Prof. Dr. Anıl Çeçen 'Erdoğan Yeni Osmanlı Arayışında'
Prof. Dr. Anıl Çeçen yine gündemi belirleyecek açıklamalar imza attı. Genel Yayın Yönetmenimiz Fehmi Çalmuk'un sunduğu Politik Adam programında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ' Yeni Osmanlı arayışında olduğunu belirtti. Çeçen 'Türkiye Cumhuriyet'in böyle bir rolümü var?' sorusuna ' şu cevapları verdi: 'Devletler imparatorluk olursa dünya hâkimiyetinde etkin oluyorlar, ön planda oluyorlar, şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'nın öncülüğünde işte Türkiye'nin, Yeni Osmanlı arayışı ve bundan kaynaklanıyor. Politik Adam: Tayyip Bey'in var mı öyle bir amacı hocam? Anıl Çeçen: Öyle bir amaç değil de, Politik Adam: Devletin böyle bir rolü var mı, Türkiye Cumhuriyeti'nin? Anıl Çeçen: Var, olmak durumunda işte biliyorsunuz bu konudaki kitaplardan birisini de ben 2000 yılına girerken yazmıştım, B planını ortaya koymuştuk. Atatürk bu devleti kurucusu olarak, bu devletin geleceği ile ilgili olarak, kurduğu devleti güvenlik altına alabilmek için Balkan ülkelerini ki o zaman Hitler ve Mussolini var. Onlara karşı Balkan Paktı'na dönüştürmek istiyor. Röportajın 1. Bölümü
Politik Adam: Değerli izleyiciler BBN ekranlarında ben Fehmi Çalmuk, bir Politik Adam programında daha karşınızdayız. Değerli izleyiciler bugün gerçekten baş döndüren bir analizle karşınızdayız. Bayramda politika konuşulur mu, dış politika konuşulur mu, tam politikanın şiddetini azalttığı bir dönemde, bizim dışımızda dünyada neler olduğunu, hocaların hocası Prof. Dr. Anıl Çeçen hocamla konuşacağız. Bugün programda Anıl hocamı biraz yoracağız çünkü 3 bölüm ayırdık. Şimdi Rusya-Ukrayna savaşından başlayacağız, sonunda 15 Temmuz ile Türkiye'ye geleceğiz.. Değerli hocam hoş geldiniz.
Anıl Çeçen: Hoş bulduk efendim. Bu vesileyle sizin ve izleyicilerimizin bayramını kutlarım. Ve umarım bu akşam iyi bir program yaparız.
Politik Adam: Şimdi hocam şöyle, siz dünyayı çok yakından izliyorsunuz. Sadece teorik olarak değil, pratisyen olarak ta operasyonel olarak ta, ikincisi bir matematiksel dış politika hesabınız var. İzleyicilerimizden çok yoğun talep geliyor bununla ilgili. Şimdi değerli hocam dış politikanın z raporundan başlayalım. Bu sene Rusya durduk yere değil ama bir hesap dahilinde olduğu görülüyor, Ukrayna'ya savaş açtı ve savaş uzadıkça uzuyor, hocam orada savaş var, Ruslar, Ukraynalılar tatile gitmeye bile başladı. Bu savaş niye uzuyor hocam?
Anıl Çeçen: Bu savaş sadece Rusya'nın, sadece Ukrayna'nın savaşı değil. Soğuk savaş sonrası girilen küreselleşme sürecinin bitmesi üzerine ortaya çıkan tabloda bir yeniden yapılanma arayışıdır. Yani burada Rusya Amerika ile paslaşarak, Amerika Rusya ile paslaşarak, olayı Avrupa üzerinde ve bir yönde de giderek daha etkin bir şekilde dünya gündemine getirmeye çalışıyorlar. İşte bu noktada bu savaşın kısa olmayacağı, uzun olacağı, yeni bir dünya düzenine geçiş süreci içerisinde bu konuların giderek ön planda olacağı bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Zaten son birkaç aydır gelişmelerde, işte 4.ayını tamamladı Ukrayna çıkartması, önümüzdeki dönemde bunun devam edeceği ve bu arada da Amerika'nın 2 büyük hedefinin bu doğrultuda yönlendirilmeye çalışılacağını ve bu çerçevede de Amerika'nın Rusya ile paslaştığını, çünkü biliyorsunuz bakın,
HİÇBİR SOSYALİST ÜLKEDE AMERİKAN DÜŞMANLIĞI GÖRMEDİM.
Politik Adam: Tam da sorum oydu hocam, nasıl oluyor bu Amerika Rusya paslaşması?
Anıl Çeçen: Trump'ın seçilmesinde Putin'in ve Rus gizli servislerinin rolü ortaya çıkmadı mı, çıktı. Bütün devletler aslında kendilerini masum gösterirler ama birbirlerinin altını oyarlar. Birbirlerinin seçimlerine müdahale ederler, bizimde seçimlerimize bazen Avrupa'nın bazen Amerika'nın etkisi olduğunu görüyoruz.
Politik Adam: Bu karşılıklı rızayla olmadı mı Rusya'nın Amerika'ya müdahalesi?
Anıl Çeçen: Şimdi efendim ben eski sosyalist ülkelerde bulundum, çeşitli toplantılarda Türkiye'yi temsilen gördüm. Hiçbir sosyalist ülkede Amerikan düşmanlığı görmedim. Ve Habeşistan'da bir Afrika Birliği kongresine katıldığım zaman da şunu gördüm ki Rus elçiliği ve Amerikan elçiliği orada ortak çalışıyorlar, Afrika'nın geleceği için. Kime karşı, Avrupa ülkelerine karşı, işte bakın bugün gelmiş olduğumuz noktada Afrika'da çok ciddi bir kavga var. Eski sömürgeci Fransa'yla İngiltere devrede, işte şimdi yeni sömürgeci, Amerika ve İsrail dayanışma içerisinde Afrika'ya giriyorlar ki Afrika konusu Türk medyasından kaçırılmakta olan bir konu. Gelecekte Yeni Dünya Düzeni arayışı süreci devam ettiği noktada nasıl Amerika ile Rusya paslaşarak bazı konuları gündeme getiriyorlarsa aynı şekilde Amerika ile Rusya'nın paslaşarak, Afrika'da da, Asya'da da, Avrasya bölgesinde de bu tür konuları gündeme getirdiklerini açıkça görüyoruz.
Politik Adam: Yani bu geçtiğimiz kurban bayramında, yardım kuruluşlarından aldığım bilgiler doğrultusunda söylüyorum. Türkiye dışında Afrika halklarına yani Müslüman, Gayrimüslim ayrımına bakılmaksızın kurban eti dağıtan tek ülke ve İslam ülkesi de Türkiye. Türkiye'nin de inanılmaz bir Afrika açılımı var.
Anıl Çeçen: Bunu bir program yapalım, bu konuda çeşitli araştırmalar yayınladım, şunu söyleyeyim, Yeni Dünya Düzen' i kuruluşunda, güç dengelerindeki dengesizlik durumlarının giderilmesinde, Latin Amerika gibi, Afrika gibi geride kalmış olan ülkelerin ve bölgelerin yavaş yavaş bu dengelerin içerisine doğru çekilmeye çalışıldığını görüyoruz.
Politik Adam: Yeraltı kaynakları bakımından mı, genç insan nüfus bakımından mı?
Anıl Çeçen: Şimdi yeraltı kaynakları çok önemli ama Afrika deyince benim gözümde bir kavram var orada, kölelik. Genç insanlar olarak değil, köleler olarak bakın, Afrikalı zencilerin yıllarca Amerika'ya gemilerle doldurulup götürüldüğünü ve orada köle olarak kullanıldıklarını biliyoruz ki bugün bu boşluğun doldurulmasında artık Amerika Afrikalı köleleri almıyor ama gördüğüm kadarıyla yeni bir arayış çerçevesi içerisinde göçmenler Avrupa'ya gelmeye başladılar farkındaysanız yani değişen bir şey yok. Eskiden devam eden bu süreç, bugün daha farklı boyutlarda, yerler değişerek, konumlar değişerek yine aynı şekilde sürdürülüyor.
DÜNYANIN YENİDEN DİZAYNI HER YERDEN BAŞLAYACAK.
Politik Adam: Şimdi hocam, Rusya-Ukrayna savaşı ve siz perde arkasında dar alan demeyelim, geniş bir alanda Amerika ve Rusya'nın paslaşmasını dile getiriyorsunuz. Bu paslaşma bir çay, kahve sohbetinden öte yeni bir dünyayı dizayn etme operasyonu için, peki sizin öngörünüz nedir hocam, bu dünyanın yeniden dizaynı nereden başlayacak?
Anıl Çeçen: Şimdi dünyanın yeniden dizaynı her yerden başlayacak. Çünkü biliyorsunuz top yuvarlaktır, neresi başı neresi sonu bilemezsiniz. Şimdi dünya da yuvarlaktır, neresi başı neresi sonu bilemezsiniz. Ama üzerindeki karalara göre bakarsanız, merkezi bölgenin bu bölge olduğu görülüyor ve bizde bunun tam ortasında yaşıyoruz. Şimdi dünyanın ucu deseniz ya da en altı deseniz ya da en üstü deseniz, yani bu soruların cevabını bulmak mümkün değil.
SAYIN CUMHURBAŞKANI'NIN ÖNCÜLÜĞÜNDE İŞTE TÜRKİYE'NİN, YENİ OSMANLI ARAYIŞI VE BUNDAN KAYNAKLANIYOR.
Politik Adam: Ama kelebek etkisi yapacak stratejik bir yer olmalı ki,
Anıl Çeçen: E tabi, şimdi bakın mesela bir söz vardır, kelebek etkisinin tanımlaması, ‘Avustralya'da bir kelebek kanatlarını bir defa fazla çırparsa, Kanada'da yağmur yağar' derler. Şimdi Kanada dünyanın öbür ucu, Avustralya öbür ucu, bir kelebeğin bir defalık kanadını çırpmasının yarattığı etki işte buna bir anlamda çok açık bir şekilde baktığınızda, tablo ortaya çıkıyor. Yani burada çok açık bir şekilde, küresel bir yapılanmanın, birbirini etkileyen bir süreç içerisinde, bu kürenin bütün bölgelerine yayıldığını ve etki yarattığını görüyoruz. Ki bu çerçevede bakarsak bu genel bir değerlendirme ama özele girdiğimiz zaman özelde de merkez bakışımızda dünyanın en büyük gücü Amerika ama jeopolitik merkezde değil, jeopolitik merkezde biz varız. Dünyanın bizden önceki devletlerine bakıyoruz işte gerek Selçuklu İmparatorluğu gerek Osmanlı İmparatorluğu gerek Bizans gerek Roma İmparatorluğu, bu çerçeveden baktığımızda bu coğrafyada merkezi devletler var. Bu devletler imparatorluk olursa dünya hâkimiyetinde etkin oluyorlar, ön planda oluyorlar, şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'nın öncülüğünde işte Türkiye'nin, Yeni Osmanlı arayışı ve bundan kaynaklanıyor.
Politik Adam: Tayyip Bey'in var mı öyle bir amacı hocam?
Anıl Çeçen: Öyle bir amaç değil de,
ŞİMDİ BUGÜN OSMANLI'NIN KADERİ OLAN BU DAĞILMA SÜRECİ RUSYA İÇİN GEÇERLİ MİDİR, AMERİKA İÇİN GEÇERLİ MİDİR HATA İNGİLTERE İÇİN ÇÜNKÜ İNGİLTERE İÇİN ÇOK NET OLARAK,
Politik Adam: Devletin böyle bir rolü var mı, Türkiye Cumhuriyeti'nin?
Anıl Çeçen: Var, olmak durumunda işte biliyorsunuz bu konudaki kitaplardan birisini de ben 2000 yılına girerken yazmıştım, B planını ortaya koymuştuk. Atatürk bu devleti kurucusu olarak, bu devletin geleceği ile ilgili olarak, kurduğu devleti güvenlik altına alabilmek için Balkan ülkelerini ki o zaman Hitler ve Mussolini var. Onlara karşı Balkan Paktı'na dönüştürmek istiyor ve imzalıyor. Balkan Paktı ve sözleşmeleri imzalanıyor Balkan ülkeleriyle, öbür tarafta da işte biliyorsunuz esas Osmanlı'nın ağırlıklı olduğu Orta Doğu'da, Türk-İran yakınlaşmasıyla bir Sadabat Paktı gündeme geliyor. Bakın bugün Sayın Cumhurbaşkanı bildiğim kadarıyla İran'da, hem bu bölge hem İslam coğrafyası konuşulacak hem de Putin orada geldiği zaman kendiliğinden Rusya meselesi, Ukrayna meselesi ele alınıp tartışılacak. İşte bakın burada dünyanın merkezinde, İslam dünyasının iki büyük devletiyle, Rusya gibi 2.büyük devletin Amerika'ya karşı denge unsuru olan, devrede olduklarını dünyanın bugünkü sorunlarını birlikte çözmek için hareket ettiklerini görüyoruz. Ama bu arada da işte Türkiye ile İran arasında Şiilik, Sünnilik ayrımını kışkırtanlar ön plana çıkıyorlar. Ya da Rusya ile Türkiye arasında ki biliyorsunuz Osmanlı'nın son 300 yılında, Osmanlı ve Rusya sürekli savaşmak zorunda kaldılar ve o savaşların devamlılığı nedeniyle de Osmanlı 300 yıllık bir süreç içerisinde giderek gerilemiş ve sonunda dağılmıştır. Şimdi bugün Osmanlı'nın kaderi olan bu dağılma süreci Rusya için geçerli midir, Amerika için geçerli midir hata İngiltere için çünkü İngiltere için çok net olarak,
Politik Adam: Almanya için,
Anıl Çeçen: Almanya için de tabi, o zaman dünya tarihine baktığımız zaman devlet bilimi açısından, yeni devletler değişen koşullarda varlıklarını koruyarak büyümeye devam ederlerse uzun ömürlü oluyorlar. Ama en uzun ömürlü devlete bakarsanız, 800, 900 ya da 1000 senelik bir süreçte devletler devam edebiliyorlar. Ama bunu yapamayan devletlere baktığınızda, yeni ortaya çıkan devletlerin ya da büyüyen devletlerin diğer devletlerin alanlarına müdahale ettiklerini ve güçler arası çekişmede de onların ağırlığı giderek ön plana geldiği aşamada, o devletlerin de küçülmeye doğru yöneldiklerini görüyoruz. Demek ki şimdi burada var olan devletler baktığımız zaman ben üçlü bir tasnifle bakarım. Küçük devletler, orta boy devletler ve büyük devletler olmak üzere.
Politik Adam: Türkiye bu 3lü tasnifte nerede yer alıyor hocam?
Anıl Çeçen: Türkiye bu tasnifte öyle hassas bir noktada ki, orta boy devletler arasında çünkü bizden çok büyük devletler var. Bugün Brezilya, Hindistan, Kanada, Kazakistan, Avustralya yani koca koca devletler bunlar ve birkaç milyon km.
Politik Adam: Ekonomileri bakımından, kişi başına düşen milli hasılat bakımından, hani sadece coğrafyanın stratejisi yetmiyor.
Anıl Çeçen: Yetmiyor, hem coğrafya olacak hem nüfus olacak hem ekonomik güç olacak hem teknolojik gelişmede bir seviyeye geleceksiniz. İşte bakın dünyada ülkeleri ayırıyorlar, G7, G8'e giren ülkeler büyük ülkeler, küçük ülkeler olmak üzere, şimdi bu çerçevedeki gelişmeler birbirini çok hızlı bir şekilde izlediği içindir ki o noktada bugünkü dünya devletlerini yönetenler, geçmişten gelen dersleri değerlendirerek, geçmişte yaşanan olaylardan çıkarılan dersleri değerlendirerek bugünün sorunlarına çözüm bulmak ya da gelecekte yeni bir dünya düzeninin kuruluşu sırasında daha adil, daha eşitlikçi, daha dengeli bir yeni yapılanmanın arayışını gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Politik Adam: O zaman hocam arzu buyurursanız Amerika'dan başlayalım. ABD yönetimi Biden, oğluyla başı dertte, oğlunun cep telefonu şifresi kırıldığı için gayrimeşru bütün ilişkileri ortaya çıktı. Ama çok ciddi olarak Biden'ın muhakeme kabiliyetini kaybettiğine ilişkin yorumlar yapılıyor. Bugün İsrail'de, yarın da İsrail'de olacak, ertesi gün Suudi Arabistan'da veliaht prens Selman ile görüşecek, hiç görüşmem dediği Selman'ın ayağına gidiyor Biden. Şimdi ABD yönetimi, Biden ve Harris, şimdi Amerika medyası veya Amerika'daki var olan güç ikisini de pasiflikle suçluyor, niye pasif kaldınız diyor. Bir umut mu besleniyordu Biden veya Harris' den, ne yapacaklardı da pasif kaldılar hocam?
Anıl Çeçen: Şimdi, Trump çok aktif, saldırgan ve ortalığı karıştıran bir başkandı. Ve o yönüyle Amerika'ya bazı konularda faydalı katkıları oldu. Ama daha sonra iş uluslararası alanda yeni bir düzen arayışının öne çıkması noktasında, Amerika istikrardan yana hareket etti ve sonunda Trump ikinci defa seçilemedi ve Biden geldi. Biden'ın özelliği biliyorsunuz, 40 senedir politikada ve senatör olarak mecliste ve senatoda çeşitli görevler yapmış ve o doğrultuda da dünya politikasında da etkin olmuş. İşte en son Obama'nın yardımcısı olarak ta başkan yardımcılığı çerçevesinde çok etkin çalışmalar yapmış, bir anlamda o Amerikan devletinin hafızası yani bir bilgi birikimine sahip.
2. BİR DÖNEM SÖZ KONUSU DEĞİL BİDEN İÇİN, BİDEN GÖREVİNİ YAPMIŞTIR
Politik Adam: Bizde resmi hizmete mahsustur diye bir deyim var ya Amerika'nın resmi hizmetine mahsus.
Anıl Çeçen: Evet, öyle bir konumu var. Şimdi bu ona bir anlamda vazgeçilmezlik durumu kazandırmıştır. Biden sahip olduğu 40 yıllık birikimi değerlendirerek, Trump' a karşı olan tepkiler olmasından yararlanarak aday olmuştur ve 80 yaşına gelmesine rağmen seçilmiştir. Yani bir yaş faktörü söz konusudur ve bu da dikkat ederseniz son aylarda Biden'ın katıldığı toplantılarda yaptığı bazı gaflar, yanlışlar ya da kendisi için yazılan açıklama sözlerine nutkun esas metniymiş gibi ele alıp incelemesi, Biden'ın gerçekten bu ağır tempolu Amerikan başkanlık sistemine ayak uyduramadığını ve maalesef birçok hata yaptığını görüyoruz. Ama buna rağmen Biden yine de her türlü olumsuz koşula rağmen iki yıllık süresini tamamlayarak bugüne gelmiştir. Biden tek dönemlik bir başkan olarak düşünülmüş, o nedenle 2. bir dönem söz konusu değil Biden için, Biden görevini yapmıştır, 40 yıllık emeğinin karşılığı olarak ta Amerika'nın en yüksek mevkisinde başkanlık görevini bir dönem kazanmıştır ama daha sonraki dönemde artık Biden yerine,
AMERİKA, İNGİLİZLERİN GİTTİĞİ BU YOLDAN GİDEREK, HİNDİSTAN VE AMERİKA ARASINDA BİR YAKINLIK OLUŞTURARAK BÖYLECE DOĞU BLOKU ŞEKLİNDE ÇİN-HİNT İTTİFAKINI ÖNLEME NOKTASINDA, HARRİS'İ BAŞKAN YARDIMCILIĞINA GETİRMİŞLERDİR.
Politik Adam: Bir başkan rolü olmayacak mı Biden'ın?
Anıl Çeçen: Biden ile Harris arasındaki Amerikan hükümetinin devamlılığı çerçevesinde ele alınmış ve doğrultuda Biden' ı tamamlayacak hatta Biden görevdeyken hastalanabileceği, hastalanırsa yerine biliyorsunuz başkan yardımcıları geçiyorlar. O nedenle bir savcı kimliğine sahip olan Harris hem de Hint kökenli aileden gelen kişi olarak Amerika Başkanlık seçimlerinde Başkan yardımcılığına getirilmiştir. Şimdi burada Biden' a tamamlayıcı bir adım atarak bu doğrultuda yeni bir başkan yardımcısını gündeme getirirken, Amerikan devleti burada dünya dengelerini dikkate almış ve burada Amerika'nın özellikle bir 3.dünya savaşı karşısında bir Çin-Hint ittifakının, bir doğu ittifakının etkili olmasını önlemek üzere Hindistan'ı Amerikan politikasında doğuya itmek ya da Çin'e yönlendirmek değil eşli İngilizlerin uyguladığı bir politika çerçevesinde, İngilizler biliyorsunuz Hindistan'ı sömürge olarak değerlendirmişlerdir. Şimdi de Amerika, İngilizlerin gittiği bu yoldan giderek, Hindistan ve Amerika arasında bir yakınlık oluşturarak böylece doğu bloku şeklinde Çin-Hint ittifakını önleme noktasında, Harris'i Başkan Yardımcılığına getirmişlerdir.
Politik Adam: Yani bir görev değişimi olabilir mi?
Anıl Çeçen: Olabilir, böyle bir ihtimal düşünülmüştür ki bu hafta içinde gerçekleşen İngiliz Başbakanı'nın istifasında da böyle bir durum olduğu söyleniyor. Gazetelere bakın çok açık söyleniyor.
Politik Adam: Yani şimdi şöyle bir iş var, İngiltere'nin gerçekten stratejik olarak dış politikada insanları şaşırtan hamleleri var. AB'den çıkıyor, şimdi Başbakan'ı herkes bizim oğlan muamelesi yapıyor, geçmişte atalarının Çankırılı olmasından dolayı,
Anıl Çeçen: Sekizde bir Çankırılıyım demiş,
İNGİLTERE HİÇ OYUNDAN ÇIKMADI Kİ !
Politik Adam: İstifa etti, istifanın evdeki partilerle, muhafazakâr partilerden istifalarla ilgili olduğunu zannetmiyorum. Ben üst başlık olarak şöyle diyorum, hocam kabul buyurur musunuz, bilmem ne dersiniz, İngiltere yeniden oyuna mı giriyor?
Anıl Çeçen: İngiltere hiç çıkmadı ki,
Politik Adam: Ama hani Amerika öncülüğünde arka perdede İngiltere hep Amerika var diyor.
AMERİKAN DEVLETİ DİYE BİR DEVLET VAR AMA MİLLET YOK. ŞİMDİ MİLLETİN OLMADIĞI YERDE DEVLETLERİN DAHA FARKLI KONUMLARI VARDIR, MİLLETİN OLDUĞU YERLERDE DEVLETLER BİR ANLAMDA MİLLİ ÇIKARLAR DOĞRULTUSUNDA, MİLLİ DEĞERLERE DAYANARAK DAHA GÜÇLÜ BİR MERKEZİ ÖRGÜTLENMEYE GİDEBİLİRLER.
Anıl Çeçen: O imajı veriyorlar, Amerika'yı kullanmak için, şimdi bakın ben Amerika'da 5 kez bulundum, çeşitli toplantılara katıldım ve şunu gördüm. Amerikan Devleti diye bir devlet var ama millet yok. Şimdi milletin olmadığı yerde devletlerin daha farklı konumları vardır, milletin olduğu yerlerde devletler bir anlamda milli çıkarlar doğrultusunda, milli değerlere dayanarak daha güçlü bir merkezi örgütlenmeye gidebilirler. Şimdi İngiltere'de de aslında millet yok, biliyorsunuz İngiliz dediğiniz kimdir, Anglosakson diyoruz. Kimmiş Anglo dediklerimiz, Anglelar Fransa'dan geliyor, Saksonlar Almanya'dan geliyorlar adalara, Almanya'dan ve Fransa'dan gelip Fransa'da birleşenlerle birlikte, İngiltere ile bir yakınlık gündeme geliyor ve bugünkü İngiltere'nin ortaya çıkışında, Almanya ve Fransa'dan gelen Anglelarla, Saksonların karışımı bir halk var. Ama bu halk millet değil, bu halk İngiliz İmparatorluğunun vatandaşı ve bu çerçevede bakıldığı zaman İngilizlerle Fransızlar ve Almanlar arasında tarihten gelme bir akrabalık var.
Politik Adam: Var ama bir güç birliği bir beraber hareketle bir 3 olamadılar.
Anıl Çeçen: Olmuyor çünkü işin içine din giriyor, din girdiği noktada biliyorsunuz baya ciddi boyutta mezhep kavgası yaşamıştır Avrupa,
AMERİKA BUGÜN EVET BİR GÜÇ AMA BU İNGİLİZLERİN HAZIRLADIĞI YAPININ ÜZERİNE AMERİKA'NIN GELİP OTURMASIDIR. O ÇERÇEVEDE DE DEĞERLENDİRİLEBİLİR VE BUGÜN İNGİLTERE VE AMERİKA ARASINDA EVET ÇOK CİDDİ İHTİLAF KONULARI VAR
Politik Adam: İngiltere İrlanda kavgası,
Anıl Çeçen: Tabi, hala devam ediyor, bakın Kuzey İrlanda'dan vaz geçmediler. Amerika bugün evet bir güç ama bu İngilizlerin hazırladığı yapının üzerine Amerika'nın gelip oturmasıdır. O çerçevede de değerlendirilebilir ve bugün İngiltere ve Amerika arasında evet çok ciddi ihtilaf konuları var, anlaşamadıkları konular vardır ama çok ciddi boyutlarda da bir ittifak vardır. Yani kendi aralarında kavga ederler ama yine de dış dünyaya karşı, diğer bölgelere karşı, diğer ülkelere karşı kendi aralarındaki Anglosakson ittifakı sürdürürler.
Politik Adam: Zatıâliniz dedi ki hiç oyundan çıkmadı, şimdi Orta Doğu'da sömürge mantığı hani 15 Temmuz geliyor, 15 Temmuz'u konuşacağız, vatanın ne anlama geldiğini, İslam coğrafyasında, Türk dünyasında, Anadolu toprakları, Türkiye'den başka buna anlam yükleyen ve bu uğurda da canını feda eden başka bir milletin olmadığı kanısındayım. İngiltere İslam ülkelerini öyle sömürdü ki Orta Doğu merkezli yani Afrika'da da var, Kuzey Amerika'da da var sömürgeleri. Şimdi buraları savaştan sonra çekip giderek, tası tarağı toplayarak, Amerika'yı emanetçi mi koydu? Yoksa el altından yine İngiltere vardı da?
Anıl Çeçen: Şimdi şunu söyleyeyim, ben İngiltere'nin girdiği yerden çıkmadığı kanaatindeyim. İngilizler bakın 60 tane, İngiliz İmparatorluğu dağıldıktan sonra yani BM kurulup, eski sömürgeler devlet olarak BM'ye üye yapıldıktan sonra 60 tane yeni devlet çıkmış. Bunların hepsi İngiliz İmparatorluğunun eski sömürgeleri, çıkmış ama öbür tarafta da Amerika var, öbür tarafta bugünkü büyük devletler var ki bunlardan bir tanesi Hindistan, Hindistan da bir İngiliz sömürgesi. Pakistan aynı şekilde, dünyanın çeşitli kıtalarındaki ülkelere baktığınız zaman hepsinin arkasında ya İngiltere'nin ya Fransa'nın ya Portekiz'in ya İspanya'nın, bunlarda Batı Avrupa ülkeleri oldukları için denizlere açılmışlardır. Denizlere açılanlar dünyayı fethetmiştir. Almanya gibi, İtalya gibi içeride kalıp, denizlere batıdan açılamayanlar ise maalesef bu sömürgecilik savaşında geri kaldıkları içindir ki o arayı kapatmak üzere harekete geçtiklerinde dünya, 2. Dünya Savaşına giden sürecin içinde kendini bulmuştur.
Politik Adam: Ama Almanya'nın da istihbaratı çok güçlü, elma kurdu İngilizlere taş çıkaran bir yapısı var.
Anıl Çeçen: Ama Almanya'yı yıktıktan sonra işte o istihbaratın kurucusu olan Gehlen'i Amerika'ya götürüyorlar biliyorsunuz. Gehlen istihbaratın babasıdır ve Alman istihbaratını o kurmuştur, Nazilerin üstünlüğü oradan gelmektedir. Ama bakın son aşamada Almanya biterken çok önemli kişileri Amerikalılar gelip özel uçaklarla ki bunlardan birisi de atom alimi Wernher von Braun'dur. Von Braun Hitler'e hizmet ederken daha sonra Amerika'ya götürülüyor. Gehlen yine aynı şekilde Alman istihbaratını dünyanın önde gelen örgütü haline getiren kişi olarak daha sonra Amerika, özellikle CIA örgütlenmesinde Gehlen 'in rolü çok büyük.
Politik Adam: Şimdi hocam, Boris Johnson istifa etti, yerine geçecek aday, muhafazakâr parti adayları 12'den 8'e indi. Bu arada Amerika'da Kasım'da bir senato seçimi var, Cumhuriyetçiler ağırlıkta, yeniden Biden yönetimine yönelik bir tehdit oluşturuyor. Şimdi Johnson yerine gelecek isim, İngiltere hiç oyundan çıkmamışsa, Japonya ve Hindistan yakınlaşmasında gireceğiz İngiltere'nin bu hedefine, o zaman İngiltere buna uygun bir başbakan adayı mı belirleyecek?
AMERİKAN BAŞKAN YARDIMCISI BİR KADININ HİNT ASILLI OLARAK SEÇİLMESİNE BİR DEVLET AKLI OLDUĞUNU ORTAYA KOYARKEN YİNE AYNI ŞEKİLDE AMERİKA'DAN ÖNCE DÜNYAYI ELE GEÇİRMİŞ, DÜNYA DÜZENİNİ KURMUŞ OLAN İNGİLTERE'NİN DE BENZERİ BİR ŞEKİLDE HAREKET ETME AŞAMASINA GELDİĞİNİ GÖRÜYORUZ
Anıl Çeçen: Şimdi tabi yorumlar bu doğrultuda yapılıyor, bakın bugün dışişleri bakanı resmen müracaat etmiş, Muhafazakâr Parti genel başkanlığına aday olduğunu söylemiş. Bu arada 8-10 kişinin daha ismi geçiyor ki bunların içinde yanılmıyorsam ikisinin kökeni Hindistan. Bakın bir Amerika ile Hindistan ilişkisini konuşurken, Amerikan başkan yardımcısı bir kadının Hint asıllı olarak seçilmesine bir devlet aklı olduğunu ortaya koyarken yine aynı şekilde Amerika'dan önce dünyayı ele geçirmiş, dünya düzenini kurmuş olan İngiltere'nin de benzeri bir şekilde hareket etme aşamasına geldiğini görüyoruz. Nitekim bunun en açık örneklerinden bir tanesi Londra Belediyesi Başkanının bir Pakistan asıllı politikacı olmasıdır. Çünkü biliyorsunuz ki Hindistan da, Pakistan da, eski İngiliz sömürgeleri olarak, bugün İngiltere'ye gitseniz İngiliz nüfusundan daha fazla Pakistanlı ve Hindistanlı görürsünüz. Gerçekten İngiltere'nin bu iki ülkeyle, bir Müslüman diğeri değil, çok yakın ilişkiler içerisinde olduğunu ve geleceğe yönelik dünya düzeninde de bunlardan yararlandığını görüyoruz ama İngiltere'nin esas dayanak noktası aradığı ülkelerden birisi de Türkiye Cumhuriyeti.
Politik Adam: Şimdi buna geleceğiz hocam
Anıl Çeçen: Gelelim çünkü önümüzdeki günlerde siyasal gündem buna göre belirlenecek, bunu konuşmamız lazım.
KÜRESELLEŞMENİN ANA NOKTASI, TEK BİR SÜPER GÜCE DAYALI OLMAKTA, HERKES AMERİKA'DAN BUNU BEKLEDİ AMA AMERİKA MAALESEF BUNU YAPAMADI, OLMADI. AMERİKA KENDİ ÜSTÜNLÜĞÜNÜ BÜTÜN DÜNYAYA KABUL ETTİREMEDİ ÇÜNKÜ AMERİKA'YI BİR YÖNÜYLE YAHUDİLER, İSRAİL ORTA DOĞU'YA ÇEKTİLER.
Politik Adam: Harris bir şey yapamadı, beceremedi, aksiyon alamadı da İngiltere alternatif başkan adayını Hint kökenli biri olarak öngörüyor?
Anıl Çeçen: Ben şunu görüyorum, bakın Amerika'daki toplantılarda 90'lı yıllarda gördüğüm şuydu, Amerikan Devleti'nin içerisinde çok ciddi bir kavga var. Demin söyledim, Amerikan Devleti vardır ve büyük bir devlettir ama Amerikan milleti yoktur. Millet olmadığı içindir ki Amerika hala bir göçmen ülkesidir, bugün nüfusu 350 milyona gelmiştir. 350 milyon kişiye sen kim diye sorun, ikinci kimliklerini söylerler. Sadece Amerikalıyım demiyor, İspanyol Amerikalıyım, Arap Amerikalıyım diyerek çift kimlikliği gündeme getiriyorlar. İşte bu çerçevede Amerika, göçmen ülkesi olarak varlığını sürdürebiliyor. Ama bu aşamada da çok etkin bir lobi olarak, Yahudi lobilerinin Amerika'da örgütlendiğini görüyoruz. İşte Amerika'da devletin içerisindeki Yahudi lobileri siyasetin, basının ve medyanın içerisindeki Yahudi lobilerinin çok açık bir şekilde, Anglosakson dediğimiz İngiliz lobileriyle White Anglo-Sakson Protestan dedikleri WASP lobisiyle, Amerika'nın yönlendirilmesiyle etkin bir mücadele içerisinde olduklarını görüyoruz. Bakın Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra küreselleşme aşamasına girildi. Küreselleşmenin ana noktası, tek bir süper güce dayalı olmakta, herkes Amerika'dan bunu bekledi ama Amerika maalesef bunu yapamadı, olmadı. Amerika kendi üstünlüğünü bütün dünyaya kabul ettiremedi çünkü Amerika'yı bir yönüyle Yahudiler, İsrail Orta Doğu'ya çektiler. Bakın Amerikan politikacıları ya da Amerika'daki başkanlar sürekli olarak gelip İsrail'i ziyaret ediyorlar. Öbür tarafta da buna karşı çıkan, bunu kabul etmeyen Amerika'nın kurucusu olan WASP'lar yani Anglo-Saksonlarla çok açık bir şekilde, İngiltere ile paslaşarak, Amerika'yla ortaklık arayışı içerisinde olduklarını,
Politik Adam: Şimdi bu paylaşım içinde bir Japonya fotoğrafı var. Japonya Eski Başbakanı Abe, gündüz gözüyle öldürüldü. Ama ben Japonya'yı bir rövanşa hazırlanıyor gibi görüyorum. Acaba neyin rövanşına hazırlanıyorlar hocam?
Anıl Çeçen: Sizin söylediğiniz çerçevede Japonya'nın intikam arayışı içinde olduğu yorumu doğru. Atom denen yerde Japonya'nın ismi vardır dünyada, nereye giderseniz gidin çünkü ilk atom bombalarını Amerika, sarı ırkın temsilcisi olan Japonya'ya atmıştır. Halbuki 2. Dünya Savaşı'nın esas suçlusu Almanya olmasına rağmen, Almanya beyaz ırktan olduğu için Amerikalılar beyaz ırkı bombalamamışlar, ya zencileri köle olarak kullanıyorlar ya da sarı ırkı bir anlamda tehdit olarak görüp bombalıyorlar. İşte Japonya'ya karşı bu hareketi Amerikalıların sürdürmesinin sebebi, geleceğe dönük dünya üstünlüğü planında, 2 sarı ırk ilkesi, biri Çin, evet Çin bugün 1,5 milyarlık bir nüfusa sahip, evet Japonya'nın da 300 milyona yakın bir nüfusu var. Ama tabi nereden bakarsanız bakın Çin'in ve Hindistan'ın nüfus üstünlükleri tartışılamaz. Japonya geçmişten gelen bir yapıda bu nüfusa sahipti ve bu nüfusuyla büyük bir güç olarak bugüne geldi. Şimdi bu sadece 20.yy'ın koşullarında Japonya'yı ele almakla doğru değerlendirme yapmak mümkün değil, bunun geçmişi var. Evet, Amerikalılar kendi devletlerini kurup, 1770'li yıllarda Amerika Birleşik Devletlerinin kuruluşu tamamlanıyor ve ondan sonra Amerikalılar gemilere doluyorlar, aynen İngilizler gibi dünyayı dolaşmaya başlıyorlar. Amerikalıların bu dünyayı dolaşmaya başlamaları 1800'lü yılların başlarında oluyor ve 1826 yılında Osmanlı'ya geliyorlar. Daha sonrada 1850'li yılların başlarında Japonya'ya geliyorlar ve Japonya biliyorsunuz geleneksel yapısını koruyarak Amerikanlaştığı içindir ki bugün dünyada olumlu bir örnek olarak gösterilir. Bu çerçevede Japonların Amerikalılarla, 19.yy'ın 2. yarısından itibaren yakınlık tesis ettiğini görüyoruz.
ALMANYA'DA HEM JAPONYA'DA ANAYASA YAPIMI ÖNLENMİŞTİR. 1.DÜNYA SAVAŞI'NDA BU ÜLKELER BATIYA KARŞI SAVAŞIRKEN, SAVAŞI KAYBETTİKLERİ İÇİN AMERİKA BUNLARI ASKERİ İŞGAL ALTINA SOKMUŞ, BUGÜN HEM JAPONYA'DA HEM ALMANYA'DA ASKERİ ÜSTÜNLÜK TEMSİLCİSİ OLARAK ASKERİ BİRLİKLERİ VARDIR AMERİKA'NIN
Politik Adam: Zihinsel ve kültürel anlamda da mı söylüyorsunuz bunu?
Anıl Çeçen: E tabi, şimdi bakın yani Japonya uzun süre, hem Almanya'da hem Japonya'da Anayasa yapımı önlenmiştir. 1.Dünya Savaşı'nda bu ülkeler batıya karşı savaşırken, savaşı kaybettikleri için Amerika bunları askeri işgal altına sokmuş, bugün hem Japonya'da hem Almanya'da askeri üstünlük temsilcisi olarak askeri birlikleri vardır Amerika'nın ve bugünkü Japon Anayasasını ve Alman Anayasasını da, eski Amerikan Genelkurmay Başkanlarından Montgomery isimli bir askerin hazırladığını bilmek durumundayız. Çünkü gerçekten Japonya ve Almanya'ya, 2. Dünya Savaşı'nın faturası bu şekilde ödetilmiştir ama Amerika ve Japonya arasındaki ilişki, 1800'lü yılların başlarından itibaren başlayarak bugünlere gelirken, Rusya'ya yönelik bir projede Amerikalılar hazırlamışlar ve Rusya'yı yıkmak üzere Rus askerlerini, Rus ordusunu bir anlamda zor durumda bırakmak için hareket etmişler. Daha sonra da Amerika destekli Japon orduları Rusya'nın içlerine kadar ama arkadan giriyor, önden değil. Çünkü biliyorsunuz, önden Rusya'ya girdiğiniz zaman yani Karadeniz'den, Akdeniz'den, buralardan Rusya'ya girmek mümkün değildir. General çamur diyorlar yani kış, general kış diyorlar, buna izin vermiyor. Ve nitekim biliyorsunuz, meşhur Fransız imparatoru Napolyon Bonapart bu yüzden bir kış seferinden sonra geri dönmek zorunda kalıyor ve geri dönerken de diyor ki ‘dünya gelecekte tek bir devlet haline gelirse o zaman İstanbul dünyanın merkezi olacak' diyor yani yine Rusya karşıtlığını gündeme getiriyor ama bunu başaramıyor, daha sonra bu sefer Almanlar 2. Dünya Savaşı sırasında dünya hakimiyetine soyunduklarında, bir Avrasya imparatorluğuna yöneldiklerinde Hitler geliyor, Türkiye'ye girmiyor. Hitler Moskova'ya gitmiyor.