Fehmi Çalmuk

Geçirmeye Doymadılar

Fehmi Çalmuk

Gündelik siyaset iyiden iyiye belden aşağı indi. Daha önce siyasetçiler Türk dilinin derin mana ikliminde öylesine cümleler kullanırdı ki  nereye çekersen orada ya küfür yada iltifat aranır dururdu.

Şimdi gözünün içine baka baka, kulakların işite işite küfür ediyorlar, üstelik bir de harekette çekiyorlar.

Türkiye’de kimine göre “Seveni öperler, öpeni severler” inanışı hakim olabilir. ‘Milletin anladığı dilden de konuşuyoruz’ da denebilir. Ama nereye dönersek dönelim operasyona kurban gittiğimizi bilmeliyiz. 

KiM olarak elbette millet olarak…

Helalleşme çıkışı ile kimse Kemal Kılıçdaroğlu’nun tövbekar olduğunu beklememeliydi. Elbette ki partinin genetik kodlarında millete, milletin değerlerine karşı küçük görme, ihtiza, hakaret var mıdır? Vardır. Yok diyen Allah’ın kulu çıkıyor mu ?

Ecevit’in dindarlara karşı ‘hoşgörülü’ olduğunu  söyleyenler, seçilmiş bir milletvekiline kadın diyerek, ‘Haddini bildirmek’ için yürüyecek kadar hakaret içinde olabildiğini gördü.
Eskiden ‘düşük, kuyruk’ gibi söylenen ihtizai sözler “makarnacılığa, göbeğini kaşıyan adama’ sözlerine terfi etti. Levent Kırca parodilerini hatırlatırcasına “Nah” şekli şemali TBMM’de yapılıverdi. Bir ayda üç  küfür… İkisi  TBMM çatısının altında… Hem de  küfür edenlerin nihai hedefi  güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek. Yani omurgayı TBMM üzerine bina etek isteyenler; bina çıkarken  de gözlerini budaktan kaçırmadan “öpe öpe”  yapıyorlar.

Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığı döneminde Ak Parti iktidarının getirdiği tasarılar, kararnameler Köşk’ten veto yediğinde, genel sekreterlik makamının üst düzey bürokratları ellerini dirseklerine kadar götürüp sözlerinin kuvvetlenmesine katkı olarak belden hareket yaparak “Geçirdik” diyordu. Bunu anlatırken şaşkın gözleri yaşaran Başbakanı hatırlıyorum da…

 ‘Vah Türkiye’m vah’ diyorum.

Şimdi Kemal Bey’den  bir adım daha bekliyoruz. Sözlerini kuvvetlendirmek için bir elinin avuç içini diğer elinin üzerine koyarak yaptığı sözü güçlendirme  hareketini bir ileri adıma götürmesini  bekliyoruz.… Hem de gol sonrası futbolcuların karşı takım tribünlerine nispet iki elini dirseklerinden kırarak ‘gol atma fiilini güçlendirmesi’ gibi hareket bekliyoruz.

Helalleşelim derken  malum türküde olduğu gibi Kılıçdaroğlu yeni nakaratlara başlayıverdi:

Mavilim, mavileşelim
Tenhada buluşalım mavilim  

Helalleşelim Kılıçdaroğlu, tenhada buluşalım, mavişelim…

“Kılıçdaroğlu healleşme ile devrim yapıyor” diyerek sevinci gözlerinden okunan Saadet Genel Başkanı şimdi ne diyecek? 

Geçen seçimde CHP ile seçim ittifakı yapmak isteyen bazı SPli’ler Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Seyyid” olduğunu bile söylüyor ve buna inanıyorlardı… Şimdi ne diyecekler: ’Nasıl geçirdik ama’ mı  diyecekler ? “Nasıl  olsa yırtılan milletin yakası… Ağı kurumayan milletin paçası lı ?” diyecekler...

Halbuki milletin kürsüsünden ekonomi hakkında konuşuyorsun da, partini kuran irade de “kuvay-ı milliye” ruhu olduğunu önü sürüyorsun da o zaman bir adım öne çıkar mısın Kılıçdaroğlu…?

‘Yönetim biçimini beğenmiyorum ama ekonomideki kurtuluş savaşında ben de varım’ diyebilir misin Kılıçdaroğlu… ?

Kürsüden “şimdi sizlere Ak Parti’nin 19 yıllık iktidarının döviz ile ilişkisinin trajikomik hikayesi anlatacağım” desene ? 

Biz anlatalım…Gelin isterseniz rakamların dilinden son 19 yıldaki tabloya iki başlık halinde beraber bakalım:

 TÜRKİYE’YE GELEN DÖVİZ:
•Doğrudan Yabancı Yatırım(DYY) olarak gelen: 226 Milyar $
•Portföy Yatırımı(PY) olarak gelen: 184 Milyar $
•Dış Borç olarak gelen: 450 Milyar $
•Net Hata Noksan olarak gelen: 70 Milyar $
•Varlık Barışı ile gelen: 70 Milyar $
TOPLAM: 1 Trilyon $

TÜRKİYE’DEN ÇIKAN DÖVİZ:
•Cari Açık’ın kapatılması için çıkan: 620 Milyar $
•DYY’ın kar transferleri: 75 Milyar $
•PY ve Dış Borç verenlerin Faiz transferleri: 175 Milyar $
•Yurtiçi yerleşiklerin yurtdışındaki yatırımları ve yurtdışı Bankalardaki mevduatlar: 115 Milyar $
•Yurtiçi yerleşiklerin OFFSHORE Hesapları: 200 Milyar $
TOPLAM:1 Trilyon 300 Milyar $

Türkiye Cari Açığının % 70’ini Doğusundaki ülkelere veriyor.Türkiye’ye beş farklı kalemden oluşan1 Trilyon $’lık Dövizin  % 80’ini Avrupa ve ABD Bankaları ve Yatırım Kuruluşlarından geliyor.

İşte bu trajikomik durumdur.

Türkiye batıdan alıp doğuya harcayan bir miras yedi konumunda. Bakın Çin’le ithalatımız ve ihracatımıza tabloyu çok rahat görebilirsiniz. Çin'den yaptığımız ithalat 25 milyar dolarken yaptığımız ihracat 2 milyar dolar... Rusya'da ithalat ve ihracat arasındaki farkımızda aynen böyle. 

Elbette Avrupalı yatırımlcılar Türkiye'de yüksek faiz nedeniyle bankalarda paralarını bulunduruyor.

Yukarıdaki rakamlarda en çok dikkat çeken ne oldu dersiniz? Biz her ne kadar bu rakamı 200 milyar dolar olarak ön görsek de geçenlerde çıkan MASAK merkezli bir haberde 500 Milyar dolardan bahsediliyor. Peki bu offshore hesaplarının asgari ücretle geçinen memur emeklisine faydası ne ?

Belki de iktidarı bu konuda adım atmaya zorlayacak en önemli muhalefet öngörüsü kürsüden hareket çekmeden bu olmalı….

Çünkü Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi ile elinde yetki ve uygulama kapasitesi bakımından önemli imkanlar bulunan Cumhurbaşkanı, sadece Kurumlar Vergisini düzenleyen kanunun 30 maddesinin 7'inci  bendiyle ilgili yapması gereken revizyon değil, madde değişikliği değil yalnızca kanunun verdiği yetkiyi ülkenin parasını dışarıya çıkaranlara karşı kılıç gibi savurmak. 

Hani ara sıra Okçular Vakfı'nın etkinliklerinde ‘Ya Hak Diye’ oku fırlatan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ‘Ya Hak’ deyip yurt dışında offshore hesaplarında tüyü bitmemiş yetimin ensesinde boza pişirenlere karşı yüzde 30’luk 'Tevfikat hakkını" kullanıverecek.

Yani parayı götürenlere diyecek ki “yüzde otuzunu Türkiye'de bırakacaksınız.” Bir bakın isterseniz bu rakam 200 milyar dolarlık hesapta 60 milyar dolar, MASAK'ın peşine düştüğü 500 milyarlık dolarda 150 milyar dolara karşılık geliyor o zaman. Muhalefetin karşısında gür sesini meydanlara, gülle  yumruğunu da masaya vurmuş olacak.

Eğer CHP'li Özgür Özel'in dediği gibi sözü kuvvetlendirmek için el hareketi ne kadar elzem ve gerekli ise o zaman Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir elini sıkarak diğer elini de onun üzerine vurarak Türkiye'nin parasını tüyü bitmemiş yetimin hakkını yurtdışına kaçıranlara gereğini yapmış olacak.

Ancak gel gör ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bunu yapmak ister de onun hızını kesen, onu engelleyen etrafında dadanmış kadrolar gibi imar ve İnşa hareketine karşı tüyleri diken diken olan kimi isimler de var. "Böyle bitmemeliydi" gibi şimdiden helva kavurmak istemektedirler. Bunlara acilen engel olunmalıdır. 

Son söz olarak; geçirmeye alışmışlar azizim alışmışlar… İçten ve dıştan geçirmeye doymadılar...

Yazarın Diğer Yazıları