- Haberler
- Reel Politik
- Bahçeli: Teröriste terörist diyemeyen siyasetçi değildir
Bahçeli: Teröriste terörist diyemeyen siyasetçi değildir
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde 'MHP Siyaset ve Liderlik Okulu 17. Dönem Sertifika Töreni'ne katıldı. Bahçeli, 'Siyasetin de bir ahlakı, aklı muhakkak surette vardır ve olmalıdır. Bu durum bir tuzaktır, derin bir uçurumdur, dibinde ne olduğu bilinmeyen karanlık bir kuyudur. Bu tip siyasi anlayışlar yozlaşmakla kalmamışlar, yanlışa gömülmüşlerdir' dedi. Bahçeli, Kılıçdaroğlu'na Selahattin Demirtaş ile ilgili yaptığı açıklama nedeniyle tepki gösterdi ve 'CHP Genel Başkanı, Allah için bize söylesin bu açıklamayı yapmak insanlık mıdır, şerefli bir tavır mıdır? Bir teröriste adaletsizlik yapıldığını söylemesi hukuk ilkeleriyle nasıl tarif edilecektir' ifadelerini kullandı.
İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar...
Siyaset yalnızca teorik kalıp ve şablon kavramlarla açıklanamaz. Siyaset yalnızca donmuş ve katılaşmış kaidelerle anlaşılamaz. Siyaset, dinamik bir süreçtir. Hayat mı siyaseti değiştirir yoksa siyaset mi hayatı değişime uğratır? Siyaset, hayatın olağan ve olağanüstü akışı sırasında yığınak yığınak biriken karmaşık sorunların insanları sürüklediği karmaşık sorunlardan kurtarma fiilidir. Ne siyasetsiz bir hayat ne de hayatsız bir siyaset mümkündür. Hayat bedense, siyaset bu bedende dolaşan kandır. Meselenin can alıcı noktası ve siyasetin devreye girdiği aşama da buradadır. Siyaset ve hayatı birbirinden ayırmak mümkün değildir.
Siyaset bir tek uyanık mütefekkirleri çeken bir alan olarak görülemeyecektir. İlkel bir insanın dahi adını koyamadığı bir siyaseti veya siyaset dürtüsü vardır ve bilinmektedir. Siyasetin kaynağı hayat ve insandır. Büyük düşünür ve edebiyatçımız Ahmet Hamdi Tanpınar'ın dediği gibi bazı kapıların arkasında durduğumuz içindir. Nerede durduğumuzu, açılmasını beklediğimiz kapıların neresinde duracağımızı bize gösteren siyasettir.
"BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİR"
Ahlakı ve maneviyatı olmayan hiçbir şey sürdürülebilir değildir. Siyasetin de bir ahlakı, aklı muhakkak surette vardır ve olmalıdır. Bu durum bir tuzaktır, derin bir uçurumdur, dibinde ne olduğu bilinmeyen karanlık bir kuyudur. Bu tip siyasi anlayışlar yozlaşmakla kalmamışlar, yanlışa gömülmüşlerdir. İnsan bozuldu mu bunun çaresi yoktur, hamdolsun hiçbir insanımız bozuk değildir. Bir Türk dünyaya bedeldir.
Duruşu yanlış olanın siyaseti doğru olamaz. Mantık süzgecinden geçmemiş, samimiyet sınavını verememiş, vatanseverlik barajından geçememiş bir siyaset biçimi gerçek bir siyaset değildir, insanımıza hiçbir hayrı olmayacaktır. Dikkat edilmesi, uyanık olunması gereken mühim tehlike de budur. Basiret hayatı ve siyaseti doğru okumaktır.
"GÜCÜNÜ KÜRESEL MİHRAKLAR ALDIĞINI ZANNEDEN SİYASETÇİLER ZİLLETİN DİBİNİ BOYLAMIŞTIR"
Basiret ile bekanın sınır hatları pek çok yerde birbiriyle çakışmaktadır. Basiretsiz siyasetçinin zillette gelecek hayali kurması akıl tutulması ve ahlaki tükeniştir. Siyasi devşirmelerin kafa ve vicdan hürriyetleri de maalesef askıya alınmıştır. İnsanda hürriyet olmazsa, şahsiyet tenavül etmeyecektir. Şahsiyet yoksa şuur da yoktur. Şuursuz bir siyaset çamurluktur, çirkinliktir. Kendi kendini yiyip bitiren neyse odur ve aynısıdır. İnanç sahibi insanlar geride bıraktıkları eserlerle hatırlanıp hürmetle yad edilirler. Müptezellerin ve ihanetle ağız birliği yapanların milletimizin geleceğinde söz ve yetki sahibi olması düşünülemez. İnandığı gibi yaşamayanlar bir süre sonra yaşadıkları gibi inanmaya başlayacaktır. Bu durum ağır bir sakatlıktır. Gücünü küresel mihraklar aldığını zanneden böylesi bir sömürüye istekli olan siyasetçiler zilletin dibini boylamıştır. Bunlar kamyon farını görüp olduğu yere çakılan tavşan gibidir.
Bizim irademizin kaynağı Türk milleti, himaye edenimizin ise Allah'tır. Dışımız alemle içimiz de Allah'la beraberdir. Yürüyoruz geleceğe, yükseliyoruz gün geçtikçe, bıraktık gölgeleri arkamızda... Gölge oyununun oyuncuları bizim siyasetimizi anlayamaz. Siyasetin özü iradedir. Biz siyasetin geleceğini düşünüyorken aynı anda geleceğin siyaset yapma şartlarını bugünden araştırmak, analiz etmek mecburiyetindeyiz. Biz saman alevi değiliz, biz sabah açıp akşam solanlardan değiliz.
Haset, hırs, kötü niyet siyaseti kire bulayan beşeri defolardır. Hırsına yenik düşenlerin ortak özelliği egolarının azgınlaşmasıdır. Egoizm bir hastalıktır, dahası psikolojik bir hasardır. Bu hastalığa yakalananlar yüksek bir hedefle bağlanamaz. Kalbi temiz olmayanın siyaseti kirlidir. Türkiye'nin talihsizliği bu kirliliğe maruz kalmasıdır. Ne yapalım kaderimiz böyle deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Dirayetimiz, inancımız, gurur duyduğumuz Türk milletinin var oluşuna hizmettir. Siyaset özelde insana, genelde millete fedakarca hizmetin demokratik vasıtasıdır. İnsandan anlayan, insanlığın içinde insanı bulup çıkarmak için siyaset bir yoldur.
KILIÇDAROĞLU'NA DEMİRTAŞ TEPKİSİ
Siyaset, suç ve suçlunun sığınma kampı sayılamaz. Teröriste destek veren, terörün izinden giden, masum insanlarımızı saldıran ve kurşun atanlarla can ciğer kuzu sarması olan kim varsa siyasetin değil, adaletin ve hukukun konusudur. Bölücü terör örgütüyle arasına duvar öremeyenler siyasetçi olmadığı gibi bu vatanın gerçek evlatları da olamaz. CHP Genel Başkanı, Allah için bize söylesin; bu açıklamayı yapmak insanlık mıdır, şerefli bir tavır mıdır? Bir teröriste adaletsizlik yapıldığını söylemesi hukuk ilkeleriyle nasıl tarif edilecektir. Tehdit ve tehlike bu kadar yakındır. Bazı siyasetçilerin beyni kendi kendini çoktan öğütmüş, vicdan ölümleri de gerçekleştirmiştir. Bunları uyarıyorum; kontrol edilemeyen her şey insan için tehlikedir.
Türk milletinin kutlu iradesinden bihaber olanların narkozlu demokrasi nakaratları demogojisinin namesidir ve her şey gün gibi ortadadır. Bunlar siyasetinde ahlak, dürüstlük, gelecek yoktur. Türk milletinin gücünü görecekler, küresel tertipler boşa çıkacak, bölücü terör örgütünün kafası ezilecek, bir kere yükselmiş bayrak asla inmeyecek. Denize düşenin yağmurdan korkusu olmaz. Fikir demek hayat demektir, siyaset demektir, duruş demektir.
"BİZİM HAREKETİMİZ BİR GÖNÜL HAREKETİDİR"
Bir dava insanı asla vazgeçmez, asla geri durmaz, asla hadiseleri pasif bir şekilde takip edemez. Biliniz ki kaybettiğinizde değil, vazgeçtiğinizde yenilirsiniz. Yenileceğinden korkan daima yenilecektir. Çok işte çırak olacağına bir işin uzmanı olmalısınız. İnanmak, basamakların çıkamadığı yere kanatlarınızla tırmanmaktır. Bizim muhtemel arzumuz gönüller yapmak, gönülleri kazanmaktır. Bizim hareketimiz bir gönül hareketidir.
Kafası karışık olanların kararları da karmakarışıktır. Milliyetçi olmak önce hissetmekle mümkün olacaktır. 3 günlük siyasi ömürlerine bakmaksızın milliyetçi ülkücü hareketle boy ölçüşmek kimsenin harcı olamaz. Ulu bir çınar ağacının yanında bir kabak filizi boy gösterir. Kabak çınar ağacına sarılarak yükselmeye başlar. Hızla büyür ve neredeyse çınar ağacıyla aynı seviyeye ulaşır. Çınar, 50 yılda geldim, bunun üzerine kabak gülerek ben neredeyse 2 ayda seninle aynı boya geldim diyerek çınarı küçümser. Sonbahar geldiğinde yapraklarını dökmeye başlar ve telaşla çınara sorar: Ne oluyor bana söyler misiniz? Çınar der: Ölüyorsun. Kabak neden diye sorar, çınar der ki benim 50 yılda geldiğim yere 2 ayda gelmeye çalıştın da onun için...
"MİÇOTAKİS'İN ADALARA GELMESİ ALENİ BİR TAHRİKTİR"
Etrafımız fitne kuşatması altındadır. Miçotakis'in Bodrum açıklarındaki adalara gelmesi aleni bir tahriktir. Müttefik zannettiğimiz ülkeler bölücü terör örgütüyle iç içedir, sarmaş dolaştır. Bu vatan, bundan 1000 yıl önce gerçek sahibini bulmuştur. Bu milletin adı Türk milletidir. Türk milletinin yüksek bir siyaseti ve stratejisi vardır. Bizim siyasetimizin yönünü tarihimiz ve coğrafyamız belirlemiştir. Plan yapanların bu vatanı elimizden almak için projeler hazırlayanların önce bizim bedenlerimizi çiğnemekten başka seçenekleri yoktur. Okuyunuz, araştırınız, meraklarınızın peşinden gidiniz, zamanın gerisinden gidiniz, sevdanız millet olsun, kendinizi yetiştirme arayışından kopmayınız.