Fehmi Çalmuk

Gazan Mübarek olsun Tayyip Bey

Fehmi Çalmuk

Türkiye, İstanbul sözleşmesini 11 Mayıs 2011 tarihinde ilk imzalayan ve 24 Kasım 2012'de parlamentosunda onaylayan ilk ülke olmuştu.  2021 yılının 20 Mart tarihinde ise  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı kararname ile sözleşmeden çekildi. Erdoğan'ın gerekçesi ise aile kurumunu korumaktı. 

Erdoğan sözleşmeden rahatsızlığını daha önce dile getirmişti. KADEM başta olmak üzere kadın kuruluşların karşı gelmesine rağmen Erdoğan Cihannüma ve ÖNDER gibi 10'nu STK'ların başkanlarıyla yaptığı özel toplantıda İstanbul Sözleşmesi'nden rahatsızlığını belirtmiş, bu konuda İslami referanslarını gündeme getirerek "Sözleşmeyi er geç kaldıracağız" demişti. Erdoğan'ın rahatsızlığın yüksek sesle dile getirildiği dönem ise 15 Temmuz sonrası...

Kumpas, fitne ve İllet

Erdoğan'ın STK temsilcileriyle yaptığı toplantıda sözleşmenin "FETÖ kumpası" olarak değerlendirilmesini kimse dikkat almadı.

Sözleşmenin kabul edildiği tarih paralel yapının en güçlü olduğu, hükümet üzerinde etkin olduğu dönemdi. 2011 yılının Haziran ayında yapılan genel seçimlerden sonra Erdoğan Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığı yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kuruldu. İstanbul Sözleşmesi'nin varlığı kadına yönelik pozitif ayrımcılık olarak aktarıldı. Ancak dini cemaatler başta olmak üzere rahatsızlık giderek arttı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2020 yılının Ocak ayında Fatih Çarşamba'daki İsmailağa Cemaati'ne geçerek burada cemaatin önde gelen isimlerinden Hasan Efendi ve manevi lideri Mahmut Ustaosmanoğlu'nun oğlu Ahmed Ustaosmanoğlu ile görüşüp sohbet etmişti. Rahatsızlık dile getirildi. “İstanbul Sözleşmesi denen illet ve fitneyi ortadan kaldırın” denildi.

Recep Tayyip Erdoğan'ın  Oğuzhan Asiltürk ile yaptığı görüşmede listenin başında yine İstanbul sözleşmesi vardı. Erdoğan daha önce Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ü Asiltürk’e göndermiş, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına yönelik gündem oluşturulması ve destek olunmasını istemişti. Erdoğan “sözleşmeyi iptal edeceğim” diyordu. Asiltürk görüşmede bu konunun gündeme gelmesini şu şekilde anlatmıştı:

“AK Parti’nin yetkilileri bana geldi ve bu sözleşmenin (İstanbul Sözleşmesi) kesinlikle kalkacağını söyledi. Lütfen siz bizi destekleyecek şekilde konuşun da bize yardımcı olun. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da görüşü kalkması yönünde. Ben de biliyorum ifade ettiğini, kesinlikle kalkacak. Ama kalkarken onların içerisindeki bazı cahiller var, kadın hakları, madın hakları falan diyenler. Onların hepsi Türk Ceza Kanunu’nda da var diye şey ediyor. Ondan böyle rahatsızlık duyuyorlar ama kaldıracaklarını kesin olarak kendisi de ifade etti.”  

Erdoğan gelen talepleri Ak Parti tarafından dillendirme kararı verince partinin genel başkan vekili Numan Kurtulmuş kararlılığı 2020 yılının temmuz ayında şu sözlerle dile getirdi:

“İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik soruya, "İstanbul Sözleşmesi'nin imzalanması gerçekten yanlıştı. 2011 yılında İstanbul'da imzalandı ve Türkiye 2012'nin Kasım ayında bunu Parlamentodan geçirerek yasalaştırdı. 2014'te de bu sözleşmeye imza atan ülke sayısı 10 ülkeye çıkınca 2014'te de İstanbul Sözleşmesi, uluslararası bir hukuk metni haline getirildi. Bu metnin içerisinde iki tane önemli husus var dikkat çekmemiz gereken ve bizimle asla uyuşmayan, bunlardan birisi toplumsal cinsiyet meselesi bir de cinsel yönetim yönelim tercihi. Şimdi bunlar ve başka şeyler de var ama bu iki meselenin demin konuştuğumuz çerçevede tam da bu LGBT vesaire gibi unsurların marjinal unsurların ekmeğine yağ sürecek kavramlar olduğu ya da onların arkasına sığınarak faaliyet yapabilecekleri alanlar oldu görülüyor." 

Sözleşme Cumhur İttifakı’nı Tehdit Ediyor

Cumhur İttifakı'nın oluşmasıyla geçmiş dönemlerde yasalaşan uluslararası sözleşmelere yönelik inceleme de başladı. Burada ortaya konulan Bakanlar Kurulu kararları da. Erdoğan'ın Ak Parti Genel Başkanlığı'nı devrettiği dönemde bir Bakanlar Kurulu kararı var ki  neredeyse 15 Temmuz'un gerçekleşmesi halinde NATO'nun müdahalesine zemin hazırlayacak içeriğe sahip.

2019 seçimlerde Ak Parti başta olmak üzere Cumhur İttifakı'na yönelik kampanyasının  kaynağı İstanbul sözleşmesi olarak görüldü.

Seçimlerin hemen arkasında 2019 yılının Temmuz ayında İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi'nin İstiklal Caddesi'nde tekrarladığı "Onur Yürüyüşü' polis tarafından engellendi. Bu yürüyüşü 2016 yılında yapıldığında BBP sert tepki göstermiş Alperen Ocakları sokağa inmişti. Gezi olaylarında terör örgütleri arasında dikkat çeken LGBT başta olmak üzere eylemcilerin bazı grupların İstanbul Sözleşmesi'ni dayanak göstermişti.

Son olarak Boğaziçi eylemlerinde LGBT'nin aktif yer alması bardağı taşırdı. Avrupa ve ABD fonlarıyla Türkiye’de iki bini aşkın LGBT endeksli derneğin kurulduğu bilgisi olayın “iç tehdit” algılanmasına neden oldu. Osman Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra’nın Türkiye’de LGBT araştırmalarının başında olması da Erdoğan’ın İstanbul sözleşmesine ilişkin kararını güçlendiren konu başlıklarının başında geliyor.

Sonuç itibariyle İstanbul sözleşmenin feshedilmesine en çok sevinen elbette ki Saadet Partisi oldu. İptale ilişkin Erdoğan’a teşekkür mesajı ise bir bakan aracılığıyla iletildi.

-Gazan Mübarek Olsun Tayyip Bey !

Yazarın Diğer Yazıları