Fehmi Çalmuk

Konuşsana Aslanım

Fehmi Çalmuk

Yine geldik 15 Temmuz’un yıldönümüne… Dile kolay altı yıl geçmiş.  Gladyo’nun yerli uşaklarının giriştiği darbe girişiminden tam tam tamına 6 yıl geçmiş. Yapılanları. Yargılamaları  hafife alacak değilim…Haşa…!

Ancak düne kadar ağızlarından her “Hoca efendi” kelimesi çıktığında heyecandan başı dönenlerin bazıları halen F.G için “terörist başı” derken bile dudakları titriyor. Ağızları gitmiyor. Halen bekliyorlar. “Bir gün çark geri döner, mandacıların iş birlikçi kadroları iş başına gelirse halimiz nice olur?” diye düşününler “İhtiyatlı davranayım” diyerek topa girmiyor, girse de yuvarlak cümlelerle işi geçiştiriveriyor.

Bunlar kim mi ? Bunu soranlar yüzde yüz art niyetli insanlardır. Ya ahmaktır ya da Antep ağzıyla “ ..ötünü yiyim” ayağı yapıyorlar. Siyasiler, iş adamları, meslek örgütü başkanları, gazeteciler. Sağımız solumuz bunlarla dolu. Ekran ekran dolaşıp 15 Temmuz’u sulandırmanın peşindeler. Bir de 15 Temmuz üzerinden rant devşirenler var ki onların hokkabazlıklarına akıl sır ermiyor.

Halen 15 Temmuz’un yüzde10’u ortaya çıkmış değil. ABD'nin eski Birleşmiş Milletler Büyükelçisi ve eski başkan Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, geçmişte yabancı ülkelerde darbe planlarına yardımcı olduğunu söyledi. 

15 Temmuz darbesi “ben de bir ucundan tutayım” cinsinden yapılacak bir iş değil. Bir zeka ürünü ve yıllara dayanan derin bir aklın operasyonu.

Bu aklın bitmez ve tükenmez bir Türkiye kini var. Anadolu topraklarına ilişkin Anadolu’nun İslami anlayışına da geleneğine de ve liderliğine kökten besledikleri kin 15 Temmuz’dan önce de vardı, sonra da var ve var olacak. Bir de bunların iş birlikçileri var.

Sağda solda, kuytu köşelerde, dehlizlerde ağızlarını her açtıklarında dudaklarının domalışından bunu anlıyoruz. Artık işbirlikçiyi, mandacıyı, vatan ve millet düşmanı gözünden anlayacak duruma geldik. 

Bu topraklara ilişkin kinin miladı 1453’e de dayanır. 1923’e de dayanır. Bu kinin çocuklarını sureti Hak’tan gözükseler bilme durumundayız. Yani  beyaz sütün içindeki ak kılı, zifiri karanlıkta siyah ipliği bilecek kadar basiret ve feraset sahibi olmak durumundayız.

Bildiğiniz gibi darbe girişiminde silah çeken, vatan evlatlarını öldürenlerin bir kısmı yargılanıyor. Bir kısmı kaçtı. Yardım ve yataklık eden, organize eden beyin takımı da kaçtı. Bazıları hemen mevzi değiştirdi. Hemen kötülemeye, organizasyon aleyhinde konuşmaya başladı. 

İş adamlarının bir kısmı kurulan FETÖ borsalarında masadan masaya kons yapmaya başlarken, kasalarındaki paraları akıttı. Kayseri ve Gaziantep FETÖ borsalarına bakın. İş adamlarını gelen öpmüş, giden öpmüş. “Kral öldü yaşasın yeni kral” diyerek siyasilerin eteklerine yapıştılar. 

Bir de tuzu kuru bürokratlar var. O Zaman da revaçtaydılar, şimdi de revaçtalar. Bakıyorum da Cumhurbaşkanımızı eleştirmeye başlayınca hepsi aynı istihzai ve alaycı tavırla “mahremlerde dolaşan bit” gibi konuşuyorlar. 

Erdoğan gidiyor…

Erdoğan gitmesi seçimle olabilir mi? Olabilir. Sandıktan kim çıkarsa eyvallah. 
“Yok, seçimle gitmez. Koltuğu bırakmaz. Savaş çıkarır” ben dedim ya bit yavrusu gibi mahremlere giriyor, yuvalanıyorlar. Bürokratlar kokuyu çabuk alır ve ona göre şekil alırlar. Bakın bir çok kamuda çalışan genel müdürün odasında Erdoğan fotoğrafları inmiş durumda. Geçen bir avukat arkadaşım Yargıtay üyelerinin odalarında bu manzara ile karşılaşınca  sormuş:
-Hayırdır?
-Boya yapıldı da…
 
Altı aydır aynı manzara…

Peki Erdoğan gidecek de yerine kim gelecek ? Babacan, Davutoğlu, Kılıçdaroğlu, Akşener, Karamollaoğlu mu ? Yoksa Bady Ekrem mi ?

Eskiden fal tutuyorlardı. Şimdi altılıya birden oynuyorlar. Dün Erdoğan’ın masasında kons yapanlar bu gün altılı masanın  etrafında dönüyorlar. İnanın liderlerini etrafını saran isimlere baktığımızda o yüzleri, cinden arta kalan bakışları iyi tanıyor ve biliyoruz. 

Ya siyasiler ? FETÖ’nün siyasi ayağıyla ilgili artık bir cümle  duyuyor musunuz ? Hiçbir parti bunu konuşuyor, sorguluyor mu ? Ya siyasiler  “kral çıplak demenin vakti geldi” diyen siyasi hangi geçmişi saklamanın derdinde… Sağım, solum, önüm, arkam sobe… Sobeleniveriyor.

FETÖ’cüler dağıldılar,  duruma göre de şekil aldılar. Bir çok siyasi sosyal medyadaki eski mesajlarını sildirmek için dünyanın parasını  veriyor. Aman bir beğeni bile olmasın… Sütten çıkmış ak kaşık olalım…

Bunlar inanın her partinin başına belalar… Ahmet Arif “pust zulası” der ya aynen öyle…

Bas paraları Leyla’ya der gibi para basıp, itibar alan iş adamı, bilgi, kaset. fotoğraf alıp, satan siyasetçi, kalemi ile “hizmete mahsus gazeteci”  rol modeli halen revaçta. Bunu da bilelim…

15 Temmuz’un yıl dönümü… Altı yıl olmuş… Yüzde 10’u bile açıklanmamış… Ne siyasiler konuşmuş, ne askerler itiraf 
 etmiş ne de yardım yataklık yapanlar bir kelime yazmış…

15 Temmuz’u tarihin tozlu raflarına mahkum etmek isteyen apakurya maskaraları “kaldığımız yerden devam ediyoruz” diyorlar.
Biz de diyoruz ki ne kanacağız, ne de kandığımız, kaldığımız yerden devam edeceğiz…
Hani Şener Şen der ya “seni hiç sevmedik süt oğlan… Babanı da sevmezdim” 

Seni hiç sevmedim Fethullah Gülen… Ekibini de sevmedim. İmam Hatip’de okurken de  yıllarca başkanlığımda da size, tabiyetinize eyvallahım olmadı. Halen de yok…

Hayatımda yalnızca bir sözünü sosyal medya hesabından paylaştım o da bize Anadolu Ajansı’ndan edilen zulmün adresini ifşa etmek için… Adresi açık ettik “Kral çıplak” dedik, bilet kesildi.

Eğer onların içinde olup da tövbe etmiş, pişman olmuş, vatan millet yolunda yemin etmiş insanlar varsa sözüm onlara:

Konuşsana aslanım… İki kelime et… Ki karanlıklar aydınlığa kavuşsun…

Buna kimler mi dahil ? eski cumhurbaşkanları, eski başbakanlar, bakanlar milletvekilleri, askerler, iş adamları, gazeteciler… Kağıttan kaplanlar konuşsanıza…

Konuş diyorum ya… Şimdi derler “Konuşmak ...öt ister” . “…ötverenler” konuşamaz, konuşsa  da özünden konuşmaz, konuşamaz.

Yok aslanım konuşmak mangal gibi yürek ister. 

Yüreğiyle konuşanlar, beyaz ata binip gittiler. Şehadete koşan şehitlerimize Rabbim’den rahmet dilerim…
 

Yazarın Diğer Yazıları