- Haberler
- Politik Kadın
- Emine-Recep Erdoğan Çiftini Evlendiren Efsane Kadın
Emine-Recep Erdoğan Çiftini Evlendiren Efsane Kadın
Genel Yönetmenimiz Fehmi Çalmuk, vefat eden yazar Şule Yüksel Şenler ile ilgili çok ilginç bir yazı kaleme aldı.-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın MSP İstanbul Gençlik Başkanı iken Emine Gülbahar (Erdoğan) ile arasını yapan, evlendiren Yazar, Şule Yüksel Şenler vefat yıldönümü....Rabbim Rahmet eylesin. Bu nedenle Erdoğan ailesine başta sevenlerine tekrar baş sağlığı dilerim.
Vefat haberini duyar duymaz arşivimizi şöyle bir karıştırdım. Şule Yüksel Şenler’in kapanma hikayesi tam bir ibretlik hikaye .Merak Edilen Kızlar kitabımda bu dönemi şu şekilde ele alıyorum: İslamcılar, 1970’li yıllarla birlikte siyasetten bürokrasiye, iş dünyasından kültürel hayata kadar geniş bir yelpazede var olma mücadelesi vermeye başladılar. Cumhuriyet elitlerinin yok saydığı İslamcıları artık köylü/taşra kültüründen kentleşmeye doğru yöneldiler. Bu dönemin pratiğini yapanlar. İslami cemaatlerin etkisi altındaki İmam Hatip Okulları ve İlahiyat Fakültesi mezunlarıydı.
AP Gençlik Kollarındaydı
Gün geçtikçe artan yayınlar, siyasetin perçinlediği örgütlenme biçimleri ve ister istemez (Milli Görüş geleneği de) aile yapılarını etkiledi. Bu dönemde İslami cemaatlere girenler, siyasal İslam öğretisi içinde olanlar kendileriyle birlikte ailelerini de değiştirmek istediler. Bu dönemi yaşayanların sonradan ailesi tarafından gelen telkinlerle kapandığı veya evlendikten sonra başını örttüğü görülür. Bu dönemi iyi anlamak bakımından en iyi örnek Şule Yüksel Şenler’in örtünme hikayesidir. Tek parti iktidarı döneminde büyüyen Şenler, ailesi tarafından batılı bir kimlikle eğitildi. Müzik eğitiminden katıldığı balolara kadar modern hayatın içindeydi. Ailesinden dolayı o dönem CHP saflarında değil, AP saflarındaydı. Adalet Partisi’nin İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı’nda bulundu. 13 yaşında iken Yelpaze Dergisinde hikayeleri yayınlanan Şule Yüksel Şenler, Yeşilçam’da “Birleşen Yollar” adıyla filmi çekilen “Huzur Sokağı” adlı eseriyle, Türk kamuoyu tarafından tanındı. Şule Yüksel’in örtünme hikayesi, o dönemi tanıtma bakımından oldukça önemlidir:
Baloya Gitti Diye Kendisine Tokat Atan Ağbisine “Gerici “ Diye Bağırdı
“Ağabeyim Risale-i Nur derslerine gidiyordu. Annemi namaza başlatmak ve başını örttürmek için çok gayret sarfetti; başaramadı. Bu defa, bana yalvarmaya başladı. Ben ona ‘Daha hayatımın baharındayım. Modern bir genç kızım. Sen ağabeyciğim nasıl düşünebilirsin beni Ayşe’ler, Fatma’lar gibi başörtülü’ diye direniyordum. Bir ara örtünmeye karar verdim. Yaşım 15. Annem itiraz etti. Çünkü ben kapalıyken, onun açık gezmesi ayıp olurmuş. Bana, ‘Babanın bütün arkadaşları yüksek mühendis, mimar hanımları, modern, açık saçık, ben böyle yetiştim, böyle alıştım, yapamam’ diyordu. Bir gün ağabeyim hasta oldu, ölümle pençeleşiyordu. Bana Risale-i Nur toplantılarına gitmem için ısrar etti. Toplantıdaki o atmosfer bana çok tesir etti. Böylece Nur derslerine başladım. Önceleri açık gidip geliyordum. Bu arada Risale-i Nur dersleri de vermeye başladım. Oradan çıkıp partiye, derneğe gidiyordum. Sonra da baloya. Ruhi bir keşmekeş, bir arayış içindeydim. Dinimi tam olarak yaşayamıyordum. Bir yılbaşı gecesi Bakırköy’de Adalet Partisi’nin yılbaşı balosu vardı. Beni aşağı kata çağırdılar, baktım karşımda ağabeyim. Bizim yılbaşımızı nasıl geçirdiğimizi merak etmiş oraya kadar gelmiş. Elinin tersiyle bana şiddetli bir tokat attı. Bırakıp giderken arkasından ‘Gerici, yobaz’ diye bağırdım.
Risele-i Nur Derslerinden Sonra Kapandı
Ama bu benim son balom oldu. Risale derslerine devam ettim. Yavaş yavaş örtünmeye başladım. Yıl 1963-64-65... Tam örtü şuuru gene yoktu. Benden önce annem örtündü. Adalet Partisi Bakırköy İlçe Kadın Kolu Başkanı annem, önce şapkalıydı sonra örtündü. Ben, örtünmeye karar verdiğim gün içimde büyük bir mücadele yaşadım. Aynaya baktım... Sanki aynadaki aksim bana sesleniyordu: ‘Ne kadar çirkin oldun’ Sonra düşündüm: ‘Ben güzellik için mi mücadele ediyorum, yoksa imanım için mi?’ 1965’te örtündüm.”
Nermine Erbakan Onun Örtünmesi Şeklini Tamamladı
Siyasal İslami sürecin gelişimini tetikleyen isim ise Necmettin Erbakan’dır. TOB Genel Sekreteri iken ’İslam ve Kadın’ konferansları da veren Necmettin Erbakan’ın, 1970’de şekillendirdiği İslami Hareketin ilk meyvesi Milli Nizam Partisidir. Partinin kadın örgütlenmesini yaparken “Peki ya kadınların kılık kıyafeti ne olacak?” sorusu cevap beklemektedir. Bu soruya bir prototip ile cevap vermek gereklidir. Prototip Nermin Erbakan olacaktır. Şule Yüksel Şenler’in başörtme şekline güneş gözlükleri ve trenc kot ilave edilir. Bu suretle pardesü geleneği de başlar. Bu kıyafet Milli Görüş hareketini diğer İslami gruplardan ve İslam dünyasından ayıracak bir özellik sergiliyordu.
Erdoğan’a Çarşaflı Gelin Adayı Buldu
Erdoğan ailesinin oluşmasında da türban/çarşaf tartışması başrolü oynadı. Emine Erdoğan’ın yeni kapandığı süreçte sohbetlerine gittiği Şule Yüksel Şenler, Tayyip Erdoğan’ın annesinin onu çarşaflı bir kadınla evlendirmek istediğini anlatır. Erdoğan ise “annesini kırmama” düşüncesindedir. Ancak sorun çarşaflı eşin durumudur. Erdoğan “Ben çarşafı çıkarttıramam” demektedir. Şenler ise Erdoğan’a çarşaflı bir eşden dolayı karşılaşacağı sorunları anlatmaktadır. “O kız da bizim dernektendi. Hoş bir Karadeniz kızıydı. Ama normal başörtüsünden çarşafa dönmüştü. Ben Tayyip’e dedim ki: “Bak Tayyip, annenler çok muhteremdir. Ama artık sen, hayatının düzenine karar verecek yaştasın. Anneni ikna edebilirsin. Çok faal bir insansın. istikbalin çok parlak görünüyor. Yarın başlardan biri olacaksın; ben böyle hissediyorum. Hürmetim sonsuzdur çarşaflı hanımlara ama senin yanında çarşaflı bir hanım olmaz. Hangi zamanda yaşıyoruz. Müslümanların da ona göre hazırlanması lâzım. Sen öyle bir konuma gelirsen, annenin sana tavsiye ettiği kız çok iyi bir eş, çocuklarına da iyi anne olur; iyi bir aile ortamı sağlar. Ama bu yeterli değil. Bir dava insanı, hele bir yere gelmiş bir insan, evine gidince, sadece yemeğini yesin, istirahatini temin etsin gibi şeylerle tatmin olmaz.
Tenzile Hanım Zor İkna Oldu
Eşi, aynı zamanda onun arkadaşı olmalıdır. Her şeyi paylaşmalıdır. Her yere onunla gidebilmelidir. Toplum içine çıkarabilmelidir. Bu İslâmî hayatta da olabilir, diğer hayatta da olabilir. Çarşafla sen hiçbir yere varamazsın. Çarşafı çıkarttırmak da ayrı bir vebal ve günah.” Tayyip Bey, “Zaten ben de çarşafı çıkarttıramam” karşılığını verdi. “Sen anneni ikna et, anneni gücendirmeden, hep yalvararak, öperek durumunu anlat. Bak sadece sevgimle değil, konumumla da bu kızla evlenemem de ve ısrarcı ol” tavsiyesinde bulundum. Anne ikna olmadı. Çok üzüldü Emine de, Tayyip de. Bende, Emine ile nişanlılık resimleri var, Tayyip Bey’i tanıyamazsınız. O yakışıklı delikanlı, hortlak gibi olmuştu. Annesini iknaya uğraşırken çok kilo kaybetti
Başörtülü Kızlar Şenler’in Prototip Kabul Etmedi
Siyasal İslam hareketinin baş aktörlerinden Necmettin Erbakan’ın 1970’lerdeki partileşme hareketiyle birlikte tabanına eşi Nermin Erbakan’ı prototip yapmaya çalıştığını belirtmiştik. Ankete katılan öğrencilere “kimi örnek seçtiklerini” sorduk. Verdikleri cevaplarla politik kaygılarının olduğunu gösteren katılımcıların %66 oranıyla sıraladığımız isimlerin hiç birini kendilerine örnek seçmediklerini belirterek “hiçbiri” cevabını vermeleri bizi şaşırtan bir sonuç oldu. Ocak 2005 ayı içinde 103 kişi üzerinde gerçekleştirilmiştir.Onun efsane olduğu dönemde yaşamamalarına karşın Şule Yüksel Şenler’i %8.7 oranında örnek seçenler, aynı oranda Hayrünnisa Gül’ü de seçtiler. Türkiye’nin ilk türbanlı milletvekili Merve Kavakçı ise %6.8 oranında destek aldı. Emine Erdoğan’ı kendilerine örnek seçenlerin oranı %1,9 iken Nermin Erbakan’da bu oran %1’e iniyor. Peki neden bu isimleri seçtiklerine gelince, bu soruya (53) katılım oranı da oldukça düşük. %28.9... “Her şartta beni temsil edebilmesi” %14.6, çok sosyal olması %7.8...Diğer seçeneklerin her biri “çok şık giyinmesi, örtünme şekli, politik duruşu” %1.9 oranında seçildi.
Müjde Ar’a “mücahide” Sloganları Attırdı
Büyük Doğu’nun Atlıları kitabımızda ünlü yönetmen Mesut Uçakan’ın bir hatırasında Şule Yüksel Şenler’in sinema yıldızı Müjde Ar’a Lanet filminin galasında “Mücahide Müjde” diyerek slogan attırdığı biliniyor. Mesut Uçakan’ın ikinci sinema çalışması baş rolünü Müjde Ar’ın oynadığı “Lanet” filmidir. Filmin galasında kadın seyircilerin büyük ilgisini Müjde Ar çeker: “Lanet filminde zamanında İdealist Hanımlar Derneği Başkanı Şule Yüksel Şenler’di ve sağolsun çekimde bana çok yardımcı oldu. Gene Müjde Ar’la beraber çekim esnasında da yardımcı oldu. Film vizyona girmeden önce Şule Yüksel Hanım ‘bu filmin galasını yapalım’ dedi. Tepebaşında bir açık hava gazinosu vardı, üç bin kişilik. Açık hava gazinosuydu. Orada galasını hanımlar galasını yaptık ve manzara gerçekten görülmeye değerdi. O yıllarda 1978 yılı idi. O gazino silme tesettürlerle doldu. Yani 3000’e yakın tesettürlü hanım geldi. Bir de artık uyduruk bir 16’lık gösterisiyle gösteri yapmaya çalıştık o kadar heyecan vardı, coşku vardı. Tabi Müjde Hanım’ı çağırdık galaya. Önce ‘gelemem’ dedi ama sonra bizim yapımcı ikna etti, geldi. O günde herhalde bir düğüne falan gidiyordu çok dekolte kıyafetler vardı üzerinde. Mini etekler, japone kollar falan bilmem ne. Tabi sahneye çıktığı zaman bu 3000’e yakın hanım hep bir ağızdan ‘Mücahide Müjde, Mücahide Müjde’ diye bağırmaya başladı. Yani seslenemeye. Yani görülecek bir fotoğraftı. Sonra çıkarken Müjde Hanım’a dedim ‘görüyor musun seni nasıl görmek istediklerini seslendirdiler’ diye. O da ‘haklısın Mesutcum ama çok geç’ gibi bir cevap verdi bana. Ama orada böyle çok ilginç fotoğraflar oldu. Hele Lanet’te yaşadıklarım bambaşka bir şeylerdi. Öyle ki film çekimine girmiştim ama talebeydim. Cevizlibağ’daki Atatürk Yurdu’nda kalıyordum. O Cevizlibağ’ın taban üst geçitinden geçerken kaç defa dua etmişimdir ağlayarak ‘Yarabbi ne olur bu para 3 gün ancak yetecek, daha sonrasını devam edemeyeceğim, bir kaza ver de doğal olarak bu çekim kalsın.’ Kaçmak durumunda kalacağım ki kendime yediremiyorum tabi. Ama son anda duamız kabul oldu. Fırsat bulup gene işimizi devam ettirdik.”