Somun Mücahitlerinin Beddua Vakti
Fehmi Çalmuk
Zihin kodlarımıza kıymık gibi batan beddua metodu bize yabancı değil. Biz bu konuşma tarzını nereden hatırlıyoruz?
Biliyoruz hem de iyi biliyoruz bu ağzı, tavrı. Nereden bakarsan bak, hangi kefeye koyarsan koy bu tavır FETÖ kokuyor…Yakın zamanda topluca beddua bir FETÖ taktiği değil miydi?
Buram buram kibir bir o kadar süfli olan bu tavır Erbakan’ın tavrı değil… Üslubu değil. Mücahidin amentüsünde bir Müslümana beddua hiçbir zaman olmadı. İslami hele hiç değil. Olamaz da…
Konu nedir ? Muhammed Fatih Erbakan’ın Necmettin Erbakan Vakfı kurulurken de, partileşme sürecinde de müdafaasını yapan, örgütlenmeyi sağlayan TBMM’ye girişini sağlayan İstanbul Milletvekili Suat Pamukçu’nun olan bitene, majestelerinin orta oyununa isyan edip partisinden istifadan sonra Ak Parti’ye geçmesine gelen tepki.
-Parti olarak beddua ediyoruz…
Tepkiyi veren “beddua ediyoruz” diyen kim ?
‘Özümüzde gayret var, özümüzde ahlak var, özümüzde adil düzen var’ sloganıyla seçim kampanyası yürüten Yeniden Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı… Bakın ne diyor ?
“Suat Pamukçu Milletvekilimizin AK Parti'ye geçişiyle alakalı hakkımızı helal etmediğimizi ifade edebiliriz. Özellikle de teşkilatımız kendisine hakkını helal etmiyor ve beddua ediyor. Teşkilatımızdaki ceplerinde yol parası yokken sekiz kilometre yürüyen genç teşkilat mensuplarımız, kadınlarımız evlerinde çoluğunu çocuğunu komşusuna bırakıp seçim kampanyasında Suat Pamukçu Milletvekili olsun diye bizim partimizin genel sekreteri İstanbul'dan milletvekili çıksın diye birçok insan gece gündüz çalıştı ve Suat Pamukçu Bey hiç utanmadan gitti. AK Parti’ye üye oldu. Rozet takıldı. Bizim davamızda elbette bunlar gelip geçici görüntülerdir. Gelip geçici fotoğraflardır ama başta biz olmak üzere teşkilatımızın özellikle de gerçekten de zor şartlarda bu teşkilatta malıyla, canıyla cihat eden kardeşlerimizin Suat Pamukçu'nun yapmış olduğu bu harekete beddualar ettiğini ve çok üzüldüklerini buradan ifade edebilirim. Teşkilat olarak kendisine hakkımızı helal etmiyoruz. Kendisine partimizden ayrıldığı zaman milletvekilliğinden de istifa etmesini söylemiştik. Suat Pamukçu yaklaşık 250 bin lira maaş alıyor. Bu 250 bin lira maaşın bir kısmı emekli Milletvekili olduğu için bir kısmı da şu anda milletvekili olduğu için. Yani kaymaklı ekmek kadayıfı tabir edilen böyle bir maaş alıyor ve utanmadan da şu anda başka bir partiye geçmek suretiyle bu parayı da çoluğuyla çocuğuyla yiyorsa da eğer bunun helal olmadığını da buradan paylaşmak istiyorum. Biz güçlü bir partiyiz. Yerel seçimlerde inşallah sandıklardan birinci parti olarak çıkacağız. Bizim içimizde eğer onun gibi düşünen arkadaşlarımız varsa da bunlar iki kişidir, üç kişidir, beş kişidir. Ama bizim teşkilatımız sağlamdır”
Bu konuşma nereden tutsanız tutarsız, nereden tutsanız seçim sloganını mezara koyacak bir açıklama.
28 Şubat’tan sonra Türk işçilerine yönelik bir belgesel çalışması için Avrupa’ya gitmiştim. Hollanda’nın Rotterdam kentinde İskender Paşa Camii’nde Milli Görüş yönetimini bir toplantısına katıldım. Gazeteci olarak değil misafir olarak orada olduğumun farkındaydım. Türkiye’de seçim var. Parti için süvari parası toplanıyor. Kim ne verecek kalkıp söylüyor. Bir Hacı amca konuşulanlara kızmış olacak ki hararet ile elini kaldırdı.
-Ben çocuklarımın rızkından keseceğim. Fatih Erbakan’ın fink attığı spor mercedesinin tekerleklerini değiştirmek için para vereceğim. Vermem arkadaş !
Bütün salon dondu kaldı. Yöneticiler darma dağın…
Bu şekilde seçimlere giren Merhum cennetmekan Necmettin Erbakan’ın genel başkanlık yaptığı partiyi terk ederken,
Merhum Oğuzhan Asiltürk’e “Ben Saadet Partisi’ne genel başkan olursam ancak parayı o zaman size teslim ederim” derken,
Ümmetin zekat fitre paralarıyla yaptırdığı Hamidiye Külliyesi’nden attırırken
Miras için cennetmekan Hocamın gözbebeğini “Düşmüş Amerika’ya yolu Zeyneb'in” türküsünü hatırlatırcasına gönderirken
Helal aklınıza geldi mi hiç ?
Ya ahlak?
Ahlak insani bir vasıftır. Din bu insani vasfı şekillendirir. Nitekim Nur-i Muhtar Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmaz mı ?
Cennetmekan Erbakan Hocam “önce ahlak ve maneviyat” derken mücahidin kodlarını yazmıştı. Kör gözüne parmağını sokar gibi devamlı “ahlak” demek insanın nakısasını, kaybettiğini ortaya koyar ki bunun emarelerini sıralayabiliriz.
YRP’nin genel başkanı, Suat Pamukçu’nun “Genel başkanın etrafında FETÖ var. İttifaka karşı olanlar kesin FETÖ’cüdür” sözlerine şu cevabı vermişti:
“Çok ciddi bir kalp ameliyatı oldu. Bu kalp ameliyatlarında birtakım psikolojik sorunlar çıkabileceği, karakter değişimleri oluşabileceği söyleniyor. Ondan mı diye düşünüyoruz.”
Bakarken görünce, duyarken işitince ‘Suat Pamukçu’nun karakteri değişiverdi’ diyor. Adam hesap adamı. Fatih Erbakan’ın muhterem ablası gibi ODTÜ mezunu elektrik mühendisi…
Anlaşılan Pamukçu voltajı açınca patladı trafolar…
Şimdi Suat Pamukçu, YRP yönetiminin iddia ettiği gibi “karakter değiştirmiş, haramzade, ahlaksız, utanmaz” ise YRP yönetiminin ahlak zaaf analizini bir bir ortaya koymaz mıydı?
Bırakın bildiklerini, duyduklarının onda birini söylese Yeniden Refah Partisi’nin hali ne olacak? Ortada ne parti kalır, ne miras?
Ben İslami siyasi gelenek içinde bir hesaplaşmanın olacağını daha önce yazmıştım.
Şimdi mücahidin kaybolan yitiğini aramak vakti? Seçimler buna vesile olmalı.Önce kaybettiğimiz ahlak ve maneviyatı bulmanın vaktidir.
Peki ortaya karışık soralım: Ahlak ve maneviyatı nerede arayacağız?
-FETÖ gölgesiyle, baskısıyla, korkusuyla, gelecek beklentisiyle Milli Görüş üzerinde hesap kitap yapanlarda mı ?
-Yiyip içtiği, yattığı kalktığı FETÖ’yü kuran üç delinin ev arkadaşı olup da, cennetmekan Erbakan hocamı canlı canlı gömüp de üzerine kendisini onunla özdeştirip, kitap yazdırıp Milli Görüş’e şerrini salla sümük bulaştıran sefer vakti “Milli Görüş gömleğini hiç çıkarmadım” diyenlerde mi?
-Dilber’in oynadığı Bursa Pavyonlarında mı?
-Silah çekip para için arkadaşını vurup elini kana bulayıp korkudan ağır anti depresanlara sığınmada mı?
-Mirastan payını almaması için namuslu bir kadına bir erkeği musallat edip fotoğrafla şantaj edilmesine mi ?
-Mercümek’in fırına verdiği Bosna paralarının karşılığı Gök kafeste kurulan sehem pazarlığında mı ?
-Doktora tezini işinde titizlenen bir mücahide yazdırıp, üzerine kapıları kapatmada mı ?
-Anane mirasının fazlasını alabilmek için Çerkez köylerinde akrabalarına çökebilmekte mi ?
-Manası cömert olup şakır şakır ,tıkır tıkır para sayma makinelerinde saydırdığı liraları, dövizleri ramazan ayında hayır hasenat için ümmetin kasalarına doldurmada mı?
-Gazze, Gazze deyip de karun kadar mal varlığından bir dirhemi çok görmesin de mi ?
Siyasi İslami hareketin içindeki bu soruları sıralarken bile utandım. Ha bu arada “utanmak, haya” insanı, ahlaki ve imanı bir özelliktir. Hatırlatırım…
Hadi etrafındaki çer çöpe bakmayalım da vel hasılı olmadı Muhammet Fatih Erbakan olmadı.
Mesele; Murat Kurum meselesi değildir. Konu Recep Tayyip Erdoğan’ı yolda bırakman, intikam alman, FETÖ, rotary unsurlarıyla yakın mesai içinde olman da değildir.
Mesele politik duruş da değildir…Kazanmak için yola çıkmış bir politikacının gözünde ezilmeyecek, üzerinden geçilmeyecek, kullanılmayacak, paraya tahvil edilmeyecek hiçbir kutsal yoktur.
Mesele “Şuur” meselesidir.
Tercih senin…
Politikacı mısın?
İnsani ve İslami değerleri ön plana almış mücahit misin? Yoksa cennetmekan Erbakan Hocamın tabiri ile Somun mücahidi misin?
Allah adına seni çok sevdik. Babanın emanetisin diye, siyasi İslami hareketin bayrağını taşıyacaksın diye, adın Muhammed diye, efendimizin müjdelediği komutanın ismini taşıyorsun diye…
Sevgiyi kursağımızda bıraktın. Biz seni sevdik,sen ise Stockholm Sendromu yaşar gibi majestelerinin cömert başkanını…
Sefere çıkarken “uydum hazır olan İmam’a” der gibi galibi ilan ettin.
Mücahitliğin bir yevmiye hesabı varsa bunu kesinlikle İstanbul adayınız yapmıştır. Hani suçluyor ya Suat Pamukçu’yu “kaymaklı ekmek kadayıfı” yiyor diye…
Çocukluğumdan başlayarak iman ve ahlak çınarı gibi mücahitleşen cennetmekan Erbakan hocamdan en çok sevdiği tatlı olan kaymaklı ekmek kadayıfı konusunda öğrendiğim şudur:
-Mücahit kaymaklı ekmek kadayıfını cennette yiyecektir.
Bu meselede para, pul, mangır işlemez…