İletişim Başkanlığı Devlet mi Demek?

Muhalefet Partilerinin her fırsatta seçilmişler diye eleştirdiği Cumhurbaşkanlığı İletim Başkanı Fahrettin Altun'a Anayasa'dan kaynaklanan bir koruma zırhını Cumhurbaşkanı Mehmet Uçum şu şekilde açıkladı: 'Kalkıp İletişim Başkanı diye refere ederek, kurumu da göstererek hesap vereceksin demenin izah edecek bir tarafı yok.kurumsal olarak bu yapıları karşınıza alırsanız siz devleti karşınıza almış oluyorsunuz. 'Bu İletişim Başkanlığı devletin iletişim stratejisi açısından yanlış yapıyor' denebilirsiniz. 'Ben sizden hesap soracağım' demesi ne demek' '

Habertürk'te Mehmet Akif Ersoy'un moderatörlüğünde gerçekleştirilen programa katılan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Eren Eğilmez ve Mehmet Uçum'un sorularını yanıtladı. İşte evaplar:

"İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'NA HESAP SORMAK DEVLETE HESAP SORMAKTIR"

İletişim Başkanlığı bu devletin bir kurumudur. Yeni sistemin getirdiği bir kurumdur. Cumhuriyet tarihimiz boyunca ilk kez devlet iletişimini son derece güçlü bir kurumsal yapıya oturtmuş ve bunu demokratik iradeye bağlamıştır. Tabii ki bu kurum birtakım faaliyetler yürütür. Esası bu kurum devletin iletişimini yürütüyor. Bugün Fahrettin Bey olur yarın Ahmet Bey olur, başkası olur. Sonuçta devletin ihtiyaçları üzerinden ortaya koyduğu yaklaşıma 'hesap vereceksiniz' demek devletten hesap sormak demektir. Yaptığı faaliyetleri eleştirebilirsin. Ama ben bu devlete hesap soracağım demek... Eleştirileri oradaki sorumluluk üstlenmiş aktörler üzerinden yapabilirsiniz, gerekli duyuruları yapabilirsiniz. Ama kurumsal olarak bu yapıları karşınıza alırsanız siz devleti karşınıza almış oluyorsunuz. 'Bu İletişim Başkanlığı devletin iletişim stratejisi açısından yanlış yapıyor' denebilirsiniz. 'Ben sizden hesap soracağım' demesi ne demek? Demokrasilerde hesap hukuk mecrasında sorulur, seçimlerle sorulur. Sen nerede hesap soruyorsun? Bunların zihniyetinde kendisi kontrol edemiyorsa o aygıt onun karşıtıdır. Hayır, o devlet o halka aittir. Bugün olan aktörler yarın olmayacaktır. Biz kurumsal yapıları koruyacağız. Pratiği eleştirebiliriz ama kurumları karşıya alamayız. Oradaki aktörlerle ilgili varsa iddianız ortaya koyun. O yüzden son derece kötü, karşıtlık üreten, başka referanslar izlenimi vermeye çalışan ciddi problemli bir açıklama olarak görüyorum.

"İLETİŞİM BAŞKANI'NI REFERE EDEREK 'HESAP VERECEK' DEMENİN BİR ANLAMI YOK"

Bizim bir şeyin ayırdında olmamız gerekiyor. Kurumlarda görev alanlar, seçilmiş pozisyonlarda, yargıda görev alanlar o pozisyonun prosedürüne göre pratik yürütürler. Burada şöyle yaklaşım içerisinde olamayız. Şu günkü yaklaşım kurumsal görüştür, şu günkü yaklaşım bireysel görüşümdür diyemeyiz. Yapılan eleştiri bireysel olarak kişiye yönelik değil. Kişinin yaptığı faaliyetlerle ilgili doğrudan kurumu eleştirmek. İnsanlar görevlerini yaparken, hizmetleri yerine getirirken objektif, adil, tarafsız olmak zorunda. Sonuçta insanlar sosyal pratik, duygu pratikleri içerisinde kendilerini ifade etme hakkına sahiptir. Bir yere birisini getirince mahkum etmiyorsunuz. Bazen roller karıştı diyelim, orada eleştirirsin. Kurumsal açıdan uygun olmadı diyebilirsin. Ama kalkıp orada bir steril aktör, steril pratik bekleyemezsin. Aynı şey yargı için söylenebilir. Yargıçlar işlerini yerine getirirken bağımsız ve tarafsızdırlar. Onun dışında bizden uzak bir ortamda yaşamıyor ki. İşini yaparken bağımsız ve tarafsız olmasını beklerim. Sapmalar olunca eleştirilerimi yaparım. Kalkıp İletişim Başkanı diye refere ederek, kurumu da göstererek hesap vereceksin demenin izah edecek bir tarafı yok.

CHP Ne Demişti?

 Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç,

Devlet memuru olduğunu unutma. Seçilmişten daha çok siyaset yapıyorsun. Seçilenlere, hesabı millet sorar, haddini bil!" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu 14 Ocak 2020 CHP Grup Konuşması

"Anayasa’da basın özgürlüğü var. Hem içeride hem dışarıda bir felâket yaşıyor. Gelişmiş demokrasilerde medya dördüncü güçtür yani denetler. Gücü elinde bulunduran medya sahipleri kendi medyalarını oluşturmaya başladı biz buna havuz medyası diyoruz. Ama o gazeteleri kimse okumuyor, o televizyonları da kimse izlemiyor. Günün 24 saati aleyhimize yayın yapıyorlar. Basın İlan Kurumu'na diyorlar ki, 'Siz şu şu gazetelere ilan vermeyeceksiniz.' Birgün’e Evrensel’e Cumhuriyet’e ilân vermeyeceksin. Sanıyorlar ki bu gazeteler yayın yapmayacak. Hayır efendim bu gazeteler yayın yapacak biz de destekleyeceğiz. Yeri geldiğinde o gazeteler bizi de eleştirecek.Yeni Asya Gazetesi'nin yöneticilerinin basın kartları yenilenmedi, neden? Siyaseten farklı olsak, görüşlerini beğenmesek bile herkesin haber yapması, yazı yazmasını demokrasi gereği savunacağız. Sarayda bir kişi var, ismini anmak istemiyorum. O, bu insanlara yasak getirmiş. Bizler görüşlerini beğenmesek bile, demokrasinin gereği olarak herkesin yazmasını saygıyla karşılayacağız."

 

 

Bakmadan Geçme