Fehmi Çalmuk

Gök Girsin Kızıl Çıksın Vaktinde miyiz?

Fehmi Çalmuk

VESSELAM
FEHMİ ÇALMUK

GÖK GİRSİN KIZIL ÇIKSIN VAKTİNDE MİYİZ ?


Nasıl girdik Bayrama ama? Bayramınız bereketli ve kutlu olsun.

İslam aleminde Allah'a adanan kurbanlıklar sıraya girmişken siyaseten bekleyen fırsatçıları da gördük. Yeni Şafak Gazetesi’nden sevgili Tamer Korkmaz nazik adam. Köşesinde “Tilkiler istedi diye kurtlar gitmez” diye yazmış. Be Mübarek; “çakallar sırtlanlar istedi diye kurtlar yuvasını terk etmez” diye yazsana. Ancak Tamer Korkmaz bilir raconu: Tilki kurnaz hayvandır. Kurnazlık ahlaksız zekanın ürünüdür. 

 Anlaşılan iş yine bize düştü. Cumhur ittifakını “kızıl elmanın kutalmış çocukları” diye nitelendirmemdeki asıl gaye: ittifakın oluşumunda yüksek seçim kuruluna verilen ittifak bildirgesiydi .Bu konuyu “Mücahit Başbuğ” kitabında uzun uzun anlattım. İla-yı Kelimetullah hedefinde Nizam-ı Alem ülküsünde tesis edilen Cumhur ittifakının temelinde yalnızca Anadolu kıtasının değil Buhara’dan Rabat’a kadar emanet alınan mirasın korunması vardır. Abdülhamit’in halifeliğinden dem vuranlar ona neden “Ulu Hakan” denildiğini aklına getirmez. Abdülhamit, Hakan-ı Türk’tür…

Şimdi kıyıda köşede el oğuşturanlar, Hamamönü’ndeki kurulan kumpaslarda adam değiştirenler, sehemlerde sermaye biriktirenler kurnaz bir zekanın ürünü olarak tezgahlarını tıkır tıkır işletiyor.

Sağım, solum demeden dört yanımız pust zulası…Ahmet Arif’in dizelerinde anlattığı Gibi:

“Dört Yanım Puşt Zulası,
 Dost Yüzlü,
 Dost Gülücüklü
 Cıgaramdan Yanar.
 Alnım Öperler,
 Suskun, Hayın, Çıyansı.
 Dört Yanım Puşt Zulası,
 Dönerim Dönerim Çıkmaz”

Bu yüzden verdiği ahide sadık kaldığını belirten MHP Lideri Devlet Bahçeli “Gök Girsin, Kızıl Çıksın” sözleri gibi meydan okudu. Ama satır aralarında bir şeyler var:

Ne diyor?

- Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da şartlar ne olursa sonuna kadar yanında ve arkasında olacağımızı, kesinlikle yalınız bırakmayacağımızı herkes çok iyi bilmelidir" 

Bu sözler bir ilandır aslında.

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arkasında olacağız, yalnız bırakmayacağız. 

Erdoğan ve Ak Parti’yi kalın çizgiler ile ayırıyor. Bir nevi Erdoğan’ın yalnızlığını vurguluyor. Kalabalıklar içinde “Yalnız, kuşatılmış lider” göndermesi yapıyor. Parti içinde yükselen sesleri Bahçeli’de Erdoğan kadar iyi biliyor. Parti kurmaylarından, bakanlara ve milletvekillerine kadar kimin MHP’ye eğri baktığını iyi görüyor. Kim ne zaman, nerede, kiminle iken “MHP’ye, Cumhur ittifakına” ne demiş? Bizim Çorumlu’ların lisanıyla Bahçeli “Hayınların” listelemiş. 

AK PARTİ İÇİNDEKİ MHP KARŞITLIĞI

Cumhur ittifakı kurulduğu günden bu yana Ak Parti içinde geleneksel olarak MHP’ye ülkücülere mesafeyi aşmış kinle bakan bir grup var. Bunun kökenleri 1980 öncesi Akıncı-Ülkücü kavgasına kadar gider. Akıncılar’dan ayrılan radikal grubu oluşturan “Ak Güç” cennetmekan Erbakan’ı pasiflikle, Türkiye’deki İslami siyasi hareketi bloke etmekle bile suçlamıştı. İran devriminden sonra islami siyasi hareketin silahlı mücadele yapması gerektiğini savunurlarken Erbakan “Daha mantar tabancanız bile yok” demişti. Onlarda Akıncılar’ın ilk silahlı kampını yaptılar. O kamptan yetişenler uzun bir dönemdir Ak Parti içinde etkin siyaset yapıyor. Zaten dönemin MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Akıncılar arasındaki görüş farklılığı dün olduğu gibi bu günde devam ediyor.

Buna ister “MHP alerjisi, ister MHP reaksiyonu” deyin bu Milli Görüş içinde de vardır. Güneydoğu kökenli kardeşlerimizin Türkçülük üzerinden başlayan faşistliğe kadar giden eleştiri dozajı giderek artmıştır. Ümmetçilik kavramından yola çıkan analizlerin giderek “MHP düşmanlığı safına” geçmeleri bundandır. Sevgili Mehmet Metiner’in yazılarında dile getirdiği açılım bu anlayışa karşı açık bir meydan okumadır. Bunu Ak Parti içindekiler anlamadığı gibi ne yazık ki MHP kadroları da meydan okumaya destek vermedi.. Metiner tarihe tarihi bir kayıt düştü.

ASİLTÜRK’ÜN BAHÇELİ DEĞİŞİMİ

Milli Görüş demişken Rabbim rahmet eylesin Oğuzhan Asiltürk ile diyaloğumu da yazayım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin öncesi e sonrasında uzun uzun konuşmuş, önerilerimizi not almıştı. Erdoğan evine geldi. Ertesi günlerde onun oturduğu koltuğa kendisi, beni de kendi oturduğu koltuğa oturttu. 


Konu Cumhur ittifakına geldi. “Ne dedeniz?” Dedim. Anlattı.

- MHP sana yük. MHP’yi sırtından at. Oyları yüzde 6…Sana zarar veriyorlar.

-Oğuzhan abi, görüşünüze katılmıyorum. Bizim araştırmalarımızda yüzde 12-14 bandında oyları var. Bizim yol arkadaşlarımız. 15 Temmuz’dan sonra sayın Bahçeli’nin desteğini, bize ve Türkiye’ye kol kanat germesini unutamam. Bu oy oranından daha öte tarihi bir destek.

-MHP’nin yerine İyi Parti’yi alın. Meral Hanım 28 Şubat’ta önemli rol oynadı. Bizimle beraber hareket etti.

Gerisini söylemedi. Durur muyum ’Olur olmaz da mı ? demedi’ diye sordum. “O başka mahfiller ile hareket ediyormuş” dedi. Cennetmekan Erbakan Hocam, ensesinde boza pişiren Özal kardeşler için de aynı ifadeyi kullanmıştı. Onu anlattım.

Uzun uzadıya Cumhur İttifakı’nın oluşumunu, tarihten CMKP’den, Mümtaz Turhan’lardan, Anadolu’nun ruh köküne bağlılıktan, Necip Fazıl’ın 1977 MHP kongresini anlattım. Meral Akşener ve İyi Parti üzerine bildiklerimi anlattım. Çok şaşırdı. “Nasıl olur? dedi.

Bana; Merhum Başbuğ ile diyaloglarını hatırlatarak sonrasında şöyle dedi:

-2018 seçimlerinde Saadet Partisi’nin Ak Parti ile işbirliğini Sayın Bahçeli istememiş…
 
Yekten cevap verdim:

-Bu bilgiyi kim verdiyse yanlış bilgi vermiş. Sayın Bahçeli’nin böyle bir engeli olduğunu düşünmüyorum. En iyisi Sayın Bahçeli’ye bir kahve içimlik ziyaret yapın. Çelebi insandır. Öngörünüzü onunla paylaşın. Bir çok konuda aynı düşünüyorsunuz. Bakın fikirleriniz çok değişecek. 

Kabul etti. Sırasıyla MHP, İyi Parti, Demokrat Parti’yi ziyaret edecekti. Konuşmalarından Ahmet Davutoğlu’nun üslubundan çok hoşlanmadığını anladım. Ali Babacan’ın babası ile tanışıklığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı’nın daveti üzerine KKTC’ye gittiğinde Bahçeli ile birlikte uçak yolculuğu yaptı. Bahçeli’nin kolunda uçak merdivenlerinden indi. Oradaki diyalogları, Türkiye siyasetine ilişkin konuşmaları oldu.

Dönüşte yine aynı yerde aynı koltukta oturdum.

-Fehmi sen haklıymışsın… Sayın Bahçeli’yi tanımıyormuşuz. Bizim bu süreci desteklememiz lazım. 

Baühçeli, Asiltürk’ün cenaze namazında tabutu başında kımıldamadan durdu. 

 BAHÇELİ’NİN YÜZÜĞÜNE DEĞİ KAVRADIĞI DOSYA ÖNEMLİ

Devlet Bahçeli gök mavisi taşlı, “Allah Bana Yeter” yazılı yüzüğü ile partinin grup toplantısında konuşma yaptı. Konuşmasındaki keskinliği, yüzükle birleşince tarihi manifestosunu yapıverdi.

-Ya herro ya merro

‘MHP ittifaktan ayrılıyor’ diyenler, bayram edenler, CHP ile ittifaktan bahsedenler çoğaldı. Bir de buna merhum Sinan Ateş’in etrafa ateş saçan eşinin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabulü eklenince “ya saçların lüle lüle MHP sana gülü güle” ritimleri ayyuka çıktı.

Bahçeli yüzüğü gösterirken avucunun içinde tuttuğu dosyayı kimse görmedi. 

Dosyanın peşine düştüm. 

MHP kurmayları “Biz bilmeyizi” oynuyor. Bakılırsa bir çoğunun da gerçekten bilgisi yok. Dosya bir Bahçeli’de bir de Erdoğan’da olacak.

Dosya ekonomik rapor değil. Tarih, saat, yer belirlenmiş çaşıtların isimleri, 1Temmuz’da görülmeye başlayacak Sinan Ateş cinayetinin örtülmeye çalışılan ve MHP’nin ülkü ocaklarının suçlanmasının delilleri, Yargı ve emniyet, siyaset içinde “cumhur ittifakına karşı” kumpası, listesi kabarık dinlenme loglarına erişim izni olanların isimleri yer alıyor.

Bahçeli, kamuoyu önünde vız gelir tırıs gider demiyor ama FETÖ artıklarının bazı islami cemaat. terör ve istihbarat örgütleriyle yaptıkları “çökme operasyonu”nu deşifre etmeye hazırlanıyor.

Siyaseten her şey söylenmez, açıklanmaz.

 FETÖ 28 şubat sonrası Alperen ocaklarına çok çökmek istedi. Şehit Muhsin Yazıcıoğlu müdafaasının bedelini canıyla ödedi. Şimdi ülkü ocaklarına çökme girişimi var. Lider ile bağının koparma, kitlesel homurdanma ve yeni hedef gösterme…

 Bahçeli gelişmeleri çok iyi takip ettiği için bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir çok bilginin filitlenerek verildiğinin farkında olduğu için her görüşmede sağlama yapıyor. Örneğin Suriye ile el altında sürdüren milyarlarca dolarlık ticaretin içindeki sermayedarları, bürokratları çok iyi biliyor. Türkiye’nin Suriye ile ilgili elini zayıflatan bu konunun cerrahi bir müdahale ile bertaraf edilmesini gerektiğinin farkında.

Adalet Bakanlığı’nda kısmi bir operasyon yapıldı. Burada MHP’nin ağırlığı görülüyor. Sırada HSYK var.  

Erdoğan ve Bahçeli’nin bayram görüşmesi olduğunda sonuçlarını daha iyi göreceğiz.

Vel hasılı “Gök girsin, kızıl çıksın denecek” gündeyiz.


 

Yazarın Diğer Yazıları