük Birliği'ne imza attınız hatta bugünlerde Tansu Hanım'ın merkez sağı birleştirecek adres benim gibi açıklamaları var. Hiç duydunuz mu, nasıl değerlendirdiniz?

Murat Karayalçın -Başarılar dilerim kendisine,

Politik Adam -Şimdi böyle bir yapı var, CHP birbirine benzemeyen, Saadet Partisi, Gelecek Partisi hatta Menderes'in, biraz önce buyurduğunuz rahmetli Sayın Polatkan'ın idamı ile ilgili suçladığı CHP ile aynı masada, inanılmaz bir ilişki var. Sayın Kılıçdaroğlu, rahmetli Menderes'in mezarına da gitti, geldi böyle bir yapı var. Hani baltalarımızı gömdük, belki çıkartmamak için gömmeliyiz hatta. Ama siz siyasi olarak ilişkilerde, birlikte yaşama kültürünü reel olarak sağlamış bir siyasi aktörsünüz. Ben bunu siyasi hayatımda analizlerle gördüm. Mesela bugün HDP gibi bir olayı, var mı, yok mu, yanında mıyız, destekliyor muyuz, olmalı mı, olmamalı mı diye, bütün partilerin şu anda böyle bir ateşten gömlek gibi gördüğü olayla ilgili, SHP Genel Başkanı'yken çok pratik ama gölgede de ciddi ses getiren adımınız vardı. Şimdi bu ittifakları konuşmak gerekiyorsa, zatıalinizin bu konudaki tecrübenizden hareketle, bugünkü fotoğrafı nasıl görüyorsunuz?

Murat Karayalçın -6'lı birliktelik ile ilgili biraz önce bazı değerlendirmelerde bulunmuştum.

Politik Adam -Zor bir soru mu oldu?

Murat Karayalçın -Yo, ben önemsiyorum, daha da güçlü olmalarını diliyorum. Şimdi son toplantıda yani 29 Mayıs'ta, Gelecek Parti'sinin ev sahipliği yaptığı 4.toplantıdan sonraki açıklamalardan 2 tane metin yayınlandı. Bir tanesi temel ilkeler metni, öbürü de ortak açıklama başlığıyla yapıldı, ittifak sözcüğü kullanılmadı. İşbirliği, güç birliği,

6 PARTİ SEÇMENDEN YASAMA ORGANI İÇİN OY ALMAK AMACIYLA AYRI AYRI PROGRAMLAR HAZIRLIYORLAR. BU ASLINDA İTTİFAKIN BİRLİKTELİĞİNİ YA DA İTTİFAK DİYE ADLANDIRACAĞIMIZ BİR BİRLİKTELİĞİ ZORLAYAN BİR ŞEY

Politik Adam -Ama şimdi Millet İttifakı'nın içinde olmayan partiler var.

Murat Karayalçın -Ben ittifak sözcüğünün kullanılmasını tercih ederdim, ben bu 6 partinin, yurttaşlarımıza, seçmenlerimize, yaşanan olumsuzlukların da ışığında, geleceğe güvenle bakmalarını sağlayacak bir gelecek projesi sunmalarını, tüm yönleriyle, tercih ederdim. Şimdi AKP ve MHP'nin TBMM'ye getirdikleri seçim yasası bunu biraz engelledi, onu kabul ediyorum. Artık her parti millet meclisi seçiminde kendi oyunu alacak, kendi oyuyla kendi milletvekilini çıkaracak. İttifakın oy toplamından hareketle, ittifak partilerinin milletvekili çıkarmaları artık söz konusu değil, dolayısıyla kendisi için oy isteyeceğine göre, her partinin yurttaşlara bir şeyler söylemesi gerekir. Nitekim o doğrultuda İttifak partilerinin hemen hemen tümünün, özellikle de Deva ve Gelecek Partisi'nin, bu arada İyi Parti'nin de kendi iktisat programlarını, kendi yargıya ilişkin reform programlarını, kentleşmeyle ilişkili, karar yönetimle ilgili kendi programlarını hazırlayıp, sunmaya başladıklarını görüyoruz. Yani 6 parti seçmenden yasama organı için oy almak amacıyla ayrı ayrı programlar hazırlıyorlar. Bu aslında ittifakın birlikteliğini ya da ittifak diye adlandıracağımız bir birlikteliği zorlayan bir şey, doğal olarak Fehmi Bey.

BEN İTTİFAK İŞİNİ ÇOK ÖNEMSERİM, BAŞTAN BU YANA ÖNEMSEMİŞİMDİR.

Politik Adam -Birbirlerinin rakibiler yani?

Murat Karayalçın -Birbirlerinin rakibiler ama bu yasamada rakipler, şimdi yürütmeye gelince yani Cumhurbaşkanlığı seçimine gelince ilginç, 6 parti Genel Başkanı'nın hemen hemen tümünün, evet biz birbirimizin yasama organında yani millet meclisi seçimlerinde rakibiyiz ama ortak bir Cumhurbaşkanı adayımız olacak dediklerine de tanık oluyoruz. Peki, bu nasıl olacak, hem yasama organında birbirinizin rakibisiniz hem de yürütme organında ortak bir Cumhurbaşkanı adayı çıkaracaksınız, bu nasıl olacak? Yani çıkacak Cumhurbaşkanı, hangi partinin programını uygulayacak çünkü eğer seçimlerde 360 veya 400 milletvekili elde edilemezse, bir 5 yıl daha Anayasa'ya göre, yasalarımıza göre yönetim böyle olacak. Dolayısıyla yurttaşlarımızın Cumhurbaşkanı adayını buna göre değerlendireceklerini de tahmin edebiliriz. O nedenle burada bir sorun var, ben bunu aşmak için şöyle bir öneriyi seslendirmiştim, burada da bunu söyleyeyim. Ben ittifak işini çok önemserim, baştan bu yana önemsemişimdir. Yeni siyaset gerçekliğinin de bu olduğunu düşünüyorum. Tek parti iktidarları falan olmuyor. Farklı görüşteki partilerin bir araya gelip, bir ortak yönetim sergileyebilecek nitelikleri, kapasiteyi taşımaları gerektiğine inanıyorum. İşte bugün Almanya'da 3 partili bir ittifak var, belki çok ilginç, bu ay Fransa'da seçimler yapılacak, yüksek bir olasılıkla Marine yani sol parti, sol birlikteliğin adayı muhtemelen seçimleri kazanacak. Ve Macron Cumhurbaşkanı, Fransa Parlamentosu solun egemenliğinde bir yapı olacak. Yani artık yeni gerçeklik bu, buna uyarlamak gerekiyor, dolayısıyla da siyasetçilerin ittifak teknikleri, ittifak yaklaşımları üzerinde düşünmeleri gerekiyor. Ben bunu ilk kez 2006 yılında, İtalya'da keşfettim. 96 ve 2006 yıllarında 10 yıl arayla İtalya'da çok sayıda parti ittifak yaptılar. En son ittifak 2006 yılında 18 partili ittifaktı. Bunu Sosyalist Parti'nin Başkanı Romano Prodi'nin başkanlığında kurmuşlardı. Ben seçimden sonra İtalya'ya gittim, randevu istedim İtalya Başbakanı'ndan, randevu verdi, gittim. Nasıl kurduklarını, ittifak programını nasıl hazırladıklarını onunla görüştüm. Hiç beklemiyordum bana randevu vereceğini ama verdi. Şimdi biz bu programı, İtalyancadan, Türkçeye çevirdik. O açıdan çok ilginç bulmuştum ben bunu. 18 parti, olacak iş değil, içinde sosyalistler var, Hristiyanlar var, liberaller var, muhafazakarlar var, herkes var, 18 parti zaten düşünsenize. Ama bu 18 parti bir araya gelmiş ve seçimi kazanmaları durumunda İtalya'yı nasıl yöneteceklerini bir program ile ortaya koymuşlar.

Politik Adam -Bir metin taahhüdü yapmış, altına imza atmışlar ve hepsi uymuş.

Murat Karayalçın -Evet, İtalyan seçmeni de evet demiş. Şimdi İtalyan seçmenini Avrupalılar çok önemserler, daha doğrusu İtalyan siyasetini çok önemserler. Deniyor ki İtalyan siyaseti, Avrupa'da yeni gelişecek siyasi gelişmelerin başlangıç noktasıdır, o yüzden de bunu çok önemsemiştim.

Politik Adam -Sadece okuryazar değil, aynı zamanda yaşayan bir seçmen profili var İtalya'da.

Murat Karayalçın -Evet, biz bunu Türkçeye çevirdik, Sosyal demokrat hareket olarak, biraz önce size arada söylemiştim, bizim atölye çalışmalarımız vardı, o dönemde de biz bunu yayınladık, sonra ben bunu Sayın Genel Başkan'a, Sayın Kılıçdaroğlu'na da sundum. Yani bununla şunu söylemek istiyorum.

Politik Adam -Yani belki bu ortak metin, deklarasyon sizin o çalışmanızı önceleyerek yapılmış olabilir de, Sayın Kılıçdaroğlu ortak aday olur mu?

Murat Karayalçın -Olabilir, niye olmasın, yani olmaması için bir neden görmüyorum. Daha doğrusu siyaset pratiği, onu gerektirir diye düşünüyorum Fehmi Bey.

KILIÇDAROĞLU'NUN ADAYLIĞI İÇİN YAKIŞIR DEMİYORUM, OLMALI DİYORUM.

Politik Adam -Kılıçdaroğlu'nun vagonu var mı size göre?

Murat Karayalçın -Vagon ne demek yani bagaj gibi mi?

Politik Adam - Bagaj, hani deniliyor ya, muhafazakar seçmen Kılıçdaroğlu'na oy vermez, şimdi o tartışmaya girmek istemiyorum gayet gayri medeni bir tartışma ama daha önce CHP içinden Sayın Muharrem İnce, Özgür Özel'de dedi ki, Dersimli birini CHP Genel Başkan'ı yaptık, helalleşme için yetmez mi dedi. Yani illa bizim farklılığımızı insanların gözüne sokarak gösterme gibi bir gayrette bu işte oluşacağını görüyorum. Ve yeni modelin, dün bende yazdım, dini cemaatler üzerinden bir Cumhurbaşkanı seçilme tartışmasına doğru gittiğimizi de görüyorum. Kemal Bey'i bu konuda bir değerlendirirseniz, siz yakışır diyorsunuz da.

Murat Karayalçın -Yakışır demiyorum, olmalı diyorum. Şu nedenle diyorum bunu, demin onu söyleyecektim, 2006 yılında rahmetli Ecevit hastaneye kaldırılmadan önce, çok uzun yılların ardından benimle görüşme yapmıştı. Üç buçuk saat görüştük, bu arada şimdi size söylediğim İtalyanların ittifakını da anlattım. Bülent Bey diyordu ki, ya nasıl olur bu, yani 18 parti, çok farklı partiler hani nasıl bir seçim programı yapabilirler. Ben dedim ki Sayın Genel Başkanım, biz 1973 yılında Milli Selamet Partisi'yle bir koalisyon kurduk. E siz bunu tarihi yanılgının giderilmesi diye tanımladınız. Yani bu iki kesimin, CHP'nin ve Milli Selamet Partisi'nin birbirlerinden ayrı ya da birbirlerine hasım gibi gösterilmesini, bir tür tarihi yanılgı olarak nitelemiştiniz ve bunun giderilmesi olarak koalisyon hükümetini görmüştünüz, göstermiştiniz. O nasıl oluyorsa hele 73 koşullarında,

Politik Adam -Muazzam iş yaptılar, Kıbrıs Barış Harekatı.

Murat Karayalçın -Yalnızca o da değil, başka alanlarda da,

Politik Adam -Ağır sanayi açısından da,

Murat Karayalçın -Vesaire, çok başarılı bir koalisyondu bence. O nasıl olduysa bu da olabilir, olmaması için bir neden görmüyorum demiştim. Şimdi bakın eğer koalisyon olsaydı, deminki noktaya geliyorum, 6 parti seçim yapıldı, parlamenter sisteme geçtik, TBMM'de bir hükümet kurulacak, Cumhurbaşkanı çağırdı, en çok sandalyeye sahip partinin genel başkanına hükümeti kurma görevini verdi. Teamül bunu gerektiriyor. Diyelim ki CHP en çok sandalyeye sahip birisi, e şimdi Kemal Kılıçdaroğlu'na bu görevi, o sıradaki Cumhurbaşkanı kimse vermeyecek mi? Yani bagajı var, vagonu var falan mı diyecek, verecek.

Politik Adam -Ama şimdi Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi'nde direkt Cumhurbaşkanı adayı var.

Murat Karayalçın -Belki de o yüzden biraz önce yine 29 Mayıs'tan söz ettim, Gelecek Partisi Genel Başkanı'nın başkanlığında, ev sahipliğinde yapılan toplantıdan söz ettim. Ondan sonra Sayın Davutoğlu'nun bir açıklamasını okudum ve çok rahatsızlık duydum. Şundan rahatsızlık duydum, diyor ki Sayın Davutoğlu, yani bir Cumhurbaşkanı falan olacak yok, biz ne diyorsak, 6 parti ne diyorsa o da onu yapacak.

ALLAH AŞKINA HANGİ SEÇİM %100 GARANTİDİR.

Politik Adam -Birini alıp, birini koymak için girişim yapmadık diyor ama iş biraz Tayyip Erdoğan gitsin de yerine kim gelirse gelsin gibi,

Murat Karayalçın -Bu doğru değil, yani bu devlet yönetimi, bunun şakası yok. Yani tek adam yönetiminden kurtulup, çok adamın karmaşasına da düşürmemeliyiz Türkiye'yi. Böyle bir yönetim olamaz. Yani 6 parti Genel Başkanı oturacak, sen şunu yapacaksın diyecek, e o adaya oy verilmez. Ama şimdi ikinci bir şey söylüyorum, belki de Sayın Davutoğlu biraz önce bir kaygı olabileceğini söylediğimiz görüşten hareketle bunu böyle söylüyor, bilemiyorum. Ama teamüller bunu gerektiriyor, ayrıca efendim seçimi kazanma garantisi olsun şeklindeki bir açıklamayı da Fehmi Bey ben çok doğru bulmuyorum. Allah aşkına hangi seçim %100 garantidir.

Politik Adam -Tayyip Bey, tekrar aday olacak, bir garanti ile giriyor olsa, çok rahat olur.

Murat Karayalçın -Bilemiyorum, seçimin garantisi olmaz.

Politik Adam -Şimdi 74'deki CHP-MSP koalisyonu oldu. 79'da İran'da bir devrim oldu, oradaki Sosyal Demokrat Hareket, sol hareket, her zaman İslamcı geleneklere karşı bir rezerve durdu ve kendilerini Tudeh durumuna düşürme gibi bir endişe oldu. Bu işte, CHP seçmeninde, entelektüel birikiminde böyle bir endişe var mıdır? Hani bizi yarı yolda bırakırlar, böyle olabilir?

Murat Karayalçın -Yani olmaması gerektiğini düşünüyorum. Kurallar ortaya iyi konmuşsa, ben bunu Sayın Genel Başkan'ımızla da konuştum onu da söyleyeyim. Bakın biz iki partili koalisyonduk, DYP-SHP koalisyonu, vali atamalarında bile çok ciddi sorunlar yaşadık. Ayrıca bir koalisyon protokolü vardı, hükümet o protokole dayalı olarak kuruldu ve hükümet kendi programını TBMM'ye sunmuştu. Koalisyon protokolünün yorumlanmasının da, son derece dikkatli bir metin hazırlanması gerektirdiğini de söyleyeyim. Bir örnek vereceğim size, memur sendikaları, kamu çalışanlarının sendikal örgütlenmesi konusu, DYP-SHP koalisyon hükümetinde, kamu çalışanlarının sendikal örgütlenmesi sağlanacaktır diyordu. Rahmetli Mehmet Moğultay'a, ben de Genel Başkan olduktan sonra, buna dayalı olarak bir kanun taslağı tasarısını hazırlamasını söylemiştim. Mehmet Bey hazırladı, hükümete getirdik, Doğru Yol Partisi itiraz etti. Dediler ki, bu olmaz, niye olmaz, çünkü burada grev var ve toplu sözleşme var. Hükümet protokolünde grev ve toplu sözleşmeye yer verilmedi. Hükümet protokolünde diyor ki, sendika kurulur o kadar, grev ve toplu sözleşme demiyor.

Politik Adam - Sendikanın varlık nedeni bu.

Murat Karayalçın -Aynen öyle dedik Fehmi Bey, spor kulübü kurmuyoruz, sendika kuruyoruz, grev, toplu sözleşme olmadan olur mu? Yani şimdi bütün bunların yaşanmışlıkları, geçmişte yaşanılanları dikkate alarak,

CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NİN HDP İLE GÖRÜNÜR OLMAKTAN KORKTUĞUNU DA SANMIYORUM.

Politik Adam -İşte istifade edebilme işi var ya, bu öngörü, bir de şöyle, biz dışarıdan nasıl görülüyoruz, sağ olsun Kemal Bey'in danışmanları ara sıra arıyor, helalleşme işinde falan, Fehmi Bey nasıl görüyorsunuz falan, anlamlı gördüğüm yerler var, bazı şeyler var filan ama Genel Başkan'ım çok az vaktimiz kaldı, bu HDP konusuna hiç girmediniz. Tercih mi, yani siz HDP ile SHP olarak bir ittifak yaptınız, seçime girdiniz. Ama CHP, HDP ile görünür olmaktan korkuyor. Deva ve Gelecek bu işte biraz daha rahatlar.

Murat Karayalçın -Valla onu bilemiyorum, HDP Türkiye'nin partisi, Türkiye yasalarına göre kurulmuş bir parti, Cumhuriyet Halk Partisi'nin HDP ile görünür olmaktan korktuğunu da sanmıyorum. Ama bu ittifakın, bütün duyarlılıklarının dikkate alınmasını gerektiren bir yapı olduğunu da biliyoruz. Yani Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylemleri, yaklaşımları ister istemez ittifakta yer alan bütün partilerin duyarlılıklarını da dikkate almayı gerektiriyor. Yani ittifak partilerinden birisi bile, hayır biz öyle düşünmüyoruz, biz HDP ile bağlantılı ya da görünür olmak istemiyoruz diyorsa bunu dikkate almak gerekir.

ANAYASA'NIN İLK 4 MADDESİ, ASLINDA BİZİ BİZ YAPAN TEMEL DEĞERLERİN TANIMLANDIĞI MADDELER. EĞER ONA UYULUYORSA, EĞER ONA EVET DENİLİYORSA, ONA EVET DİYEN BÜTÜN SİYASİ PARTİLERİN DE BU BİRLİK İÇİNDE, BANA GÖRE YER ALMASI GEREKİR.

Politik Adam -Yani Demokrat Parti ve İyi Parti dışında buna bir itiraz yok ta.

Murat Karayalçın -Demokrat Parti ve İyi Parti'nin buna itirazı varsa dikkate alınması gereken bir şey, yoksa HDP ile tabii ki birlikte olunabilir. HDP ile ilgili aslında duyarlılıkları dikkate alarak, benim tercihim şuydu Fehmi Bey, yani bir genel çağrı yapılmalı diye düşünüyordum ben, ittifak partileri bir araya geldikten sonra bir genel çağrı yapmalılar. Bu çağrı metninde, her türlü duyarlılık ta dikkate alınmalı, bu arada İyi Parti'nin ve Demokrat Parti'nin, HDP ile ilgili duyarlılıklarını da dikkate alan bir çağrı metni hazırlanmalı diye düşünüyordum. Şimdi Anayasa'nın ilk 4 maddesi, aslında bizi biz yapan temel değerlerin tanımlandığı maddeler. Eğer ona uyuluyorsa, eğer ona evet deniliyorsa, ona evet diyen bütün siyasi partilerin de bu birlik içinde, bana göre yer alması gerekir.

Politik Adam -İlk 4 maddeye Deva'nın bile itirazı var bunu duyuyoruz da, çok az vakit kaldı, Eski Büyükşehir Belediye Başkanı'sınız. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, halef selef sayılmazsınız ama yıllarca Melih Gökçek, Murat Karayalçın'ın borçlarını ödüyorum dedi. Arayıp sordunuz mu Mansur Yavaş'a, benim borçlar bitti mi falan gibi.

Murat Karayalçın -Melih Gökçek'in, Karayalçın'ın borcu dediği şeyler aslında Ankara Belediyesi'nin gelirleridir Fehmi Bey, onu söyleyeyim. Yani 2,5 milyar dolarlık bir proje paketi uyguladım. Bu Ankara tarihinin, en büyük yatırım paketidir. Bu 2,5 milyar doların içinde, metro var, Ankaray var, otobüs alımı var, doğalgaz var, Büyük Ankara Kanal Projesi var, vesaire vesaire. 2,5 milyar dolardı, herhalde şimdiye kadar Ankara Belediyesi'nin bu 2,5 milyar dolarlık yatırımdan elde ettiği gelir kalemi, herhalde 32,5 milyar dolar olmuştur.

PARTİ GENEL BAŞKANI ADAYSA, ŞİMDİ PARTİ PRATİĞİ ÖYLEDİR, KARŞISINA ADAY ÇIKMAZ

Politik Adam -Tabi, aşmıştır da, mesela Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş'ın performansını iyi görüyor mu?

Murat Karayalçın -Çok büyük bir çaba içindeler, çok büyük bir çalışma içindeler, iyi niyetle çalışıyorlar, çok dürüst bir yaklaşım sergiliyorlar, engelleri var, sorunları var,

Politik Adam -Belediye mesleği büyük bir engel de, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, kamuoyu anketlerinde çıkıyor, bu Cumhuriyet Halk Partisi'ni bölmeye yönelik, bilinçli bir operasyon olarak mı görüyorsunuz?

Murat Karayalçın -Öyle değil ama bununla ilgili Meral Hanım'ın, Sayın Akşener'in bir değerlendirmesi vardı, onu hatırlatayım, evet Sayın Akşener bu iki arkadaşımızla ilgili sık sık anketlerde bildiğimiz sonuçların çıkmasını birazda sonuç itibariyle bunlardan biri seçilirse, ötekisini isteyenlerin tepki vermelerine neden olacak bir kurgu gibi yorumlamıştı, yanlış hatırlamıyorsam. Her iki arkadaşımızda kamuoyunun önündeler.

KİMİN GÜCÜ VARSA, ÖN SEÇİMDEN, YANİ KULİSTEN DEĞİL, FISILTIDAN DEĞİL ÖN SEÇİMDEN ÇIKAR.

Politik Adam - Bu Kılıçdaroğlu'nun önünü kesmeye yönelik bir hamle olarak görüldü.

Murat Karayalçın -Yo, yani bilmiyorum, Kemal Kılıçdaroğlu'nun önünü kesmez çünkü Parti Genel Başkanı adaysa, şimdi parti pratiği öyledir Fehmi Bey, karşısına aday çıkmaz. Ama parti genel başkanı aday değilse, o zaman ön seçim yapılır, kimin gücü varsa, ön seçimden, yani kulisten değil, fısıltıdan değil ön seçimden çıkar.

Politik Adam – Çok teşekkür ederim.

Murat Karayalçın – Rica ederim.

Bakmadan Geçme