Önce devlet diyerek MTAIC'ın haberine el koydum
Fehmi Çalmuk
Bu yazıyı yazana kadar MTAIC'dan söz verilen açıklama gelmedi.
Ancak bu yazıyı; editörümüz İbrahim Baha Adalı'nın kaleme aldığı haber girişindeki cümlede yer alan hassasiyetimiz için kaleme aldım:
Ne diyorduk haberde:
"Ülkemizin en köklü saygın kuruluşlarından biri olan Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğü'ne bağlı MTA Uluslararası Madencilik Anonim Şirketi (MTAIC)'nin"
Halen aynı inancımı koruyorum. Eğer amaç MTAIC'yı kötülemek ise başka kapıya yönlenilmesinin de bilinmesini isterim. Bunları söylerken emperyalistlerin gözünü diktiği Afrika'nın çöllerinde, dağlarında maden arayarak kayayı un eden MTAIC'nın isimli İsimsiz kahramanlarını yüreğinden öpüyorum.
Konuyu özetleyim, sonra da bu yazıyı neden yazdığımı açıklayacağım.
Türkiye ve Nijer arasında Madencilik Alanında İşbirliği Anlaşması imzalanmış, belirlenmiş maden sahalarında çalışmalar yapılmış, 2018 yılından bu yana sürdürülen çalışmalarda sonuç alınmak üzere.
Olay; Nijer'de kurulan Nijer Mining Company'de arama müdürü olarak görevlendiren Emrah Erdem'in faaliyetleri hakkında dönemin MTAIC yöneticilerinden Dr. Adem Akdemir ve Serkan Özdemir'in 03-01-2023-13.01.2023 tarihleri arısını kapsayan Nijer Mining Limited Seyahat Raporu ile ilgili...Rapor haber merkezimize ulaştı. ve ön haber yapıldı.
MTAIC yönetiminden öğreniyoruz ki raporu yazan iki kişinin sözleşmeleri feshedilmiş durumda. Kurumla ililişkileri yalnızca açtıkları mahkeme süreciyle devam ediyor İşin ilginç yanı hakkında rapor yazılan Emrah Erdem'in de sözleşmesi feshedilmiş.O 'nun da mahkemesi devam ediyor.(Burada Mir Yediyıldız Mühündeslik LTD ŞTİ ile Emrah Erdem'in bir ilişkisi olup olmadığını da araştırıyorum. Çünkü yakın zamanda 19'a yakın iş alan firmanın kayrılması iddiasında Emrah Erdem'in ismini duyuyordum)
Kişiler kurumda değil ancak faturayı kurum ödr kişilerin yaptıkları yanlarına kar kalıyor.
Yazdıkları rapor ise teftiş kurulu raporu değil.
Yalnızca gözlem raporu ve gereği için kurumun teftiş kuruluna da her bir bildirimde bulunulmadığı anlaşılıyor. Adem Akdemir, Serkan Özdemir'in harcırah alarak gittikleri Nijer seyahat ile ilgili dönüşte masraf listesinin yanında bu raporu da kuruma vermedikleri de anlaşılıyor. Verseler teftiş kurulu başkanı, ilgili teftiş kurulu, MTAIC şirketi genel müdürü, MTA genel müdürü raporun gereğini yapmak zorunda olacaklardı. Ve iddialar ile ilgili devleti, kurumu zarara uğratmak başta olmak üzere görevi kötüye kullanmak, nüfuz kullanmak gibi ididalarla savcılığa suç duyurusunda bulunulması gerekecekti. Raporu yazanlar da savcılığa herhangi bir başvuruda bulunmamışlar. Müfettiş değil kurum yöneticileri altını çizelim.
Dr. Adem Akdemir ve Serkan Özdemir'in raporunda "(18. madde) "Her halükarda yurt dışı şirketler finans, muhasebe ve satın alma açısından 2 ayda bir denetlenmeli" ifadesi oldu. Kurumun yöneticici olacaksın, bunu önereceksin gereğini yapmayacaksın.
Dr. Adem Akdemir ve Serkan Özdemir raporu neden vermediklerini, verdiler ise hangi yollarla ile sunduklarını evrak kayıt nosu imzaları elbette bilmek isteriz.
Diğer yandan teftiş kurulu da Nijer'e giden iki yöneticisine bildirimde bulunması konusunda herhangi bir uyarı da yapmamış. Neden, neden, neden?
Burası halen karanlık. Açıklığa kavuşması gerekir. Kim, kimi koruyor? Neden yapılmadı? Sorgulamaya muhtaç konular... Kurumun teftiş kurulunda harıl harıl bir çalışma inşeallah bir netice verir. Yoksa genel yönetim veya bakanlık iradesi değişirse bu gibi olaylar daha gönce görülydüğü gibi rafa kalkar.
Raporun 26 sayfası Emrah Erdem'ın faaliyetleri, araç, yatak, su kuyusu gibi yaptığı satın almalar da rakamsal boyutlar, fazla ödeme, kasa hesabının muhasebicinin kişisel hesabında tutulması, ofis mekanın uzun süreli bazı iş adamlarına kullanıldırılması, 45 gün zarfında 4 kez sahaya gitmesinin tesbiti, kişisel ticari faaliyetlerini yürütmesi, Nijer hükümetiyle ilişkilerde haksız ünvan kullanması gibi hususlar yer alıyor. Raporun sonunda (26+2) iki sayfa 18 maddede iddiaların özeti teker teker sıralanmış....
İddia o ki yazılmış, teslim edilmemiş, resmi işleme sokulmamış...Gün geldiği zaman kullanılmak üzere elden ele dolaştırılmış olmasın.
Niçin ?
Buna FETÖ taktiği diyenler olduğu gibi kurumu pazarlık masasına oturmak için santaj niyetiyle yapıldığını iddia edenler oldu.
İzlenimim o ki insanların gizledikleri bir hesaplaşma, bir intikam mücadelesi var. Kurum buna alet oluyor.
Mesele devletin ali menfaati ise şiş de yanacak kebap da...Kurumun eski yöneticileri birileriyle, birileri eski yöneticiler ile sidik yarışı içindeyse bilmeliyiz ki devlet kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Cumhurbaşkanlığı denetleme kurulu devreye girer. Kim ak, kim kara ortaya çıkar. Faturayı didişenler öder. Devlet de zaman kaybeder.
Kurum yöneticilerinin bana söylediği "itibar kaybı" meselesine yazımın sonunda değerlendireceğim.
Emrah Erdem ile ilgili iddialar yalnızca raporla sınırlı değil.
Elimde Nijerli avukat Aboubacar Hacnımou Alio imzalı 3 sayfalık 06 Haziran 2023 tarihli, imzalı "ifade ve görüntü deşifre tutanağı var" var. Tutanak Fransızca'dan Türkiçe'ye Akdil tercüme bürosu tarafından tercüme edilmiş. Bu belgede karşımıza yine Serkan Özdemir çıkıyor. MTAIC'ın temsilcisi olarak görev yaptığı sırada şirket ofisinde görev yapan hijyenist ve güvenlik görevlilerinin ifadelerinin istenmesi talebi karşısında ifade tutanağı hazırlanıyor. Tutanakta ki şu ifadeler dikkat çekiyor:
"Bu ifadeler bu görevlilerin çalışma koşullarını ve sözleşmelerinde öngörülmeyen taleplerle ilgilidir. Bu teklifler MTAIC'ın iki üst üzey yöneticisi tarafından yapılmıştır
1. Recit Altınöz T.C uyruklu jeolog. Dargöl'de yerleşik MTAIC'ın üst düzey yöneticisi
2. Emrah Erdem T.C uyruklu,Dargöl'de yerleşik MTAIC'ın proje yöneticisi "
Dört kadıının ifadeleri yer alıyor.Kadınlar masaj yaptıklarını, cinsel taleplere karşılık vermediklerini, kendileriniden kadın bulunmasının isktenildiğini, ofiste çıplak kadın ile karşılaştıklarını, ofiste kullanılmış prezervatifler bulduklarını belirtiyorlar. Bu kadınların hepsi aynı zamanda işten atılmış.
Bu iki belge dünyanın neresine giderseniz gidin haberdir.
"Neden bize sormadın?" derken "neden bizden izin almadın?" edasını gördün mü gördüm. Elbetteki beni araştırmışlar sevdiğim insanların selamıyla aradılar. Onun büyük hatırı var. Yoksa bizim sanatımızı okuyucularım bilir. Devlet ve millet için taşı gediğine koymasını biliriz.
Ama devlet ya... Ama Türkiye...
Ekmeğe dürbünle bakılırken yurt dışında kebap yapıp, fındık kırıp faturayı devlete ödetmek isteyenlere hiç bir şey söylemeyim mi?..Ben çıkıp MTA yöneticilerine madencilik öğretmeye kalkmadım. Haşa... Onların bana gazetecilik öğretmeye kalkmasını da çok da aldırmıyorum. Beni çileden çıkaran bu haberle ilgili FETÖ'cülerin koruma imasını bile şiddetle ret ediyorum. FETÖ'ye tavır konusunda babamın oğlunun bile tanımam...
Şimdi gelelim itibar meselesine...
Bu kurumun itibar yönetim stratejisi olduğunu düşünmüyorum. Krizi yönetim stratejisi de yok. Bu kadar kurumlara bu alanlarla ilgili eğitimler veren biri olarak kurumsal iletişim ofisiniz de mi yok ? Her haber yeni bir kriz yönetimini, her kriz yönetimi belirlenmiş bir itibar yönetimini sergilemeyi gerektirir.
Çıkan habere böyle mi yaklaşılır? Olay böyle mi anlatılır ? SWOT analizi diye bir gelenek oluşmamış ise çok geç kalınmıştır.
Bakıyorum iyi yetişmiş mühendisler bürokratlar....Yönetim sanatı apayrı bir beceri gerektirir. Ve inanıyorum ki beni arayan sevgili yöneticilerimiz itibarı koltuktan alan insanlar değil. Bilakis o koltuklara itibar veren insanlar.
Yoksa Fehmi Çalmuk'un insanı kuşatan bir kalbi, karafilli bergomutlu çayı, bazen de tarhana çorbası var. Kim geldi de lütuf ve muhabbetle gitmedi.