Gelecek Partisi Geçim İçin Seçim Diyor

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Feramuz Üstün, ekonomiden, NATO zirvesine Ahmet Davutoğlu'nun Ak Parti'den ayrılma sürecinden erken seçim çağrılarına kadar bir konu başlığını genel yayın yönetmenimiz Fehmi Çalmuk'un sunduğu Politik Adam programında anlattı.

Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
Gelecek Partisi Geçim İçin Seçim Diyor

 

Politik Adam: BBN Türk’ün değerli izleyicileri Politik Adam programı devam ediyor. Konuğumuz, Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun partisi, Gelecek Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı Sayın Feramuz Üstün. Deneyimli bir siyasetçi, onunla Türk siyasetinin gündemini, Gelecek Partisi’nin ‘Geçim için Seçim’ kampanyasını konuşacağız. Hoş geldiniz Feramuz Bey.

Feramuz Üstün: Hoş bulduk.

NATO’NUN PATRONU DA, SAHİBİ DE ABD’DİR. EĞER O, YPG VE PYD’YE TERÖRİST DEMİYORSA, DİĞER NATO ÜYELERİNİN NE DEDİĞİNİ, AB ÜLKELERİNİN NE DEDİĞİNİ BİLİYORUZ.

Politik Adam: Feramuz Bey, Türkiye gündeminde bugün bir NATO zirvesi vardı. Sayın Cumhurbaşkanı, Amerika Devlet Başkanı Biden’la 1 saat 20 dakikalık çok kritik bir görüşme yaptı, NATO zirvesinde de, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya kabul edilmesine ilişkin bir ortak imza da yapıldı. Şimdi konuşmamızın başında bu NATO zirvesini yorumlamanızı istiyoruz.  Çünkü dış politikaya hakim bir partinin Genel Başkan yardımcısısınız, Ahmet Davutoğlu hoca ile muhakkak konuşmuşsunuzdur, onun perspektifinden bir NATO zirvesi

Feramuz Üstün: Zirve sonrası doğru dürüst konuşamadık ama şunu söyleyeyim, yani NATO zirvesi ile alakalı benim şahsi olarak görüşüm, yani partininkini açıklarız ama şahsi olarak düşündüğüm, partide aynı şeyi düşünüyordur ki ülkedeki bütün insanlarda aynı şeyi düşünüyordur. NATO’nun patronu ABD’dir. Finlandiya’nın, İsveç’in ne dediğinin çok ta fazla önemi yoktur. Nihayetinde PYD’yi, YPG’yi terör örgütü kabul etmeyip, binlerce tır silah veren ABD. Orada siz ne anlaşması yaparsanız, 3’lü, 4’lü, 5’li ne yaparsanız yapın, kime ne derseniz deyin, oradaki sözleşmede benim anladığım kadarıyla Finlandiya ve İsveç, NATO üyesi olduktan sonra bu anlaşma memorandum uygulanmaya geçecek. NATO üyesi olduktan sonra zaten artık sizin kontrolünüzden çıkmış oluyor. Yani işin başı ABD’dir, NATO’nun patronu da, sahibi de ABD’dir. Eğer o, YPG ve PYD’ye terörist demiyorsa, diğer NATO üyelerinin ne dediğini, AB ülkelerinin ne dediğini biliyoruz. Dolayısıyla oradaki anlaşma bana göre eğer devlet adına çıkar, koparılmış bir menfaat varsa tabii ki bizi mutlu eder ama yani biz bu ülkede yaşanan olayların, 91’de son çekiç güçle başlayıp 96’ya kadar devam eden, o bölgede neler yaptığını da herkes biliyordur. Dolayısıyla öyle çok anlam yüklemenin gereği yoktur. Çünkü bizim en büyük meselelerimizden birisi F35’di, herhangi bir gelişme olmadı. S400’lerle ilgili bir şey olmadı.

DAVUTOĞLU’NDAN SONRA ESAS POLİTİKA RAYINDAN ÇIKTI.

Politik Adam: Daha görüşmenin neticesinde ne çıktığını bilemiyoruz. F16 uçaklarıyla ilgili ama şöyle bir durum yok mu, evet NATO’nun patronu Amerika, o ne derse o oluyor ama bizimde Türkiye’de gelişen bir itiraz kültürümüz var. Artık Amerika bölgede ne diyorsa olmuyor çünkü bizim Ukrayna savaşında da Rusya’yla da, bölge ülkeleriyle de, İran’la da çok iti ticari ilişkilerimiz var. Demek ki bu NATO’nun patronuna karşı da bir şeyimiz var. Ahmet hocanın da Dışişleri Bakanı’yken de, Başbakan’ken de, NATO’ya karşı bir itiraz kültürü vardı.

Feramuz Üstün: Vardı tabi, o zaman başladı zaten, Ak Parti’de Sayın Cumhurbaşkanı’nın ümmetin lideri unvanını aldığı, Mazlumların Sesi unvanını aldığı dönemler o Ahmet Davutoğlu’nun etkin olduğu, aşağı yukarı komşularımızla hiçbir problemin yaşanmadığı 2010’lu yılları düşünürseniz, Ermenistan’la dahi maç yapacak hale geldiğimiz, 17 ülkeyle ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yaptığımız dönemlerdi. Yani Myanmar’daki Müslümanlarla da ilgilenen, Kosova’daki, Balkanlardaki Müslümanlarla da ilgilenen, Gazze’deki Müslümanlarla da ilgilenen, Afrika’daki mazlumlarla da ilgilenilen politikanın en etkin olduğu dönem, o dönemlerdi.

Politik Adam: O mirası mı sürdürüyor şimdi Ak Parti?

Feramuz Üstün: En etkin dönemi oydu, ondan sonra esas politika rayından çıktı. Ben şahsen şunu söyleyeyim. Çok açık, net, PYD, PKK terör örgütüyse, YPG terör örgütüyse ve bunlara binlerce tır silah verildiğini hepimiz biliyorsak, gizlemeden, açıktan ve aleni verildiğini, Sayın Cumhurbaşkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti biliyorsa ve elimizde bu kadar önemli bir koz varken, 2 ülkenin NATO’ya girmesi Türkiye Cumhuriyeti’nin elindeyken, onayına bağlıyken bu kadar basit anlaşma imzalanmasını da kabul edemem. Bence Biden’ın telefonuna dahi çıkılmayarak, Biden’ın Türkiye’ye gelerek, Türkiye’yi ikna edeceği gibi önemli bir meseleydi. Çünkü Amerika için önemliydi, Amerika bunu başarmak istiyordu.

DEVLET DELİKANLI OLMAZ, DEVLETİ YÖNETENLER DELİKANLI OLUR YOKSA DEVLET ÜLKESİNİ YÖNETEN İNSANLARIN MENFAATİNİ GÜDECEK ŞEKİLDE POZİSYONUNU DEĞİŞTİREBİLİR.

Politik Adam: Hani bence sorun bitmiş değil de, çünkü Finlandiya’nın Stalin döneminde İsveç’ten aldığı toprak var şu anda Rusya sınırında, İsveç bu anlamda NATO’ya komşu olabilmek için bu yapıda böyle bir statü var. Şimdi Finlandiya bu toprağı geri mi verecek, geri mi alacak, Rusya’yla ara denge çatışma duracak. Ama bugün bir davet yapıldı NATO’dan 2 ülkeye, resmi üyelik görüşmelerinin başlaması için. Şimdi bu kamuoyunda Türkiye’nin elinin güçlü şekilde olduğu için ama biz şöyle görelim, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız yapısına, terörle mücadele yapısına karşı Avrupa’da her alanda yapılan her olumlu gelişmenin Türkiye’nin menfaatine yapılmasının yanındayız.

Feramuz Üstün: Şöyle, keşke biz benim şahsi görüşümdür, genelde böyledir, devlet delikanlı olmaz, devleti yönetenler delikanlı olur yoksa devlet ülkesini yöneten insanların menfaatini güdecek şekilde pozisyonunu değiştirebilir.

Politik Adam: Devletler için nihai dostluklar ve düşmanlıklar yoktur.

Feramuz Üstün: Ülkesinin, milletinin, toplumunun, tebaasının mutluluğuna vesile olacak pozisyon değişikliği yapılabilir. Ama daha dün Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki, Yunanistan’da üs kuruyorlar ve bu üssü Rusya’ya karşı kurduklarını söylüyorlar, Rusya ile bu işin ne alakası var dedi. Eskiden değil, daha dün yaşanmış bir olay. Şimdi sen böyle dedikten sonra bugün her şey süt limanmış gibi Biden ile görüştükten sonra Biden’ın Türkiye’ye yönelik, Avrupa’daki birçok ülkenin hedefleri de, esas emelleri de ortada.

Politik Adam: Henüz değişmiş, bitirilmiş değil ama.

Feramuz Üstün: Şimdi burada memoranduma girdikten sonra Finlandiya ve İsveç girdikten sonra bu 3’lü memorandum uygulanmaya konulacak. Ondan sonra sözlerini tutuyorlar mı, tutmuyorlar mı bilemiyoruz. Tutmazlarsa ne yapacağız?

EĞER ÜLKE ADINA KAZANILMIŞ, BİZİM BİLMEDİĞİMİZ BİR KAZANÇ VARSA BUNDAN MUTLU OLURUZ.

Politik Adam: Tabi, orada Türkiye’nin yaptırımlarının ne olacağına ilişkin,

Feramuz Üstün: Türkiye’ye meydan okumuş bir terör örgütüne bu kadar ülke destek verirken, silah verirken ne yapıyorsunuz ki?

Politik Adam: Şimdi NATO’nun birçok ülkesi şu anda PKK ve teröre açıktan da destek veriyor.

Feramuz Üstün: NATO’nun sahibi ABD yapıyor ve biz bunu söylüyoruz sürekli dolayısıyla eğer ülke adına kazanılmış, bizim bilmediğimiz bir kazanç varsa bundan mutlu oluruz.

Politik Adam: İşte Sayın Cumhurbaşkanı’nın Biden sonrası konuşmasını dinleyeceğiz, kamuoyuyla paylaşacak, o zaman bu görüşmeden elde edilen kazanımları bütün kamuoyu olarak öğreneceğiz.

Feramuz Üstün: Biden çok mutlu olduğuna göre bizim olmamamız lazım, Biden’ın açıklamalarında Türkiye’nin gelmiş olduğu pozisyon nedeniyle çok mutlu olduğunu belirtiyor.

Politik Adam: Bütün görüşmelerden mutlu ayrıldığını ifade eder. Yediği golleri, attığı golleri söylemez, o bir siyasi gelenektir. Hani fotoğraftan, tokalaşmadan yüz okuyorlar ya vay yüzler gülüyordu, yüzler gülüyordu ama içeride neler oldu. Bunlar kamuoyuna karşı bir imajdır.

Feramuz Üstün:  Biz keyif alırız ama onlar işine bakarlar.

AK PARTİ’DE YAŞANANLAR, HERHANGİ BİR PARTİDE, HELE Kİ YOL ARKADAŞIM DEDİKLERİNİN YAPABİLECEĞİ FALAN BİR ŞEY DEĞİL. SİYASETTE ÇOK ENDER RASTLANAN BİR ŞEYDİ.

Politik Adam: Şimdi dış politikadan iç politikaya gelelim. Gelecek Partisi var, 2.yılınızı kutluyorsunuz. Maşallah Ahmet Davutoğlu hocayı her yerde görüyoruz. Alternatif bir medya örgütlenmesi de yapmış, her olay sonrası basın toplantısını canlı yayında sosyal medyadan da izliyoruz. Hatta geçen hafta İsmailağa Cemaatinin merhum şeyhinin cenaze töreninde aynı saftaydı. O duyarlılık Ahmet Davutoğlu hocada, Türk siyasetinin hocasında devam ediyor. Peki, biz gelelim Gelecek Partisi’ne, Gelecek Partisi’nin gündemi ne? Geçim için Seçim kampanyasına ileride geleceğim ama sizin şu andaki ilk gündeminiz nedir?

Feramuz Üstün: Fehmi Bey, bizim 2016’da partiden ayrıldığı zaman Sayın Başbakan, siyaseti bırakmak üzere ayrılmıştı. Ak Parti’de o dönemde yaşadıklarına bir milletvekili olarak şahit olduğum için söylüyorum. Ak Parti’de yaşananlar, herhangi bir partide, hele ki yol arkadaşım dediklerinin yapabileceği falan bir şey değil. Siyasette çok ender rastlanan bir şeydi. Yani % 49,5 oy almış,

BUGÜN SEDAT PEKER’İN DİLİNE DÜŞMÜŞ NE KADAR KİRLENMİŞ ADAM VARSA HEPSİNİN ONUN ÜZERİNE ÇULLANMASINDAN

Politik Adam: Bu konuyu çok konuşmak isterim Genel Başkan’la da, sizinle de,

Feramuz Üstün: Ben konuşurum, benim öyle bir şeyim yoktur, ben Ahmet Davutoğlu ile o dönemde tanıdım milletvekili olarak. Ülkede gelinmiş olan bataklığı, kirlenmişliği, partideki, ülkedeki kirlenmişliği arındırmak için yaptığı çalışmaya, verdiği mücadeleye ve bugün Sedat Peker’in diline düşmüş ne kadar kirlenmiş adam varsa hepsinin onun üzerine çullanmasından. Parti’de gücü yoktu, siyaseti de çok fazla naif yapan birisiydi.

Politik Adam: Demedi mi Ahmet hoca, ben nereden bulaştım bu siyasete.

Feramuz Üstün: Diyordu zaten, bu arkadaşların böyle olduğunu bilmiyordum, aslında bir de tarzı gereği öyle ağır konuşan bir insan da değildir. Ben hatta sonra dedim ki, efendim ayrılırken bari biraz sert konuşsaydınız. Ya ne diyeyim dedi, yol arkadaşıydık dedi, onların yol arkadaşı olmadığını söyledim. Onun tarzı da öyledir yani,

BAŞBAKAN OLDUKTAN 1-2 AY SONRA AHMET DAVUTOĞLU’NUN ARKASINDAN İŞLER ÇEVİRMEYE BAŞLANDI.

Politik Adam: Aradan yıllar geçmiş, eski defterleri yeniden açmak istemem ama siz her Ak Parti’yi eleştirdiğinizde, bu defterler açılıyor yani Davutoğlu’nun Başbakanlık dönemi, aradan geçen 6 yılda muhterem Genel Başkan, hazmetmek kelimesini kullanmayayım ama kabullenemiyor mu hala bu durumu?

Feramuz Üstün: Hayır, kabullenemiyor derken hayal kırıklığı yaşamış, arkadaşlarının bu kadar bozuk işler yapabileceğini, ta o zamandan da öyleydi, bu kadar bozuk işlere girebileceğine falan ihtimal vermemiş. Ya bunları çok abartmanın anlamı yok, bazen arkadaşlar anlatıyorlar. Başbakan olduktan 1-2 ay sonra Ahmet Davutoğlu’nun arkasından işler çevirmeye başlandı. İşte bu Pelikancılar denen yapılar vardır, gazetecilerden vardır, siyasetçilerden vardır. Özellikle İstanbul’dan gelmiş, Sayın Cumhurbaşkanı’nın belediye başkanlığı döneminde etrafında olan ve partide Sayın Cumhurbaşkanı yukarı çıkıyor, aşağıyı da hala o idare etsin kafasıyla hala her türlü şeyi karıştıranlar var. Onlardır bu memleketi bu hale getirenler yani, Gelecek Partisi’nin gündemi ne dediniz ya, aslında siyaset hiç yoktu Ahmet Davutoğlu için ama toplumu gezdiğimiz zaman, o zamanlar beraber geziyorduk. O zaman gittiğimiz yerlerde ‘aman hocam Cumhurbaşkanı’mıza yanlış yapmayalım, sizi seviyoruz diyen’ adamlar bir sene sonra 2017’de 2018’de başlamıştı bu iş böyle gitmiyor diye. Şimdi geçen gün Bülent Bey dedi ya ‘kral çıplak’ diye, biz ‘kral çıplak’ 2018’de, 2017’de demişiz, Sayın Başbakan demiş.

ÜNİVERSİTEYE, KENDİ ARKADAŞLARI TARAFINDAN BAĞIRTTIRA BAĞIRTTIRA EL KONDU, ÖĞRENCİLERİ KAPININ ÖNÜNE KOYDULAR…ÇÖKTÜLER…

Politik Adam: Ona günaydın mı demeniz lazım?

Feramuz Üstün: Günaydın da demek lazım, biraz geç kaldı, herkesin bir zamanı var bilemiyorum artık ama Sayın Başbakan gönül bağı olduğu üniversiteye, kendi arkadaşları tarafından bağırttıra bağırttıra el kondu, öğrencileri kapının önüne koydular.

Politik Adam: Çöküldü mü?

Feramuz Üstün: Üniversiteye çöküldü, vakıflarla ilgili bir sürü methiyeler dizdikten sonra, ne kadar önemli olduğunu anlattıktan sonra ilk defa bir vakıf kapatıldı. Gayrimüslim vakıflarının mallarını geri vermenin düşünüldüğü aşamalarda kendi insanlarının, rahmetli Erbakan Hoca’nın da kurmuş olduğu vakfa el konuldu. Bu kadar iş yaptıktan sonra bir de ihanet ettin lafı var. Ya ben şahsıma söylüyorum, Ahmet Bey’in de öyle olduğunu düşündüğüm için söylüyorum. Ya Allah’ın emirlerine ve millete ihanet etmedikten sonra hiçbir şahıs benim için kıymetli değildir. Yanlış yaptığı müddetçe, Sayın Cumhurbaşkanı nefsine uyup ta Berat’ı getirmeseydi ülkenin başına, insan damadını Hazine’nin başına getirip te sonra millete hesap sorar mı? Şu anki geldiğimiz noktanın vebali nedir?2016’daki birkaç tane nefsine hâkim olamayanın Ahmet Davutoğlu’na karşı giriştikleri operasyonların neticesidir. Hepsini düşünün, faiz %6 o günün şartlarında, enflasyon % 6, asgari ücrete % 30 zam yapmışsın, enflasyon %30. Şimdi %100-150’lik enflasyon karşısında %50’lik zam yapıyorsun, 6.ayda tamamını kaybettiğin için geriye almak zorunda kalıyorsun. Bu memleketin bu hale gelmesine keşke vesile olmasaydılar.

Politik Adam: Şimdi Ahmet Davutoğlu hocaya da ilişkin diyorlar ki, 7 Haziran seçimlerinde Tayyip Bey’in listesini budadı, %50 yaptı, o zaman başladı.

Feramuz Üstün: Ahmet Bey’in öyle bir şeyi hiç yapmadığını ben biliyorum. Ama şu var, Ahmet Bey’e kurumlarda daire başkanlığını dahi çok görenler şimdi bakanlıklarını hatta seçim kararını dahi, Doğu Perinçek’in talimatıyla, geminin başında rotayı başka birisine çizdiriyorlar. Kendi arkadaşlarına yaptıklarının neticesinde bu aşamaya geldi.

AHMET DAVUTOĞLU’NA BAŞBAKANLIĞI DÖNEMİNDE YAPILANLARI GÖRDÜĞÜM ZAMAN, DAVADAN, MİLLETE BİR HİZMET ARACI OLMAKTAN ÇIKILIP, BELLİ BİR KESİME, BELLİ BİR ZÜMREYE HİZMET EDEN BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜĞÜNÜ…

Politik Adam: Ahmet Davutoğlu’na bir hınç mı var Ak Partide?

Feramuz Üstün: Şu anda var mı bilemiyorum ama çok ta önemli değil yani. Ak Parti şu anda biz kurulduğu zaman, kuruluş aşamasından beri içinde olan birisi olarak söylüyorum. Üzülüyordum, çünkü Tayyip Bey, Sayın Cumhurbaşkanı o zaman diyordu ki, ‘partiyi biz kurmadık, millet kurdu, biz tabelasını astık’. Benim şahsi olarak gönül bağımın koptuğu olayın birincisi, Ahmet Davutoğlu’nun kongreyi teslim ettiği zaman, Bekir Bozdağ’ın Cumhurbaşkanı’nın mesajını okuturken bütün salonu ayağa kaldırıp, ‘bu parti Recep Tayyip Erdoğan’ın partisidir’, demesidir. Çünkü milletin partisi olmaktan çıkıp, şahsın partisine dönüşmesidir. 2. Asıl kopuş, Abdullah Öcalan’dan bir seçim için himmet bekleniyor olmasıydı. Osman Öcalan’ın televizyona çıkarılmasıydı. Esas kopuş, kırılma noktalarımız onlardır ama o süreçte görmüştük, Ahmet Davutoğlu’na başbakanlığı döneminde yapılanları gördüğüm zaman, davadan, millete bir hizmet aracı olmaktan çıkılıp, belli bir kesime, belli bir zümreye hizmet eden bir yapıya dönüştüğünü, çıkar için arkadaşların birbirini arkadan hançerledikleri bir yapıya dönüştüğünü gördük, şahit olduk. Bunu bilenlerde biliyor. Belli bir süre insanlar bunu anlamamış olsalar dahi, önceki gün Konya sokaklarındaydım, caddede, sokakta insanlar feryat ediyor, geldiğimiz noktada.

Politik Adam: Şimdi ekonomiye geleceğim de, bu konuyu kapatayım da, son sorum, ya Ahmet Davutoğlu beyefendinin, kendine ihanet ettiğini dediği yol arkadaşlarından bir şu an Meclis Başkanı, bir diğeri İçişleri Bakanı.

Feramuz Üstün: Tabi canım, Sayın Davutoğlu’nun o dönemlerdeki sistem gereği öyle bir derdi de yoktu zaten yani partide teşkilatlanma çabası gibi bir şey, birileri yapmışsa yapmıştır ama Ahmet Bey herkesi dava arkadaşı gördüğü için,

Politik Adam: Tayyip Bey’e ilişkin gayet nezaketli bir üslup yapıp sonra parti kurmasını bazıları hiç anlayamadı.

Feramuz Üstün: O aslında Ahmet Davutoğlu’nun edebini gösterir de, belki onların her birisine siyasi bir ahlak dersi, bir erdem dersi vermek çabasıydı ama anlamayana da çok ta fazla yapacak bir şey yok.

ŞU ANDA İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUMU, TOPLUMUN HERHANGİ BİR KESİMİNİN KALDIRMA KAPASİTESİ DE KALMADI.

Politik Adam: Şimdi, ekonomiye gelelim. Konya sokaklarında herkes feryat ediyor dediniz. ‘Türkiye ekonomide 70’li yıllara dönüyor’ dedi Ahmet Davutoğlu.

Feramuz Üstün: 70’li yıllara dönüyor tabii ki, şu son alınan kararlardan sonranın bir sonraki adımı Kambiyo kontrolüdür yani, kolay bir şey değil, sermaye kontrolüdür. Dediğim gibi şu anda içinde bulunduğumuz durumu, toplumun herhangi bir kesiminin kaldırma kapasitesi de kalmadı. Ne imalatçının ne üreticinin, ithalatçılar hariç ve rantçılar hariç. Ki son 6 aylık dönemde en fazla Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve Ak Parti’nin Nas diyerek faize karşı çıktığı dönemde bankaların karı % 730’lara varmış. Böyle bir atmosferde ortalama geliri 6-7 bin lira civarında olan ücretlilerin, emekliyi sayalım 2500 liradan başlıyor, asgari ücretliyi sayalım.

Politik Adam: İşte yarın asgari ücrete % 40 oranında bir zam geliyor.

Feramuz Üstün: Normal memurlarımızın ücretlerini saydığımız zaman, bir de bu ülkede ücretlilerin toplamının ortalamasının %80’inin aldığı maaş, açlık sınırı civarındadır yani 6-7 bin lira civarındadır. Bir ailede 4 kişi asgari ücretle çalışırsa anca yoksul olabilir. Yoksulluk sınırı 20 bin lirayı geçti. Şimdi asgari ücrete % 40 zam yapılıyor diyorsunuz, % 40 zam yapılıyor olması, ekonominin gelmiş olduğu noktadır. Petrol fiyatları, dünyada da kriz var deniliyor, pandemi deniliyor. Doğru dünyada da oldu, dünyada % 50 arttı, bizde % 250 arttı. % 200’ü bu yönetim şeklinden kaynaklanmış bir şeydir.

BÜTÜN HAMLELER, VATANDAŞIN VEYA TÜRKİYE’DEKİ TASARRUF SAHİPLERİNİN DÖVİZE GİTMEMESİ YÖNÜNDE ATILAN ADIMLARDIR.

Politik Adam: Şimdi diyor ki Sayın Davutoğlu, ‘kapalı ekonomi, kapalı rejim demek’, bu iş kapalı ekonomiye mi gidiyor, siz kambiyo kontrolü dediniz ya, kapalı bir devlet rejimi yani bir otoriter devlete gitmenin işaretini mi kastediyorsunuz?

Feramuz Üstün: Yani ekonomi oraya gidiyor, işin doğrusu 15 milyon doların üzerinde parası olan firmalara kredi vermeyeceğiz demek, kredi kullandırılmayacak denmesi, artık biz bittik, Merkez Bankası olarak yapacağımızı yaptık, dövizi tutmanın yolu, çünkü yapılan bütün hamleler, vatandaşın veya Türkiye’deki tasarruf sahiplerinin dövize gitmemesi yönünde atılan adımlardır.

TOPLUM ELİNE GEÇEN HER MİKTARDA PARAYI, KENDİ PARASINA DEĞİL BAŞKA PARAYA YATIRIR.

Politik Adam: Ama iddia şu ki insanlar Türk lirası cinsinden kredi çekip, dolara veriyor, doların fiyatı yükseliyor.

Feramuz Üstün: Bu zaten krizdir, siz eğer ki Türk lirasına güvenmeyecek ve dövize yönlendirecek hale getirdiyseniz, yıllardır niye olmuyordu? Eğer ki insanlar kendi paranızdan, şerefimiz, onurumuz dediğiniz kendi paranıza güvenmiyor da bunun karşısında kura, bir de reklam veriyor kamu bankaları, milli paramıza sahip çıkalım, arkasından da size kuru da garanti ediyoruz diye. Kur garantili bir lira haline getirirseniz, bizim paramıza başka paraları kefil haline getirirseniz, kayyum atarsanız adeta bizim paramıza başka paraları, güveni zaten kaybetmiş olursunuz. Toplum eline geçen her miktarda parayı, kendi parasına değil başka paraya yatırır.

MALİYE BAKANLIĞI STAND UP YAPILACAK, ESPRİ YAPILACAK MAKAM DEĞİLDİR. CİDDİ BİR KOLTUKTUR

Politik Adam: Şimdi, Maliye Bakanı’mız, Nurettin Nebati’nin gözlerine bakmak bir güven oluşturmuyor mu?

Feramuz Üstün: Gözüne değil de beynine bakmak lazım yani Maliye Bakanı’nın gözü millete bir hayır getirmez. Beynine bakacaksın, kafasına bakacaksın. Maliye Bakanlığı stand up yapılacak, espri yapılacak makam değildir. Ciddi bir koltuktur, birçok bakanlık yapabilirsiniz, turizm bakanlığını da başka bir bakanlığı da yapabilirsiniz ama maliye bakanlığı espri kaldıracak yer değildir. Orada ağzınızdan çıkan her laf piyasaları etkiler, her hareketlilikte milyonlarca insanın hayatını etkiler, gelirini etkiler. Dolayısıyla ekonomi ile maliye ile ilgili geldiğimiz noktada liyakatsizlik değil, hakikaten Sayın Genel Başkan’ımızın dediği gibi ekonomide bir yönetim yoktur. Ekonomide bir yönetimsizlik var, ben 30 yıldır Ankara’da mali müşavirim, bir sürüde kriz yaşadık ama hiç bu kadar ümit krizi yaşamadık.

Politik Adam: Bir gelecek umudu taşımıyor mu?

Feramuz Üstün: Var mı? Siz buradan çıktığımızda kapıda bize çay ikram eden arkadaşımızla konuşmuş olsak, onda bir ümit görebilecek misiniz? Veya şoförümüzde, arkadaşımızda, komşumuzda görebilecek miyiz? Esnafta, çiftçide?

Politik Adam: Mesela bugün herkes dedi ki, abi 84 kuruş motorin iniyormuş, dünde 2 lira indi, depoyu doldurma indirim olsun öyle doldur.

Feramuz Üstün: Ama böyledir zaten, bende diyorum ki maalesef olmamış olsa, keşke daha da aşağıya inmiş olsa ama ya öyle bir şeyde gözükmüyor maalesef. Bizim döviz ile ilgili sıkıntılarımız gittikçe artacak.

 

BÜTÜN ARAŞTIRMALARDA %75’İ GENÇLERİMİZİN, ÇOCUKLARIMIZIN FIRSATINI BULURSA BU ÜLKENİN DIŞINDA BİR YERDE HAYATIMI DEVAM ETTİRMEK İSTERİM DEDİĞİ, BU CENNET VATANIN BU HALE GELMİŞ OLMASINDAN VE ÜMİDİN KESİLMİŞ OLMASINDAN HEPİMİZ RAHATSIZIZ, HEPİMİZ MUZDARİBİZ.

Politik Adam: Siyaset yapıyorsunuz da üstadım, şöyle bir şey arz edeyim, hani siyasetçide umut olması lazım. Şimdi size şunu söylemek istiyorum, sizin bir kampanyanız var. Geçim için Seçim kampanyası, şimdi umut dediniz ya oraya çıkacağım. Siyasetçide umutsuzluk, işte bize çay getiren Osman abi de uçurum olur. Siyaset için diyorsunuz ki, Geçim için Seçim, siz böyle bir umut musunuz, yani seçim olsa istikrarın sağlanması için?

Feramuz Üstün: Mevcut yapının değişmesi lazım yoksa bu yönetim şeklinin artık milletin vicdanında kendisine vereceği bir şey kalmadığını toplum görüyor. Her gittiğimiz yerde, Ak Partili arkadaşlarımızda da bunu görüyoruz. Ak Parti’nin içerisinde, ben bu partinin kuruluşundan beri içinde olan birisiyim yani, memleketle ilgili olan her kötü işten, Ak Parti’nin yaptığı her kötü işten üzüntü duyuyorum. Keşke çocuklarımız bu hale düşmemiş olsaydı, bakın bugün bile 2-3 yerde karşılaştık. Fırsatını bulan her çocuk yurtdışına gitmeye hevesleniyor, bütün yapılan anketlerde, araştırmalarda çocuklar gelecek kaygısı içine düşmüşler. Bizim partinin isminin çıkışı da bundandır biraz. Sayın Başbakan’ın partiyi kuracağımız zaman gençlerle yapacağı konferanslar iptal ediliyordu, rektörler yasaklıyordu, konferans salonları verilmiyordu ama o dönemde ben yanındaydım. Anadolu’da, güneydoğusundan tut ta İç Anadolu’ya kadar, birçok gençle konferanslar verilmişti. Gençlerin en büyük kaygısı gelecek kaygısıydı. Oradan partinin ismi de gelecek olarak çıktı. Yani şu var, yapılan bütün araştırmalarda %75’i gençlerimizin, çocuklarımızın fırsatını bulursa bu ülkenin dışında bir yerde hayatımı devam ettirmek isterim dediği, bu cennet vatanın bu hale gelmiş olmasından ve ümidin kesilmiş olmasından hepimiz rahatsızız, hepimiz muzdaribiz. Bu memlekette hiçbir iktidarın memleketi değil, iktidarlar geliyor geçiyor ve biz yıllardır siyaset yapıyoruz ve yıllardır, çocukluğumuzdan beri, rahmetli Muhsin Bey’den beri başlamıştık bu hayat mücadelesine, siyasi mücadeleye, yoksa biz herhangi bir makama geleceğiz diye de bunu yapmamıştık. Ama hiçbir dönemde bugünkü kadar bakın kavgalar dövüşler oluyordu, terör oluyordu hep canımız yanıyordu ama bu seferki gibi, hem ekonomik hem hukuki hem de gelecek kaygısı yaşadığımız başka bir dönem yok. Üstat siyasetten ümidini kesmiş, 28 Şubat sürecinde ben burada Büyük Birlik Partisi’ndeydim. Rahmetli Erbakan hocaya laf ederlerdi biz üzerimize alırdık çünkü hocanın kendisine söylenmiyordu, hepimize söyleniyordu o laf. Bunu biliyorduk, şu anda oradan çıktık, Ak Parti kuruldu ve mütedeyyin insanlarla güvenin olduğu, kasanın teslim edilebileceği, devlet yönetiminin rahatlıkla teslim edilebileceği bir atmosfer oldu. Hatırlarsanız, 28 Şubat sürecinde dahi askerdeki bir öğrenci İmam hatip mezunuysa ya da mütedeyyin abdestini namazını kılıyorsa, ona karşı bir tavır olsa dahi kantar ona teslim edilirdi.

SİYASETTE GEZERKEN, DİN ADINA LAF KULLANMAYA ÇEKİNİYORUZ YA. İNSANLAR TEDİRGİN OLMAYA BAŞLADI. SANKİ BİR GÜVENSİZLİK UNSURU HÂLBUKİ MÜSLÜMAN DEDİĞİN EMİN OLMASI LAZIM,

Politik Adam: Tabi, yemez.

Feramuz Üstün: Yemez, işte bu güven unsuru vardı. Şu anda geldiğimiz noktadaki sıkıntı bu, tam da bu. Biz önce siyasette gezerken, din adına laf kullanmaya çekiniyoruz ya. İnsanlar tedirgin olmaya başladı. Sanki bir güvensizlik unsuru hâlbuki Müslüman dediğin emin olması lazım, Müslüman dediğin güvenilir olması lazım. Hele Müslüman devlet adamı, elini devlet malına uzatırken kılı kırk yarması lazım. Çünkü bu tövbesi olan bir günah değildir devlet malı. Böyle bir atmosferde bir sürü laflar, bir sürü ifşaatlar ortalıkta dolanıyor ama kimse cevap ta vermiyor. Buna da dava diyorlar, benimle ne alakası var bu davanın, bu davanın sahibi kimse gütsün, ben bu davayı güdemem kardeşim. Ben şahsi anlamda söylüyorum, benim hesap vereceğim Allah’tır. Allah’ın dışında hiçbir şahsın gel benim davama hizmet et, Egemen Bağış’ın davasıyla, Yiğit Bulut’un davasıyla benim ne alakam olur. Dolayısıyla medyanın çok büyük bir kısmı iktidarın elinde, her türlü lafı da söylüyorlar. Her türlü hakarete maruz kalıyoruz.

Politik Adam: Şimdi bir erken seçim, gelecek yıl tarihinden önce bir erken seçim mümkün mü? Mümkün mü de böyle bir çağrı yaptınız?

Feramuz Üstün: O çağrıyı yapma sebebimiz şu, şu anda geçim sıkıntısı ve ekonomik buhran yaşıyoruz artık, krizi de aştı. Sıkıntı had safhada, kimsenin arabasına binemediği yani asgari ücrete şu anda zam yapılacak diyoruz. 1.ayda 2850 liraydı asgari ücret, şu anda 4250 lira, aradaki insanların kullandığı ürünlerin zamlarını geri alalım, bütün asgari ücretliler 2850 olsun diye halay çekerler. Çünkü zam yapmanız bir şey ifade etmiyor sizin.

Politik Adam: Hayır şurada panikte pusuda bekleyen bir yapı var. İşte burada perakende sektörünü diyoruz, hal sektörünü diyoruz, toptancı mı, üç harfli marketler mi? Ufak bir şimdi karşılıkta verecekler, çay kaşığı ile kepçe ile alacaklar yani.

Feramuz Üstün: Kepçe ile de değil. Tencere ile olduğu gibi geri alacaklar. Yani üstat bir ürünün fiyatı, bir araba, bir depo traktöründe deposu, 50 litrelik bir traktör deposu kaç lira ödüyoruz? 1500 lira değil mi? 30 TL oldu mazot, kaç saat çalışır? 7-8 saat çalışır. Hiç durmadan çalışmış olsa,  şimdi bunu tırak bahçesinde kullanan insanın ürününe yansıtmama ihtimali var mı?

Politik Adam: Hayır

Feramuz Üstün: Gübrenin fiyatının ne olduğunun yüzde katan kaça çıktığını biliyor muyuz? Dolayısıyla bu ürün bize gelirken

Politik Adam: Yani gübre tohum ve bunu mahsulü toplayacak insan onun ulaşımı ama adam iki liraya tarladan ürünü veriyor. Büyük kentte iki liralık iş, on lira oluyor. Aradaki 8 lira kime gidiyor?

Feramuz Üstün: 8 lira mazota gidiyor nakliyata gidiyor.

Politik Adam: Hayır hayır, üretici diyorum iki liraya veriyor. Buraya geliyor biz on liradan alıyoruz. Arada 8 lira bir para var. Ulaşımı kıyalım keşke üreticiye gitse.

Feramuz Üstün: Ekonominin ayarları ile oynadığınız zaman bir defa daha kontrolü kaçırmış oluyorsunuz. Herkes tuttuğunu kapmaya çalışıyor. Marketlerde de, diğer yerlerde de herkes sıra ile şey soğancı, patatesçi marketçi herkes zaman zaman suçlu.

ORADA AHMET DAVUTOĞLU’NDAN VE BİZDEN RAHATSIZ OLAN İNSANLAR VARDIR Kİ OLMASI LAZIM

Politik Adam: Geçen tanıdığımız şöyle bir şey dedi; eskiden o bizim geleneksel çökelek dediğimiz peynir yaparlardı niye yapmıyorsunuz filan denildiğinde bütün sütten soğan kokuyor diyor. İnsanlar soğan para eder diye sakladılar. Satılmayınca hayvanlar ne yedi. Şimdi değerli Feramuz Bey, şimdi siz dediniz ki bu sisteme devam edilmiyor. Şimdi Gelecek Partisi sonrada bir altılı masanın üyesi oldu. Millet ittifakın içinde değil. Hatta altılı masaya bir de ev sahipliği yaptınız konuk ettiniz. O nezaketiyle o yapıyla altı parlamenter sisteme geri gömmeye yönelik, şimdi görüyoruz ki İyi Parti'nin Genel Başkanı kendinin Başbakan olacağını ilan ediyor. Partisindeki grup başkan vekilleri cumhurbaşkanı adaylık konusunda da Meral Hanım'ı öne koyuyor. Kimileri Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı görüyor. Ya bizim bilmediğimiz altılı masada bir görev dağılımı mı var? Yani, ben hocanın en son altılı masadan sonra bir açıklamasını okudum. Altılı masanın Gelecek Partisi’nden sonraki diğer üyelerinin hepsini yani biraz şöyle bir öksürmeye biraz oturuşları düzeltmeye çağıran bir metin olarak gördüm onu.

Feramuz Üstün: Evet yani şöyle, altılı masada herkesin bir görevi yok. Herkes kendi partisi adına siyaset yapmaya devam ediyor. Orada liderlerin kendi teşkilatlarıyla veya yetkili kurulları ile uzlaşıp anlaşma metne imza attıkları, o altılı masanın Anayasasını oluşturur ve herkes o imzalananlarla, yoksa onun dışında herkesin görüşü farklıdır. Ben CHP'li arkadaşlarla aynı görüşte değilimdir. Onlar benle aynı görüşte değildir. Ben evvelsi günde dedim yani orada Ahmet Davutoğlu’ndan ve bizden rahatsız olan insanlar vardır ki olması lazım. Bizde CHP ile beraber olmamızdan rahatsız olan insanlar var ve diğer partilerde de bu vardır. Ama bizim Sayın Başbakan’ımızın bir lafı var, memleket deprem yaşıyor diyor. Depremde komşumuza, enkazdan hangisini çıkaracağız diye komşumuzun kimliğine bakamayız. Hangi partili diye bakamayız. Eğer bir apartmanda yaşıyorsak bir depremde enkazın altında kalmışsa her birimiz mezhebine meşrebine kökenine bakmadan partisine bakmadan

Politik Adam: Gelecek partisinin vizyonu altılı masa için.

Feramuz Üstün: Biz şu anda da ekonomi görerek ve ülke bir enkaz yaşıyor. Bu enkazdan çıkmanın yolu olarak ta bütün herkesin elinin taşın altına koyması. Sistem gereği de böyle, hiç kimsenin yüzde elli bir artı alma şansı olmadığı bir atmosferde, bu sistem zorluğu insanları birlikte olmaya

Politik Adam: Şimdi birlikte sistemi değiştirmeye yönelik bir birliktelik. Ama seçim ittifakına yönelik bir birliktelik değil.

Feramuz Üstün: O değil, o değil. Seçim ittifakı değil daha şu an?

CUMHURBAŞKANI ADAYI TEK OLSUN DİYE UĞRAŞILACAK.

Politik Adam: Peki nasıl yapacaklar bunu? Yani %50+1 nasıl sağlayacaklar?

Feramuz Üstün: Yani şöyle yani bu atmosferle yani diyelim ki Cumhurbaşkanı adayı tek olsun diye uğraşılacak. Milletvekili seçimlerinde alternatif yollar denenebilir. En sağlıklı olacak ne ise o masada değerlendirilir. Yani masa...

Politik Adam: Şimdi çok önemli iki konu söylediniz.

Feramuz Üstün: Masa karar verecek. Ama bizim Sayın Başbakan’ın dediği bize söylediği bir laf var. Biz herhangi bir insan gitsin başka birisi gelsin derdinde değiliz. Yani Recep Tayyip Erdoğan

Politik Adam: Tek adam gitsin, tek adam gelsin.

Feramuz Üstün: Recep Tayyip Erdoğan gitsin, Sayın Cumhurbaşkanı gitsin, onun yerine başka birisini getirelim, herhangi birisini getirsinler derdinde değiliz.

Politik Adam: Bunu nasıl denetleyecekler?

Feramuz Üstün: Onun için bir sistem kurma derdindeyiz, bir yapı kurma derdindeyiz. Yoksa sistemler çocukluğumuzdan beri, sizde siyaseti yakından takip ediyorsunuz biz de, ufak bir süre birileri geliyor kısa bir süre iyi yolunda gidiyor, baştakinin iyiliğine göre bak iyi gidiyor.

HEP HZ. ÖMER GİBİ KONUŞUP HEP TURİST ÖMER GİBİ YAŞARIZ.

Politik Adam: Yani balayı her zaman siyasette seçim sonrası iyi gider. Balayından sonra işler çünkü kucağında bir ateş topu bulacaksınız.

Feramuz Üstün: İyi gider. Sonra bozulur. Bak Fehmi hocam ben sizin hassasiyetlerinizi bildiğim için söylüyorum. Bak en fazla böyle, Hz. Ömer adaletinden, dinden, haramdan, rüşvetin yasaklarından bahseden toplum bizizdir.

Politik Adam: Meral Hanım alınmasın, bu Hz. Ömer yolu filan diye billboardlara,

Feramuz Üstün: Yo, ben alınacağı söylemiyorum. Ben genelde sahabeden örnek veririz onların şeyde bizim ecdadımızın adaletli davranışlarından örnek veririz.

Politik Adam: Bunlar hikâye gibi anlatıp yaşamadığımız için.

Feramuz Üstün: Anlatırız yani, hep Hz. Ömer gibi konuşup hep Turist Ömer gibi yaşarız.

Politik Adam: Bir daha söyler misiniz?

Feramuz Üstün: Bu da toplumun psikolojisini bozuyor. Gençlerimizi dinen uzaklaştırıyor.

Politik Adam: Yani Hz. Ömer gibi nasıl dediniz?

Feramuz Üstün: Dinden uzaklaştırıyor. Yani Hz. Ömer gibi konuşup Turist Ömer gibi yaşarsak, çocuklar, gençler bize bakıyor, din sadece konuşulacak bir şeydir. Yaşanılacak bir şey değil örneğine bakıyor, babasına bakıyor, belediye başkanına bakıyor.

Politik Adam: Topluma bakıyor.

Feramuz Üstün: Topluma bakıyor. Milletvekiline bakıyor. Başbakanına bakıyor. Cumhurbaşkanına bakıyor. Bakanına bakıyor. Şimdi bunları hiç yapmayan Avrupa'da bir bakan düşünün, rüşvet alıp, büyük yolsuzluklara bulaşıp ta koltuğunu koruma şansı var mı?

AHMET DAVUTOĞLU BUNUN EN İYİ ÖRNEĞİDİR. TEMİZ KALDIĞIN ZAMAN, 3-5 MÜTEAHHİT, 3-5 TANE GAZETECİ SANA ÖYLE İFTİRALAR ATAR Kİ, ÇIKAMAZSIN İÇİNDEN.

Politik Adam: Rüşvet alması değil, sadece devletin imkânıyla, kartıyla bir marketten çikolata alsa bile,

Feramuz Üstün: Yani etik dışı bir işi yapıp ta koltuğunu koruma şansı var mı?

Politik Adam: Hayır

Feramuz Üstün: Bizde de yapmadığı müddetçe, çarka uymadığı müddetçe, yapmadığın zaman, temiz kaldığın zaman, Ahmet Davutoğlu bunun en iyi örneğidir. Temiz kaldığın zaman, 3-5 müteahhit, 3-5 tane gazeteci sana öyle iftiralar atar ki, çıkamazsın içinden.

DEVLET BEDEL ÖDEYECEĞİNE, MİLLET BEDEL ÖDEYECEĞİNE BEN ÖDEYEYİM DEDİ, KENARA ÇEKİLDİ.

Politik Adam: Ya koskoca Ahmet Davutoğlu hoca, bu pelikan grubuyla baş edemedi mi?

Feramuz Üstün: Edemezdi. Ahmet Davutoğlu dediğiniz akademisyendi, siyasetçi değildi, bir de hakikaten o kadar çok naif yönü vardır ki, herkesi kendi gibi bilir. Karşısındaki hiç kimsenin yalan söyleme ihtimalini, sahtekârlık yapacağını düşünmez yani. Şimdi bu insan % 49,5 oy almışken, mesela Ankara’daki Çubuk İlçe Başkanı’nı atayamayacak duruma getirildi. Ondan sonra dedi, ya bu devlet tıkanacak, devlet bedel ödeyeceğine, millet bedel ödeyeceğine ben ödeyeyim dedi, kenara çekildi.

Politik Adam: Türk siyasi tarihinde görülmemiş bir şey.

Feramuz Üstün: Görülmemiş bir ahlaktır, görülmemiş bir duruştur. Hakikaten bu topluma bedel ödetmemek için, 7 Haziran ile 1 Kasım arasında o hendekler falan vardı ya, o hendeklerde de görevini yapmadan da bırakmadı. Devletin oradaki sıkıntılarını biliyordu.

Politik Adam: Yani 1 Kasım’da bırakacağını biliyor muydu?

Feramuz Üstün: Hayır, hayır o anlamda söylemedim. O süreçte Devlet Bey girmedi hükümete, 7 Haziran’da, o akşam daha seçimler kesinleşmeden Devlet Bey dedi ki biz yokuz, gidin HDP ile kurun. Partide Ahmet Davutoğlu’nun koalisyon kurmasını istemiyorlar. Güneydoğu’da hendekler oluşmuş, neredeyse Güneydoğu’da bir sürü sıkıntı ile karşı karşıyayız. Kontrolden çıkacak duruma gelmiş. Kimse ilgilenmiyor. Ahmet Davutoğlu hafta içerisinde burada bakanlık yapıyor, hafta sonları Güneydoğu’daki vatandaşların gönlünü kazanıyor.

VERDİĞİ MÜCADELEYE ŞAHİT OLDUĞU İÇİN, ORADAKİ VATANDAŞ AHMET DAVUTOĞLU’NA O UNVANI VERDİ.

Politik Adam: Ama ondan dolayı Serok Ahmet olmadı mı, güney doğuya bu kadar çok ilgi alaka gösterildi.

Feramuz Üstün: Bak güneydoğudaki ben gittim defalarca, güneydoğudaki insanlar Ahmet Davutoğlu'nun orada teröristle masum vatandaşı ayırmak için verdiği mücadeleye şahit olduğu için, oradaki vatandaş Ahmet Davutoğlu’na o unvanı verdi. O kadar muhabbet besliyordu. Sadece bunu ayırt etmek

Politik Adam: Devletin gücünün yanında, devletin hizmetini sergilemesi bakımından Davutoğlu'nun çok büyük oldu.

Feramuz Üstün: Sadece hizmet değil, o merhametini gösterdiği için hep derler ya 7 Haziran’la, 1 Kasımı açıklasın. O açıklasın diye hep söylerler.

AHMET DAVUTOĞLU VAN'DA 35 TANE ŞEHİDİMİZİ O HIÇKIRIKLAR ARASINDA YOLCULARKEN, SON YOLCULUĞUNA YOLCULARKEN, AKP GENEL MERKEZ, CUMHURBAŞKANI BİLGİSİ DÂHİLİNDE, İL BAŞKANLARI ARALARINDA DELEGE ÇALIŞMASI YAPILIYORDU

Politik Adam: Ama işte diyorlar ya Torosları çağırdı.

Feramuz Üstün: Ahmet Davutoğlu o dönemde çünkü çok şeffaf bir devlet adamı olduğu için dış politikada da ne söylüyorsa Ahmet Davutoğlu'nun devlete kayıtlarına girmemiş hiçbir görüşmesi yoktur. İçerde de devletin bürokrasisinden gizli yaptığı hiçbir iş yoktur. Şimdi o dönemde Sayın Bahçeli hükümete girmeyip ve Ahmet Davutoğlu Van'da 35 tane şehidimizi o hıçkırıklar arasında yolcularken, son yolculuğuna yolcularken, AKP Genel Merkez, Cumhurbaşkanı bilgisi dâhilinde, İl Başkanları aralarında delege çalışması yapılıyordu. Ya bu Ahmet Davutoğlu'na yapılmış tamamı

Politik Adam: Yani 1 Kasım seçimine Ahmet Davutoğlu bu şartlarda mı gitti?

Feramuz Üstün: Bu şartlarda gitti tabii. 12 Eylül kongresi yapacağı zaman liste verildi, bununla gideceksin, Ahmet Davutoğlu o kadar şey hale geldi ki yani memleket sıkıntı çekmesin diye bari bunların hepsi bizim arkadaşımız bunlardan ayrı gayrı yoktur. Onlardan bunlardan

Politik Adam: Şimdi izleyicilerimizde bana şöyle bir şey soruyor. Bir partinin genel başkanı altılı masanın dedi ki AKP dönemine bir de Bir partinin genel başkanı altılı masada dedi ki AKP dönemine bir de bir devri sabık oluşturacağız. Şimdi AKP döneminin devri sabık oluşturacaklarsa AKP'nin başbakanı dış işleri bakanı başbakan yardımcısı dış işleri bakanı hazine maliye bakanı altılı masanın iki tane parti genel başkanı nasıl olacak?

Feramuz Üstün: Ben de diyorum altılı masa şey devri sabık yaratılacaksa bunun yüzde sekseni Ak Parti’ye bir defa oy vermiş oldu. Tamam. Sayın Başbakan’da onların hepsine sahip çıktı namusuyla şerefi ile çalışmış bütün bürokratlara arkadaşların hepsine de sahip çıkarım. Bunu söylemiş olmak Ak Parti'den kopmak üzere olan kitlenin tekrar Ak Parti'ye monte etmektir.  Dolayısıyla şerefiyle onuruyla çalışmış hiç kimsenin devri sabık muhatap olmasına tahammül edemeyiz, kabul edemeyiz. Biz bunu ama suç işlemişler varsa da hangi dönemde olsun, hangi devirde olursa olsun, eğer sabık işleri olmuşsa onun hesabını vermek zorundadır. İşte biz bunları zaman zaman hepsini yaşarız işte 12 Eylül'de yaşadık. 28 Şubat sürecinde Bazı kitlelere yönelik ünite de insanlara karşı yaşandı. En son şu Fetö meselesinde öyle değil mi? Belli bir kesimin hepsine selam vermiş herkese cezalandıralım. Gücü olup parası olup üst düzey ilişkileri olup yırtanlar hariç alt düzeyde herkesi cezalandıralım. Ak Parti’de oy vermiş, Ak Parti’de şerefi ile hizmet etmiş hiç kimseye, hiç kimsenin dokunmasına bizim Sayın Başbakan’ın dediği oydu.

MASAYI BOZMAZ DA AMA O MASANIN, O ŞEYİ DAYATMASINA MÜSAADE EDİLMEZ

Politik Adam: Şimdi bakın benim bu konferanslarımda Anadolu'yu dolaşıyoruz. Şimdi CHP'den toplumsal cinsiyet ile ilgi açıklamalar geliyor. Dinle ilgili açıklamalar geliyor. Ama kitlenin bana dediği bir söz var. Ama orada Ahmet Davutoğlu var, bunu engeller diyor.

Feramuz Üstün: Biliyorlar Ahmet Davutoğlu'nun neyi kabul edip, neye müsaade edip etmeyeceğini. Ya aslında toplumun bütün vicdanında Ahmet Davutoğlu tertemiz duruyor.

Politik Adam: Yani altılı masa böyle bir şey dayatırsa hoca masayı bozar mı?

Feramuz Üstün: Hayır masayı bozmaz da ama o masanın, o şeyi dayatmasına müsaade edilmez. Uzlaşarak anlaşarak, öyle bir şey Ahmet Davutoğlu'nun olduğu masada uzlaşı ile geçemez, uzlaşılamaz yani.

Politik Adam: Valla Feramuz Bey çok güzel bir program oldu. Çok teşekkür ederiz.

Feramuz Üstün: Estağfurullah.

Politik Adam: Ağzınıza yüreğinize sağlık, Ahmet Davutoğlu hocamızı da konuk etmeyi arzu ediyorum.

Feramuz Üstün: İnşallah. Allah razı olsun sağ olasınız.

AK PARTİ'DEKİNİN BÜYÜK BİR KESİMİNİ, MİLLETVEKİLİ ARKADAŞLARIMIZ DA DÂHİL GÖNÜLDEN MUHABBET DUYDUKLARI İÇİN, AHMET DAVUTOĞLU’NU ELEŞTİREMEZLER.

Politik Adam: Allah nasip ederse dediğim gibi çok konuşacağımız konu var kitabın ortasından

Feramuz Üstün: Çok kitabın ortasından, bu sürece sadece efendime şunu söyleyeyim, hakikaten çok şeffaftır Ahmet Davutoğlu dönemi. Hani bu üniversitesine el konulmuş diyorlar ya, Ahmet Davutoğlu‘nun mahcup olacağı bir şey olmuş olsaydı, muhalefete şuna buna, en fazla şimdi Ak Parti'deki belirli bir kesimle Ak Parti demeyeyim. Şimdi Ak Parti'dekinin büyük bir kesimini, milletvekili arkadaşlarımız da dâhil gönülden muhabbet duydukları için, Ahmet Davutoğlu’nu eleştiremezler. Ama özellikle soldan da bazı kesimler ağır laflarla eleştirirler. Ahmet Davutoğlu'nun en ufak olumsuz bir şeyi olmuş olsaydı, iktidar kimseye bırakmazdı bunu.

Bakmadan Geçme