Yunus Emre Enstitüsü'nden Ne İstiyorlar

Yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelen Yunus Emre Enstitüsü'ne yönelik iftira kampanyasına isyan eden genel yayın yönetmenimiz Fehmi Çalmuk iddiaların odağında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın olduğunu öne sürdü. İşte o yazı:

Yunus Emre Enstitüsü Üzerinden Kirli Hesaplar

Bir süredir sevgili arkadaşlarımla benim ismim, Yunus Emre Enstitüsü'nün bir görevlendirme tasarrufu ile konuşulur olmuş. Tahareti bile el lemin dolarıyla yapmaya alışmış; gelen parayı 'Hell-i min Allah'tan' kazanmak yerine, devletin parasına çökmekle, iş adamının ensesinden boza pişirip siyasi ve bürokratik baskıyla kazanmanın yoluna girenler, açıktan değil; yav şakşakçılar gibi konuşur olmuşlar. Bilindik bir şarkı nakaratı ötürük olmuş ağız gibi söyledikleri hep aynı…

Bizi, 3 bin dolara köşe yazan yazarlarla karıştırmışlar anlaşılan.

Düne kadar Beşar Esad'ın propagandasını yapanlar, 'Reis Esad ile barışmalı' diyenler bugün ehl-i sünnet müdavimi, müdafi olmuşlar.

Amacım, majestelerinin adamlarının ikram masalarında İslamcılık satanların süfli yaklaşımlarına cevap vermek için değil. Ahmet Yesevî'nin ışığıyla Türkçeyi, İslam'ın arı mesajını anlatmaya vesile kılmış, Yunus Emre gibi bir 'zikrullah fedaîsi'nin ismini taşıyan Enstitü ile çıkar ilişkisi olanların 'alayına' eyvallahım olmadığını belirtmek için yazıyorum.

Devlete ve millete ve başımın tacı, sultanımın derghına eğri odun taşımamaya gayret eden, çileyle yoğrulan bir kişi olarak söylüyor ve yazıyorum ki; Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'a operasyon çekmek, yolsuzluk batağından Yunus Emre Enstitüsü'nü kurtarmaya çalışan Prof. Dr. Abdurrahman Aliy'i bypass yapmak istiyorsanız, boşuna uğraşmayın. Devletin sabrını zorlamayın.

Zaten siciliniz kabarık. Gözümün nuru ehl-i sünnet müdafaasına da hiç mi ama hiç girmeyin. Şayet sizin 15 Temmuz öncesinde FETÖ ile Baasçılar ile, Vahhabiler ile, Şia ile can ciğer kuzu sarması olduğunuzu çok iyi bilirim.

Cennetmekn hocam derdi ya:
–Ben ne yaptıysam Allah rızası için yaptım.
Yolu, yolumdur. Emri başımın üstünedir.

FETÖ'nün Türk Dünyası, başta olmak üzere Balkanlar ve İslam Dünyası'nda gücünü kırmak; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin davasına yeminli insanlar yetiştirmek için 2008 yılında kurulan Yunus Emre Enstitüsü'ne işin başında FETÖ'cüler ve onun iş birlikçileri yerleşivermişti. O gün bugündür takip ederim. Tam kıvama geldi, hızlanacak, ürün verecek; haramzadelerin hücumuna uğruyor. Batan geminin malları gibi talan ediliyor.

Devlet görevi' nedir bilir misiniz? Aday gösterilir, aday olunur. Öneriye veya başvuru ekine referans yazılır. 'Onun adamı, bunun adamı' söylenir durur. Kararname yazılır, devlet birini atar. Göreve gelene kadar siyasi olabilirsiniz, atanınca devlet görevlisisiniz. Beğenirsin, beğenmezsin. Yeni biri atanana kadar devlet adına o görevi alan, o işi yürütür. Sözde ona düşmanlık etmek, Türkiye Cumhuriyeti'ne düşmanlık etmektir. Biz atanan insanın devlete hizmetine bakarız. Devletin li menfaatine bakarız. Bizim aldığımız terbiye budur.

Hadi öncekine, buradakine bel altı vurdunuz, yerinden ettiniz. Peki sizin adamınız geldi. Sizin adamınızı istemeyenler ne yapacak? Aynı terane aynı terane…

Bu devlete adanmış insan gerek. Dadanmış insandan, yöneticiden, siyasiden, gazeteciden, yazardan ne fayda gördük?

Ve hasılı üstadım; Türkiye'nin önünde yalnızca kavşaklar yok. Bir de bundan daha önemlisi; devlete, imknına, hizmetine sülük gibi yapışan yav şakşaçıklar var.

Rabbim, fitnelerinden ve zararlarından korusun.

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme