- Haberler
- Pol-Analiz
- Salih Uzun'dan 2023 Seçimleri için Büyük İddia
Salih Uzun'dan 2023 Seçimleri için Büyük İddia
Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Salih Uzun, genel yayın yönetmenimiz Fehmi Çalmuk'un sunduğu Politik Adam programında 2023 seçimleri için önemli bir iddiayı gündeme getirdi. Uzun 'önümüzdeki seçimlerde de böyle şeyler bekliyorum. Parlamento seçimleri için başka bir oy kullanacak, Cumhurbaşkanlığı için başka oy kullanacak' dedi. Uzun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun alevi kimliği üzerinden yapılan tartışmalara değinerek 'Eğer bir Cumhurbaşkanı adayının kimliği üzerinden, ya bu kazanamaz falan denilecekse, öyle bir seçim de olmasın. Tartışma bunun üzerinden yapılacaksa, kimlik üzerinden tartışılıp, kimlik üzerinden itiraz edilecekse varsın böyle siyaset olmasın.' diye konuştu.
Politik Adam –2023’e girerken Türk Demokrasisi. Var olanı yeniden canlandırma, sorum da bununla ilgili, Türk demokrasisi hafızamız yeniden mi şekilleniyor Salih Bey?
TÜRKİYE’NİN DE GERÇEKTEN CİDDİYE ALINMASI GEREKEN BÖYLE BİR SERÜVENİ VAR.
Salih Uzun –Şimdi Türk demokrasisi dediğimiz zaman hiç hafife alınmayacak bir kavram, Türk demokrasisi gerçekten bu coğrafyada, içinde bulunduğumuz coğrafyada, Türkiye, hafife alınmayacak, ciddiye alınabilecek kadar önemli bir demokrasi geleneğine ve birikimine sahiptir. Bu konuda evet, birçok eksiğimiz var, birazdan konuşuruz, demokrasi konusunda çok eksiğimiz var. Ama haksızlık etmeden başlamamız lazım, Türkiye’nin önemli bir birikimi vardır, demokrasi birikimi, demokrasi geçmişi, demokrasi tarihi, başarılarıyla, iyi yönleriyle ama sancılarıyla ciddi bir demokrasi birikimi var. Esasen 1839 Tanzimat’tan başlatılan da var, daha önceden de başlatan da var ama en kötü ihtimalle 1876 Kanuni Esasi, 1. Meşrutiyet parlamentonun kurulmasıyla başlatabiliriz. 1877-78’de üst üste iki tane parlamento seçimini yaptı Türkiye. O günden bugüne 146 yıldır bu topraklarda, bu coğrafyada, bu ülkede, Türkiye’de genel seçimler var. Dolayısıyla etrafımızdaki ülkelerle karşılaştırdığımızda, sadece Orta Doğu ülkelerini de kast etmiyorum, yukarıda Orta Asya’da, Balkanlar’dan Akdeniz Havzasına kadar ciddi bir demokrasi geleneği olan bir ülkeyiz. Onun için hiç hafife almamamız lazım, ciddiye almamız lazım ve buradan beslenmemiz lazım, ha geriye dönüp bakacağız, bir sürü kırılma var, bir sürü hata var, bir sürü eksik var, nerelerde hata yapılmış, bir daha aynı hatalara düşmemek gerekir, bunlardan da ders alacağız, demokrasi serüveni dediğiniz iş böyle bir şeydir. İngiltere, en köklü demokrasi diye tarif edilen memleket, evet 1215’de Magna Carta ile başlamış. Demokrasi dediğiniz şey zaten parlamentoyla başlar. Yani parlamento fikri de, benim vergimi, benim verdiğim parayı, nereye harcıyorsun bunu ben bir bileyim, sonrada gel bana bir hesap ver fikrinden ortaya çıkmış. 1215 Magna Carta’yla, kralı sınırlamak için parlamento fikri oluşmuş, o günden bugüne kaç yüzyıl geçmiş, serüvendir işte, sıkıntılar olacak, dertler olacak, iyi günler olacak, rekabet olacak, ondan sonra da bir yere varacağız. Demokrasi kültürü böyle böyle gelişir, böyle yerleşir. Türkiye’nin de gerçekten ciddiye alınması gereken böyle bir serüveni var.
CUMHURİYET’İN 1.YÜZYILINI TAMAMLAYIP, 2. YÜZYILINA GİRERKEN, DÖNÜP BİR MUHASEBE YAPMAK LAZIM,
Politik Adam -Şimdi sancıları var falan dedin ama o zaman biz bir hasar tespit raporu yaptık mı Türk demokrasisi için? Hani kötü emsalleri göz önüne almayalım, konuşmayalım mı?
Salih Uzun -Hasar tespit raporu elbette yaparız ama ben mümkün mertebe olumludan kurmaya çalışıyorum cümlelerimi. Sadece bu programda değil, genel olarak hasar, kötü, kırık dökük demek tamam doğru, elbette eksik demek doğru, onun için de ilk önce şeyden başladım, elimizdekini, sahip olduğumuzu bilelim, onun üzerine koyalım. 2023 Cumhuriyet tarihi bakımından da önemli bir tarih, bu sırf bir sayı değil, bir anlamı olan, gerçekten 100. yıl bir cumhuriyetin, genç bir cumhuriyet, devlet yaşamlarında 100 yıllık ömür çok kısa, çok genç sayılır ama yine de bir 100 yılı deviriyoruz, 2.yüzyıla başlayacağız 2023’de. Cumhuriyet’in 1.yüzyılını tamamlayıp, 2. yüzyılına girerken, dönüp bir muhasebe yapmak lazım, hasar tespiti dediğiniz o sanırım, muhasebesini yapalım. 1. yüzyılında ne yaptık, ne yapmalıydık, neler yapabilirdik, hangi fırsatları kaçırdık, bunların muhasebesini yapmak lazım.
Politik Adam -Bu muhasebe hesabında sizin aklınıza takılan, listede 1’e yazacağınız konu nedir?
Salih Uzun -Bir kere şu, yine tekrarından gidelim, 1923’te Cumhuriyeti büyük bir vizyonla kurmuş ama 1923’de Cumhuriyet’i kurulmadan önce, daha milli mücadeleyi yaparken, hem de ölümüne milli mücadeleyi yaparken, TBMM’den güç alarak yapmışlar. TBMM’yi açmış ve meclis açıkken milli mücadele yapılmış, Kurtuluş Savaşı yapılmış. Bu çok önemli bir bakış açısı, millete sarılmak, millete yaslanmak demek böyle, yani savaş yaparken,
Politik Adam -Milletin bağımsızlığını, yine milletin kendisiyle belirlemek,
Salih Uzun -Evet, o nedenle, o zaman adı Büyük Millet Meclisi, Büyük Millet Meclisi’ni savaşın her aşamasında sürekli açık tutmak, her aşamasını gelip orada müzakere etmek gibi bir anlayışla başlanmış. Dolayısıyla bu önemli bir kazanım, sonra Cumhuriyet kurulmuş. Sonra tabi bütün dünyanın içinde bulunduğu konjonktür yani hangi tarihsel döneme bakıyorsak, o tarihsel dönemin şartları içerisinde konuyu değerlendirmek lazım. O dönem içerisinde bir tek parti dönemi, 1950’ye kadar gelmiş. Esasen 1945 sonunda Demokrat Parti, Cumhuriyet Halk Partisi içerisinden dörtlü takrirle ayrılan ve sonra 1946’da kurulan,
Politik Adam -Affınıza sığınırım, tek parti döneminde Mustafa Kemal’e yanlış bir itham mı yapılıyor kamuoyunda, yani Mustafa Kemal’in vefatı 1938 yılı, tek parti iktidarı demek, Mustafa Kemal’in içinde bulunduğu dönem mi yoksa onun vefatından sonra İsmet Paşa’nın olduğu dönem mi? Recep Pekerlerin olduğu uygulama, laiklik anlayışının sert biçimde uygulanması, tek adamlığı besleyen unsurlar var. Yani bundan kastların ne olduğunu bir türlü anlayamadığım için.
YANİ BAŞKA YERLERDE ÇOK PARTİLİ, BÜYÜK DEMOKRASİ RÜZGARLARI ESİYORDU DA, TÜRKİYE’DE ATATÜRK VE İSMET İNÖNÜ, TEK PARTİ REJİMİNİ Mİ TERCİH ETTİLER
Salih Uzun -Fehmi üstadım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e haksızlık etmek, hiçbirimizin yani bir kutsiyet falan atfetmiyorum ama yaptığının büyüklüğü karşısında, onun hakkında konuşurken ve onun dönemi hakkında konuşurken dikkatli konuşmak, saygılı konuşmak gerektiği kanaatindeyim. Büyük bir başarıyla, büyük bir vizyonla, yıkıntının içerisinden hem de içinde bulunduğu şartları göz önünde bulundurarak çok önemli, büyük bir devlet ortaya çıkartmış. 1938’de kendisinin vefatına kadar da devletin başında kalmış, biraz önce dediğim gibi o dönemin tarihsel konjonktürü içerisinde bakacaksınız. O dönemde dünyanın, Avrupa’nın bütün ülkelerinde aynı şekilde tek partili yönetimler var. Yani başka yerlerde çok partili, büyük demokrasi rüzgarları esiyordu da, Türkiye’de Atatürk ve İsmet İnönü, tek parti rejimini mi tercih ettiler. Öyle bir şey yok, o konjonktür içerisinde gidiyor, dönemsellik itibariyle böyle bir durum var, bu bir, bir ikincisi o kadar uzun süren bir savaşın içerisinden bir devlet çıkartmışsınız ki sadece Kurtuluş Savaşı’nı demiyorum, ondan öncesi var.
KUTSİYET ATFETMEYELİM AMA DEĞERİNİ DE KÜÇÜLTMEYELİM
Politik Adam -Osmanlı’nın borçlarına kadar, ödenmesine kadar, yeniden imar, köylerin yapılması, sanayinin, okulların kurulması,
Salih Uzun -Hepsini birden o dönemde yapıyor, peki bunu yaparken bu tek partiydi, tek adamdı, başka ülkelerde başka bir şey mi vardı yani? Yoktu ve o dönem için gerekli olan neyse, o dönemin şartları içerisinde en doğrusu yapıldığı kanaatindeyim. Bunu söylerken tekrar söylüyorum, hiçbir faniye kutsiyet atfetmeden söylüyorum. Kutsiyet atfetmeyelim ama değerini de küçültmeyelim. Değerini de kendi kafamızda, kendi gençlerimizin kafasında, toplumumuzun da nezdinde küçültmeden yapalım. 46 ve ondan sonrasını söyleyeyim.
Politik Adam -Yani 46 sonrası demokrasi rayına mı oturdu, hani derler ya Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırma,
Salih Uzun -Önemli bir meseledir, şimdi 1946 önemli bir tarihtir. Çok partili hayata geçiş adımı atılmıştır, tam anlamıyla geçilmemiştir. Evet, Demokrat Parti kuruldu, Cumhuriyet Halk Partisi içinden çıkarak Demokrat Parti kuruldu. Ondan öncede çok partili hayat denemeleri oldu ama 1946’da Demokrat Parti kurulduktan sonra kalıcı olarak çok partili hayata geçilmiştir. Ama gerçek çok partili hayata geçiş, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle olmuştur. Çünkü 1946’da yapılan seçimlere tam anlamıyla demokratik seçim diyemeyiz. Demokratik seçim dediğiniz iş, gizli oy açık tasniftir. Ama 1946 seçimleri tam tersidir, açık oy gizli tasniftir. Demokrasi serüvenini anlatırken işte böyle bir seçim de var demokrasi serüvenimizin içinde ama bütün bunları yaşayarak bir yere getiriyoruz.
Politik Adam -Bu demokrasi dediğimiz geleneğin içinde, birlikte yaşama kültürü, demokrasiyi besleyen bir ana damar değil mi?
Salih Uzun -Kesinlikle öyledir.
BAKIN SON DÖNEMLERDE KUTUPLAŞMADAN ÇOK RAHATSIZ OLUYORUZ, KUTUPLAŞMANIN ORTAYA ÇIKARTTIĞI KESKİNLİKTEN, SİYASETE HAKİM OLAN SİVRİ DİLDEN RAHATSIZ OLUYORUZ.
Politik Adam -Bu milletin damarında, geleneğinde birlikte yaşama kültürü var, kapı komşunuz bizim millet-i sadıka dediğimiz Ermeni, Rum, Yahudi, Türk biz bunu sorgulamadan aynı yerde komşulukla yaşama kültürü çok diri. Bizim demokrasiye geçişte yadsımamamızın ana damarının bu olduğunu düşünüyorum.
Salih Uzun -Çok önemli bir hususa değindiniz üstadım, gerçekten öyle, demokrasi dediğimiz mesele ya da kavram sadece kurumlar sadece kurallardan ibaret değildir. Demokrasi dediğimiz şey bir kültürdür, demokrasi kültürü işte böyle oluşuyor, birlikte yaşayacaksın, farklılıklara saygı göstereceksin, birbirinin farklılığını kabul edeceksin, öyle olacak. Dolayısıyla bu kültüre yatkın bir toplumuz esasında. Bakın son dönemlerde kutuplaşmadan çok rahatsız oluyoruz, kutuplaşmanın ortaya çıkarttığı keskinlikten, siyasete hakim olan sivri dilden rahatsız oluyoruz.
TÜRKİYE’DE KAŞIMAMAMIZ GEREKEN CİDDİ TOPLUMSAL FAY HATLARIMIZ VAR.
Politik Adam -Ona geleceğim, 100 yılın sorunları var ve halen çözülmedi. Siz bunları belirtiyorsunuz ama bugünkü görünen yapı, yani yarın konuğunuz olacak Sayın Kılıçdaroğlu, bir milletvekili çıktı, üstüne vazife mi değil mi, Türkiye’nin sinir uçları, Sayın Kılıçdaroğlu’nun etnik yapısını Türkiye’de bilmeyen yok ama en azından bir siyasi nezaket unsuru olarak bunu röportaja konu etmemek gerekirken bunu etti. Ama 100 yılda Türk demokrasisinin öyle sorunları var ki bunlar işte Kürt meselesi olsun, din meselesi de olsun, mezhep meselesi de olsun ciddi sorunlar var. Hala bunları çözme konusunda demokrasimizin sancıları var.
Salih Uzun -Haklısınız, Türkiye’de kaşımamamız gereken ciddi toplumsal fay hatlarımız var. Üstünde tepinmememiz gereken fay hatları, tam tersine restore edeceğimiz, pansuman edeceğimiz bir tavır içerisinde olmamız gerekir yoksa ayrılıklarımız üzerine hele hele kimliklerimiz üzerinden ayrıştırıcı bir dil kullanarak, siyaseti bunun üzerine kurgularsak, bahsettiğim fay hatları derinleşir, toplumsal barışımıza katkı sağlamaz, tam tersi toplumsal barışımızı tahrip eder. Bahsettiğiniz sayın milletvekili, İyi Parti mensubu olan bir milletvekili böyle bir beyanatta bulundu ama hemen hatasını fark etti diye biliyorum. Kemal Bey ile konuştu, özür diledi diye biliyorum ama Kemal Bey’in şahsi meselesi değil.
Politik Adam -Ama bunu başta kendi partisinin içerisindeki insanlar da yaptı. Bizim ayrıştırma unsurumuzu güçlendirerek, kamuoyunda insanımızın gözüne batırarak ne elde etmek istiyor, siyasi iktidar mı?
Salih Uzun -Sorun burada, bunun üzerinden kimlikler, aidiyetler üzerinden siyasetler yapılacaksa, bundan hiç kimseye hayır gelmez, hiç birimize hayır gelmez. Onu söyleyene de hayır gelmez, muhatabına da hayır gelmez.
EĞER BİR CUMHURBAŞKANI ADAYININ KİMLİĞİ ÜZERİNDEN, YA BU KAZANAMAZ FALAN DENİLECEKSE, ÖYLE BİR SEÇİM DE OLMASIN
POLİTİK ADAM -Alın size bir hasar tespiti
Salih Uzun -Evet, çok önemli, sonra bunun üzerine yapılan bir açıklama okudum, bir cümlelik bir açıklama ya da bir tavır birisinde, çok ta hoşuma gitti. Eğer bir Cumhurbaşkanı adayının kimliği üzerinden, ya bu kazanamaz falan denilecekse, öyle bir seçim de olmasın. Tartışma bunun üzerinden yapılacaksa, kimlik üzerinden tartışılıp, kimlik üzerinden itiraz edilecekse varsın böyle siyaset olmasın. Külliyen, her birimiz, her kesim ve kendisine dönük olmadan yapmalı. Diyelim ki bizim kimliğimize yönelik bir taraftan saldırı var, ya da itiraz var, ya da eleştiri var, bunu savunurken kendimizi savunuyoruz. Ama başkasının kimliğine yapılan bir saldırıyı esasen demokrat adamın savunması lazım. Orada bir dakika kardeşim bu yanlış diyor olması lazım. Hür demokrat tavır bunu gerektirir. Başkasının hakkını savunmayı gerektirir, başkasının alanına yapılan müdahaleye dur demeyi gerektirir.
SİYASİLERİN GİZLİ AJANDALARININ OLUP OLMADIĞINI SÖYLEYEMEM AMA ŞUNU SÖYLERİM, OLMAMALIDIR.
Politik Adam -Muhterem başkan, tam da burada bir şey söyleyeceğim. Bu kadar tecrübeniz var, hani birçok siyaset adamıyla yakın çalıştınız. Siyaset adamlarının gizli bir ajandası mı var, akılda bir söz var, zihnin gerisinde, tak diye o söz çıkıveriyor. Biz burada bir samimiyet testi yapabilir miyiz, böyle bir ölçüm yok ama hani bunu söyleyebilmek bile gizli ajandayı gerektirmiyor mu?
Salih Uzun -Gizli ajandalarının olup olmadığını söyleyemem ama şunu söylerim, olmamalıdır. Ne olacaksa toplumun önünde konuşulmalıdır, toplumun, milletin irfanına güvenilmelidir. Bir şey daha söyleyeyim size Fehmi Bey, bu samimiyeti anlar toplum, yani kafasının arkasında başka bir şey var ama ekranın önünde başka bir şey söylüyorsa bir siyasetçi, millet bunu anlar. Her haliyle anlar. Hani birisi diyor, gözümün içine bak, öbürü diyor başka bir şey, bir yerinden anlar. Hani milletin feraseti diye üzerinde çok köpürtülerek konuşulur, söylenir ama bu doğrudur, bunu anlar. İstediği kadar sahte, sentetik tavırların her birini toplum anlar ve onun notunu verir. Dolayısıyla o işlerden sonuç çıkmaz. Yani kafasının arkasında başka bir plan var, o plana dair birisi bir şey söylesin, bende ona başka bir şey söyleyeyim, o da toplumda dolansın falan, o işten netice çıkmaz.
SEÇMEN; PARLAMENTO SEÇİMLERİ İÇİN BAŞKA BİR OY KULLANACAK, CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN BAŞKA OY KULLANACAK.
Politik Adam -Ben büyük Türk milletinin ilim ve irfanına çok güvenirim.
Salih Uzun -Bende güvenirim, bakın biraz önce söyledim, 1877’den bu yana bu topraklarda seçimler var dedim. Her seçimde bu toplum, bir şekilde bir ders veriyor, ince bir ayar yapıyor, başka bir şey diyor. Her seçimden önce herkes vaatlerini, iddialarını ortaya koyuyor ama geliyor diyor ki tamam, şimdi ki, önümüzdeki seçimlerde de böyle şeyler bekliyorum. Parlamento seçimleri için başka bir oy kullanacak, Cumhurbaşkanlığı için başka oy kullanacak.
Politik Adam -Bir dizayn verecek.
Salih Uzun -Göreceksiniz, bir müddettir kişisel karizma üzerinden siyasete yatkındı şimdiye kadar ki demokrasi geçmişimiz. Bu da böyledir, zamanla evrilir başka bir yere, artık tamamen karizmanın üzerine abanılarak yapılan siyasetin de karşılık bulmadığı bir dönem geliyor çünkü gençler, yeni nesil bu tür siyasete prim vermiyor. Karizmatik olmak önemli bir şeydir, siyasette kumaş önemli bir şeydir, lider kumaşı önemli bir şeydir ama bütün başka değişkenleri hep bir tarafa bırakıp sadece karizma üzerinden oynanmaya kalktığın zaman, onunda netice almayacağı ortada.
Politik Adam -Hani ben gençlerin hayallerini süsleyen, kariyer planlarını süsleyen siyasi konuşmaları çok merakla bekleyen bir kişiyim. Göremeyince sükutu hayale uğruyorum.
Salih Uzun -Ben kendi öğrencilik dönemimi hatırladım, aşağı yukarı aynı dönemlerdir. Ben Siyasal Bilimler Fakültesi mezunuyum, Mülkiye’de öğrenciyken, bütçe genel görüşmeleri olduğu zaman, parlamentoda izleyici localarına girmek için, orada kuyruğa girerdik, saatlerce beklerdik. Orada o liderlerin yapacağı, çünkü çok verimli ve esprili, karşılıklı, çok müktesebatı olan konuşmalar oluyordu, hakikaten hem faydalanıyorduk hem de karşılıklı liderler birbirlerine espriyle de olsa en sert eleştiriyi yapıyordu ama başka bir rekabet içerisinde tatlı bir rekabet ortaya çıkıyordu, şimdi onu hatırladım.
Politik Adam -Şöyle bir ekleme yapayım, kulağı çınlasın Recai Kutan Beyefendi anlatır, onlar Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel okul arkadaşları, çok sert konuşuyorlar birbirleriyle diyor, akşam eve çağırdım, ikisi de yorgun, selamünaleyküm diye geldiler diyor, ya Recai çok yorgunum dedi Süleyman bir yere yattı, Necmettin Bey geldi, ya Recai çok yorgunum dedi o da bir yere yattı. Bir saat uyudular, kalktık yemek yedik, muhabbet ettik, ayrıldılar diyor.
Salih Uzun -Özlemeyelim mi şimdi bunu ya?
Politik Adam -Tabi,
Salih Uzun -Ya hakikaten şimdi liderlerimizin arasında, vatandaş olarak ekrana bakıyor, birini başka yerde görüyor, cenaze merasiminde bir araya geliyorlar, tokalaşmaktan imtina etmek, yani bu başlı başına toplumu geren iştir. Ya dediğiniz gibi bir espri, arada başka iş, toplumu rahatlatıyor.
Politik Adam -Demokrasiyi anlama ve yaşama kılavuzu diye bir iş, size çok görev düşüyor.
Salih Uzun -Onu yazmak için sizden destek isteyeceğim.
Politik Adam -Yarın siyasiler konuğunuz olacak, özellikle bu niye biliyor musunuz şöyle arz edeyim, zatıaliniz genel başkanlık ta yaptı. Eğer liderde, nokta kadar endişe, panik, öfke olursa tabanda uçurum oluyor ve bunu kontrol edemiyorsunuz da.
Salih Uzun -%100 katılıyorum. Onun için diyorum, bu rehberi yazmak için sizden hakikaten destek alacağız. Şunun için istiyorum, siz de uzun süre siyaseti takip ettiniz, uzun süre siyasi liderleri takip ettiniz. Önemli bir kısmıyla biraz önce bahsettiğiniz gibi doğrudan kişisel münasebetleriniz, ilişkileriniz, hukukunuz var. Mesela size önerim bunu, mutlak suretle hatıralarınızı yazınız. Bizde hatıra yazmak, hatırat kültürü pek gelişmedi. Çok önemli bir şeydir esasen çünkü he dönemde bu sefer sıfırdan başlıyoruz. Bundan sonra birileri bir işe başlayacak, bir süreç başlatacak tekrar sıfırdan, halbuki daha önce yaşanmış işler var, tecrübeler var ama onları da kayda geçirmek lazım. Sizin gibi tecrübeli, özellikler de siyaseti, devlet idaresini yakından takip eden gazetecilerin mutlak suretle hatıralarını yazmalarını öneririm. Siz yazıyorsunuz da ama özellikle hatıra yazmanızı öneririm.
Politik Adam -Yeni nesil için bu yol haritasını çıkartma bakımından bu hatıraların çok önemli olduğunu, özellikle bu lider söyleşileri kısmında da bu çok gerekli. Şimdi değerli başkanım, bir sistem değişikliği işi geldi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve geçmişte genel başkanı olduğunuz partiniz, Anayasa değişikliyle, halkın cumhurbaşkanını seçmesini önerdi. Şimdi sistem değişikliğinin ana kaidesi, ilk adımı bu. Hani bu affınıza sığınırım, arı kovanına çomak sokmak gibi bir şey mi?
Salih Uzun -Doğru söylüyorsunuz, 2007’de yapılan Anayasa değişikliğinde, o dönem Anavatan Partisi meclis grubunun da önerisiyle, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesine dair Anayasa değişikliği gündeme geldi ve Anayasa değişikliğinin hem parlamentodaki görüşmelerinde hem oylamasında Anavatan Partisi değişiklik yönünde oy kullandı. Şimdi biraz daha geriye gidelim ama bu bahsettiğimiz mesele sadece bugün içinde bulunduğumuz hükümet sistemi sadece cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile sınırlı bir düzenleme değil. 2007’de de neden birden sadece cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gündeme geldi, biliyorsunuz 2007’de Cumhurbaşkanı seçimi, parlamentoda kriz anına geldi. Ben çok iyi hatırlıyorum, o dönemin Anavatan Genel Başkanı Sayın Mumcu, ondan 1-1,5 yıl önce doğrudan yine dönemin başbakanı, bugünün cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey’e bir mektup yazdı. O mektup, dönemin gazetesinde büyükçe başlıklarla da madde madde de yazıldı. Ve 2007’deki cumhurbaşkanlığı seçim dönemi gelmeden bir yıldan daha fazla bir süreydi, önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi geliyor, şimdiye kadar yapılmış bütün cumhurbaşkanlığı seçimlerinde toplum bir krizle karşı karşıya geldi.
ERKAN MUMCU’NUN MEKTUBU DİKKATE ALINMADI
Politik Adam -Neredeyse 12 Eylül’ün nedenlerinden birisi bu, yani oy pusulaları sayılıyor, Bülent Ersoy’a oy çıkıyor.
Salih Uzun -6 ay cumhurbaşkanı seçilemedi. Dolayısıyla böyle bir krizle karşılaşmamak adına öncesinden bir çağrıda bulunmuştu. O çağrı karşılık bulmadı haliyle, işte dediğim demokrasi kültürü böyle yavaş yavaş olacak, demokrasi kültüründe muhalefetin bir katkısına açık olma hali hala yok. Muhalefetin katkısına açık olabilmek lazımdır, bir öneri getirir, değerlendirmek lazım belki de memleketin faydasına olacaktır.
PARLAMENTOYLA YANİ YASAMA ORGANIYLA, YÜRÜTME ORGANI ARASINDA İLİŞKİ ÇOK SAKATTIR.
Politik Adam -Geliyor, gelmekte olanı işaret etmiş Erkan Mumcu 2007’de,
Salih Uzun -Halbuki o dönem gündeme alınmış olsaydı, 2007’de kriz gelmeden mesele hallolmuş olurdu. Ne zaman ki kriz geldi, yaşandı ondan sonra a evet siz bir şey demiştiniz dendi ve hayata geçirildi. Ama ne oldu bu sefer, başka bir şey oldu. İşte böyle konjonktür bir şey gerektiriyor onu halledelim, biraz sonra başka bir ihtiyaç, onu da halledelim dediğiniz zaman, böyle bölük pörçük düzenlemelerle sistem oluşmuyor. Sistem dediğiniz iş, bütüncül mantık gerektirir. Yani benim hem genel başkanlığını yaptığım hem de daha önceden beri içinde bulunduğum, mensubu olduğum Anavatan Partisi’nin ana damarı Özal’dan devralınan başkanlık sistemine yakın bir çizgide olduk biz hep. Fakat her sistem kendi iç tutarlılığını gerektirir. Başkanlık sisteminden bahsettiğiniz zaman, başkan yürütmeyle parlamento arasındaki ilişki, çok kritik bir ilişkidir. Birbirini denetleyecek, birbirini dengeleyecek, frenleyecek. Birbirini dengeleyemiyorsa, frenleyemiyorsa büyük problem ortaya çıkar, onun için başkanlık sistemi dediğimiz zaman, bence tek demokratik uygulama biçimi Amerika’dakidir. Diğerleri, Latin Amerika’dakiler, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerin örneklerin tamamı demokratik başkanlık sistemi olarak, hiçbirini demokratik yönetim biçimi olarak adlandıramayız. Dediğim gibi ikisinin arasında denge denetim olacak, bir iç tutarlılığı olacak. Bugün karşı karşıya olduğumuz cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine, benim, Türk Demokrasi Vakfı Başkanı olarak itirazlarım var. Yarın da dile getireceğim ama bu itirazlarım, efendim cumhurbaşkanlığı sistemi olmaz ya da bugünkü cumhurbaşkanı böyle, onun için buna karşı çıkıyorum, onu sevmiyorum değil.
Politik Adam -O gitsin, bu gelsin babında değil?
Salih Uzun -Değil efendim, demokratik prensip ve ilkeleri sayıyoruz. Bir yönetim biçimini, bir yönetim sistemini demokratik kılan prensipler nelerdir, ilkeler nelerdir, onları sayıyoruz, şimdi maruz kaldığımız, şimdi uygulanan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, bu demokratik prensiplere uygun değil. Şu nedenlerle değil, şu açılardan değil diyoruz ve eleştirilerimizi dile getiriyoruz. En başından da budur, parlamentoyla yani yasama organıyla, yürütme organı arasında ilişki çok sakattır.
DEMOKRASİ DEDİĞİNİZ HİKAYE HESAP VEREBİLİR, DENETLENEBİLİR, HESAP SORULABİLİR SİSTEMDİR.
Politik Adam -Şerit ihlali var,
Salih Uzun -Var, denetleyemiyor, dengeleyemiyor. Yani bugün siyaseti takip eden veya devlet idaresini takip eden, bırakın devlet idaresini takip edeni, normal sıradan vatandaşın, mesela hemen şu caddeye çıkalım, sokak röportajı yapalım, parlamento cumhurbaşkanını dengeleyebilir, durdurabilir derse bir vatandaşımız, ben bu hükümet sistemi demokratiktir diyebilirim.
Politik Adam -Muhterem başkanım, iki tane önemli desteğim var size, 2007’deki sizin Anayasa değişikliği öneriniz, vesayet sistemine karşı çok önemli bir demokratik defans hareketidir, bunu çok iyi görmek lazım. Bunu getiren yapının sizin geleneğinizden olması ayrı bir bu, iki, Türkiye o kadar denetimsiz bir yapıya geldi ki, şu an devlet esnaf odalarını, sendikaları denetlemiyor biliyor musunuz?
Salih Uzun -Mesele bu, o kadar önemli ki, demokrasi dediğiniz hikaye hesap verebilir, denetlenebilir, hesap sorulabilir sistemdir. Birisine hesap soracaksın, o hesaplar net durumda olacak.
Politik Adam -Şimdi, demokrasinin sağlıklı işlemesi, ekonomik krizi engeller mi?
Salih Uzun -Önler, bu sefer tersten bakalım, demokrasiniz sağlıklı işlemiyorsa, işleyen bir demokrasiniz yoksa sağlam kurumları olan bir hukuk devletiniz yoksa sürekli ekonomik kriz içerisinde olursunuz. Ekonomik krizden burnunuzu kurtaramazsınız.
VERGİYİ KOYMA YETKİSİ PARLAMENTODUR, VERGİYİ NEREYE HARCIYORSUN, NASIL HARCIYORSUN DİYE SORMA HAKKI OLMASI LAZIMDIR PARLAMENTONUN, İŞLEYEN DEMOKRASİDE SORAR.
Politik Adam -Yani güven unsuru ile mi alakalı bu?
Salih Uzun -Hem güven unsuru ile ilgili hem de biraz önce dediğim gibi denge denetimle alakalı. Yürütme organını hukuk ile sınırlayacaksınız, Anayasa ile sınırlayacaksınız, en temel, en kritik noktalardan bir tanesi, vatandaş olarak vergi ödüyorum, vergiyi koyma yetkisi parlamentodur, vergiyi nereye harcıyorsun, nasıl harcıyorsun diye sorma hakkı olması lazımdır parlamentonun, işleyen demokraside sorar. Demokrasi işleyemiyorsa, adam akıllı yürümüyorsa, herhangi biri bunun hesabını soramaz, bugün olduğu gibi, iki türlü olacak. 1.Yetki verecek, diyecek ki şu şu kalemlere ben harcama yapmak istiyorum diyerek yürütme organı parlamentoya getirecek, parlamento kabul edecek. 2.O bütçe döneminin tamamlanmasından sonra getirecek,
Politik Adam -Bütçe döneminin noterlik vazifesi?
Salih Uzun -Evet, bittikten sonrasını hele hiç gündeme almıyoruz. Bitti, diyelim ki, 2020’nin, 2021 yılının sonunda, 2022 yılının bütçesi görüşülürken, 2020 yılının yani tamamlanmış yılın, getirin bakalım ne yaptınız, şu şu kalemlere göre harcama yapın diye bütçe vermiştim, siz nerelere harcama yaptınız? Bunu neye göre yapacak? Bunu da Sayıştay raporlarına göre yapacak. Şimdi Sayıştay raporları parlamentoya gelmiyor, bu konularda soru sorulmuyor, sorulan sorulara cevap alınamıyor. Diyelim ki bütçeyi reddetti, yürütmenin getirdiği bütçeyi parlamento reddetti, bir artış oranıyla devam ediyor. Bütçe temel meseledir. Bütçe üzerinden yürütme denetlenir, denetlenebilir, sorgulanabilir, frenlenebilir. Bunun yanı sıra hukuk devleti, yargınız bağımsız olacak, tarafsız olacak. Sadece yargınızın bağımsız, tarafsız olması bile yetmez, bu hissiyat herkeste olacak. Bu olmazsa bırakın yabancı yatırımcıyı, yerli yatırımcı tasarrufunu yatırıma yönlendirmez.
MERKEZ SAĞIN SAHİBİ PARTİ, TARİHSEL BAKIMDAN DEMOKRAT PARTİ KAPI GİBİ ORADA DURUYOR
Politik Adam - Şimdi merkez sağ yeniden mi toparlanıyor, Tansu Hanım merkez sağın liderliği konusunda bir izlenim verdi, sizin bu kadar tecrübeniz var, merkez sağ diye yeniden iş toparlanabilir mi? Öyle bir ihtiyaç var mı? Merkez sağın sahibi partiler var mı?
Salih Uzun -Merkez sağın sahibi parti, tarihsel bakımdan Demokrat Parti kapı gibi orada duruyor, yerinde, çok pırıl pırıl genç Genel Başkan’ı var Gültekin Uysal. Dolayısıyla sahibi var mı, yok mu tartışması lüzumsuz bir tartışma, ama ben başka bir şey söyleyeceğim, merkez sağ dediğimiz alan, başka tarifiyle de orta saha halen mutlak suretle güçlenmelidir. Merkez sağ siyaset alanı eğer toparlanmazsa Türkiye’de siyasetin taşları yerine oturmuyor.
MUHAFAZAKAR SİYASİ ANLAYIŞ BİTMEZ,
Politik Adam -Yani orta sahadan kastınız?
Salih Uzun -Siyasetin orta alanı diyelim, toparlanmalıdır. Siyasetin taşları yerine oturmadığı zamanda, toplumun tansiyonu düşmüyor, kutuplaşma artıyor. Bugün bir arkadaşla sohbet ediyorduk, dedi ki oğlumla doğru dürüst siyaset konusunu tartışamıyorum. Çünkü onlarda çok sivrildi, hayır düzelecek falan, hayır bunlar düzeltmez, öbürü diyor ki şöyle bir bakalım, oğlumla makulü kaybediyoruz. Makulü kaybetmek ciddi bir sorundur. İtidali kaybetmek en önemli sorundur. Dolayısıyla merkez sağ demek itidal demektir. Bu anlamda toparlanması lazım
Politik Adam -Makulü arama konusunda gençler sabırsız. İtidal dediniz de, muhafazakar siyasal anlayış bitiyor mu?
Salih Uzun -Muhafazakar siyasi anlayış bitmez, hiçbir siyasi anlayış bitmez. Ama dediğim gibi itidal önemlidir. Muhafazakarlığı sadece muhafazakar deyip bırakıyorsak, bu başka bir anlamdır ama Ak Parti’yi de kast üzerinden devam edeceksek, onun temsil ettiği anlayış üzerinden,
Politik Adam -Ak Parti milli görüş geleneği falan söylendi ama daha çok Özal geleneğine dayanan bir muhafazakarlık anlayışını öngördü.
Salih Uzun -Neye niyet ettiğini, nereye vardığını bilemiyorum ama onu başka bir programda oturur konuşuruz.
Politik Adam -Hayır şunun için soruyorum, affınıza sığınırım, şimdi bu İyi Parti’den bir başkan danışmanı, başdanışman, Halil İbrahim Oralı, Kemal Kılıçdaroğlu’na ilişkin verdiği mesajla mesela İyi Parti’yi tanımlarken, Laik, Demokrat, kalkınmacı, Milliyetçi bir parti olarak tanımladı. Muhafazakar diye tanımlamadı. Ben bunu, İyi Parti’nin muhafazakar seçmenden ziyade biraz daha laik kesime yaklaştığı, laik oylara talip olduğu gibi yorumladım.
Salih Uzun -Olabilir tabi, her siyasi parti bir hedef kitlesi seçer.
Politik Adam -Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarında da, Ak Partililerin de konuşmalarında da, muhafazakar demokratlığı kullanmadıklarını gördüğüm için söyledim.
Salih Uzun -Sadece muhafazakar deyip bırakmıyorlardı, Muhafazakar demokrat diye başlamışlardı, yola öyle çıkmışlardı. İşte o demokratlık kısmı nerede, muhafazakarlık kısmı nerede?