Prof. Dr. Anıl Çeçen 'Amerikalılar Türkiye'den Hiç Çıkmadı'

Prof. Dr. Anıl Çeçen, genel yayın yönetmenimiz Fehmi Çalmuk'un sunduğu Politik Adam programında tarihi açıklamalarda bulundu. Programının 3'üncü bölümünde Türkiye ABD ilişkileri, 15 Temmuz ve Fetö davaları konusunda şok açıklamalarda bulundu. Programın 3. Bölümü

Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
Prof. Dr. Anıl Çeçen 'Amerikalılar Türkiye'den Hiç Çıkmadı'

Politik Adam: Türkiye'nin birlik beraberlik noktası BBN Türk ekranlarındasınız. Gerçekten inanılmaz güzel mesajlar alıyorum hepinize çok teşekkür ederim. Hocaların hocası Anıl Çeçen hocam ile bir beyin fırtınası yapıyoruz. Belki buna yönetim organizasyon alanında bir swot analizi de diyebiliriz. Şimdi swot analizini yaptık dünya coğrafyasında ama bir Orta Doğu'yu konuşmazsak bu eksik kalacak yapısındayız. Orta Doğu deyince ABD başkanı bugün nerede idi, Tel Aviv'e gitti ondan sonra Suudi Arabistan'a gidecek. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan' da Tahran'a gitti Astana sürecinde Putin ile orada görüşecek. Şimdi İran deyince hocam, İran'ın Cumhurbaşkanı geçen bir şehir ziyaretinde biji Kürdistan diye slogan attı.

Anıl Çeçen: Yardımcısı söylüyor onu

Politik Adam: Yardımcısı mı söylüyor?

Anıl Çeçen: Evet.

Politik Adam: Yaşasın Kürdistan diyor, İran yeniden Kürt kartını oynamaya çalışıyor. Neydi Suriye'de eğer Rusya'nın boşalttığı alanı İranlıların doldurma çabası var ve Türkiye'nin buraya mücadelesi ve müdahalesine askeri operasyon ile karşılıklı çok şiddetle karşı. Ama öyle bir İran var ki 1517 Ridaniye'den bu yana dostumuz, kapı komşumuz, hiç savaşmamışız en uzun sınırımız var mezhepsel anlamda inanılmaz çatışmamız olsa da bölgesel anlamda dost ve kardeş ülke olarak İran'ı tanımlıyoruz. Şimdi bu Orta Doğu da bir fırtına öncesi sessizlik gibi bir durum var. Katılıyor musunuz?

ŞİMDİ BURADA ORTA DOĞU'DA BİZ VAR OLACAKSAK EĞER MİSAKİ MİLLÎ SINIRLARI İÇERİSİNDE VARLIĞIMIZI SÜRDÜRECEK İSEK EĞER MUTLAKA DEVLETİN KURUCU İRADESİNE, KURULUŞ İLKELERİNE UYGUN BİR MİLLİ İRADENİN, KUVAYİ MİLLİ ÇİZGİSİNDE OLDUĞU GİBİ GÜNDEME GELMESİ GEREKİR.

Anıl Çeçen: Katılıyorum. Ama yani dikkat ederseniz Amerika'nın gelip postu Yunanistan'a sermesi, aslında sebebi bu. Orta Doğu'daki bu arayış ve karışıklık, kaotik ortamın ortadan kaldırılması, Orta Doğu’da yeni bir yön çizilmesi noktasında, Amerika on bin km öteden gelip buralara giriyor ve bu bölgede geleceği ile ilgili kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor ki biliyorsunuz Amerika'nın Orta Doğu politikası, Büyük Orta Doğu Projesi’nden Büyük İsrail'e yönelmiştir. Ama burada Amerika'nın daha önce bu bölgedeki bütün oranda bugünkü Orta Doğu devletlerinin hemen hemen hepsini devletleştiren yapılanma sürecinde etkili olan İngiltere'dir ve İngiltere de son noktada bakın şimdiye kadar sustu, İsrail bas bas bağırıyordu Büyük İsrail diye. Efendim Avrupa Birliği büyük Avrupa diyerek Balkanları yutmaya çalışıyordu. Ama şimdi geldiğimiz noktada İngiltere, Yeni Roma İmparatorluğu diyerek gündeme geldiği noktada, burada artık bir dakika durup etrafa bakmamız gerekiyor. Durum nedir, çünkü Amerika'dan farklı bir yaklaşımla İngiltere Avrupa ile de dayanışma içerisinde gündeme getirirken bu çerçevede Orta Doğu gerçekten yeni bir dönemin başlangıcına gelmiştir. Bu bölgede şimdiye kadar tartışılan projeler bakın büyük Orta Doğu, Büyük İsrail, Büyük Avrupa ya da İslam Birliği ya da benim önerdiğim gibi Atatürk'ün Sadabat Paktı ve Balkan Paktı üzerinden merkezi devletler birliği gibi, her devletin kendi varlığını korumak ve yoluna devam etmek ve diğer emperyal projelerle ortadan kalkmamak için kendi alternatifini ortaya koyacak bir yola ihtiyacı var, bir çabaya ihtiyacı var. İşte bunu yapacak Türkiye de bir muhalefet partisi yok şu an. Devleti kuran parti tamamen ikinci cumhuriyetçi çizgiye teslim olmuş vaziyette. Küreselci ve neo liberal politikalar ile bu olmuyor. Öbür tarafta iktidar siyasi boşluk noktasında bu konulara yanaşıyor ama tam olarak yanaşmıyor. Yeni kurulan partilerin hiç birisi de ortaya bir alternatif koymuyor. O zaman şimdi burada Orta Doğu'da biz var olacaksak eğer Misaki Millî sınırları içerisinde varlığımızı sürdürecek isek eğer mutlaka devletin kurucu iradesine, kuruluş ilkelerine uygun bir milli iradenin, Kuvayi Milli çizgisinde olduğu gibi gündeme gelmesi gerekir. Başka türlü olmaz.

Politik Adam: Hocam Misaki Millî deyince işler karıştı. Misaki Millî sınırları bu çizilen Türkiye Cumhuriyeti sınırları değil.

Anıl Çeçen: Şimdi haklısınız ama bu esas proje biliyorsunuz Kuzey Irak, Balkanlarda belirli bölgeler, On iki ada hatta Batum bunların hepsi Misaki Millî sınırları içerisindedir ama tabi Lozan Konferansı sırasında bunların tartışmaları yapılırken Misaki Millînin dörtte üçü geçmiştir, dörtte biri maalesef

TÜRKİYE'DEKİ HALKI, ULUSAL TOPLUM YAPISINDAN ÇIKARAK ULUS OLMAKTAN ÇIKARAK AMERİKA'DA OLDUĞU GİBİ ALT KİMLİKLİ BİR KOZMOPOLİT YAPIYA DOĞRU SÜRÜKLENİYOR.

Politik Adam: Biz emanet mi verdik geçici mi bu?

Anıl Çeçen: Zorunlu olarak şartlar gündeme getirdi. Çünkü Osmanlı ortadan kalkarken bir ulus devleti yönelme gündeme gelmiş ve o noktada bakın balkanlarda bir mübadele gündeme geliyor işte gayrimüslimler Balkanlar'a geri dönüyor, Müslümanlar Anadolu'ya geri geliyor. Aynı şey Suriye ve Irak'a yönelik de yapılmış ve burada da Müslüman Orta Doğuluların Anadolu'ya gelmesi ya da Türklüğü kabul edenlerin Anadolu'ya gelmesi, kendini Arap olarak görenlerin Suriye ve Irak'a yönelmesi gibi bir ulus devleti yaratma politikası izlenmiştir. Şimdi bu da ortadan kaldırılıyor, yokmuş farz ediliyor ve o zaman tabi Türkiye'deki halkı, ulusal toplum yapısından çıkarak ulus olmaktan çıkarak Amerika'da olduğu gibi alt kimlikli bir kozmopolit yapıya doğru sürükleniyor.

Politik Adam: Şimdi bu Politik Adam programında değerli konuklar geliyor mesela Türk Milleti kelimesini kullanıyor biz ısrarla şunu ifade ediyoruz. Göktürk kitabelerinde Türk budunu var

Anıl Çeçen: Var

Politik Adam: Türk Milleti demek ırkı anlatmıyor, bize göre bir duruşu anlatıyor.

Anıl Çeçen: Doğru söylüyorsun

Politik Adam: Yani ben şunu savunan bir gazeteci ve yazarım. Türk dediğimiz zaman biz antiemperyalist yani zalime karşı mazlumun yanında olan bir milleti bir duruşu tanımlıyoruz.

Anıl Çeçen: Doğru

İNGİLTERE'NİN ÖNCÜLÜĞÜNDE KABUL EDİLMİŞ OLAN LOZAN DÜZENİNE AMERİKA KARŞIDIR. BUNU AÇIKÇA SÖYLEMİYORLAR AMA ASLINDA AĞIZLARINDA GEVELEDİKLERİ KONU AMERİKA'NIN LOZAN'A TOPTAN KARŞI OLMASI.

Politik Adam: Bizim ön görüşümüz bu, yalnız şurada şöyle bir nokta var değerli hocam, bunları anlattığınız söylediğiniz yapıda rahmetli Özal zamanında Birleşik Milletlere başvurarak Misakı Milli’deki var olan topraklarımızın Kerkük gibi, bunların geri alınmasına ilişkin rahmetli Özal'ın bir teşebbüsü vardı. Sonradan vazgeçti. Devletler Hukuku anlamında mümkün mü bu?

Anıl Çeçen: Şimdi Devletler Hukuku anlamında Lozan'da alınan kararlar ki o dönemin önde gelen büyük devletleri Lozan'a katılmıştır. Amerika hariç, Amerika geleceğe dönük, çünkü 1826 yılında Amerikalılar geliyorlar, Akdeniz ülkelerinde Osmanlı topraklarında örgütleniyorlar. Ondan sonra da kendi gelecekteki kontrolüne geçirme noktasında hem Büyük İsrail hem büyük Orta Doğu hedefinde çalışmalarını sürdürüyorlar. Şimdi bu Amerika bugün tabii ki İngiltere'nin öncülüğünde kabul edilmiş olan Lozan düzenine Amerika karşıdır. Bunu açıkça söylemiyorlar ama aslında ağızlarında geveledikleri konu Amerika'nın Lozan'a toptan karşı olması.

Politik Adam: Biz de gözden geçirsek mi mümkün mü?

Anıl Çeçen: Şimdi tabi Dünya değişiyor, şartlar değişiyor, zaman geçiyor, zaman geçtikten sonra birçok olay olgunlaşıyor ya da yavaş yavaş devre dışı kalıyor. Şimdi burada tabi değişime karşı çıkmak biraz zor, ama değişimin nerelerden geldiğini görerek hareket edersek ona karşı var olan yapının kendini yenileyerek gözden geçirerek kendini toparlayarak güçlü bir yapı ile bu değişen koşullara uyacak bir yeni yapılanmaya gidilebilir.

Politik Adam: Yani değişimde bir süreç liderliği yapabiliriz.

Anıl Çeçen: Tabi ben B Planı kitabımda bunları yazdım efendim ayrıca diğer kitaplarımda da bunları hep anlattım tabii ki değişimde biz önderlik yapabilecek bilgi birikimine sahibiz o kadar net.

BİZ DÜNYANIN MERKEZÎ COĞRAFYASINDAN BİR ÇÖZÜM ÇIKARAMAZSAK, O ZAMAN SAVAŞ İSTEYEN GÜÇLER, BAŞTA SİLAH TÜCCARLARI OLMAK ÜZERE, BAŞTA EMPERYAL ÜLKELER OLMAK ÜZERE, BAŞTA SİYONİST PROJENİN SAHİPLERİ OLMAK ÜZERE, EVET BUNLARIN DEVREDE OLMALARI İLE BİRLİKTE DÜNYANIN 3. DÜNYA SAVAŞINA SÜRÜKLENMESİ ÖNLENEMEZ.

Politik Adam: Hocam şimdi tabirini mazur görün zurnanın zırt dediği yer diye bir tabir var bizim Türkiye'mizin beka sorunu Türkiye Cumhuriyetimizin varlığı 'Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır o satıh bütün vatandır' kısmında mıyız tekrar 100 yıl sonra?

Anıl Çeçen: Öyle, meseleyi Güney Doğu meselesi olarak hep canlı tutup üzerimize geldiler ben buradan Güneydoğulu kardeşlerimize seslenmek isterim. Mesele sadece güney Doğu meselesi değildir. Mesele burada tarihsel sürecin Güneydoğu'ya getirmiş olduğu bütün bir konunun yeniden ele alınarak son bir hesaplaşma son bir tartışmaya doğru gidişidir. Eğer buradan bir çözüm çıkarsa 3. dünya savaşı önlenir ama burada biz dünyanın merkezî coğrafyasından bir çözüm çıkaramazsak, o zaman savaş isteyen güçler, başta silah tüccarları olmak üzere, başta emperyal ülkeler olmak üzere, başta siyonist projenin sahipleri olmak üzere, evet bunların devrede olmaları ile birlikte dünyanın 3. dünya savaşına sürüklenmesi önlenemez.

100 YIL SONRA BÜYÜK İSRAİL KURULACAK KURULAMADI. KURULAMAMA SEBEBİ DE NEDİR BİLİYOR MUSUNUZ?  TÜRKİYE’Yİ İÇ SAVAŞLARLA ÇÖKERTEMEMELERİ

Politik Adam: Yani çözüm bulacak yer Anadolu mu?

Anıl Çeçen: Şimdi efendim tabi burada Atatürk'ün, Anadolu esas, şimdi biliyorsunuz bakın İsrail devleti kurulmadan önce 1948’de kuruldu biliyorsunuz 50 yıl önce İsviçre'nin Basel kentinde ilk siyonist kongre yapıldı. Orada aldıkları karar şu, 50 yıl sonra Yahudi devleti kurulacak, kuruluyor ama 100 yıl sonra Büyük İsrail kurulacak kurulamadı. Kurulamama sebebi de nedir biliyor musunuz?  Türkiye’yi iç savaşlarla çökertememeleri hala birileri iç savaş diye bağırıyor yok efendim böyle bir şey söz konusu değil. Biz tarihten dersimizi aldık bunu görelim. Bu doğrultuda hareket edeceğiz.

İKİNCİ BİR BAKÜ KURULTAYI TOPLANSIN BUNU İRAN VE TÜRKİYE ORTAK YAPSINLAR AZERBAYCAN’IN MERKEZİNDE BİR ARAYA GELSİN. İRAN VE TÜRKİYE KARŞI KARŞIYA DEĞİL YAN YANA AZERBAYCAN KÖPRÜSÜNDE BAKÜ KÖPRÜSÜNDE BİRLEŞSİNLER

 Politik Adam: Bu toprakların irfanı çok güçlü bu anlamda,

Anıl Çeçen: Evet şimdi burada alt kimlik meselesinde bir genel kucaklayıcı tavır izlememiz gerekiyor. Amerika kadar büyük bir ülke değiliz ama 85- 90 milyonluk nüfusa sahibiz ve giderek kozmopolit bir yapı ile dağılma, yerel yapılanmalar, bölgesel yapılanmalar, eyaletleşmeler destekleniyor, gündeme getirilmek isteniyor. İstanbul, İzmir Belediye başkanları ulus devletin üniter yapıya karşı Batı'nın bize karşı yönlendirmesi gibi durumlarla karşı karşıya kalıyoruz ki bunları kabul etmek mümkün değil,  gerçekten Türkiye için tehdit bunlar. Ama geldiğimiz noktada bunları bilerek hareket edersek ben Atatürk'ün başlatmış olduğu ve 100 yıldır her türlü probleme rağmen çatısı altında birliğimizi beraberliğimizi koruyarak ki konuştuğumuz televizyonun adı da birlik beraberlik noktası, en hassas konu. Biz birliğimizi ve beraberliğimizi bu güne kadar koruduk, bundan sonra da koruyacağız ve emperyal güçler, büyük devletlerin bu bölgedeki emperyalist projelerine saldırılarına karşı mutlaka ve mutlaka bölge ülkeleri olarak bir araya gelip dayanışma içerisinde, bir bölgesel dayanışma ittifakı kuracağız, bu şart. Azerbaycan'ın başkenti biliyorsunuz Bakü'de Atatürk zamanında 1920 yılında 1. Bakü kurultayı toplanmıştır. Ben kitaplarımda makalelerimde öneriyorum. İkinci bir Bakü kurultayı toplansın bunu İran ve Türkiye ortak yapsınlar Azerbaycan’ın merkezinde bir araya gelsin. İran ve Türkiye karşı karşıya değil yan yana Azerbaycan köprüsünde Bakü köprüsünde birleşsinler bir araya gelsinler ve bu iki saattir konuştuğumuz konuları bunlar daha geniş bir şekilde

Politik Adam: 35 milyon Türk asıllı vatandaşımız var İran'da ve güney Azerbaycan’da

Anıl Çeçen: Tabi, çok önemli çıkmazlar var bakın İran nüfusunun nerdeyse yarısına yakını Türk asıllı olmasına rağmen İran devletinin izlediği politikada Türkçülük ana tehdit unsuru olarak görülüyor.

SAVAŞ İSTEYENLER NASIL BUGÜN AMERİKA’YI SAVAŞLA YENİ BİR DÜNYA DÜZENİNE YÖNLENDİRİYORLAR İSE AYNI ŞEKİLDE ORTA DOĞU'DA DA BAŞLAMIŞ OLAN BU SÜRECİ MAALESEF SAVAŞA DOĞRU ZORLUYORLAR BUNU GÖRÜYORUZ.

Politik Adam: Tam bir Pers imparatorluğu

Anıl Çeçen: Hayır canım Türkiye'yi yok etmek isteyen bir alt kimliğin kurmak isteyen devlet düzenini İran'ın destek olması sağlanıyor. İran ekonomisi Ermeni tüccarlara veriliyor ve bu coğrafyada Türk ekonomik yapılanmasına karşı Ermeni ekonomik yapılanması İran üzerinden desteklenmek isteniyor. E bizimde bunlara seyirci kalmamız isteniyor öyle olamaz. Bunlar böyle devam ettiği sürece bu coğrafyada da barış olamaz. Bu coğrafyada maalesef savaş isteyenler nasıl bugün Amerika’yı savaşla yeni bir dünya düzenine yönlendiriyorlar ise aynı şekilde Orta Doğu'da da başlamış olan bu süreci maalesef savaşa doğru zorluyorlar bunu görüyoruz.

Politik Adam: Bir izleyicimiz bana demiş ki Fehmi Bey safınızı belli edin siz hangi taraftasınız, değerli izleyiciler bilen bilir kitaplar yazılar, ben tarafım bazı gazeteci arkadaşlar TV programı yaparken ben tarafsızım bağımsızım, hayır ben tarafım. Ben Türkiye Cumhuriyeti Devletinden yana tarafım. Son nefesime kadar da böyle olacağım Allah bunu murad etsin ama Türkiye Cumhuriyetine devletinden yana taraf olmanın bedeli var, biz bu bedeli ödemekten de korkmuyoruz. Ödedik yine öderiz. Ama bu millete ödettirmek istediler. Hocam konuyu nereye getireceğim 15 Temmuz. Şimdi 15 Temmuz'un yıl dönümü geliyor. Cuma günü yıl dönümü, bana göre 15 Temmuz’daki milli bağımsızlık günü olarak ilan edileceği bir günü bazı kesimler bilerek sulandırıyor. Vatan, bayrak ve ülke bütünlüğünü İslam Dünyasına ve Türk devletlerine karşı en büyük örnek gösterecek 15 Temmuz'u sulandırmak için akla gelen her türlü tezgâh yapılıyor. Şimdi hocam Amerika 2023 öncesi bir Türkiye analizi başlığıyla yapıyoruz ben bakıyorum ki ABD Türkiye'ye karşı Fetö kartını yeniden devreye sokmaya hazırlanıyor.

Anıl Çeçen: Evet

Politik Adam: Ne dersiniz?

Anıl Çeçen: Şimdi önümde bir askeri hakimin, yargıcın, vermiş olduğu röportaj bakın manşet

KIRGIZİSTAN DEVLETİNİN İÇERİSİNDEKİ BÜROKRATİK YAPI İÇERİSİNDE BU CEMAATİN ÖRGÜTLENDİĞİNİ, BİR TÜRK DEVLETİNİ BİR CEMAAT DEVLETİNE DÖNÜŞTÜRME NOKTASINA GETİRDİĞİNİ SÖYLÜYORUZ.

Politik Adam: Kameraya da gösterirseniz

Anıl Çeçen: Cumhuriyet gazetesinde çıkmış bir röportaj çok açık bir şekilde Ahmet Zeki Üçok askeri yargıç. Açıkça diyor ki bugün Fetö ile savaşmıyorlar savaşıyor gösteriyorlar ama savaşmıyorlar. Ayrıca dosyalar yavaş yavaş toparlanıyor ve devre dışı bırakılıyor, kaldırılıyor. Bunu bakın herhangi birisi söylemiyor bir askeri hakim söylüyor. Yıllarca bu işlerin içinde bulunmuş ve bu konuda da uyarılarıyla hala yazıp çizen konuşan bir hakim şimdi bende bir hukukçu olarak eğer böyle bir durum varsa birbirimizi aldatmayalım. Çünkü biliyorsunuz bu cemaatin hep bir ekonomik ayağından bahsedildi. Ama siyasi ayağı hep gizlendi. Siyasi ayak açık söyleyeyim ben gizlisi saklısı yok, bugün Çin sınırında bir Türk devleti var Kırgızistan, Kırgızistan devletinin içerisindeki bürokratik yapı içerisinde bu cemaatin örgütlendiğini, bir Türk devletini bir cemaat devletine dönüştürme noktasına getirdiğini söylüyoruz.

Politik Adam: Hala işbaşındalar.

Anıl Çeçen: Efendim Amerika'nın desteği olmadan bu olmaz.  Ben Kırgızistan’da Manas üniversitesi var, Manas üniversitesinin düzenlediği bir Türk tarihi konferansına katılmıştım. Orada bir hafta kaldım Manas’ta bizim kaldığımız otelin arkasına bir baktım ki Çin sınırının arkasında Amerikan askeri tesisleri var, e şimdi hem Amerikan askeri tesisleri orada hem cemaat orada ve devlet bir Türk Devleti olmaktan çıkıp bir cemaat devletine dönüşüyor şimdi burada gariplikler yok mu?

Politik Adam: Olmaz mı hocam

Anıl Çeçen: Sayın üstadım

Politik Adam: Ben ona şöyle bir katkı sağlayayım, geçmişte Hoca Efendi deyip te yürekli konuşanların şimdi Fethullah Gülen için terörist başı derken dudaklarının titrediğini görüyorum.

Anıl Çeçen: Anlıyorum

Politik Adam: Bunu gayet iyi, bütün Türk milleti görüyor bakın bunda vebal var, bu milletin ahı var, bunda kalmaz. Şimdi değerli hocam zatıâlinizi de yorduk kısa bir es verme açısından söylüyorum, değerli yönetmenim hazır derse ben 15 Temmuz ile ilgili enteresan bir belgesel yaptım, kitap da zatıâlinize imzalı bir hediye ettim. Değerli izleyiciler bir klibimizi izleyelim, evet sesi de verebilirsek

Anıl Çeçen: Ayyıldız’ın Çocukları değil mi, 15 Temmuz'un kahramanlık hikâyeleri, sizi kutluyorum.

Politik Adam: 15 Temmuz’da, Ayyıldız'ın Çocukları diye bir klip yaptık sesinde bir problem var onu yapabiliriz.  Değerli hocam şimdi 15 Temmuz öncesi Fetö klipleri ile ilgili, Fetö davaları ile ilgili ciddi bir algı yönetimi olduğunu görüyoruz burada.

Anıl Çeçen: Evet gösteriyor.

Politik Adam: Bundan sonra konuşacağız Fetö davaları ile 15 Temmuz darbe davaları ile platform Başkanı Mehmet Alagöz ile onlar bunu bir rapor halinde çıkarttılar ne yargılanma oluyor, kim ceza alıyor, kim almıyor. Burada masumiyet karinesi önemli ama millet diyor ki Bank Asya’dan kredi kartı alırken çocuğumun ihtiyacı için cezalandırılırken, bankanın üst düzey yöneticisinin, üst düzey devlet yöneticisi olarak kalması, bu milletin kafasında endişe koyan bir iş. Ama ben şöyle görüyorum, değerli hocam bu konuda ne dersiniz, Fetö yapılanması dini merkezli bir örgütlenme bana göre, gladionun, NATO'nun en önemli enstrümanının, unsurlarından uyuyan hücresinden bir tanesi. Buna göre Türkiye’de uyuyan çok hücre olduğunu düşünüyorum dini cemaat anlamında. Devlet ve millet barışmasının, kaynaşmasının engellenmesi, Cumhuriyetin değerlerine yönelik tazyik, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir darülharp yani kâfir devlet olarak ilan edilmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin imamlarının arkasından namaz kılınmadığını öngörmeleri, bunun gibi birçok nokta, bu gladionun bu yapısına ilişkin bir yapı, şimdi 15 Temmuz öncesindeki durum gibi, şimdi de size göre bir algı yönetimi var mı?

Anıl Çeçen: Şimdi tabi şartlar değişti, zamanda ilerledi, şimdi bu çerçevede baktığımız zaman aslında çoktan bazı şeylerin olması gerekiyordu, mesela Türkiye’nin yıkılması dağılması gerekiyordu. Bu olmadı ya da İsrail’in büyümesi gerekiyordu, buda olmadı ya da Avrupa’nın birleşip bir birleşik Avrupa devletlerinin oluşması bekleniyordu, bu da olmadı İngiltere tekrar devreye girmek zorunda kaldı. Amerika yeterli bir şekilde yeni bir dünya düzeni kuramadı, şimdi bu çerçevede Rusya’nın başlatmış olduğu savaş süreci ile Amerikan başlatmış olduğu Çin’e yönelik savaş sürecinin yeni bir aşamasına Japon başbakanının öldürülmesi ile yaşadık. O eski Japon Başbakan’ın öldürülmesinin açık sebebi Amerika’nın Çin’e hedef almasıdır. Çünkü başkana bakarsanız öldürülen Abe’ye bakarsanız silahtan yana, Çin’e karşı, Çin düşmanı ve Amerika ile yakınlık içerisinde ekonomik politikalar ki izlediği politikalar Amerikanca politikalar olduğuna dair çok ciddi bilgiler var, yayınlandı hepsi. Şimdi bu çerçevede bakarsak yeni bir durum var ve bu çerçevede özellikle son 20-25 senelik döneme baktığınız zaman burada dinin ön plana geçtiğine, dini birliklerin özellikle gayrimüslimlerin ya da bazı cemaatlerin ya da tarikatların tekrar savaşa doğru yönlendirildiğini görüyoruz. Hâlbuki Avrupa tarihine bakarsanız 1648 Vestfalya anlaşması ile tarikatlar cemaatler arasındaki çekişmeler ortadan kaldırılıp ulus devletin oluşumuna giden süreç başlatılmıştır. 1648 tarihli Vestfalya anlaşması, 1789’daki Fransız Devrimi’nin başlangıç noktasıdır yani orada merkezi devlet güçlendirme kararı alınmıştır, sınırların korunması kararı alınmıştır, o sınırları içindeki ülkenin bir bütün olduğunu ve ülkenin başkenti tarafından yönetilmesi kararı bağlanmıştır. Ve bu Avrupa ülkelerinin katıldığı bir toplu anlaşmayla Vestfalya anlaşmasıyla geçerli kılınmıştır yani mezhep savaşı geride bırakılmıştır yani Fransız devrimine giden yol açılmıştır oradan ulus devlet gündeme getirilmiştir.

 

ŞEHİR DEVLETLERİ Kİ İLK ADAY İSTANBUL’DUR, İKİNCİ ADAY İZMİR’DİR, ÜÇÜNCÜ ADAY ANTALYA‘DIR

Politik Adam: Batı ülkeleri için geçerli

Anıl Çeçen: Tekrar geri dönmek ve yeniden bu sürece girmek, Türkiye’yi Orta Çağa yeniden sürüklemek istiyorlar ki şehir devletleri Orta Çağ ürünüdür, şehir devletlerine döner uluslardan vaz geçerseniz Orta Çağ Avrupa’sına geri dönersiniz. Bunu çok açık olarak koymak lazım ve o doğrultuda yapılacak değerlendirmeler ile ulus devlete militer yapıya misakı milli sınırlarına sahip çıkmak gerekiyor. Benim söyleyeceğim en son olarak Vestfalya’ da evet bu iş bitti. Avrupa’daki din, mezhep kavgası ama şimdi yeniden dünyayı orta çağa sürüklemek isteyenler, küreselleşme adında ulus devletleri devre dışı bırakırken, şehir devletlerini esas almak üzere balkanizasyon dediğimiz sürecin üçüncü aşamasında yeni bir balkanizasyonu gündeme getirecek. Şehir devletleri üzerinden Balkanlar 40 adı altında bir topluluk oluşturarak, İstanbul belediye başkanı yaparak yeni bir döneme doğru Türkiye’ye sürüklemeye çalışmışlardır. Şehir devletleri ki ilk aday İstanbul’dur, ikinci aday İzmir’dir, üçüncü aday Antalya‘dır hepsi giderek büyüyen şehirlere kendi içinde şehir devletine dönüştürerek burada şehir devletleri federasyonu gibi bir yapılanmayı Batı Anadolu’da gündeme getiriyorlar. Ege’de ve tabi bunu bakanlarla da yakınlaştırarak daha büyük Akdeniz Birliği çerçevesinde hem İstanbul’u hem İzmir’i içine alan içten bir yapılanma ile Ankara’yı devre dışı bırakmak, Ankara’yı başkent olarak Anadolu’nun ortasında yalnız bırakmak gibi bir gelişmelerle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bu çerçevede de Türk milletinin Türk halkının ilgilerini bu durumu burada sunuyoruz.

Politik Adam: Şimdi programın sonuna doğru geliyoruz ama 2023 öncesi Türkiye’de, Türkiye bir ablukaya alındı mı, alınmak mı isteniyor, şimdi burada yakın ve uzak tehlike şimdi 2023 Cumhuriyetimizin 100. yılı ve gelecek yıl cumhurbaşkanı seçimleri var. Siz biraz önce bir analiz yaptınız, altılı masanın ileri Türkiye’ye ilişkin perspektifinde anlattıklarınızın hiçbiri görünmüyor yani güçlendirilmiş parlamenter sistem, sandıkların güvenliği ve ondan sonra her şeyin sonradan belli olacağına ilişkin, hatta mevcut seçilecek Cumhurbaşkanı’ndan taahhütname alınarak ne yapılacağına ilişkin bir şey var. Şimdi Türk geleneği böyle bir işe kabul etmez ama bu biraz cambaza bak oyunu gibi mi geliyor bana ki şimdi ben umut görmeyince ama Türkiye’nin etrafındaki çember daralıyor yani nedir bu abluka?

Anıl Çeçen: Bu abluka Osmanlı’nın son döneminde başlamış ve 100 yıldır Türkiye’de devam eden batı hâkimiyeti, batı hegemonyasının ablukasıdır. Burada batı dediğimiz zaman bir yönüyle ortak pazar ekonomi geldi üzerimize, öbür taraftan askeri dayanışma ittifakı NATO geldi önümüze, şimdi daha da ileri gidiyorlar, ulus devletleri, merkezi yapıları ortadan kaldırarak şehirler üzerinden bu bölgeyi, batılı emperyalistlerin kontrolüne yönlendirmek istiyorlar. Bu kabul edilecek bir şey değil bunu kabul ettiğiniz zaman yok olmayı da etmiş oluyorsunuz yani şehir devletlerinin kurulduğu bir aşamada ulus devletten söz edilemez. Bakın Avrupa Birliği buna 50 senedir yerel yönetimler özerklik şartı diye anlaşmaya koydular ama uygulamadılar. E Avrupalılar kendileri uygulamadıkları özerklik meselesini neden Türkiye’ye uygulatıyorlar, neden diğer dünya devletlerin dayatıyorlar çünkü gelecekte bu ülkelerin tamamını parçalamak istiyorlar. Burada doksanlı yıllarda yayınlanan bir kitapta çok açık bir şekilde anlatan bir yazar John Nicewicz açıkça söylüyor diyor ki biz devlet sayılarını az buluyoruz, 20. yüzyıla girerken 20 tane devlet vardı, bunlar imparatorluklardı bunlar yıkıldı, parçalandı. 20. yüzyıla girerken daha sonra sömürgeleri ortaya çıktı, onlar toparlandı devlet olarak örgütlendi ve devlet sayısı 20. yüzyıla girerken 20 taneydi, çıkarken 200 devlet var. Şimdi Avrupa birleşik devletleri ne üye Yarın ne olacak yarın şehri devletleştirecekler. Alt kimliklerin cemaatlerin oturdukları yerleri eyalet haline getirecekler, ne olacak 200 tane devlet, o zaman 5000 tane olacak ya da oraya doğru sürükleyecekler, böylece şirketlerin önünü açtılar, şirketler çok büyüdü ekonomi üzerinden dünyayı imparatorluğa dönüştürdüler, devletleri devre dışı bıraktılar. Şimdi eğer yeniden bir barış düzeni düşünülüyorsak, bir kamu hukuku profesörü olarak şunu söylüyorum, şirket merkezli dünyayı bırakıp devlet merkezli dünyaya yeniden geri dönmemiz gerekiyor. Devlet esaslı bir şirkete gidersek bakın başka türlü savaşı önleyemeyiz çünkü şirketler para ile insanları satın alıyorlar, para ile silah tüccarlarını satın alıyorlar, istedikleri savaş senaryosunu bütün dünyayı ve insanlığı sürükleyerek insanın mahvına, yok olmasına gidecek yol açıyorlar.

Politik Adam: Değerli izleyiciler nihai noktaya gelelim ses tarihi birçok bölümde tarihi mesaj var ama bu 2. Bakü Zirvesi, şimdi Bakü işgal edilmiş topraklarına kurtardıktan sonra Azerbaycan biraz daha rahatladı,

Anıl Çeçen: Doğru

Politik Adam: Bölgesel olarak stratejik olarak hamlesi daha çok güçlendi, ciddi bir ekonomisi var, Türkiye ile iki devlet bir millet ruhuyla hareket ediyor, şimdi sizin dediğiniz yapı biraz önce dediğiniz tüm hesapları bozmaya yönelik bir hamle olabilir.

Anıl Çeçen: Olabilir ama bunu tek başına hiçbir ülke, Orta Doğu’yu dünyanın merkezi coğrafyasını, tek başına hiçbir ülke şu an kontrol edebilecek durumda değil. Bunun için mutlaka bir bölge birliğine İhtiyaç var bu nedenle ben diyorum ki Bakü’de ikinci kurultayı toplayalım ve Türkiye ve İran’ın ortak daveti olsun. Azerbaycan bunun ev sahibi olsun ve diğer ülkelere Mısır, Ürdün diğer ülkeler ya da Balkan ülkelerine bir araya getiren bir merkezi devletler teşkilatı gibi bir bölgesel yapılanmaya ihtiyaç var. Tıpkı AB’de olduğu gibi, Avrupa ülkeleri nasıl Avrupa birliğini oluşturuyorlar ise merkezi coğrafya ülkeleri de bir merkezi coğrafya birliği oluşturabilir.

TÜRKİYE’NİN BU ATATÜRK’TEN GELEN BALKAN PAKTI VE SADABAT PAKTI BİRLİKTELİĞİ, DEVLETLER BİRLİĞİ BİRLİKTELİĞİNİN ÖNÜNÜ KESMEK İSTEYENLER, ŞEHİR DEVLETİ VE EYALET DEVLETLERİNE AVRUPA BİRLİĞİ ÜZERİNDEN TÜRKİYE’YE TAŞIMAK İSTİYORLAR AMA AVRUPALILAR KENDİLERİ DE PARÇALANMAYACAĞI İÇİN BU İŞE BU YÜZDEN GİRMİYORLAR AMA ZORLA DAYATARAK BİZİ PARÇALAMAYA ÇALIŞIYORLAR. O KADARDA ALNIMIZDA ENAYİ YAZMIYOR DİYE DÜŞÜNÜYORUM

Politik Adam: Peki Suriye'yi ne yapacağız hocam, TSK askeri harekâtı yaptı yapacak.

Anıl Çeçen: Şimdi burada tabi hemen pat diye şu olacak şeklinde bir açıklama yapmak mümkün değil ama bir gerçek var o da şu en azından bir geleceğe dönük yapılanmaya yönelmek lazım bakın Suriye dediğiniz zaman aklıma benim Nasır geldi. Nasır Mısır Başkanı, Suriye ile ne ilişkisi var, Suriye'nin zamanında Suriye ile Mısır’ı bir araya getirip birleşik Arap Cumhuriyeti kurdular ve son aşamada buna Irak da dahil oluyordu, Saddam Hüseyin girdi ve girmedi bu birliğe ve Saddam Hüseyin'in önlemesi ile Birleşik Arap Cumhuriyeti bu bölgede önlendi. Bakın altını çizerek anlatıyorum. Şimdi Birleşik Arap Cumhuriyeti önlendi ise o zaman bu coğrafyadaki devletleri alt kimlikler üzerinden ya da etnik yapılar üzerinden bir dayanışma içerisine getirebilmek kolay olmuyor, zor, o zaman var olan devletlerin yapısını esas almamız lazım

Politik Adam: Var olan devletlerde de bir şehir devleti öngörüsü var mesela Mekke, Medine ve Cidde’de Vatikan türü bir devlet bahsediyor, Suudi Arabistan’ı üçe bölmek

Anıl Çeçen: Benim önerim şudur, Balkan ülkeleri ile Balkan Paktı ama bunu önlemek isteyenlerin Balkan şehirlerinde devletlerden ayırarak hareket ediyorlar. Bu oyuna gelmemek lazım bu bir emperyal oyunudur. Balkanlar’da batı emperyalizminin önünü açmak istemişlerdir. Türkiye’nin bu Atatürk’ten gelen Balkan Paktı ve Sadabat Paktı birlikteliği, devletler birliği birlikteliğinin önünü kesmek isteyenler, şehir devleti ve eyalet devletlerine Avrupa birliği üzerinden Türkiye’ye taşımak istiyorlar ama Avrupalılar kendileri de parçalanmayacağı için bu işe bu yüzden girmiyorlar ama zorla dayatarak bizi parçalamaya çalışıyorlar. O kadarda alnımızda enayi yazmıyor diye düşünüyorum ben çok teşekkür ediyorum bana bu fırsatı verdiğiniz için.

Politik Adam: Hocam, benim kafama takılan bir nokta var bu anlattıklarınızda, o da şöyle bir nokta tabii ki Batı, Amerika, İngiltere, Asya kadar Balkanlar kadar, İslam coğrafyasız da yapamayacak. Siz Afrika’nın jeo stratejik öneminden bahsettiniz ama bir de Orta Doğu’da bu enerji pahalanması, OPEC ülkeleri yani varil başına düşen paranın 150 dolara çıktığı günümüzde ve bunların da rezervlerinin 50 yıl gibi sınırlı kalması, Orta Doğu’nun önemini azaltacak mı, yeni enerji kaynakları yani Orta Doğu’daki merkez özelliği giderek kayacak mı başka taraflara?

Anıl Çeçen: Şimdi tabi bakın Amerika merkezi coğrafya ülkesi olmamasına rağmen ve güç olarak dünyanın en büyük gücü olarak kendi bulunduğu yerde New York merkezli bir düzen kurdu bugün Amerika’ya gidin iki tane devlet vardır. Washington’da Amerika’nın başkentini görürsünüz, New York’ta dünya devleti vardır. Şimdi işte İsrail ve Amerika çatışması, İngiltere’nin devreye girmesiyle Çin ile bağlantı kurularak Şanghay’ın ortaya çıkması noktasında artık yeni bir dönemin gündemde olduğunu görüyoruz çerçevenin artık Atlantik’ten değil Pasifik’ten bir yeni yapılanma çıkıyor işte o noktada Amerika’nın Pasifik’te askeri birlikteliğine yöneldiğini görüyoruz. Amerika, İngiltere, Avustralya birlikteliğine, Japonya ve Hindistan ile Quad denen dörtlü birlikteliği, savunma birlikteliğini gündeme getirdi.

Politik Adam: Bu arada biz Çin’den Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak çok mu uzak durmalıyız?

Anıl Çeçen: Hayır, bence artık bu dönemde uzak durmamız mümkün değil çünkü yeni İpek Yolu hattı bir kuşak, bir hat olarak belirlediler şimdi burada Pekin Londra hattı belirleyici olacak bu süreç içerisinde Londra’nın ben önümüzdeki dönemde İstanbul’a taşınacağı kanaatindeyim. Çünkü İngilizler artık adalardan dünyayı yönetemez hale geldiler İstanbul merkezli bir Avrasya yapılanmasını dünyanın ortasında büyütecekler, böylece Orta Doğu ve Orta Asya, Büyük Avrasya yapılanmasına İngiltere’nin destek vereceği kanaatindeyim.

AMERİKA’DA GİRER BİR ÜLKEYE ÇIKMAZ VE BAKIN İNGİLİZLER DEVLETLERİ KURDULAR, BAĞIMSIZLIKLARI VERDİLER, ŞİMDİ AMERİKALILAR DA O DEVLETLERE İÇERDEN ELE GEÇİREMİYORLAR İNGİLİZLERİN KURDUKLARI DEVLETLERİ, NE YAPIYORLAR ASKERİ ÜSLER KURARAK DEVLETLERİ ASKERİ ÜSLER ÜZERİNDEN YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞIYORLAR.

Politik Adam: İngiliz işgali gördük yani İstanbul’dan yönetmek ne demek?

Anıl Çeçen: Bakın ne dedik toplantının başında, İngilizler bir yere girerler ve bir daha çıkmazlar.

Politik Adam: Türkiye’den hiç çıkmadılar mı?

Anıl Çeçen: Çıkmadılar, hayır Amerika’da girer bir ülkeye çıkmaz ve bakın İngilizler devletleri kurdular, bağımsızlıkları verdiler, şimdi Amerikalılar da o devletlere içerden ele geçiremiyorlar İngilizlerin kurdukları devletleri, ne yapıyorlar askeri üsler kurarak devletleri askeri üsler üzerinden yönlendirmeye çalışıyorlar.

Politik Adam: Hocam yönetmenimiz uyardı vaktimiz tamam çok teşekkür ediyorum. Belki de bir programda tamamen İngiltere, derin İngiliz hakkında

Anıl Çeçen: Şimdi bir kitap var önümde 90 yılında yayınlanmış John Redwood, kitabın yazarı gösteriyorum şu an altındaki başlığa bakın Death of Britain, Britanya İmparatorluğu’nun Ölümü diyor onu yazan bir İngiliz

Politik Adam: 1999 yılı basımı

Anıl Çeçen: 1999 yılı basımı şimdi İngilizler kendileri kendi devletlerinin bitme noktasına ölme noktasına geldiğini yazıyorlar. Bu kitabı da ilginize gösteriyorum.

Politik Adam: Hocam çok teşekkür ediyorum, var olun.

Bakmadan Geçme