Fehmi Çalmuk

İlle de Kemal, Temel Abi Orada Kal

Fehmi Çalmuk


Milli Görüş serancamına bakarsanız Temel Karamollaoğlu’nu “Temel fıkrası” gibi değerlendirip, lastik gibi sündürüp, yerden yere savurup “vurun abalıya” göstermek  akıl karı mı ? Merhum Mehmet Zahit Kotku’nun “Bülbülleri” diye isim takıp 12 Eylül’ün dehlizlerinde  MSP ilahi korosunun asli unsurlarından biri olan bir insana, hele hele haşa  huzurdan “hain damgasını” kurmak kimin haddine !

İnanıyorum ki merhum Erbakan Hoca gibi kendisi de “Ne yaptıysam AIlah rızası için yaptım” diyerek açık yüreklilikte ve mefkureye sahiptir. 

Ancak ne oldu da CHP’nin yapışık kardeşi gibi hareket  tavrı gerçekleştirmektedir ? CHP’ye mahkum mudur ? Mecbur mudur ?

MSP-CHP koalisyon hükümetine karşı sağ partilerin içinde başlayan, MSP içindeki Nurcular’ın kazan kaldırmasına karşı giden süreçte   eski Diyarbakır Milletvekili merhum Fuat Fırat şunları söylüyordu:

-Solcular bizim namaz kılmayan kardeşlerimizdir

Saadet Partisi’nin bu kardeşliğe bakış açısını bu köşeden bir çok kere yazdım.

Kılıçdaroğlu’nun yine Ak Parti’den rol çalarak gündeme getirdiği başörtüsüne yasal zırh konusunda “Sayın Kılıçdaroğlu’nun, kazanımları yasal güvence altına alacak ve keyfi uygulamalara son verecek olan çağrısını kıymetli buluyor ve destekliyoruz”  açıklaması bile Karamollaoğlu’nun kendisine verilen sufleyi konuştuğunu gösteriyor. Elbette bir oyun kuran, sufleyi veren var! Yazının sonuna doğru onu da yazacağım.

Konuştuğum Saadet’in ileri geleni “Temel Bey Sivas’a gidemiyor… Kamalak döneminde FETÖ’ye sahip çıktık diye , şimdi de  parti kurmaylarını HDP destekçisi diye yorumluyor, tepki gösteriyorlar…” sözlerini not ettim.

Peki ne oldu da böyle oldu ? 

Gelecek kaygısı…

Saadet Partisi her halükarda TBMM’de olmalı. Bunun yolu ise seçimlere girebilmek ve yüzde 7’lik ülke barajını aşabilmektir.
 
Bunun yolu nedir ? 

Seçim ittifakı? 

Peki kiminle ve nasıl ?

Temel Bey haklı söylüyor. SP’yi 6’lı masaya mahkum eden süreçlerin başında 2018 seçimlerindeki Ak Parti’nin tavrı gelmektedir. İkinci pay ise İyi Parti’dir…

Sıradan bakalım:
Cennetmekan Necmettin Erbakan’ın trilyon davasında nasıl da haince mahkum edildiğini, hatta cezaevine atmak için yemin edenlerin nasıl da  fırıldak çevirdiğini daha önce yazmıştım. Raporu bile yayınladım. Ak Parti’nin deve dişi gibi  bakanlarının  aradıkları başhekimleri  tehdit etmelerini, FETÖ adına Erbakan’ı cezaevine sokmanın büyük bir zafer olacağını söylediklerini yazmıştım.
 
Elbette ki onlar için 28 Şubat’ta RP’yi kapatmak, bölmek, Erbakan’ı yasaklamak yetmemiştir. Dişlerine kan değmiş “intikam intikam” naraları atarak cennetmekan Hocam’ı iki büklüm  tekerlekli sandalyede taşırken Pazartesi günü vefat eden merhum Osman Akgün’ün gözyaşlarını görmeliydiniz. Osman Akgün demişken şunları yazayım:  

(Osman...Osman...Osman
Ne zaman Osman abi ayağını gaz pedalından çekse hocam onu öyle seslenirdi: Osman… Osman… Osman… Elin gavuru o katranı niye yapmış? Demek ki bu otomobil 180 km gidebiliyor...
Allah gani gani rahmet eylesin.
Merhum Necmettin Erbakan hocam 12 Eylül'de cezaevine düştüğünde Osman Akgün kendisini korumakla görevli bir polis memuruydu. Hocam cezaevinden çıkıp yasaklı olduğu dönemde mesleğinden istifa ederek Erbakan Hoca'nın yanında bir Mücahit olmaya niyetli şekilde görev yapmaya başlayan Osman Akgün hocamın ‘iki Osman’ından biriydi.
Alnındaki lekeden dolayı kimi zaman Gorbaçov'a benzettiğimiz merhum Osman Yılmaz abimiz daha çok hanımefendinin ve ev hizmetlerine bakar Osman Akgün dağ tepe demeden Erbakan hocam ile Türkiye'ye dolaşırdı. Bir dönem Erbakan Hoca'nın makam aracı Volkswagen Golf otomobiliydi İki  tane iri kıyım insanın bu araca nasıl bindiğini Herkes merak eder birbirine
gösterip sorarlardı.
Ela gözleri kendine has gülüşüyle mizah anlayışıyla Hamidiye cenahında herkes tarafından sevilen sayılan bir insandı Osman Akgün...  vefatını büyük bir üzüntüyle öğrenmiş oldu Allah tekrar tekrar gani gani rahmet eylesin milli görüş camiasına üzerinde çok Hakkı bulunduğu Muhammed Fatih Erbakan'a ve ailesine başsağlığı dilerim)

Hastane olayına geri dönelim:

Osman abi ağlıyor bir yandan tekerlekli sandalyeyi sürüyordu. Başhekim “Hocam baskı var. Size rapor veremem. Bakan Bey arayıp seni, imza atan doktorları sürdürürüm” diye tehdit ediyor. Bizi affet” diyordu. Cennetmekan Hocam ise FETÖİSTlere ve işbirlikçilerin yeni baskısı karşısında baş hekime “Sizi Allah affetsin” diyordu.
 
Hocamın talebeleri, şimdi “Milli Görüşçüyüz” diye çalım atan zevat var ya yüzümüze yüzümüze “Körmüsü Erbakan Hoca paraları yemeseydi” diyebiliyordu.

Vay yalan dünya…Vay, vay ki kahbe fakları…

Muhafazakarlar sus pus, sinekli bakkalın sakinleri derviş kılıklılar odalarından kaçar, hastaneyi terk ederken, kimi aşırı solcu ,kimi CHP’li solcu doktorlar önlerini ilikleyerek eğildiler. Törelerinde el öpme geleneği olanlar el öptü, diğerleri önlüklerini düğmeledi:

-Sayın Başbakan biz üzerimize düşen görevi yapacağız…

Vallahi doktorluk mesleğinin ellerinde alınma riskine karşı yaptılar. Halen içlerinde doktorluk yapanlar var. Şimdi bile görevden atılabilirler Ama arkalarında dağ gibi sultanım cennetmekan Necmettin Erbakan Hocam’ın duaları var.

Saadet Partisi Oğuzhan Asiltürk başta olmak üzere diğer kurmaylar bu tarihi suikastı bile sineye çekti. Kimse Milli Görüş tabanından özür dilemedi. Nedamet de getirmedi. Abdullah Gül’ün, Necmettin Erbakan için çıkardığı af kararı ileri yaşanacak olanların, yapılacak operasyonların kilit noktası, yapılacak konuşmaların sufle vereni olacaktır. 

Bütün olan bitene rağmen 15 Temmuz’da FETÖ’ye yakın demeçleri bile bertaraf edip Ak Parti’den gelen teklifi can-ı gönülden değerlendirdiler. Elbette Ak Parti’de Erdoğan’ı yalnız bırakma operasyonu için SP’nin tahkimatını istemeyenlerin defansı gibi SP’de de bunu istemeyenler,15 Temmuz’a karşı Devleti, devletin başını yalnız bırakmak isteyenler vardı. Bu günkü gibi… Simsarlar iş başındaydı.  

2018 yılında işbirliği olmadı. Milli  ruh bir araya gelmedi.

Dediğimiz gibi: Aynı yerde olmak birlikteliğe yetmediği gibi uzakta olmakta ayrılığa sebep değildir. 

Araya siyaset bezirganları girdi. Sanki SP üç milletvekiline razı olmuş gibi bir seçim ittifakı gösterisi yaptılar. Konya’dan milletvekili aday listesine bir isim istenince merhum Oğuzhan  Bey eski gençlik kolları başkanı  Abdülkadir Karaduman’ı çağırarak şöyle dedi.

-“Bizim ilkelere duruşumuza sahip bir isim olarak gidip aday olacaksın. Benim adayım olarak listede yer alacaksın”  

Saadet Partisi’nin CHP listesinden tek adayı vardır. O da Abdülkadir Karaduman’dır. Diğer isim ise CHP’li kurmayın kontenjanıdır.  

Son yerel seçimlerde kantarın topuzu iyice kaçtı. Bir defa yol bulununca gelsin HDP’liler gitsin CHP’liler…

Bu işin değişik bir modeli İyi Parti için olabilirdi. 

Saadet Partililer’in Meral ablasına o kadar çok kıymet ve ehemmiyet veriliyordu ki merhum Oğuzhan Asiltürk bile “MHP yerine İyi Parti’nin olmasının Ak Parti’nin lehine olacağı görüşündeydi. Meral Akşener’in 28 Şubat’taki duruşu halen Milli Görüş camiası için önemli bir duruştur. Merhum Asiltürk’ün bu  görüşü  vefat etmeden önce KKTC’nde sayın Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmeye kadar sürdü. İyi Parti işbirliği de olmadı.

Düne kadar  Ak Parti'yi  SP'den uzak tutan FETÖİST çeteler şimdi de  SP'yi Ak Parti'den uzak tutuyor. Nasıl bir emperyalist oyunudur bilemezsiniz. Son Erdoğan-Karamollaoğlu görüşmesinde yaşanan koltuk krizi ve bu görüntülerin servis edilmesi SP cephesi bakımından kabul edilemez ve bir aşağılama olarak izah edildi. Bu görüntü ve fotoğrafından yayınlanması ilişxkilerin bıçak gibi kesilmesine neden oldu.

Bir not daha… Erbakan Hocam'a bütün kötülükleri yapan iş birlikçilere bütün kapılar açılıp,  baş göz üstünde tutulurken o dönem FETÖİST’lerin kuşatılmışlık içinde tuttukları Erdoğan'a şimdi yapılan yeminli  düşmanlık izaha muhtaç değil midir ?

Geçmişi bırakalım. 

Şimdi ne olacağına, nasıl olacağına bakalım.

Saadet yönetimi için Recep Tayyip Erdoğan değil Abdullah Gül daha öndedir. Bu süreç Erbakan’a af kararından bu yana böyledir. 2018 seçimlerinde de böyle oldu. 2019 seçimlerinden de böyle oldu. Temel Bey yönetimde kaldığı sürece de yine böyle olacaktır.

Temel Karamollaoğlu’na yakın kaynaklardan edindiğim bilgiye göre strateji şöyle işliyor.

Saadet Partisi  Millet ittifakı içinde tek başına seçimlere girecek. CHP ve İyi Parti’den milletvekili adayı gösterecektir. Kürt nüfusun yoğun olduğu büyükşehirler başta olmak üzere Güneydoğu illerinde milletvekili adayı gösterecek parti ise HDP’dir. Bir çok ilde HDP listesinden SP’li isimlerin adaylığını göreceğiz. Bu nedenledir ki HDP’nin kapatılma sürecinde devreye girecek yeni parti yeni ismiyle avantaj sağlayacaktır.

Saadet cephesinde her şey güllük gülistanlık değil elbette… Muhalefet hareketi başladı. Genel başkan adaylığı hazırlığı yapılıyor. İsimde anlaşılır ve uzlaşılırsa Temel Bey karşısına güçlü bir aday çıkarılacak. Burada kilit nokta bugüne kadar aktif siyasete bulaştırılmayan ve merhum Oğuzhan Asiltürk Bey’in gölgesinde kalan Anadolu Gençlik Derneği’dir. Yakın zamanda kamu yararına çalışan dernek statüsü de alacaktır.

Peki ne diyecekler?

Zillet değil izzetli politika…Kiminle seçim ittifakı yapılırsa yapılsın partinin izzeti korunmalıdır. Milli Görüş sığıntı değildir.
Milli Görüş… Kurucu felsefesinden uzaklaşmamak zorundayız. Milli Görüş’ün geleneksel yapısı korunmalı. Bu gidişle seçimlerde  çok düşük bir oy oranına ineriz.
Milli Şuur… 6’lı masa Avrupa değerleri derken, bu metinlerin altına imza atarken İslami değerlerin hiçe sayılmasını kabul edemeyiz. 
Milli Güç…İnanıyorsanız  güçlüsünüz. Bizim gücümüz inancımızdan. Milli Görüş her zaman kilit parti, siyasetin güç merkezi oldu.

“İlle de kemal, Temel Abi Orada Kal”

Temel Karamollaoğlu, merhum Asiltürk vefatından sonra İstişare Kurulu Başkanı da oldu. Geleneksel yapısı itibariyle Temel Bey “Milli Görüş’ün lideri” konumunda. Parti yönetimi Temel Bey’in, Asiltürk hayatta iken görevi iki kez bırakmayı önerdiğini belirterek yeni dönemde aynı tercihi kullanmasını isteyecekler.

Parti yönetiminde çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu heyetler oluşturuluyor. Bu isimler sırasıyla Temel Karamollaoğlu’nu ve istişare kurulu üyelerini ziyaret edecek. Denecek olan şu:

-Temel abi, İstişare Kurulu başkanı, onursal başkanımız olarak devam edin. Allah rızası için tarihi bir görev üstlenin. Genel başkan yeni bir arkadaşımız olsun. Böylelikle parti içinde yeni bir liderlik mücadelesi yaşanmaz, kamplaşma olmaz. Parti Numan Kurtulmuş döneminde yaşanan olaydan çok sarsıldı. Bölünmeyi, parti tabanından kaymayı önleyin.”
Özeti şu yani:

-“İlle de kemal, Temel Abi Orada Kal”

Bakalım ne olacak ? 

Saadet Partisi’ni %1’lik parti diye küçümseyenleri görüyorum… “Adam sende” diyorlar. Ekrem İmamoğlu’nu seçtiren en önemli katkının SP tarafından yapıldığını unutmayın… Millet ittifakın meşruiyet kaynağı Saadet Partisi’dir…

Kabul edin ve etmeyin. Yiğidin düştüğü yer SP’dir. Çünkü  cennetmekan Erbakan vefat ettiğinde Saadet Partisi genel başkanıydı. 

Milli Görüş’ün Saadet cephesinin büyük imtihanı var. Ağır mı, ağır. Zor mu zor… 
 

Yazarın Diğer Yazıları