Fehmi Çalmuk

Uşaklar, Yumuşaklar, Yavşaklar

Fehmi Çalmuk

-Bu yazı ayrıca 24 Kasım 2021 tarihinde Hürses Gazetesi'nde "…TIK…TIK…REİS ORADA MISIN?"başlığıyla yayımlanmıştır.-

Bir zamanlar İsmail Türüt “Trabya’da uşaklar, Etiler’de yumuşaklar” demişti de yer yerinden oynamıştı.
Şehit ailesine ettiği küfür sonrası  ortalıktan kaybolan Lütfü Türkkan’ı koruma iç güdüsü Meral Akşener’in siyasetteki  “ikinci  yavşak vakasını” ortaya çıkarttı. "İstanbul Sözleşmesi'ni amasız fakatsız hayata geçireceğiz," diyen Akşener sözleşmenin getirdiği yumuşaklık hürriyetine dayanarak “Yavşaklar” deyiverdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözleri kitlelerin dikkatine sununca Akşener yönetimi Lütfü Türkkan’ın “Sarı Öküz” olduğuna kararına vardı.

“Biz istifa ettirmeyelim. Sarı öküzü vermeyelim. Dokunulmazlığını AK Parti ve MHP kaldırsın”

İyi Parti “sarı Öküzü” kurtarmanın, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise “helallik” alarak parti birikimini kurban etmenin derdinde.
Kurban kimin adına verilecektir peki?

Helallik kavramının altının doldurulduğuna, SP Genel Başkanının tekbir getirdiğine bakarsanız kurbanın “mundar olmaması” için tedbirler alınmış durumda.

Belki de partiler içinde en rahatı MHP… Uzun yıllar cezaevlerinde kalmış eskimeyen bir ülkücü abinin değimiyle Bahçeli, 'merhum Başbuğ’dan daha fazla MHP teşkilatlarına kadrolarına hakim' bir isim…Gündemi belli. “İşte Turan” diyerek  Külliye’de Cumhurbaşkanına hediye ettiği harita ve “50+1” konusunda  “kaos ile başlayan cümlelere koyduğu son nokta, söz etmenin güçlüğünü, siyaset bahçesindeki çiçeklerin koparılmasına neden oldu.

Şimdi cevaplanması istenilen soru şu:  Reis orada mısın?

Helalleşme Çağrısının Bir İleri Adımı FETÖ’ye Aftır

AK Parti içinde ağlaklığıyla nam salmış zat bile fırsatı bulmuş yükleniyor. “üzgünüm, kırgınım böyle bitmemeli” Dahası var. Bir zamanlar Erdoğan’ı “aslanım, civanım” diye dinleyen bu zat “Erdoğan konuşurdu ben ağlardım” diyor ama gerisini  getirmiyor. 

Bu zatın içinde bulunduğu cemaat zamanında cennetmekan Erbakan’a ne demişlerse Erdoğan’a da aynısını söylüyor ve yapıyorlar…“Şerbakan” diye  andıkları cennetmekan Hocam’a; “İsmail Dümbüllü” lakabını takmışlar, o konuşmaya başlayınca “radyonun  ve televizyonun sesini kapattıklarını” söylemişlerdi. Aynı kafa. Şimdi dün ses kapatanlar bugün “Böyle bitmemeli” diye iktidarı sonlandırıyor. Onların  gayya kuyusu evlerindeki beddua seanslarında, fitne fücur bohçalarını açtıkları siyaset sohbetlerinde “Şerdoğan” dedikleri Cumhurbaşkanı için “Teyyo Başkan” yakıştırmasını yapıyorlar. Erdoğan ekrana çıkınca “sesini kısıveriyorlar”. Bunu yapanların bir dönem iktidar partisinde bakanlar kurulunda, başkanlık divanında yer tuttuklarını, şimdilerde ise kümesten kümese kons yapan tilki görünümlü çakallara taş çıkarmalarını  hesapta tutalım.

Helalleşme sezonunu başlatan Kılıçdaroğlu’na destek veren sureti haktan görünen bu taifenin; bir ileri adımı FETÖ’ye af istemektir. Bu nedenle helalleşemenin merkezine " dindarlık ve muhafazakarlık" konulmaktadır. Pusuda bekleyen bu ekibin “helalleşme” adı altında  eli kanlı FETÖ’ye, PKK’ya vicdan sömürüsü  yapmaya başlayacağını unutmayın. Bununla ilgili roller dağıtıldı çoktan... Sufle de dağıtıldı. Bir elini yumruk yapmış diğer eliyle “helalleşelim” diyor. Türk siyasetinde sıkılı yumrukla el sıkışma, mahalle yanarken saç tarayanla itfaiyecilik yapmaya benzer.

Helalleşelim öyle  mi ? Sen vatana, bayrağa, millete kurşun sık, ABD’nin hükümetteki özel kalemi gibi çalış, İngiltere’nin müslümanlara büyük özgürlük tanıdığını anlat, Türkiye Cumhuriyeti devletini manda ve himayeye teslim etmeye yelten, biz de seninle helalleşelim…

Bu toprağın ekmeğini yemiş hainlik yapanı mazur görmeyiz de mahzurlu da bilmeyiz…Haine müsamaha göstermek alçaklıktan öte çukurluktur. Çukur’un çocukları kol geziyorsa, armutun  sapı üzümün çöpüne bakmadan “ya devlet başa ya da kuzgun leşe” demek devletten yana olmak üzerimize ana baba hakkı gibi borçtur. 

Ya Ak Parti?

Anladık partide gidenin hesabı, cedelesi tutulmuyor da gelenin de gelmek isteyenin de, hele hele olmuş biten karşısında boğazı düğümlenenlerin sesini de duymuyor gibiler…

Erdoğan’ın kuruluşuna öncülük ettiği hamisi olduğu derneğin Ankara başkanı keyfilikle, iş güzarlıkla daire başkanlığından alınıp memur yapılıyor da ortada çıt yok…Bilal Erdoğan’ın yakından ilgilendiği EDEP Platformu'nun diğer başkan yardımcısı ise Ali Babacan’ın zulmüyle işsiz kalıyor, yeni bir imkan için elini kaldıran yok…

Ki bu isimler; “kim var?” denildiğinde sağına soluna bakmadan bir adım öne çıkıp Turan büyüklüğündeki  Nizam-ı Alem dava taşına omuz verenlerdir. Ar, haya ediyor konuşmuyor da mazlumun arşa alaya  yükselen ahı kapıyı çalıyor…

Tık, tık, tık…

Genel Başkan yardımcısından, bakanından  İl başkanından, parti teşkilatından tık yok…Kapıyı açan yok… Son kale, son çare Erdoğan… Ulaşabilen beri gelsin…

Yaz aylarında Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Ahi Enstitüsü’nün projesi kapsamında Türkiye’nin dört bir köşesine gittim. Edirne, Artvin, Hakkari ve Muğla…Bir dokunduk  bin ah işittik…

Yorulmuş, bezmiş, sindirilmiş valiler başta olmak üzere valileri bile dinlemeyen kamu görevlileri gördüm.

Parti üzerinden, Ankara’daki siyasetçi üzerinden o kadar “hamili kart yakinimdir” kartıyla giden iş adamı adı altında ‘sahtekar’ STK adı altında ‘tamahatkar’ gitmiş ki valiler; İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir genel müdürlük projesinde bile “Bakan bey beni arasın, talimat versin” deyiveriyor…‘Vali  çıldırmış olmalı’ diyenlere tek tek sıralarım.

Ancak devletin gücünü ve hizmetini götüren vali de bunalmış…

Valilerin ensesinde boza pişiren il başkanları ve il teşkilatından iyi haberler gelmiyor. İhale listesi de almasını istedikleri şirketlerin listesi de ellerinde…Vay bana bir eğlence…Hatta Güneydoğu’da bir ilin il başkanı vali ziyaretine PKK’ya yardım ve yataklıktan altı sene hüküm giymiş bir iş adamıyla geliveriyor.

Hakkari bölgesine doğalgaz dağıtımın alt yapısını yapan firma bile cemaatinden aldığı destek ile kamu görevlilerine bile kafa tutabiliyor. Son olarak öyle vites büyütmüştü ki “Erdoğan bile gelse bana yaptıramaz” beyanını söyleyiveriyor. 

Valinin, kamu görevlisinin yüzünü asmasına bile izin yok. Cimer’e, İçişleri Bakanlığı’na şikayet dilekçesi yağıyor…

Hakkari, milletvekilinin değil Reis’in kapısını çalıyor. Tık, tık,tık

Ak Parti’nin kurulduğu Artvin’in Yusufeli ilçesi böyle değil mi?

Cumhuriyet döneminin en büyük projelerinden biri yapılıyor. Vatandaşın kamulaştırılan evlerin paraları suyunu çekerken kuradan çıkan zemin kat, toprağa bakan evlerde nasıl oturulacağını anlatan yok ! Bakanlıklar, bölge müdürleri hatta hatta inşaatı üstlenen firmalardan birinde  şantiye şefi iken Ak Parti il başkanı olan mühendisten bile ses seda yok…Garip garip ilişkiler, kimin eli kimin cebinde? Kim kiminle iş çeviriyor? Bilinen bir çok şey var, konuşan yok…

İşin kolay yolunu bulanlar hedef gösterip Yusufeli Belediye Başkanı’nı suçluyor. Vatandaş gibi ev kurasına giren başkana bile zemin kat, penceresi toprağa bakan ev çıkıyor da sesini çıkartmıyor, adalete boğun eğiyor. Olan biten karşısında Ankara’da bürokrasiden medet umuyor, gün geçtikçe içine kapanıyor. Ankara’dan gelenler, gidenler  Çoruh kenarından gelip Livane kenarından geri gidiyor… Son seçimde Murgul ve  Yusufeli’nde zar zor kazanan Ak Parti tabanı Erdoğan’a ulaşmak isterken çaresiz kalıyor...

Milletvekilinin, Cumhurbaşkanı baş danışmanıınn değil Artvin-Yusufeli Reis’in kapısını çalıyor .Tık, tık,tık…

Ya Edirne?

Osmanlı’nın başkentliğini yapmış Edirne’de çeltik eken, ayçiçeği biçen  çiftçinin haline baksanız, içler acısı…Ay çiçeği firmasına mahkum edilen çiftçi derdini Valiliğe mi Ak Parti il teşkilatına mı anlatabiliyor ? Pandemi döneminde yüzlerce esnaf kepenk kapattı.  Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan akın akın çarşı pazar alış verişine gelenler esnafın can simidi olmuş durumda.

Edirne, Reis’in kapısını çalıyor .Tık, tık, tık…

Son aylarda İngiliz hükümeti Türkiye’yi yasak listesinden çıkarınca orman yangınlarından yüzü is içinde kalan Muğla’nın yüzü güldü. Belediyeleri partideki iç çekişmeler yüzünden teker teker kaybeden Ak Parti Muğla’nın yüzünü güldürmekten aciz durumda. Saldım bayıra Mevlam kayıra kabilinden siyaset anlayışı gidiyor… Kimin canı sıkılsa gözünü kamu görevlisine bölge müdürlerini çeviriyor.

Muğla, Reis’in kapısını çalıyor .Tık, tık, tık

Vatandaş diyor ki “Reis bütün yollar sana, bütün kapılar sana açılıyor. Olan bitenin, olması beklenenin karşısında bir daha silkin...”

Nasıldı şarkının sözleri?:

Sensizliğin oldu sıradan                                                                                                                                                                                      Kaldırmadın engelleri aradan,
Sitemim ulaşmıyor buradan,
Bir ben biliyorum, bir de Yaradan…

Bu haftaki yazımızı böyle kabul buyurun…

Yazarın Diğer Yazıları