- Haberler
- Reel Politik
- Hüdapar: Kapitalist ekonomiye 'Yeter artık!' diyoruz
Hüdapar: Kapitalist ekonomiye 'Yeter artık!' diyoruz
HÜDA PAR, 'Adil Sistem Hakça Paylaşım' sloganıyla 5. Olağan Büyük Kongresini gerçekleştirdi. Kongrede Ak Parti Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş ile temsil edilirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gönderdiği mesaj büyük alkış aldı. Kongreye Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Karal katılırken Saadet Partisi temsilci göndermedi. Yapıcıoğlu konuşmasındaki şu sözler 'Enflasyon ne yazık ki yeniden gündemimizde, vergi artışları meselesi ise ne yazık ki kalburüstü kesimi değil, sokaktaki insanı ürkütüyor. Kapitalist ekonomiye 'Yeter artık!' diyoruz ve 'Yaşasın, sosyal adalet!' diye haykırıyoruz. Kapitalizme 'Hayır!', Sosyal Adalet'e 'Evet!' Kapitalizm asrın kötülüklerinin, ahlaksızlıklarının çatısıdır, siyonist terörizmin hazinesi ve güvencesidir.' Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e gönderme olarak yorumlandı.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, partisinin 5. Olağan Büyük Kongresinde yaptığı konuşmada, "Memleketin HÜDA PAR’a ihtiyacı var çünkü HÜDA PAR küresel güçler ve onlara bağlı güç odaklarından icazet alma ihtiyacı hissetmeyen; 'Allah bize yeter' diyen bir siyasi harekettir." diye konuştu.
Kuzey Ankara Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen kongrede, yeniden başkan adaylığına sunulan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bir konuşma yaptı. "Bizler, Selâhaddin-i Eyyûbîlerin, Mevlâna Halidlerin, Üstad Bediüzzamanların yoldaşıyız. Yunusları, Mevlanaları, Akifleri, Zahid Kotkuları okuyarak bugünlere geldik." diyen Yapıcıoğlu, HÜDA PAR'ın, bir medeniyet projesi olduğuna dikkat çeken, insanlığı yeniden medeniyetle buluşturma gayreti ve bir iyilik hareketi olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu medeniyet ve iyilik hareketi içinde yer alanları, ona destek verenleri, onun için dua edenleri tebrik ediyorum. Var olun, daim olun… Omuz omuza verelim, yanlışa karşı duralım, iyiliğin, iyinin yanında hep birlikte yeni bir dünya inşa edelim. Allah’ın izni ve inayetiyle başaracağız. Hep birlikte emperyalizme hayır diyelim, faşizme hayır diyelim, kapitalizme hayır diyelim. İlahlık taslayanlara LA diyelim. Hakkın, adaletin, sosyal adaletin, iyiliğin, birliğin yanında duralım."
Ben ne Avrupa'dan Rusya'dan
Sivil Anayasa tartışmlalarına değindiği konuşmasında "Türkiye’nin bir Kemalizm gerçeği vardı. Buna 12 Eylül’de bir de Kenanizm eklendi. Kenanizm anayasasının değişmemesi için engel çıkaranların tutarsızlığını, ikiyüzlülüğünü bu halka anlatacağız. diyen Yapıcıoğlu "İlk Osmanlı Anayasası, üzerinden yaklaşık 150 yıl, Cumhuriyet’in ilanının üzerinden yüz bir yıl geçti. Dış kaygı ne zamana kadar, 150-200 yıl yetmiyor mu? Batı’yı razı etmek zorunda mıyız? Tam Bağımsızlığı hiç görmeyecek miyiz? Kendimiz olamayacak mıyız? Kendi milletimiz için, halkımızın huzuru ve izzeti için kendimize, özümüze, değerlerimize sahip çıkmalıyız." dedikten sonra merhum Başkan Necmettin Erbakan'ın sözlerine atıfla konuşmasını şöyle sürdürdü:
" Merhum Erbakan Hoca 'Bana ne Amerika’dan' demişti. İlave ediyorum, Bana ne Avrupa’dan, bana ne Rusya’dan, Çin’den. Bize ne mimsiz medeniyetten, yamyamdan, vahşiden, talancı ve soykımıcılardan.
Bütün taraflara çağrıda bulunuyoruz: Gelin, kendi Anayasamızı kendimiz yapalım; kendi anayasamızı kendi milletimizin ihtiyaçları için yapalım. O anayasa her şeyden önce bizim anayasamız olsun… Bizim inancımızın, bizim ihtiyaçlarımızın, bizim endişelerimizin, bizim taleplerimizin, bizim hedeflerimizin karşılığı olsun… Onda dışarının etkilerini değil, kendimizi bulalım. Sivil, Adil ve bütün memleketi kucaklayan bir anayasa olsun…"
Yapıcıoğlu'nun konuşmnasında bazı satır başları şu şekilde:
Kudüs fatihi olmakla, Kudüs muhafızı olmakla iftihar ediyoruz.
"Gazze’de vahşet var, moderni de aşan postmodern bir vahşet! Siyonizm, çağın vahşetidir, tarihteki vahşetlerin postmodern bir tasarımıdır. Siyonistler, soykırım yapıyor ve insanlıktan, bu soykırımı desteklemelerini ya da ona sessiz kalmalarını talep ediyorlar. Biz ne destek olacağız ne de sessiz kalacağız. İşte buradan bir kez daha haykırıyoruz: Siyonizm, çağın en büyük terörizmidir. Filistin’de, özelde Gazze’de yaşanan, pek çok birleşeni olan küresel bir terörizmdir. Siyonistler bu küresel birleşenlerin silahlı kanadıdır. Kimisi bu vahşet için uluslararası sistem içinde zemin hazırladı, kimisi personel imkânı sağladı, kimisi para veriyor. Siyonistler, sırtlarını onlara dayamış, gözlerimizin önünde soykırım yapıyor. Küresel terör, ancak küresel bir dayanışma ile bertaraf edilir. Çağrımız önce Müslümanlara, sonra bütün insanlığadır. Gelin, konumununuz ne olursa olsun bu küresel terörün bir bileşeni veya sessiz seyircisi olmayacağımızı hep birlikte haykıralım. Bu vahşete karşı insanlık mücadelesinin bir birleşeni olalım. Biz, birlikte hareket edersek onlar, pes etmek zorunda kalacaklar. BM, gördüğünüz gibi iş görmüyor. Tabiri caizse biz, kendi insanlık birleşik kuvvetlerimizi kuralım. Müslümanlara da diyoruz ki bugün her tür kaprisimizden, küçük çıkarlardan kendimizi kurtaralım. Kendisini yenen, dünyayı yener. Gelin önce nefislerimizi yenelim. Birliğimiz dağılınca rüzgarımız dinmiş, rüzgarımız dinince dünya nefessiz kalmış, gelin dünyada hep beraber bir İslam rüzgârı estirelim. Dünyaya yeniden nefes verelim. Bugün Müslümanların birlikte hareket etmesi, sadece bir inanç meselesi değildir. Aynı zamanda coğrafyamızın istiladan ve istila tehdidinden kurtulması için tek makul yoldur."
"Biz, HÜDA PAR olarak tarihi sorumluluğumuzun farkındayız. Coğrafyamızın mühim bir kısmı Hz. Ömer Devri’nde İslam’la şereflenmiştir. Biz, Kudüs fatihi Ebû Ubeyde b. Cerrahların, Hz. İyaz b. Ğanem’in, Hz. Halid b. Velid’in ve Ashabın diğer büyüklerinin fetihlerinin mirasçılarıyız. Bugünün Ebû Ubeydelerini asla yalnız bırakmadık, yalnız bırakmayacağız. Biz, Selâhaddin’in torunlarıyız; Kudüs fatihi olmakla, Kudüs muhafızı olmakla iftihar ediyoruz. Bizim için Kudüs, uzakta ya da yabanda bir yer değil, kalbimizdedir. Bizim memleketimiz; İslam’la şereflendikten sonra Bizans’a karşı, Haçlı’ya karşı Kudüs için kalkan olmuştur. Bizim ceddimiz, Kudüs muhafızı olmaktan iftihar etmiştir. İslam, milli kimliğimizdir ve Kudüs, İslam’ın şiarıdır. Bu kimliği ilelebet koruyacağız ve bu yüce şiara ilelebet sahip çıkacağız."
Kürt meselesinin çözülmesini istemiyorlar.
"Ne yazık ki Türkiye’de anayasalar değiştikçe Kürt sorunu derinleşmiştir. Gelin, bu kez bu meseleyi bertaraf edecek bir anayasa yapalım. Kürt meselesi de mesele mi diyenlere, bizi anlamayanlara, anlamak istemeyenlere, meseleyi başka taraflara çekenlere diyoruz ki: Siz, hiç babaannesi ile anneannesi ile konuşamayan bir evlat düşündünüz mü? Siz hiç torunu ile konuşamayan bir dedeyi hayal ettiniz mi? Dilerseniz babaannenize, anneannenize üç gün torunuyla konuşmayı yasaklayın, bakın bakalım ne hissediyorsunuz? İşte bunu yaşayanlar, bu eziyeti çekenler var. Bizce bugüne kadar kendi anayasamızı yapamamışsak dışa bağımlılıktandır. Kürt meselesinin çözülmemiş olması tam bağımsızlığın önündeki en büyük engeldir. Adalet temelinde çözemediğimiz sorunlarımız, düşmanlarımızın bize karşı kullanacağı silah oluverir. Bu ülkenin rahatlamasını, büyümesini, yol almasını istemeyenler, Kürt meselesinin çözülmesini istemiyorlar. Gelin, kafa kafaya verelim ve bunu bir mesele olmaktan çıkaralım. Bu iş, sadece dışarıya karşı cesaret, içeriye karşı samimiyet ister. İnanıyoruz ki o cesaret ve samimiyet buluştuğunda bu mesele çözülecektir. Şundan emin olacağız ki Kürt meselesini, Türkiye’yi kendi dümen sularında tutmak için kullananlar kim ise içimizde faşizmi, ırkçılığı besleyenler, büyütenler de onlardır. Gelin, sıkıntılarımızı onlar için fırsata dönüştürmeyelim. Birbirimizi anlayalım, cesur ve samimi olalım.
Ana dil eğitimi önündeki engeller, Batılılaşmanın, Batıcılaşmanın ürünüdür
HÜDA PAR olarak seçmeli Kürtçe dersinin tercih edilmesi çağrılarını destekledik. Daha çok Kürtçe öğretmeninin atanması için uğraştık. Bunu elbette yeterli görmüyoruz. Seçmeli dersin önüne engellerin konması kabul edilemez. Ana dil eğitimi hakkı göstermelik olmaktan çıkmalıdır.Ana dilde eğitimin önüne engeller koymak, tarihi serüvenimize yüzde yüz aykırıdır. İslam tarihinde, Müslüman uygulamasında ana dil eğitiminin önüne engel koymak asla yoktur. Hz. Ömer Devri’nde Arap olmayan halkların yurtları İslam topraklarına katıldığında ana dilin önüne engel konmamış ve ondan sonra da hiçbir İslam devleti böyle bir engele yönelmemiştir. Ana dil eğitimi önündeki engeller, Batılılaşmanın, Batıcılaşmanın ürünüdür. Bugün Batı artık bunu reddediyorken bizim buna tenezzül etmemiz, kraldan daha çok kralcılıktır. Türkiye, kendisini bundan kurtarmakla kârlı çıkacaktır. Kendimize gelelim. Oyunu bozalım ve hep birlikte kardeşçe omuz omuza vererek bir dünya gücü olma yolunda yol alalım."
Aile Yapısının Bozulması bir İstila hareketidir
"Aile, son kaledir, inancımızın, varlığımızın son kalesi. Bugüne çok şey ele geçirdiler ama aileye hükmedemediler. Bugün aileyi de ele geçirerek bizi tamamen esir etmeye çalışıyorlar. Pes etmeyeceğiz! Aile meselesi stratejik bir meseledir. Bu konudaki alelade anlatımları, karşılıksız yakınmaları reddediyoruz. Herkesi ailenin korunmasına yönelik öncelikle bir bilinç hareketine davet ediyoruz. Sonra etkili yasal düzenlemelere… Meselenin, bir yanıyla eğitim sistemine baktığını ifade eden Yapıcıoğlu, "Bu, nasıl bir eğitim sistemi? Çocuğu ta ana sınıfından alıyorsun, 12 yıl zorunlu eğitime tabi tutuyorsun, sonra üniversite hatta lisansüstü ama düzenli bir aile kurmayı dahi öğretemiyorsun? Bunu sorgulayalım. Sonra meselenin yasal tarafları var. Bugüne kadar 'Uyum Yasaları' bağlamında yapılan düzenlemelerle, artık evlenmek zor, boşanma teşvik ediliyor, boşanmak isteyenlerin de önü tıkanıyor. Ama gayrimeşru yaşamanın önü sonuna kadar açılıyor.Uyarıyoruz: Bu, bir toplu veya toplumsal intihardır. Bu sadece sosyal değil, siyasal bir intihardır. Emperyalizmin, istilanın, farklı boyutlarını görmeyen bir körlüktür." ifadesine dikkat çekti.
Kadına yönelik şiddetin, kadına yönelik haksızlıkların karşısında olduklarını vurgulayan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Ciddiye alıyoruz ve üzerinde duruyoruz. Ama sorunlarımızın, toplumsal yapımızı dağıtmak için kullanıldığının da farkındayız. Buna karşı çözüm, İslam medeniyetinin yüceliklerini ihyadır. Kadının da erkeğin de hakkının korunduğu bir aile çatısını yeniden oluşturmaktır." dedi.
Biz, ailenin tahrip edilmesini emperyalist bir proje olarak görüyoruz. Aileyi korumayı, emperyalizme, memleketi istila çabalarına karşı, mücadele olarak görüyoruz. Aileyi tahrip etmek isteyenleri emperyalizmin yanında biliyoruz. Herkes, şunu bilsin ki HÜDA PAR olarak evet biz aileciyiz, ailenin muhafızı, aile davasının mücahidiyiz. "Müslüman bir gençliğin yetişmesini engelleyen ne varsa hepsini reddediyoruz"
"Bizim derdimiz masum köpeklerle değil, köpekperestlikle"
"Şu tabloya bakar mısınız Allah aşkına? Ahlaki değerlerden uzak, soyunup sokağa salınmış ve köpekperest… Buradan tekrar ediyorum: Bizim derdimiz masum köpeklerle değil, köpekperestlikle ve buradan bir daha ilan ediyorum: Köpekperestlikle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Orada dönen kapitalist dolapları da biliyoruz. Yemcilik, şu bu… Bir hayvanı, bir köpeği haksız yere darp eden bizden değildir, bir kediyi haksız yere rahatsız eden bizden değildir. Lâkin köpekperest de bizden değildir. Meseleye bakışımız budur ve tutumumuzda sonuna kadar direneceğiz."
"Kapitalist ekonomiye 'Yeter artık!' diyoruz"
"Enflasyon ne yazık ki yeniden gündemimizde, vergi artışları meselesi ise ne yazık ki kalburüstü kesimi değil, sokaktaki insanı ürkütüyor. Kapitalist ekonomiye 'Yeter artık!' diyoruz ve 'Yaşasın, sosyal adalet!' diye haykırıyoruz. Kapitalizme 'Hayır!', Sosyal Adalet’e 'Evet!' Kapitalizm; asrın kötülüklerinin, ahlaksızlıklarının çatısıdır, siyonist terörizmin hazinesi ve güvencesidir. Bugün tüketim çılgınlığı ile ifade ettiğimiz ve ailenin temeline dinamit koyan israfçılığın da gençliği ideolojik bunalımların ardından saptıran zevkperestliğin de arka planında kapitalizm vardır.Biz, kapitalizme karşı olmayı, bir iman, bir akide meselesi olarak görüyoruz ve halkımıza şunu diyoruz: Sizi vahşi kapitalizmden kurtarmak için mücadele edeceğimize söz veriyoruz.
İnanın, bugün sosyalizm, kapitalizmin kültür kolu hâline gelmiş, onu yaşatan bir payandaya dönüşmüş. İslam dünyasındaki Sol gruplara bakın, ezici çoğunluğu siyonistleri protesto edebiliyor mu?
Gelin, tavrımızı netleştirelim: Kurtuluş İslam’dadır. Kurtuluş, İslam’ın sosyal adaletindedir. Kurtuluş, İslam’ın eksiksiz bütünlüğündedir."