İran Ve Türkiye İçin Safları Sıkıştırma Dönemi
Fehmi Çalmuk
Büyük Türk Milleti’nin bağımsızlık manifestosu İstiklal Marşı’nda şöyle der:
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.
İran’ın İsrail’in merhum İsmail Heniye’yi şehit etmesiyle birlikte onuruyla oynanması, egemenlik haklarının ayaklar altına alınması, toprak bütünlüğünün ihlal edilmesine karşı yapacağı saldırı karşısında aklıma hep bu dizeler geldi. İran'ın Kum kentindeki Cemkeran Camisinin kubbesine intikam anlamına gelen “kırmızı bayrak” Kasım Süleymaniye’nin öldürülmesinden sonra ikinci kez çekildi. Yani intikam yemini. İranlı yetkililer “ O kızıl bayrağın ne anlama geldiğini yakın büktün dünya görecek” deseler de Şii dünyası neredeyse psikolojik harekat olarak intikama hazırlanıyor.
Elbette ki Ortadoğu uzmanlarının “Şii dünyasının başkenti sünni bi siyasi liderin öldürülmesini dillerine dolamaya başlamalarına karşı İran’lı yetkililerin çok yapıcı bir açıklaması var:
“Biz İslam ümmetiyiz. Filistin davasında Sünni ve Şiilerin kanları birbirine karışmıştır. Ayrım olmaz. İslam dünyasının en büyük hedefi Kudüs davasıdır”
Heniye’nin şehit edilmesinden sonra İran’lı diplomatlarla uzun uzun uzadıya konuştuk. Suikastın nasıl olduğu, hangi teknolojilerin kullanıldığı hususunda ketumluklarını sürdürüyorlar. Merhum Reisi'nin helikopter kazasında ölmesi olayında ise hazırlanan iki raporun doğa ve iklim koşullarını gösterdiği açıklanırken, bu konuda soruşturmanın derinlemesine başladığı belirtiliyor.
İran’lı bir diplomatın İsrail hakkında Anadolu'da söylenen bir söze çok benzer bir hatırlatması oldu.
-“Bizim bir ata sözümüz var. Allah’tan korkmayanda korkacaksın”
Allah’tan korkmayan karşısında Türkiye’nin sergilediği duruşun farkında olan İran’ın bundan sonra Türkiye ile çok yakın ilişki içinde olacağı izlenimi ediniyorum. Bu yakınlaşma kimi Arap ülkelerini kızdıracak olsa da Heniye’nin şehit edilmesinde onların sessizliği bir anlamda mahkumiyetlerinin bir göstergesi.
Elbette siyonizm karşısında İslami hareketin önemli bir ilerinin Şii dünyasının başkentinde suikast sonucu öldürülmesi İslam dünyasının psikolojik sınırını zorlamış, siyonizm karşısında direncine hasar verse de bunun telafisinin yine İslami dünyasının inandığı kutsal değerler ile aşılacağı görülmektedir. Heniye şehit edilmiştir. İsrail saldırılarında öldürülen 40 bini aşkın Gazze’li gibi…
İranlı diplomatlardan edindiğim intiba o ki Cumartesi günü İslam ülkelerinin kentlerinde “Kahrosun İsrail” sloganları atan milyonca Müslüman gibi İran halkı gibi yönetimi de bundan sonra eskisi gibi olmayacağını bilmektedir. Siyonizm’in zehrine karşı panzehir İslam’da ondan alınan ilhamla yapılacak mukavemet ve cevaptadır. ”İsrail al sana bomba” demeden her adım, her söz, Merhum Arafat’ın çocuk generallerinin attığı taştır. Ebrehe’nin ordusunu unutmayalım ki Rabbim Ebabil kuşlarının ağzından attıkları taşlarla yer bir etmişlerdir.
Şimdi aldığım notları sizin ile maddeler halinde paylaşayım:
1.İran’ın Tutumu:
Pek çok direniş komutanı suikasta uğramıştır. Ancak, bugün Filistinlilerin, İranlıların ve bölgedeki diğer Müslümanların kanları birleşmiştir ve bu kanlar Filistin davası uğruna feda edilmeye hazırdır.
İsrail Başbakanı Amerika ziyaretindeki kongre konuşmasında 57 kez İran'ın İsrail'in en büyük düşmanı olduğu açıkladı.
İslam Cumhuriyeti olarak egemenlik haklarımıza açık bir şekilde egemenlik haklarını açık bir şekilde ihlal edildiğinden dolayı ülkemizin topraklarına saldırı düzenlendiğinden ve sizin resmi misafirimizin topraklarımızda öldürüldüğünden dolayı biz de kendi ayaklarımızın üstünde durur ve kendi tarihim başımızın çaresine bakacağız. Sizler de görüyorsunuz ki ne yazık ki Batı ülkeleri ve Amerika şu anda Ölüm Sessizliği kurulmuşlardır.
Hasan Nasrullah çok ağır bir askeri operasyonla meşgullerde ve belki bundan dolayı da Kendi bölgelerinde durmaları ve orada olmaları daha uygun olacaktı. Bu nedenle yemin törenine gelmedi.
2.Türkiye'nin Tutumu:
İran İslam Cumhuriyeti olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin gösterdiği güçlü tutumdan dolayı teşekkür ediyoruz. Bu tür tarihi girişimler karşısında kendini savunma hakkımızı mahfuz tutuyoruz. Ancak, özellikle Müslüman ülkelerden ve uluslararası kuruluşlardan Filistin halkının haklarını savunmalarını ve işgalci rejime karşı her türlü hukuki, siyasi ve yaptırım tedbirlerini almalarını bekliyoruz
Kürecik Üssü: Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin resmi makamlarınca söylendi, bizim için önemli olan budur. Bahsi geçen Kürecik üssünün veya benzer üstlerin bu olaylarda herhangi bir rolü olmadığını belirtiyorlar ve bizim için de onların beyanı esastır.
Suriye: İran Türkiye ve Rusya olarak barışın sağlanması hususunda Astana sürecini geliştirdik.ve Bu doğrultuda bu mekanizma çerçevesinde de çaba gösterdik. İran, Türkiye , Rusya ve Suriye'den oluşacak platform çerçevesinde de birkaç toplantı çeşitli düzeylerde başta dışişleri bakanları ve istihbarat yetkilileri düzeyinde gerçekleşti. Bu iki ülke arasındaki ihtilafların en aza indirilmesi onların birbirine daha yaklaşması ve aralarında iyi bir ilişki kurması hususunda çaba gösterdik. Bu çabalarımızı devam edeceğiz ve Umut ediyoruz ki en kısa zamanda İki komşu arasında eski dostluk ilişkileri tekrar başlar. Bölgenizde bizim çok ortak düşmanlarımız vardır. İster siyonizmin veya bölgedeki ülkelerin komplolarıyla hep birlikte karşı karşıyayız Dolayısıyla kendi aramızdaki ihtilafları çözmezsek bu şekilde devam edersek onlar aramızdaki bu ihtilaflardan yararlanarak ülkelerimize sızabilirler.
3.Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Tutumu:
Çarşamba günü itibariyle terör saldırısının gerçekleşmesinden hemen sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni acil toplantıya çağırdık. Toplantıda İsrail'i destekleyen üç ülke dışında diğer ülkeler, İsrail'in bu girişimini kınadı veya uluslararası kuralları ihlal olarak saydı.
4.İran'ın Yanıtı ve Uluslararası Tutum:
İran’ın Şam büyükelçiliğine yapılan saldırının ardından askeri güçlerini hazırlamıştı. Ancak, diplomatik girişimlerle uluslararası toplumdan bir tepki bekledi. Bu tepki gelmeyince, askeri operasyon düzenleyerek kendi egemenlik haklarını savundu. Batı ülkeleri ve Amerika'nın sessizliği karşısında, İran kendi ayakları üzerinde durarak saldırılara yanıt verdi.
5.İsrail'in Suikastları ve Terör Girişimleri:
Siyonizm rejimi zaman içerisinde birçok terör girişiminde bulunmuştur. Diğer yandan, İsrail'in birçok casusluk ağı yakalanmıştır. İsrail, F35 uçaklarının kalkış noktalarını ve lojistik desteklerini açıkça beyan etmiştir .Bu saldırılarda kullanılan üstlerin hedef alındığını belirtmiştir.
6.İslam Dünyası ve Birlik Meselesi:
İslam dünyası birlik içinde olursa, Siyonizm rejimi karşısında durabilir. İran, İslam ülkeleriyle işbirliği yapmaya ve bu doğrultudaki girişimleri desteklemeye açıktır. Türkiye'nin de bu konuda hemfikir olması önemlidir. İslam dünyasının birliği, bölgedeki istikrarsızlığı engelleyecek ve Siyonizm rejiminin güçlenmesini önleyecektir.
Biz Türkiye ile bu konuda hem fikiriz ve biz Aynen Türkiye gibi şuna inanıyoruz. Biz İslam dünyası şayet Birlik olursa ve şayet birlikte bir tutum sergileyecek olursa onların Birliği Kesinlikle bizim onu asla vasıta bir devlet olarak kabul etmediğiniz sahte bir devlet olarak kabul ettiğimiz bölgemizde istikrarsızlığı pekiştirmek için üretilen Siyonizm rejimi asla ve asla bizim bildiğimiz teknolojimizin karşısında duramayacaktır ve biz Bütün İslam ülkeleri ile bir ittifak içerisinde olmaz hususu ve bu doğrultudaki bütün girişimlere açığız da destekleriz